Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın inisiyatifiyle BMC, Kıraça Holding, Anadolu Grubu, Zorlu Holding ve Turkcell’den oluşan TOGG (Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu) yerli arabanın ilk prototipini muhteşem bir görsel törenle tanıttı. Bu tanıtım töreninde Türkiye’nin otomobili, küresel otomotiv sektörünün beklenen yapısal değişimine ayak uyduracağı izlenimini verdi. Küresel otomotiv sektörü teknolojik ilerleme, müşteri taleplerinde yaşanan değişim ve çevresel kaygıların etkisiyle en az önümüzdeki yirmi yıla damgasını vuracak bir dönüşümün başındadır. Sektörde küresel ölçekte bu denli büyük kırılmaların yaşandığı dönemlerde Türkiye gibi piyasaya sonradan giren oyuncular için önemli fırsatlar barındırmaktadır. Bu yüzden Türkiye 60 yıl önce kurduğu yerli araba hayalini hayata geçirmek için hamlelerine kararlı bir şekilde devam ediyor.
Yarım Kalan Devrim Tamamlandı
Türkiye’nin otomotiv sektöründeki serüveni yüzyıla yakın geçmişe sahiptir. Türkiye’de 1929’da üretim denemesine başlayan yabancı bir girişim, yaşanan bunalımın etkileri nedeniyle 1934’te fabrika üretimini durdurmuştu. Daha sonraki yıllarda Türkiye’nin en önemli yerli hamlesi ise dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in direktifleri doğrultusunda 1961’de Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası’nda tamamen Türk mühendisler tarafından tasarlanan Devrim arabaları olmuştu. Üç tipte on adet motor ve dört araç tamamen yerli imkanlar ile 135 gün gibi kısa bir sürede üretilmiş ancak ilk yerli otomobil seri üretime geçemeden arkasında hazin bir hikaye bırakarak tarihteki unutulmaz yerini aldı. Daha sonraki yıllarda Devrim arabalarının hikayesi sonraki nesillere aktarılırken Türkiye’nin o zamanlar ne kadar büyük bir fırsatı kaçırdığından bahsedildi.
Tarihler 27 Aralık 2019’u gösterirken bu sefer TOGG’un yaptığı otomobiller ile Devrim’in hüzünlü hikayesinden etkilenenlerin umutları tekrar yeşerdi. Çünkü Türkiye yarım kalan devrimini tamamlama sürecine girdi.
Neden Yerli Araba
Yabancı ortaklı girişimler karşılıklı kazanç getirdiği ve ulusal çıkarlara uyumlu olduğu müddetçe gelişmekte olan ülkelerin yüksek teknolojili ürünler üretebilmeleri için faydalıdır. Ancak Türkiye ve diğer bazı gelişmekte olan ülkelerin önceki yıllarda edindiği tecrübelerin gösterdiği üzere yabancı ortakların ülkeyi sadece bir pazar olarak görmeleri, üretimdeki yerlilik oranının yıllar içerisinde artırılmasına yönelik bir strateji olmaması ve ülkedeki yerli girişimcilerin zamanla kendi küresel markalarını çıkarmaya yönelik vizyonlarının bulunmaması durumunda yabancı ortaklıkların yüksek teknolojili yerli üretime katkısı sınırlı kalmaktadır.
Aynı zamanda yerli otomobil projesinin elektrik-elektronik ve yazılım mühendisliği gibi alanlardan mezun parlak beyinlerin değerlendirilmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Beşeri sermayenin etkin kullanılamaması ve yaşanan beyin göçü Türkiye’nin teknoloji açığını kapatmasında ve üretkenliğini artırmasında sorun oluşturmaktadır. Önümüzdeki yıllarda daha da teknoloji yoğun bir endüstri haline gelecek otomotivde başlatılan yerli hamlesi Türkiye’nin gücüne güç katacak durumdadır.
Geleceğin Otomobili Elektrikli
Fosil yakıtlı arabaların çevreye olumsuz etkileri, fosil yakıtların belli süre sonra azalacak olması, petrol fiyatlarının çok fazla dalgalanması elektrikli arabalar ile ilgili gelişmeleri hızlandırmaktadır. Ayrıca elektrikli araba fiyatlarının düşmesi ve yeterli şarj altyapısının oluşturulması bu araçların sayılarını artıracak diğer önemli etkenlerdir. Elektrikli arabaların şehirlerdeki emisyon ve gürültüyü düşüreceği düşünüldüğünde şehir yaşamına olumlu yansımaları olacaktır ve bu avantajından dolayı kalabalık şehirlerde daha fazla yaygınlaşacağı anlaşılmaktadır. Bundan dolayı Türkiye’nin elektrikli otomobili İstanbul, Ankara gibi kalabalık şehirlerinde daha hızlı yaygınlaşacaktır.
Yakın gelecekte benzinli ve dizel araç kullanımını yasaklayacağını açıklayan İngiltere, Almanya, Norveç ve Fransa gibi ülkeleri dünyanın en büyük otomobil pazarı olan Çin’in de takip etmesiyle elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasının hızlanacağı anlaşılmaktadır. Aynı zamanda ülkelerin elektrikli otomobillerin üretimi ve tüketici tarafından satın alınmasında uygulayacağı vergi indirimleri ve teşvikler bu durumu destekleyecektir.
Yapısal Değişimle Gelen Fırsatlar
Her geçen gün gelişen yeni iletişim teknolojileriyle birlikte otomobiller çevresiyle iletişime geçen akıllı bilgisayarlara dönüşmektedir. Ortaya çıkan teknolojik yenilikler sayesinde otomobillerin gelecekte yapısal bir değişim geçireceği öngörülmektedir. Piyasaya hakim modellerin ortak özelliklerinin elektrikli, otonom ve bağlanabilir yani çevresiyle iletişime geçebilen otomobiller olacağı öngörülmektedir. Bir taraftan otomotiv sektörünün böylesi bir yapısal değişimin içinden geçtiği dönemde küresel piyasadaki bazı oyuncuların gerileyerek pazar paylarını kaybedeceği diğer taraftan da yeni oyuncuların piyasaya girerek bazı kalıpları kıracağı tarihin tekerrürü olarak karşımıza çıkacaktır. Bu gibi teknolojik dönüşümlerin yaşandığı dönemler geriden gelerek sektöre giriş yapmak isteyen oyuncular için önemli bir fırsat penceresidir. Bu durumun bilinci ile hareket edecek olan Türkiye’nin otomobili küresel otomotiv sektöründe kartların yeniden karıldığı bir dönemde yerli ve milli otomobil üretiminde yeni bir sürece girmiştir.
Sonuç olarak geleceğin otomobillerine baktığımız zaman araçtan araca ve araçtan altyapıya bağlanabilen, otonom seviyesi zamanla yükselen otomobillerin ön plana çıkacağı yapılan araştırmalarda görülmektedir. Buradan otomotiv sektörünün yapısal bir değişim içine gireceğini ve 2035’e kadar otonom ve bağlanabilirlik özelliklerinin otomotiv sektöründe kendini hissettireceği sonucu çıkmaktadır. Böylece yüz senedir otomobil üreten firmaların ellerinde bulundurdukları teknolojilerin bu değişim ile birlikte önemini kaybedeceği otomobillerin elektrikli, akıllı birer cihazlara dönüşeceği düşünülmektedir. Böylece yazılımların ön plana çıkacağı, bağlantılı ve otonom araçlarla olan iş potansiyeli artacak ve bu değişimi gören ve değişimi yakalayan firmalara hem yeni teknolojiyi elinde bulundurması hem de karlılık açısından önemli kazanımlar sunacağı anlaşılmaktadır. Türkiye’nin otomobilinin bütün bu süreçleri iyi kurgulayarak geleceğin otomotiv dünyasında güçlü bir konuma gelme şansı bulunmaktadır.
İş Birliği ve Toplum Desteği
Türkiye’nin kendi otomobil markasını oluşturma potansiyeline ve tecrübesine sahip olduğu bilinmektedir. Ancak sıfırdan bir marka üretmek ve uluslararası pazarda başarılı sonuçlar elde etmek hiçbir zaman kolay değildir. Küresel düzeyde kıyasıya rekabetin bulunduğu sektörde yüzyıllık tecrübeye sahip markalarla yarışmak gerekmektedir. Yerli otomobil uzun vadeli bir projedir. Bu projeden küresel bir marka çıkması için kamudan özel sektöre, sivil topluma ve tüketicilere kadar toplumun her kesiminin yerli teknoloji üretimini sabırla desteklemesi gerekmektedir.