Kriter > Siyaset |

Diyarbakır Anneleri Maskeleri Düşürdü


Biz her türlü emperyalizmi, her türlü emperyalist ağzıyla konuşmayı, her türlü emperyalizm elini oynamayı, her türlü terörü ve teröristi reddediyor ve Annelerin yanında; yani yavrularımızın ve vatanımızın yanında duruyoruz. Bu hep böyle oldu ve hep böyle olacak.

Diyarbakır Anneleri Maskeleri Düşürdü

Birileri sivil direniş mi demişti? Alın size sivil direniş; sivilse sivil, direnişse direniş. Buna pasif direniş de denilebilir ama pasif değil ki, aktif; hem de en aktifinden. Teröre karşı silahlı mücadele kadar olumlu sonuç veriyor. Asker dağda teröristlere meydanı dar ederken Anneler, (Evet, bu Annelerin A’sı büyük yazılmalıdır, tıpkı kendi büyüklükleri gibi) çoktan terör baronlarının korkulu rüyası haline geldi bile. Aylarca gece gündüz demeden eylemlerine devam eden Diyarbakır Anneleri yavrularını birer birer alıyor teröristlerin pençelerinden, kan emicilerin ciğerlerini sökerek.

İlginçtir; Diyarbakır Anneleri seslerini dağa, dağdaki teröriste duyurdu ama şehirdeki siyasi partiye, şehirdeki siyasetçiye duyuramadı. Dağdaki eşkıyaya duyurdu ama şehirdeki medyaya duyuramadı. Dağdaki katillere duyurdu ama şehirdeki akademisyene, yazara, çizere, entelektüele, sanatçıya duyuramadı. Ne acı değil mi?!

 

Malum Zevattan Ses Yok

Türkiye on yıllardır terör belasıyla uğraşıyor. Hatırlanacaktır, kamu otoritesi ve güvenlik güçleri teröre karşı mücadele ederken bazı çevreler “çocuklar ölmesin”, “gençler ölmesin” diyerek halkların kardeşliğini yaşatma teranesi okuyorlardı. İlk defa, -belki de tarihte ilk defa- anneler meydana çıktı ve “evlatlarımızı terörist elebaşlarının ellerinden çekip alarak bu terörü biz bitireceğiz” dediler fakat Diyarbakır Anneleri meydana çıktı çıkalı “çocuklar ölmesin”cilerden kimse ortalıkta yok; “gençler ölmesin”cilerden çıt yok; “yaşasın halkların kardeşliği”cilerden ses seda yok. Yok, bildiğiniz yok; adem durumu yani.

O malum kişiler belli medya organlarında, belli STK’larda, belli siyasi partilerde ve üniversitelerde bulunuyorlar. Bazıları da belli kültür, sanat, edebiyat, bilim ve düşünce çevrelerindeler. Anneler terörün karşısına dikilince, diğer Anneler de “kimse ço cuğumu benden alamaz” diyerek arkadan onlara destek vermeye başlayınca, ne hikmetse o malum zevat ortalıkta görünmemeye başladı.

Her yazısı barış, kardeşlik, demokrasi, çocuk hakları, eğitim hakları vb. olan bir kısım medya nereden koşuyor? Ve yine; akademisyenler, yazarlar, çizerler, entelektüeller; onlar neredeler ve niye hiçbirinin Anneler ve çocukları lehinde bir tek kelimeleri yok? Onlar niye, doğrudan adını vererek terörü kınamazlar? Niçin, “PKK sadece terör yapmıyor; aynı zamanda çocuk kaçırıyor, genç kaçırıyor, uyuşturucu üretimi ve ticareti yapıyor; bu Anneler işte buna karşı canlarını ortaya koyuyorlar, biz her türlü teröre karşı olan vatanseverler olarak Annelerimizin yanındayız” demiyorlar? Demezler, diyemezler! Çünkü hepsi kursağından PKK’nın bağlı olduğu yere bağlılar. Nereye mi? PKK’ya kamyon kamyon, uçak uçak silah ve mühimmat taşıyan yere; onları eğiten, donatan ve koruyan yere; Amerika’ya bağlılar. Türkiye ile Amerika’nın arası ne zaman bozulsa, hemen Amerika ağzıyla konuşmaya başlayan bu güruh, niye Diyarbakır Annelerinin yanında olsun ki!

 

Diyarbakır Anneleri
Diyarbakır’da, HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Hatice Ceylan, 15 yaşındayken dağa kaçırılan oğlu Cafer Ceylan’a kavuştu, 10 Aralık 2019

Siz Değil miydiniz?

Sahi siz teröre, teröriste, şiddete, kan akmasına, ülkenin parçalanmasına, çocuk istismarına, insan kaçakçılığına, uyuşturucu üreticiliğine ve uyuşturucu kaçakçılığına, bu ülkenin bölünmesine-parçalanmasına karşı değil miydiniz? Söyleyin değil miydiniz? Değildiniz...

Siz terör sevicisiydiniz; “senin teröristin-benim teröristim” ayrımı yapan zalimlerdiniz. İçten içe “benim teröristim iyidir” diyen hainlerdiniz. Siz terörün her türlüsüne değil, sizin terörünüzün karşısında olanına karşıydınız. Siz teröristin insanlığın karşısında olanına değil, sizin teröristinize karşı olanına karşıydınız! Siz PKK-PYD terörünü destekledi niz, çocukların dağa, Irak’a ve Suriye’ye kaçırılıp terör defterine yazılmalarına karşı çıkmadınız, ülkenin bölünmesine demokrasi, memleketin parçalanmasına “halkların kardeşliği” dediniz.

Halk zaten kardeş ama siz değilsiniz; siz halk düşmanısınız. Siz mazlumların ve masumiyetin düşmanısınız. Gün sizi böyle gördü, yarın sizi böyle yazacak. Tarihe mazlum annelerin ve masum çocukların düşmanı olarak geçeceksiniz. Diyarbakır Anneleri ve onların çocukları ise tarihin şahikasındaki tahtlarında oturacaklar.

Peki, tüm bunlar olup biterken, ağzından barıştan başka bir kelime çıkmayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ne ile meşgul? Bu ülkenin kurucusu olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) -ki, o büyük bir yalandır ve Türkiye Cumhuriyeti’ni CHP değil, Büyük Millet Meclisi kurmuştur- ne yapıyor? İki lafından biri milliyetçilik olan İYİ Parti nerelerde?

Halihazırdaki durum şu: PKK bir terör örgütü. Silah kaçakçılığı yapıyor. Uyuşturucu üretimi ve uyuşturucu ticareti yapıyor. Kız ve erkek çocuklarını kaçırıyor, genç kızları ve delikanlıları kaçırıyor; yani insan kaçırıyor ve alıkoyuyor. Öğretmen öldürüyor, çocuk öldürüyor, ambulans bombalıyor, hastane bombalıyor. Şehirler dahil her yerde bomba düzenekleri kuruyor, becerebildiği her yere, her şeye ve herkese terör saldırısı düzenliyor. Hem Marksist olduğunu söylüyor hem de Amerikan emperyalizminin en kullanışlı aptalını oynuyor. Güvenlik kuvvetleri bu azgın terör örgütüne karşı amansız, bitirici, sonuç alıcı ve başarılı bir karşı mücadele veriyor. Bu mücadele belli bir aşamaya geldiğinde Anneler “biz de varız” diyorlar ve Diyarbakır HDP İl Başkanlığı binasının önünde dünyanın en sivil, en haklı, en meşru, en demokratik, en barışçıl, en yürekli, en gönül dolu, en şefkatli, en ağırbaşlı, en olgun, en kardeşçe ve en örnek eylemine başlıyorlar.

Ve başarıyorlar... Ama heyhat! CHP yöneticileri Diyarbakır’a gidiyor lakin bir tanesi bile onlara “Merhaba” demiyor; bir tanesi bile “Türkiye’nin yanında, terörün karşısında durduğunuz bu haklı mücadelenizde yanınızdayız” demiyor. Demiyor değil, belki de diyemiyor. Anneleri küstürme pahasına PKK’yı ve onun siyasi uzantısına dönüşmüş HDP’nin gönlünü hoş tutmaya çalışıyor, onu küstürmekten kaçınıyor.

