Kriter > Siyaset |

CHP ve Değişimin Sınırları


CHP’de değişimin sınırlarını belirleyen çıkmaz; partinin sorunlu kurumsal yapısı ve bu yapının yeniden inşası. Öyle ki CHP, AK Parti iktidarına paralel şekilde bir ana muhalefet partisi olarak pekişen bir kurumsal yapının esiri oldu ve kurumsal bir dejenerasyon çıkmazına girdi. Partide, muhalefet olmanın ürettiği külfetsiz konfor, iktidar sorumluluğundan daha tercih edilir hale geldi.

CHP ve Değişimin Sınırları
CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nın ikinci tur oylamasında Manisa Milletvekili Özgür Özel genel başkan seçildi. Özel'e Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti. (Osmancan Gürdoğan/AA, 5 Kasım 2023)

2023 seçim mağlubiyeti, muhalefet için o kadar sarsıcıydı ki yeni bir dönemin başlangıcını tetikledi. Zira her ne kadar unutturulmaya çalışılsa da cumhuriyetin yüzüncü yılındaki bu seçim mağlubiyeti, gerek pratik gerekse sembolik anlamı sebebiyle oldukça yıkıcı bir etkiye sahipti. Bu anlamda Yeşil Sol Parti'nin (YSP) (Yeni adıyla "Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi") vitrini değişti. İYİ Parti ise siyasi stratejisini tamamen değiştirdiğini ve bundan sonra “hür ve müstakil” şekilde hareket edeceğini açıkladı.

Ancak mağlubiyetin yıkıcı etkisini en çok CHP ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hissetti. Çünkü hem muhalif blokun ortak cumhurbaşkanı adayı hem de yürütülen ortak strateji ve söylemin baş mimarı olarak Kılıçdaroğlu, her ne kadar kendisi kabul etmese de mağlubiyetin en önemli sorumlusuydu. Dolayısıyla seçim yenilgisinin en büyük kurbanı da Kılıçdaroğlu oldu ve koltuğunu kaybetti. Özgür Özel, CHP’nin yeni genel başkanı seçildi.

Böylelikle özelde CHP, genelde ise muhalefette yeni bir dönem başladı. Zira Kılıçdaroğlu, bugünden bakıldığında devraldığı CHP’yi politik söylem, strateji ve konumlanma olarak önemli ölçüde değiştirmişti. Üstelik bu değişim muhalif bloku da kapsıyordu. Çünkü Kılıçdaroğlu ve onun CHP’si, muhalefeti bir blok olarak büyütme ve ona liderlik etme stratejisini benimsemişti. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun gidişi ve yerine Özel’in gelmesi, hem CHP hem de muhalefet için yeni bir dönemi başlattı.

Ancak burada üzerinde durulması gereken nokta, yeni dönemde CHP ve muhalefet açısından nelerin değişip değişemeyeceği meselesi. Öyle ki CHP cephesinden bakıldığında ortada çok güçlü kurumsal problemler var ve bunların çözülebilmesi en azından şu an için mümkün görünmüyor. Muhalefet açısından ise 2023 seçimlerinin ardından Kılıçdaroğlu’nun miras bıraktığı yıkım ve oluşan güven krizi birlikte değerlendirildiğinde ortada çok aktörlü ve karmaşık bir problem bulunuyor.

 

İmamoğlu, Özel ve CHP’nin Kurumsal Çıkmazları

CHP’de yeni genel başkan Özgür Özel, her ne kadar kendilerini “değişimciler” olarak adlandıran bir grubun adayı ve kendisini değişimi getirecek kişi olarak sunsa da durum böyle değil. Zira Özel, daha çok Ekrem İmamoğlu liderliğinde toplanan bir grup CHP'li ismin öne çıkardığı bir adaydı ve yine bu grubun desteğiyle bir tür “koordinatör” olarak genel başkanlık koltuğuna oturdu. Üstelik bu grup, daha düne kadar Kılıçdaroğlu etrafında konumlanan Tekin Bingöl, Bülent Tezcan, Engin Altay, Muharrem Erkek, Onursal Adıgüzel gibi daha da çoğaltılabilecek isimlerden oluşuyor. Dolayısıyla değişimi isteyenlerin büyük bir aydınlanma yaşamadığı, değişmek veya değiştirmek gibi bir derdi olmadığı net bir biçimde ortada. Bu kişiler, daha çok parçası oldukları oligarşik yapının sürekliliğini ve kazanımlarını korumak niyetinde.

İşte tam bu noktada CHP’de değişimin sınırlarını belirleyen çıkmaz kendini gösteriyor: Partinin sorunlu kurumsal yapısı ve bu yapının yeniden inşası. Öyle ki CHP, AK Parti iktidarına paralel şekilde bir ana muhalefet partisi olarak pekişen bir kurumsal yapının esiri oldu. Bu durum, CHP’yi kurumsal bir dejenerasyon çıkmazına soktu. Parti içerisinde, muhalefet olmanın ürettiği külfetsiz konfor, iktidar sorumluluğundan daha tercih edilir hale geldi. Zira muhalif bloktaki alternatifsizliğin sağladığı kazanımlar, daha fazlası için risk alınmadığı takdirde kendiliğinden elde edilir hale geldi. Böylelikle partinin sınırlı da olsa tüm kurumsal kapasite ve muhalif enerjisi, iktidarı hedefleyen bir rekabet yerine, her halükarda korunması garanti kazanımlara yönelik parti içerisindeki rekabet için harcandı. Diğer bir deyişle parti elitleri iktidar için değil, partinin kazanımları için kendi arasında rekabet eder hale geldi. Bunun neticesinde ise parti kendi kabuğu altında, statükoya dört elle sarılan, sınırlı ancak garanti kazanımlarını korumayı amaçlayan oligarşik bir yapı üretti.

Bugün parti içinde değişimi gerçekleştireceğini iddia eden İmamoğlu ve Özel’in odağında ise söz konusu dejenere kurumsal yapı bulunmuyor. Zira İmamoğlu’nun önceliği partisi değil, daha çok kendi kişisel kariyeri. Burada 2028 cumhurbaşkanı seçimlerini kazanmayı ufkuna koyan iki plandan bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki, İstanbul seçimlerinin muhalif blokun tekrar bir araya getirilerek kazanılması, bunun oluşturduğu siyasi güven/özgüvenle İmamoğlu'nun CHP Genel Başkanlığından bağımsız partiler üstü liderliği ve cumhurbaşkanı adaylığı ile 2028 seçimlerine gidilmesi. İstanbul seçimlerinin kaybedilmesi durumunda ise geçiş sürecini Özgür Özel'in yürüttüğü, İmamoğlu'nun CHP Genel Başkanı, ana muhalefet lideri ve bunun neticesinde doğal cumhurbaşkanı adayı olarak 2028 seçimlerine gidilmesi.

Özel ise en azından şu an için kendisine çizilmiş sınırlar içerisinde hareket etmek mecburiyetinde ve bu sınırlar “gerçek” değişimi gerçekleştirmek için oldukça dar. Bu sınırlar İmamoğlu'nun liderliğindeki CHP elitleri tarafından çizildi ve tamamen değişim bekleyen taban ve seçmenin enerjisini kullanmak ve parti içinde daha rahat hareket edebilmek amacıyla belirlendi. Böylelikle polemik konusunda başarılı, kısmen genç ancak şahsi anlamda karizması ve taban nezdindeki popülaritesi kısıtlı olan Özgür Özel, bir tür vitrin olarak seçildi. Özel, perde ardından İmamoğlu'nun liderlik ettiği oligarşik yapının planlarını kamuoyu önünde yürütme, üretilen değişim söyleminin sözcülüğünü yapma ve diğer siyasi liderlerle polemiğe girme görevlerini başarıyla yürütebilecek bir isim olarak sınırlı bir rol üstlendi. Dolayısıyla Özel, lider değil koordinatör genel başkan rolü için ideal bir isim olarak ve bu misyonla genel başkan seçildi.

Dolayısıyla tüm bunlar, CHP’de gerekli olan köklü kurumsal dönüşüm ve değişim ihtiyacının en azından kısa vadede giderilemeyeceğini gösteriyor. Siyasi başarıdan bağımsız olarak, şu an yönetimde olan kadronun böyle bir motivasyona sahip olmadığı, önceliklerin farklı olduğu bir gerçek. Tüm bu sebeplerden ötürü CHP seçmeninin değişim hususunda ihtiyatlı olması gerekiyor.

Kemal Kılıçdaroğlu devir teslim yaptı

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde düzenlenen resmi devir teslim töreninin ardından görevini, yeni seçilen CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e devrettikten sonra parti binasından ayrılıyor. (CHP7AA, 8 Kasım 2023)

 

CHP ve Muhalif Blokun Güven Krizi

CHP açısından içerideki durum böyleyken dışarıdaki durum da pek ümit verici değil. Zira Kılıçdaroğlu’nun yıllardır süregelen muhalif bloku büyütme stratejisinin 2023 seçimlerinde büyük bir mağlubiyete uğradığı ortada. Durum böyleyken her ne kadar stratejik açıdan hatalı olmasa da pratikte atılan yanlış adımların (adaylık dayatması, milletvekili pazarlıkları, gizli protokoller, rakiplere ve ittifak ortaklarına saldırılar vs.), muhalif blok içerisinde ahlaki bir güven krizi ve hayal kırıklığına sebep olduğu net bir biçimde söylenebilir.

Yeni dönemde CHP açısından en önemli sorun alanı da Kılıçdaroğlu’nun bıraktığı bu olumsuz miras. Üstelik bu yıkım, yerel seçimlere oldukça az bir vakit kalmışken kaldırılmayı bekliyor. Dolayısıyla CHP’nin belki de elinde kalan tek güçlü kazanımı, büyükşehir belediyelerini koruması için tekrar muhalif bloku tek bir çatı altında toplaması ve tekrar kendine güvenir haline getirmesi gerekiyor.

Ancak bu pek kolay değil. Bunun temel sebebi ise CHP’nin iki büyük ortağı, İYİ Parti ve YSP’nin taban ve seçmen nezdinde gördüğü tepki ve bu tepkinin artık kendisini sandıkta göstermesi. Özellikle İYİ Parti kanadında hem Kılıçdaroğlu’nun kendilerine yaptığı aday dayatması hem de CHP’nin sahip olduğu kurumsal güç ve medyasıyla 3-6 Mart tarihlerinde İYİ Parti’ye yaptığı saldırı, büyük bir güven bunalımına sebep oldu. Buna Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gizli protokol ve 14 Mayıs öncesi tercih ettiği söylem de eklenince İYİ Parti’de CHP ile ortaklıktan bir kazanç sağlamadığı, aksine CHP’nin kaybına zorla ortak edildiği düşüncesi hakim hale geldi. Bu düşüncenin belli oranda doğru olduğu da kendini sandıkta belli etti.

Öte yandan YSP, TİP’in etkisi de unutulmadan, yüzde 10’un altına düştü. Bu düşüş kurumsal yapı ve aday tercihlerindeki sorunlara ek olarak CHP ile yürütülen gayri resmi ortaklığa da bir tepkiydi. Zira YSP, özellikle 2019 seçimleri ile birlikte bir tür meşruiyet kaynağı olarak Kılıçdaroğlu ve CHP ile ortaklığa razıydı. Ancak bu ortaklık, YSP tarafından resmi hale getirilemedi. Doğal olarak da İYİ Parti’ye benzer bir şekilde CHP ile kâra değil zarara ortak olundu ve kaybedildi. Taban ve seçmenden gelen tepki de olumsuz oldu.

Yeni dönemde CHP’nin önündeki zorluk da bu düşüncedeki siyasi ortaklar ile yürütülecek ittifak stratejisinin değişimi ve yönetimi. Öyle ki İYİ Parti “hür ve müstakil”, YSP (Yeni ismiyle HEDEP) ise artık “resmi ve açık ortak” olmak istiyor. Özel ve/veya İmamoğlu ise birbirinden hazzetmeyen bu iki aktörü aynı anda ve yeniden kendisiyle ortak olmaya ikna etmek zorunda. Dolayısıyla muhalif blok açısından da yeni dönemde ve olumlu yönde bir değişimden bahsetmek pek mümkün değil.

Sonuç olarak CHP’de yaşanan değişimi gerek parti içerisinde gerek muhalif blokta güçlü ve pozitif bir adım olarak kabul etmek için oldukça erken. Bunun temel sebebi ise değişim sloganının CHP’nin kurumsal problemlerini çözecek iradeyi en azından henüz kapsamaması. Muhalif blok açısından ise o veya bu şekilde işlemiş bir model, Kılıçdaroğlu’nun kötü yönetimi ile yıkılmış vaziyette. Söz konusu modelden daha iyisini kurmak, üstelik bunu ortakları ikna ederek ve yeniden bir güven ilişkisi kurarak yapmak için dört ay gibi oldukça kısıtlı bir zaman var. CHP’deki yeni yönetimin imkan ve kabiliyetini kanıtlama açısında ilk önemli sınavı da bu.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası