Yapay Zeka (YZ) uygulaması, son yıllarda devletlerin siyasi gündemlerinin ana konularından biri haline geldi. Yapay zekanın politika, ekonomi, sağlık, savaş, eğitim vb. hayatımızın her alanını nasıl dönüştürdüğüne her gün tanık olduğumuz için artık önemi ve potansiyeli göz ardı edilemez. YZ’yi devlet liderlerinin dikkatine sunan şey, yapay zekanın bu yaygın karakteridir. Daha spesifik olarak, küresel bürokrasi arasında “yapay zekaya öncülük eden, dünyayı yönetecek” kanaati hakimdir. Bu nedenle günümüzde özellikle askeri uygulamalarda, ilerleyen yıllarda hızlanacak ve daha belirleyici hale gelecek bir YZ yarışına tanık oluyoruz. ABD, Çin ve bir dereceye kadar Rusya, bu alanda lider devletler olarak kabul edilirken, yarışa girmeyi ve YZ uygulamalarının geleceğinde söz sahibi olmayı hedefleyen birçok devlet görmekteyiz. Türkiye de bu devletlerden biri.
Yapay Zekada Türkiye Planı
Ağustos 2021’de Türkiye ilk ulusal YZ stratejisini açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ulusal YZ stratejisinin önsözünde, mevcut küresel durumu şöyle özetliyor: “Tüm ülkelerin yapay zekanın potansiyel kazanımlarına yönelik ciddi adımlar attığı bir dönemdeyiz… Farkında olmadan; doğayla mücadele eden insandan, algoritmalar arasında sıkışmış bireylere dönüşmekteyiz.” Erdoğan, bu durumun Türkiye için bir fırsat olduğunu da savunarak, “Yapay zeka alanının bir tercih meselesi olmayıp, ‘Dijital Türkiye’ vizyonu ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda kalkınma hedeflerimizin en büyük taşıyıcılarından biri” olduğunu söylemektedir. Türkiye’nin ulusal YZ stratejisinin ağırlıklı olarak ekonomik refah ve insan odaklı olması da bununla ilişkilidir.
Türkiye'nin ulusal YZ stratejisi, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlandı. Altı ana bölümden oluşan belge, önümüzdeki beş yıl için (2021-2025) yol haritasını ortaya koyuyor. Yayınlanan stratejiye dayanarak Türkiye, yapay zekanın GSYİH içindeki payını yüzde 5'e çıkarmayı, sektörde 50 bin yeni istihdamı ve 2025’e kadar YZ alanında lisansüstü öğrenci sayısını 10 bine çıkarmayı hedefliyor. Aynı zaman diliminde, uluslararası yapay zeka endekslerinde ilk 20 ülke arasına girmek de Türkiye’nin hedefleri arasında.
Bunun ışığında Türkiye, ulusal YZ stratejisinde altı ana strateji belirledi: (i) YZ uzmanlarının eğitimi ve bu alanda istihdamın artırılması, (ii) araştırma, girişimcilik ve yenilikçiliğin desteklenmesi, (iii) kaliteli veri ve teknik altyapıya erişimin yaygınlaştırılması, (iv) sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemelerin yapılması, (v) uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi ve (vi) yapısal ve iş gücü dönüşümünün hızlandırılması. Bu stratejik öncelikler kapsamında 24 hedef ve 119 önlem belirlendi.
İlaveten, ulusal YZ stratejisinde ortaya koyulan önlemlerin ve eylem planlarının etkin bir şekilde uygulanması için iki katmanlı bir yönetişim mekanizması geliştirilmiştir. İlk katman stratejik koordinasyonla (Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Mekanizması) ilgiliyken, ikinci katman idari ve teknik koordinasyona (Yapay Zeka Ekosistemi İdari ve Teknik Yönetişim Mekanizması) odaklanıyor. Bu mekanizma 6 ana unsurdan oluşmakta: (i) Strateji İzleme, Değerlendirme ve Yönlendirme Yapıları, (ii) İdari ve Teknik Koordinasyon Yapıları, (iii) Rehberlik ve Kılavuzlar, (iv) Teknik Altyapılar ve Platformlar, (v) Veri Alanları ve (vi) Uygulayıcı Kurum ve Kuruşlar.
Detaylandırmak gerekirse, stratejik koordinasyon mekanizmasının ilk katmanı, yukarıda bahsedilen unsurlardan üçünü içeriyor: Strateji İzleme, Değerlendirme ve Yönlendirme Yapıları, İdari ve Teknik Koordinasyon Yapıları ve Uygulayıcı Kurum ve Kuruluşlar. Bu kapsamda Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Komitesi oluşturulurken, eşzamanlı olarak da Yönlendirme Komitesinin altında iki organ daha teşkil edilecek: YZ Ekosistemi Danışma Grubu ve Eylem Planı Koordinasyon Grupları. Bu iki organ, eylem planlarının izlenmesi, önerilmesi ve hazırlanması ile doğrudan ilişkili oldukları için uygulama süreci açısından oldukça önemli.
Öte yandan, idari ve teknik yönetişim mekanizması olan ikinci katman, yukarıda belirtilen unsurlardan beşini ihtiva ediyor: Strateji İzleme, Değerlendirme ve Yönlendirmeleri, İdari ve Teknik Koordinasyon Yapıları, Rehberlik ve Kılavuzlar, Teknik Altyapılar ve Platformlar ve Veri Alanları. İkinci katman, temel olarak bakanlıklar düzeyinde eylem planlarının uygulanması için gerekli olan idari ve teknik koordinasyonun yerine getirilmesinden sorumlu.
Bunlarla birlikte Türkiye’nin ulusal YZ stratejisinin özellikle yapay zekanın sosyoekonomik etkisi ve yasal/etik yönleri dikkate alındığında etkili bir strateji olduğu söylenebilir. Nitekim toplumsal faydayı maksimize etmenin hükümetlerin temel öncelikleri arasında yer aldığı düşünüldüğünde, bu iki alan tüm devletlerin ulusal stratejilerinde baskındır. Türkiye de dahil olmak üzere birçok devletin stratejilerinde yapay zeka uygulamasıyla daha fazla sosyal ve ekonomik kazanç elde etmek için iş birliğine duyulan ihtiyacı vurguladığını eklemek gerçekten önemlidir.
Bununla birlikte, stratejiler yapay zekanın savaşta uygulanmasına odaklandığında, iş birliği için aynı “coşku” görülemiyor. Aksine, YZ stratejileri ağırlıklı olarak yapay zekanın savaşta uygulanmasına odaklanan ABD, Çin ve Rusya gibi ülkeler, yapay zeka araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında liderlik etme ihtiyacını vurguluyorlar. Yapay zekanın hızlı gelişimi, orduları dönüştürme ve sonuç olarak güç dengesini değiştirme potansiyeli, uluslararası bir yapay zeka yarışına neden oldu.
İhtiyaç Değil Zorunluluk Olacak
Elbette devam eden YZ yarışını sadece askeri açıdan incelemek yanlış olur; ancak yapay zekanın savaş uygulamalarının, YZ yarışı ve bunun sonucunda küresel güç dengesi açısından itici bir unsur olduğu yadsınamaz. Yapay zeka, birçok teknolojinin parçası olabileceği ve çeşitli boyutlarda işleyebileceği için askeri alanda nihai etkinleştirici olarak kabul edilir. Örneğin YZ, robotik sistemlerde insan denetimi olmadan (veya sınırlı denetimle) hareket etmek için kullanılabilir, bilgilerin işlenmesine ve yorumlanmasına yardımcı olabilir veya büyük veri setini analiz ederek operasyon sistemlerini değiştirebilir ve insan eylemini yönlendirmek için tahminler yapabilir. Basitçe söylemek gerekirse, YZ yardımıyla ordular yüksek riskli görevleri, daha kısa sürede ve daha ucuza gerçekleştirebilir.
Bunlar göz önüne alındığında, YZ’nin savaşta uygulamasının, devletlerin savaşma ve savaşı kazanma yeteneklerini etkileyeceği anlaşılabilir. Gerçekten de YZ’nin ortaya çıkışı ve uygulanması, onu ilk kullanan devletler için büyük fırsatlar meydana getirecek, özellikle bu devletlerin rakiplerine karşı ekonomik ve askeri avantajlar elde etmelerine yardımcı olacaktır. Bu teknolojiyi ordularında benimsemeyen devletler için ise yansımaları zararlı olacaktır. Nükleer silahların aksine YZ sadece birkaç devletin elinde kalamaz. Çok yakında, çok sayıda devlet ve hatta devlet dışı aktör, yapay zekayı ordularına entegre edebilecek. Bu noktada, YZ’nin orduya dahil edilmesi, ulusal güvenlik adına bir ön koşul haline gelmektedir.
Türkiye Artık YZ Yarışının İçinde
Türkiye’ye odaklanacak olursak, ulusal YZ stratejisinin açıklanmasıyla Türkiye'nin YZ yarışına “resmen” girdiği söylenebilir. Bu, gelecekte uluslararası ilişkilerde belirleyici olacak uzun bir yola doğru ilk ancak önemli adımlardan biridir. Askeri alanda YZ uygulaması açısından bölgesel veya küresel gelişmeler dikkate alındığında, Türkiye’nin bu alandaki yarışta konumunu artırmak için stratejisini güncellemesi ve askeri operasyonlarına yapay zekayı dahil etme konusunda net bir yol haritası eklemesi gerektiği söylenebilir.
Türkiye’nin yapay zekanın askeri alanda uygulanmasına ilişkin herhangi bir resmi strateji açıklamasının olmamasına rağmen bu konuda önemli adımlar attığını belirtmekte fayda var. Özellikle bahsedilebilecek birkaç başarılı örnek önümüzde duruyor: STM tarafından üretilen Kargu, Alpagu ve Togan gibi YZ destekli insansız hava araçları (İHA), Türkiye’nin bu yarıştaki kabiliyetini gösteren önemli örneklerdir. Aynı zamanda STM, Sürü Dron Operasyonu Projesi ve KERKES Projesi’ne dayalı çok umut verici iki proje daha geliştiriyor. Öte yandan Türkiye, Selçuk Bayraktar tarafından Nisan 2021’de açıklandığı gibi, 2023’te faaliyete geçmesi beklenen tamamen YZ kontrollü insansız savaş uçağına sahip ilk ülkeler arasında yer almayı hedefliyor. Başarılı bir şekilde geliştirilirse, yukarıda bahsedilen projeler, savaşta oyunun kurallarını değiştirecek ve Türkiye’ye hem bölgesel hem de uluslararası arenada hiç şüphesiz stratejik ve askeri avantajlar sağlayacaktır.
Bu örnekler, Türkiye’nin özellikle askeri alanda YZ Ar-Ge’sine ve uygulamasına büyük önem verdiğini göstermektedir. Yeni yayınlanan ulusal YZ stratejisinden de görülebileceği gibi, Türkiye bu alanda lider devletler arasında yer almaya isteklidir. Bu durum, hükümetin son yıllarda izlediği özerk dış politika ile örtüştüğü için çok önemli. Nitekim Türkiye birçok dosyada dışa bağımlılığını azaltırken, özünde ulusal çıkarları olan özerk ve pragmatik bir dış politika geliştirdi. Bu bağlamda, YZ uygulamasında başarılı olmak, diğer devletlere bağımlılığı daha da azaltacak ve aynı zamanda Türkiye’nin YZ yarışındaki yerini güçlendirecektir.