Ya HDP ne yapıyor? HDP siyasi meşruiyet ve hukuk kılıflarına sığınıp zehirli diliyle PKK’nın terör saldırılarını meşrulaştırma görevini ifa ediyor. Geçirgen demokrasinin hukuk aralarından sızarak PKK’nın siyasi ayağı vazifesini yapıyor ki, böyle bir siyasi parti Batı’da olsa, Batasuna örneğinde olduğu gibi bir gün bekletilmez kapatılırdı. İşte bu HDP, “Anneler bizim binamızın önündeler, her şey bir yana, misafirimizdirler, bir bardak su verelim” bile demiyor; aksine, aleyhlerinde kara propaganda yapıyorlar. Meseleyi siyasallaştırıp itibarsızlaştırmanın yollarını arıyor. Kendi aracılıklarıyla dağa kaçırılan çocukların hesabını vermeleri gerekirken çocuk kaçakçılarının ve çocuk katillerinin maşalığını yapmayı tercih ediyorlar.

 

Laf Etmezler, Edemezler

HDP siyasal ve sosyal ortamı zehirleyip Türk’ü ve Kürt’ü birbirine düşman ederken İYİ Parti ne yapıyor? O da HDP’sini ve CHP’sini küstürmemek için söylem ve söz cambazlığı yapıyor. Bir tarafta teröre karşı olduğunu söyleyip, öbür yanda çocuk kaçakçılarını üzecek bir tek eylem ve söylem dahi ortaya koymuyor.

Peki, CHP ve İYİ Parti neden PKK’nın siyasi ayağı HDP’ye bir çift laf etmezler! Etmezler, edemezler... Edemezler, çünkü pek çoğu HDP oylarıyla seçildi. Şimdi, borç ödeme zamanı. Bedel ödüyorlar. Terör tefecisinden aldıkları siyasi borcu ödüyorlar. O yüzden Annelere destek vermezler, veremezler. Ama onu yapmıyorsunuz, ona yüreğiniz yetmiyor, bari milletvekili arabasında terörist taşıyan HDP’ye, “HDP her türlü terörü ve şiddeti kınasın, terörle ve teröristlerle arasına mesafe koysun” deyin. Yok, onu dahi diyemezler; çünkü HDP oylarıyla seçildiler ve tabii ki, PKK onayıyla.

Diyarbakır Annelerini değil de açık yahut örtük olarak terörü destekleyenler; artık herkes biliyor ki, siz aydın değil terör sevicisiniz. Siz bilim insanı değil terör yardakçısısınız. Siz gazeteci, sanatçı, siyasetçi değil ikiyüzlü müptezellersiniz. Diyarbakır Anneleri hakikat aynasını yüzünüze tuttu ve o bet suratlarınızı size de bütün dünyaya da gösterdi. Diyarbakır Anneleri, -bu milletin Anneleri- ana yüreğinin en büyük silah olduğunu size ezberletmekten başka, en büyük sığınak olduğunu da herkese öğretmiş oldular.

Aslında mesele basit: Herkes ruhunun, aidiyetinin, mensubiyetinin, tıynetinin, ilgisinin, ilişkisinin, sevgisinin, saygısının olduğu yerde duruyor. Yerini, açısını, duruşunu buna göre ayarlıyor. Birileri Amerika’nın, PKK’nın, HDP’nin, terörün ve teröristin yanında durmaya devam etsin. Diyarbakır Anneleri evlatlarının ve vatanlarının yanındalar. Biz de her türlü emperyalizmi, her türlü emperyalist ağzıyla konuşmayı, her türlü emperyalizm elini oynamayı, her türlü terörü ve teröristi reddediyor ve Annelerin yanında; yani yavrularımızın ve vatanımızın yanında duruyoruz. Bu hep böyle oldu ve hep böyle olacak.

Sonuç olarak bütün bu olup biten milletin gözü önünde cereyan etmektedir ve tarih her şeyi kaydetmektedir. Gün gelecek, bugün Annelerin yüzüne bakmayanların milletin yüzüne bakacak yüzleri olmayacak; daha önemlisi, millet onların yüzüne bakmayacak. Bu hallerinden dolayı yüzlerinin kızaracağını sanmıyorum. Zira insanın yüzünün kızarması için, önce bir yüzünün olması gerekir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası