Kriter > Siyaset |

İstanbul Seçiminin Muhtemel Sosyal Dinamikleri


Dikkatle kaydedilmesi gereken ilk nokta Türkiye’nin köyden şehirlere göç olgusunu uzun süre önce büyük ölçüde tamamlamış olmasıdır. Dolayısıyla artık şehirli talepler çok daha belirleyicidir.

İstanbul Seçiminin Muhtemel Sosyal Dinamikleri

23 Haziran’da yapılan İstanbul büyükşehir belediyesi seçiminde sandıktan Millet İttifakı adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu yüzde 54 oy oranıyla birinci çıktı ve İstanbul’un başkanı oldu. Sonuç ve sonrasında yaşanan demokratik olgunluk Türkiye’de başarıyla işleyen bir demokrasi geleneğinin olduğunu bir kez daha teyit etti. Türkiye gücünü de sahip olduğu bu demokrasi geleneğinden almaktadır. Batı’nın kendisi için zorunlu, Ortadoğu halkları için ise lüks gördüğü demokrasiyi Türkiye kendi tarihsel akışında yaşatabilmektedir.

İstanbul seçim sonuçlarını belirleyen siyasi dinamikler bulunmaktadır. Siyasal açıdan Cumhurbaşkanlığı sistemi sonrasında “ittifaklar” yeni bir bağlam getirmektedir. Artık her toplumsal grup ve kesim değerlidir. Bu durumda “sosyal ve siyasal katılım süreçleri” çok daha önem kazanmıştır. Yapılan iş, kampanya ve projelerin parçası olmak şeklinde katılımın yeni boyutları ortaya çıkmaktadır. Örneğin kendilerini değerli hissedip becerilerini geliştirdikleri interaktif “yatay katılım” veya “yaratıcı katılım” modelleri gençler için çok daha önemlidir.

Ayrıca “AK Parti belediyeciliği” kavramını siyasete kazandıran AK Parti kadrosu yeni bir meydan okumayı da beraberinde getirmiştir: Oluşan hizmet kalitesinin çıtası çok daha yükseklere taşınmalıdır.

Sosyal dinamikler ise bundan sonraki İstanbul seçimlerini ve diğer büyükşehirlerin seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecektir. Dikkatle kaydedilmesi gereken ilk nokta Türkiye’nin köyden şehirlere göç olgusunu uzun süre önce büyük ölçüde tamamlamış olmasıdır. Artık göç dinamikleri ve talepleri ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şehirli talepler çok daha belirleyicidir.

İstanbul seçimlerini genel olarak belirleyen dört demografik kesim bulunmaktadır:

• 2023 seçimlerinde en büyük grubu oluşturacak olan gençler

• Ekonomik durgunluğun etkilediği alt ve orta gelir grubundaki vatandaşlar

• Kadınlar

• Yaşlılar

Her bir grubun etki potansiyelini birer birer değerlendirelim:

“Gençler” bu seçimin ve gelecekte yapılacak seçimlerin en belirleyici toplumsal kesimidir. Türkiye’nin nüfus yapısının değişmesi de bunu göstermektedir.

AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde seçmen sayısı 41 milyon 291 bin 568 idi. 2019’da seçmen sayısı 57 milyon 93 bin 985’e yükseldi. Yani o yıldan bugüne oy kullanan yaklaşık 16 milyon yeni seçmen var. 2023’te ise seçmen sayısına yaklaşık 8 milyon kişi daha eklenecektir. 2002 baz alındığında yeni oy kullanacak nüfus yaklaşık 24 milyona ulaşacaktır. Bu ise 2002’de oy kullanan nüfusun yaklaşık yüzde 60’ına denk gelmektedir.  

İstanbul’da ise 2002 seçimlerinde 7 milyon 159 bin 151 olan seçmen sayısı 2019’da 10 milyon 560 bin 963’e çıkmıştır. 2023’te ise seçmen sayısına yaklaşık 1 milyon kişi daha eklenmesi beklenmektedir. 2002 baz alındığında yeni oy kullanacak nüfus yaklaşık 4 milyona ulaşacaktır.

Tüm siyasal partiler gençleri tatmin edebilecek katılım süreçleri, iletişim dili, siyasal söylem ve hizmetler sunabilmelidir. Gençler kendi alışkanlıkları, beklentileri ve dinamikleriyle gelmektedir. Yöneticilerin kendi alışkanlıklarıyla olayları anlaması ise iletişim ve siyasal kopukluğu doğurmaktadır.

Gençlerin her bir kuşağına uygun bir iletişim dilinin kullanılabilmesi çok daha önemli hale gelmektedir. Çatışma, dışlama ve ötekileştirme yerine kapsayıcı ve kuşatıcı dil öne çıkmaktadır. Bireysel hikayelere ihtimam, umut, özgürlük ve adalet gençlerin gözünde çok daha etkilidir. Yeşil, hayvan, çevre, kültür, sanat, spor dostu şehir anlayışları ve buna dair somut uygulamalar gençlerin eğilimleri arasındadır. Çünkü açıkça görülmektedir ki geçen yüzyılın hataları gençlerin hassasiyetlerine dönüşmektedir.

Söylem ve iletişim düzeyinde bu konular önemli olmakla beraber gençler açısından en temel sorun hayat ve meslek becerilerini kazandırabilecek eğitim hizmetinin sunulabilmesidir. Eğitimin kalitesi siyaseti belirleyen kök sebep olarak yerli yerinde durmaktadır. Bu noktada büyükşehir belediye başkanlarının liderliği eğitim sorunlarının çözümünde çok daha belirleyici olacaktır. Diğer bir ifadeyle şehrin eğitim sorunlarını proaktif bir şekilde çözen başkanlar siyasal üstünlük elde edecektir. Eğitim hizmetleri vatandaşa doğrudan ulaşabilmenin en etkili yolu olmaktadır. Eğitim bağlamında büyükşehir belediye başkanları şu sorunlarla da ilgilenmek durumundadır:  

      Her bir mahalleye nitelikli okul öncesi eğitim kurumlarının kazandırılması

      Okulların ihtiyaçlarının karşılanması

      Eğitim farklarının azaltılarak eğitim kalitesinin artırılması 

      Şehirdeki meslek liseleri ile istihdam arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi 

      Öğretmenlerin kalitesini artırmaya yönelik hizmet üretimi 

      Okul müdürlerinin liderlik kapasitelerinin güçlendirilmesi 

      Yenilikçi eğitim kurumlarının desteklenmesi 

      Üniversitelerin şehirlerin rekabet gücüyle ilişkilendirilmesi 

      Öğrenci dostu şehir hedefi ve dünya insan kaynağından pay alınabilmesi

“Ekonomideki sorunları doğrudan yaşayan alt ve orta gelir grubundaki vatandaşlar” bakımından artık yerel yönetimler önemlidir. Şehirlerin üretim ve istihdam odaklı, katma değer üreten ekonomilere dönüşme ihtiyacı vardır. Bilgi kullanımı, yeni teknoloji üretimi, yaratıcılık, girişimcilik, tasarım kapasitesi ve yerel şartlara uygun çözümler üretebilmek yerel yönetimlerin liderliğini beklemektedir. Şehirlerin rekabet gücü, marka değerleri ve girişimcilik katsayılarının belediye başkanlarının öncelikli gündemi olması zorunlu hale gelmiştir. Mesela İstanbul özelinde “uluslararası üniversite”, “kongre-turizm” veya “akıllı-tasarım” şehirleri olabilmek fark oluşturacaktır. Yeni nesil iş imkanları da kendi şehirlerinin potansiyelinin farkında olan büyükşehir belediye başkanlarının liderliğiyle mümkün olabilir.

“Kadınlar” siyasal sonuçları etkileyecek bir etkiye sahiptir. Yaşlarına ve toplum içindeki rollerine uygun olarak beklentileri farklılaşmaktadır. Ayrıca kadınların “kuşatıcı ve kapsayıcı dil” hususuna daha fazla önem verdikleri görülmektedir. İyi bir eğitim, eşit iş ve kariyer imkanları genç kadınlar için önemlidir. Kadın, eş ve anne olduktan sonra da katılımcı bir şekilde şehrin oluşan kararlarında etkili olmak istemektedir. Şehrin içinde sosyal yaşamdan kopmadan aile olarak mutlu, huzurlu bir yaşam sürdürmeyi talep etmektedir. Bu açıdan mahallelerdeki kreş ve anaokulları, tüm aileye hitap eden şehir parkları, yeşil alanlar ve ev dışı arkadaşlarıyla sosyalleşebilecekleri sosyal donatılar çok daha önemli hale gelmektedir. 

“Yaşlılar”ın ise Türkiye’de yaşam süresi hızla artmaktadır. 2019’da ilk kez yapılan Yaşlılar Şurası’na rağmen partiler bu seçim kampanyalarında yaşlılara herhangi bir vaat sunmamıştır. Fakat yaşlılara sunulacak hizmetler ileride ittifak olgusundan dolayı ortaya çıkan siyasal rekabette belirleyici olacaktır. Yaşlı vizyonunun geliştiği, yaşlıların ekonomik ve sosyal yaşamda aktif olduğu mesajını veren ve farkındalık oluşturan siyasal partiler anlamlı bir destek alabilirler. Türkiye’nin yeni yaşamakta olduğu bu olguda sosyal yardımların ötesinde yeni söylem, model ve hizmetlerin tasarlanması ihtiyacı vardır. Aktif yaşlanma ve sosyal yaşama katılım bunun örnekleridir.

Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşımak isteyen ve sonrasında da ülkeyi yönetmeye aday olanlar bu dinamikleri gözetmelidir. Zira seçmen desteği şehri yönetmeye talip olanların sunduğu hizmetlerin yanı sıra uygulayacağını vadettiği yönetim modeli ve vizyonuna göre belirlenmektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası