İklim krizi, salgın hastalıklar, küresel finansal ve ekonomik şok dalgaları derken; bu defa da Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel ekonomi için yeni bir sınama alanı oldu. Ancak daha önemlisi, dünya ekonomilerinin emtia bağımlılıkları ve savaş nedeniyle oluşan fiyat şokları, ülke ekonomilerini bugün fazlasıyla zorluyor. Örneğin, Türkiye’nin uzun bir geçmişe dayanan enerjide dışa bağımlılığı, bu noktadaki en popüler örneklerden biridir (Şekil 1). Kısmen azalsa da enerji fiyat artışlarının Türkiye’nin dış ticareti ve cari dengesi üzerindeki olumsuz etkisi, 2022’de de devam ediyor.
Daha büyük resimde, küresel ölçekte bugün petrol harcamalarının GSYH’ye oranları düşmüş ve enerji verimliliği noktasında ciddi yol alınmış olsa da özellikle de Avrupa’nın enerji bağımlılığı ve yine Avrupa’nın en azından Güz 2021’den bu yana devam eden enerji krizi ve Rusya-Ukrayna Savaşı, enerji bağımlılığı ve bunun kriz dönemlerinde getirdiği artan maliyeti önemli sorunlar olarak karşımızda duruyor.
Ekonomik bağımsızlık ve emtia bağımsızlığı bu yüzden önemlidir. Örneğin, Rusya’ya yaptırımlar sırasında özellikle de Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı, tüm Rus finansal sistemi yerine, sadece belli bankaların SWIFT sisteminden çıkarılması sonucunu doğurdu. Bu anlamda da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın muhtemelen en temel derslerinden biri gıda ve enerjide dışa bağımlılığı minimize etmenin önemidir.
Türkiye’nin son dönemde, rüzgar ve güneş enerji kaynaklarına yatırımları, nükleer santral projeleri ile yeni doğal gaz keşifleri ve Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatleri noktasında attığı adımlar bu yüzden önemli ve hayatidir. Enerjide ve ekonomide daha bağımsız hareket etme noktasında atılmış değerli adımlardır.
Enerjideki bağımlılık da malum, üretim maliyetlerinden elektrik fiyatlarına geniş bir perspektifte etkiler oluşturuyor. Gıda da 21. yüzyılın stratejik bir sektörü olarak etkisini ve önemini, bu doğrultuda, her geçen gün artırıyor.
Tahıl ve Gıdada Bağımlılık
Küresel ölçekte, enerjiden sonra, örneğin buğdayda da Rusya gibi belli başlı ülkelere bağımlılık artıyor. Rusya, Ukrayna’yı işgal girişimi ile hem Ukrayna’daki buğday üretimini hem Karadeniz’deki limanlardan buğday arzını azaltarak; enerjiden sonra, buğday gibi gıda ürünlerinde de küresel ekonominin kendisine bağımlılığını artırmayı amaçlıyor olabilir. Bu da akılda tutulması gereken kritik bir başka unsurdur.
Nitekim bugün küresel buğday ihracatının yüzde 28’ini tek başına sağlayan Rusya’nın yıllık buğday ihracatı da 2021’de 9 milyar dolara yaklaşmıştı. Son dönemdeki tahıl ihracat atağı, enerji ihracatında dış talebe bağımlılığı azaltma noktasında da önemli bir stratejidir. Nitekim, son dönemde sık sık konuşulduğu gibi, yeni dönemde, AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ağırlık vermesi, en fazla Rusya’ya zarar verecektir.
Öte yandan, birçok krizde olduğu gibi, Rusya-Ukrayna gerginliği de enerji ve gıda üzerinden dar gelirliyi daha fazla etkiliyor. Özellikle de gıda ve enerjide dışa bağımlı ekonomilerde, bu etki çok daha yüksek olacak. Bu noktada da örneğin Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltma konusunda adımlar atılması için ABD-AB uzlaşısı önemlidir.
AB’nin Bağımlılığı
Eurostat verilerine göre, AB’nin toplam dış ticaretinde ABD (yüzde 15,2) ve Çin’in (yüzde 13,8) ardından üçüncü sırada Rusya (yüzde 5,7) bulunuyor. Rusya, Avrupa’nın enerjisinin ise temel kaynağı konumunda. AB’nin petrol ihtiyacının yüzde 25’ini, doğal gaz ihtiyacının yüzde 40’ını ve kömür ihtiyacının yüzde 42’sini tek başına sağlıyor. Elektrik üretiminde kullanılan termal kömürde, bu bağımlılığın yüzde 70’lere çıktığı hesaplanıyor. AB, elektrik üretiminin yüzde 39’unu da fosil yakıtlardan sağlamaktadır. Kömür ise tek başına AB’deki elektrik üretiminde yüzde 15 paya sahiptir. Rusya, bu yüzden AB ile ticari ilişkilerinde elini güçlü tutmaktadır.
Ancak yine bu yüzden, AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ağırlık vermesi de en fazla Rusya’ya zarar verebilir. AB, ilerleyen yıllarda, ABD ve Afrika’daki enerji kaynaklarına daha fazla odaklanarak; bağımlılığını azaltmaya çalışabilir.
Rusya’nın, Avrupa’ya karşı eli güçlü olsa da örneğin, ABD’ye karşı Rusya’nın ticaret fazlası veriyor oluşu, karşılıklı yaptırımların Rusya ekonomisine olumsuz etkilerinin daha fazla olacağına işaret etmektedir. Nitekim 8 Mart 2022’de de önce ABD ve ardından da İngiltere, Rusya’dan enerji ithalatının yasaklandığını duyurdu.
Yeşil Dönüşüm
Ukrayna’daki savaşın en kritik sonuçlarından biri de artan fosil enerji kaynakları fiyatları ile birlikte yeşil dönüşüme ilginin artmasıdır. Güz 2021’deki enerji krizi ile birlikte Rusya-Ukrayna Savaşı da (artan fosil enerji fiyatları yoluyla) yeşil dönüşüme geçişi hızlandırabilir. Ancak yüksek enflasyon (ve daha da artabileceği korkusu) bu planları kısa vadede zayıflatmaktadır. Bu yüzden de en azından kısa vadede bu yönlü güçlü bir irade gerekir.
Yenilenebilir enerji politikalarının kendisi de enerji fiyat artışlarını tetiklerken; fosil kaynaklardan elde edilen enerjideki fiyat artışları, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi de hızlandırabilir. Bu anlamda da gittikçe belirginleşmeye başlayan enerji krizi, fosil yakıt (mevcut temel enerji kaynağı) fiyatlarındaki artışlar, yeşil dönüşüm için de yeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Dahası yeşil dönüşüm, bir silah gibi kullanılarak; enerji zengini kural tanımayan iktidarların, azalan talep ve gerileyen fosil enerji fiyatları ile birlikte güçlerinin ve otoritelerinin zayıflaması için de kullanılabilir.
İhracatta Bağımlılık
Rusya’nın Ukrayna’daki savaştan elde ettiği tecrübeden çıkarılacak derslerden biri de yeni dönemde, AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ağırlık vermesinin Rusya’ya vereceği zarardır. Bu anlamda ihracatta da belli başlı ürünlere ve pazarlara aşırı bağımlılık her zaman önemli bir risktir. Ancak Moskova’nın, enerji ihracatına aşırı bağımlılığı azaltmak için, tarıma yatırımları artırma planları da biliniyor.
Rusya’nın gıdada 2000’lerden sonraki ihracat atağı, enerji ihracatında dış talebe bağımlılığı azaltma noktasında attığı stratejik adımlardan dersler çıkarmaya ve başta gıda ve enerji olmak üzere, yeni yüzyılın stratejik emtia kalemlerinde dış bağımlılığı minimize etmeye her zamankinden çok ihtiyaç bulunuyor.
Öte yandan, gıda ve enerjide dışa bağımlılıkta Rusya’nın eli güçlü olsa da ABD de Ukrayna’daki savaş ve devamındaki yaptırımlar konusunda en rahat ve en az etkilenecek ekonomi durumunda. ABD’de hem tarımda hem enerjide dışa bağımlılık minimum seviyede. Türkiye’de de doğru politikalarla ve planlama ile özellikle gıda ithalatı da ihracata dönüştürülebilir. En azından dışarıya bağımlılık rahatlıkla sonlandırılabilir. İthalat yoluyla, kısa vadede gıda ve hububat arzı kontrol altında tutulurken; uzun vadeli tarım politikaları ve teşviklerle, Türkiye’nin tarımda da (ihraç ürünlerin üretimi dahil) tam olarak kendi kendine yeten bir ülke konumuna gelmesi hedeflenmelidir.
Rusya-Ukrayna Savaşı, bu anlamda, ülkelerin bütçe kalemleri içinde savunma harcamalarını küresel ölçekte artıran, gıda, enerji ve finansmanda dışa bağımlılığın maliyetlerini artıran, riski yaymanın ve alternatif enerji kaynaklarına sahip olmanın önemini yeniden hatırlatan yeni bir şok görevi de görüyor. UEA, şu anki enerji krizinin 1970’lerin enerji krizinden daha ağır bir hal aldığı görüşünde. Güz 2021’deki enerji krizinden sonra, 24 Şubat’ta başlayan Ukrayna işgali enerji krizinin boyutunu değiştirdi.
Enerji ve gıda başta olmak üzere emtia bağımsızlığı tüm bu nedenlerle önemlidir. Nitekim pandemi, savaş ve kıtlıklar derken; küresel sorunların devamı da gelecektir. Yeni bir pandemi veya savaş riski beklenmeden, ulusal, kapsamlı bir stratejik tarım ve enerji programının emtiada bağımsızlık doğrultusunda atılacak adımların katacağı çok şey olacaktır.