Kriter > Siyaset |

Zeytin Dalı’na Körfez’den Katar Desteği


Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerin en önemli sonuçlarından biri Arap dünyasının siyaseten ortadan kalkmasıdır. Körfez ülkeleri de Arap dünyasının dağınıklığından nasibini alan bir alt bölge olmuştur. Arap isyanlarının başlamasından kısa süre sonra bölgedeki krizlere ve aktörlere yönelik olarak Körfez ülkeleri arasında ciddi görüş farklılıkları ortaya çıkmıştır.

Zeytin Dalı na Körfez den Katar Desteği

Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerin en önemli sonuçlarından biri Arap dünyasının siyaseten ortadan kalkmasıdır. Körfez ülkeleri de Arap dünyasının dağınıklığından nasibini alan bir alt bölge olmuştur. Arap isyanlarının başlamasından kısa süre sonra bölgedeki krizlere ve aktörlere yönelik olarak Körfez ülkeleri arasında ciddi görüş farklılıkları ortaya çıkmıştır. 2013 Mısır askeri darbesi sonrasında derinleşen fikir ayrılığı 2014 yılında siyasi bir krize dönüşmüştür. 2017 ortalarında ise Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in Katar’a diplomatik, siyasi ve ekonomik boykot kararı almasıyla da Körfez ülkeleri arasındaki çatışma zirveye çıkmıştır.

Körfez ülkelerinden Umman tarafsız ve uzak durma ilkesine dayalı dış politika çizgisinden ayrılmamaya özen gösterirken Kuveyt daha ortada bir siyasi çizgide durmaktadır. Katar ise BAE ve Suudi Arabistan koalisyonuna karşı muhalefet cephesini temsil etmektedir. Katar daha çok Türkiye ile birlikte hareket ederken İsrail ile ABD’nin desteğini alan BAE ve Suudiler ise Mısır ile birlikte ve Türkiye-Katar karşıtı bir siyaset izliyorlar. Ortadoğu’daki hemen tüm sorunlarda bu iki cephe karşı karşıya gelmektedir.

Türkiye’nin sınırlarını terörden arındırmak amacıyla 20 Ocak’ta başlattığı Zeytin Dalı Harekatı konusundaki tavırları da benzerdir. Yani Türkiye’nin askeri operasyonu Körfez ülkeleri arasındaki çekişmeyi ve anlaşmazlığı bir kez daha su yüzüne çıkarmıştır.

Harekatın başlamasından hemen sonra Türkiye ilgili ülkelerin Ankara’daki temsilcileri ile birlikte Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar büyükelçilerini de dışişleri bakanlığına çağırıp harekat hakkında bilgilendirdi.

Körfez Cephesinde Değişen Bir Şey Yok

Körfez ülkelerine yönelik bu bilgilendirme çabalarına rağmen özellikle Suudi Arabistan ve BAE’nin Türkiye’nin Afrin operasyonuna bakışı olumsuz oldu. ABD ve İsrail’in bölgesel politikalarının uygulayıcısı rolünü üstlendiği iddia edilen bu iki ülkenin yönetimi Washington ve Tel Aviv yetkilileri ile yakın ilişkiler içinde olmaya devam ettiler. Örneğin geçmişte olduğu gibi operasyonun hemen sonrasında da ABD’nin Suriye’deki en önemli yetkilisi ve aynı zamanda PKK/ YPG’nin en büyük destekçisi Brett McGurk Abu Dabi’ye yaptığı ziyaret sırasında BAE ve Suudi Arabistan yetkilileriyle görüştü. Görüşmelerde Mısır ve İsrail temsilcileri de hazır bulundu. Bu dört ülke Ortadoğu’da Türkiye karşıtlığına dayalı siyaseti en yoğun yapan ülkeler olarak bilinir. McGurk daha önce de yaptığı bir açıklamada operasyonun Suriye’de bitme noktasında gelen DEAŞ’ı canlandıracağını iddia etmişti.

Körfez’deki en sıkı Türkiye karşıtı ülke olan BAE Afrin operasyonunu Suriye’nin ulusal egemenliğinin ihlali olarak nitelendirdi. BAE Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı Enver Karkaş daha da ileri giderek sosyal medya hesabında Afrin operasyonunu bütün Arapların güvenlik ve birliğine yönelik bir tehdit olarak tanımladı.

Karkaş konuyla ilgili attığı bir tweette, “Afrin civarındaki gelişmelerin Arap ulusal birliği kavramının yeniden inşa etme ve restore etme ihtiyacını ortaya çıkardığını” belirtti. Gerekli adımlar atılmadığı takdirde bu gelişmenin Arapları bölgede marjinalleştireceğini iddia ederek Arap kamuoyunu Türkiye’ye karşı harekete geçirmeye çalıştı.

BAE ve Suudi Arabistan’ın da etkisiyle Sisi yönetimindeki Mısır da olumsuz tavır takındı ve operasyonu Suriye’nin güvenliğine bir saldırı olarak tanımladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada Zeytin Dalı Harekatı’nın Suriye’deki krizin siyasi çözüm çabalarını baltaladığını ve varılan siyasi mutabakatları ihlal ettiğini iddia etti.

BAE ve Mısır yetkilileri PYD/YPG’nin destek çağrılarına cevaben örgüt lehine destek açıklamaları yaptılar. Bu tepkiler ABD ile İsrail’in örgüte verdikleri desteğin bir devamı olarak da okunabilir. Bu destek bölgedeki yeni cepheleşmeyi tahkim eden bir tavır olarak görülmelidir. Yapılan açıklamalara bakılırsa YPG/PKK BAE ve Mısır’dan askeri ve mali destek konusunda ümitlidir.

Suudi Arabistan’ın da bu ülkelere benzer bir tavır sergilediği zaten bilinmektedir. 2017 yılının ikinci yarısında DEAŞ’tan alındıktan ve ABD tarafından yerle bir edildikten sonra Rakka’ya temsilci gönderdiği ve Washington ile yeni müttefiki YPG’nin kontrolündeki şehrin yeniden yapılandırılmasına yönelik bir milyar dolarlık maddi destek için söz verdiği basına sızmıştı. Ancak bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Körfez’in en büyük ve önemli ülkesi Suudi Arabistan kralı Selman bin Abdülaziz’i telefonla arayıp operasyonla ilgili amaç ve beklentileri hakkında görüş alışverişinde bulundu. Anadolu Ajansı'nın haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan operasyonun tamamlanmasından sonra zorla evlerinden uzaklaştırılan Suriyeli mültecilerin bir kısmınının kurtarılan bölgeye gitmelerine izin vereceklerini bildirdi. Görüşme sırasında iki lider Suriye’nin toprak bütünlüğü ve krize siyasi bir çözüm bulunması konusunu vurguladılar.

Katar’ın Türkiye Desteği Devam Ediyor

Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere diğer Körfez ülkeleri tarafından dışlanan Katar, Suriye krizinin başından itibaren takındığı Türkiye yanlısı tavrını sürdürdü. Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı’nı desteklediğini ilan eden Katar operasyonu ulusal güvenliğin sağlanması için atılması gereken bir adım olarak niteledi. Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Sani yaptığı açıklamada Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin ulusal güvenliğini doğrudan etkilediğini ve ülkesinin Türkiye gibi ulusal güvenliğini koruma amacını güden tüm ülkeleri desteklediğini ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lolva Hatir yaptığı basın açıklamasında “Katar devletinin Türkiye sınırları içinde gerçekleştirilen terörist saldırılara karşı Türkiye’nin ulusal güvenliğini muhafaza etmek amacıyla başlattığı girişimi desteklediğini” açıkladı. Hatir Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı’nı başlatmasının hem kendi sınırlarını korumak ve ulusal güvenliğini sağlanmakla ilgili meşru bir nedene hem de Suriye’nin tehdit altındaki toprak bütünlüğünün korunmasına dayandığını da belirtti.

Katar basını da Doha yönetimine benzer bir tavır ortaya koyarak Zeytin Dalı Harekatı’na destek veren yayınlar yaptılar. Örneğin Vatan gazetesi operasyon haberini “Erdoğan: ‘Zeytin Dalı’ Teröristleri Yenmek için” başlığıyla sundu. Gazete kullandığı fotoğrafta ise ellerinde “Afrin’deki halkımızı terörist YPG’den kurtarmayı amaçlayan Türk askeri harekatının yanındayız” yazılı pankartlar taşıyan Suriyelilere yer verdi. Aynı haber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye’nin ile Türkiye’nin kaderinin birbirine bağlı olduğuna ve Suriye güvende olmadan Türkiye’nin güvende olmayacağına dair sözlerini kullandı. Benzer şekilde Raya ve el-Arap gazeteleri de Rusya ile ABD’nin sorumsuz siyasetlerinin Türkiye’yi operasyonu başlatmaya mecbur bıraktığına ve Ankara’nın ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri tek başına almak zorunda kaldığına dair haberler yaptılar.

Sonuç olarak Ortadoğu’da son dönemde yaşanan bölgesel krizler ve kaos bölgesel aktörlerin sık sık pozisyon değiştirmelerini zorunlu kılmaktadır. Devletler arasındaki iş birliklerinin sürdürülmesi de zorlaşmaktadır. Böyle olunca Zeytin Dalı Harekatı konusunda da Körfez ülkelerinin kafası karışmaktadır.

Türkiye karşıtı Körfez ülkeleri Suriye krizi konusunda ciddi bir ikilemle karşı karşıyadır. Bir taraftan Türkiye’nin bölgesel etkinliğinin artmasını istemiyorlar diğer taraftan ise aynı Körfez ülkeleri Türkiye’nin bölgede İran’ı dengeleyebilecek tek devlet olduğunun da farkındalar. Özellikle Suriye krizinde Türkiye ile İran’ın bir vekalet savaşı yürüttüğünü biliyorlar. Bu iki bölgesel güç dikkate alındığında İran’ın Körfez devletleri için daha büyük bir tehdit olduğunu gördüklerinden dolayı da Türkiye’nin krizde elinin güçlü olmasını istemeleri beklenirdi. Ancak bütün bunlara rağmen Afrin konusunda İran ile BAE ve Suudi Arabistan benzer siyaset izleyerek son zamanlardaki en büyük paradokslarından birini yaşatırken Kuveyt ise daha tarafsız bir tavır takındı.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası