Kriter > Ekonomi |

Küresel Enerji Şoku


Başta Birleşik Krallık, Kıta Avrupa’sı ve ABD olmak üzere, dünya geneline de yayılan ciddi bir küresel enerji krizi içerisindeyiz. Avrupa’da, 2021 Ocak ayından Ekim ortasına kadar, doğalgazda yüzde 600’e, elektrik fiyatlarında da yüzde 250’ye varan artışlar söz konusu. Petrol, kömür ve doğalgaz fiyatları sürekli yükseliyor ve uzun süre de yüksek kalması bekleniyor. Çin ve Hindistan’ı da vuran enerji krizi; fabrikaları, sanayiyi, üretimi ve tedarik zincirini etkileyen ve bir anlamda 1970’lerin petrol krizini hatırlatan yeni bir şok dalgası.

Küresel Enerji Şoku
Londra’daki bir benzin istasyonunda yaşanan enerji krizinden dolayı benzin pompasının üzerinde “kullanım dışı” yazıyor. (Adrian Dennis-AFP/Getty Images, 26 Eylül 2021)

Avrupa, enerji depremi ile sarsılıyor. Emtia fiyatları, gıda enflasyonu ve çip krizi derken; enerji şoku da önümüzdeki kışın pek kolay geçmeyeceğini gösteriyor. 2021’in bu küresel enerji krizi özünde, dört kritik unsuru yeniden hatırlatması yönüyle önemlidir: enerjide dışa bağımlılığın riskleri, enerji arz güvenliğinin önemi, riski yaymanın ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların önemi ile spekülatif hareketlerin olumsuz etkilerinin meydana getirebileceği riskler.

Başta Birleşik Krallık, Kıta Avrupa’sı ve ABD olmak üzere, dünya geneline de yayılan ciddi bir küresel enerji krizi içerisindeyiz. Kuzey yarımkürede kışa doğru girilen bu yeni dönemde, tedirginlikler doğal olarak daha fazla. Avrupa’da, 2021 Ocak ayından Ekim ortasına kadar, doğalgazda yüzde 600’e, elektrik fiyatlarında da yüzde 250’ye varan artışlar söz konusu. Elektrik fiyatları İngiltere’de 10 katına kadar çıktı. Hollanda merkezli TTF’deki vadeli kontratlarda rekorlar tazelendi. ABD’de de artışlar yüzde 100 düzeyinde.

Ekim’de zirveyi bulan fiyatlarla, enerji krizi, derinleşerek sürüyor. Petrol, kömür ve doğalgaz fiyatları sürekli yükseliyor ve uzun süre de yüksek kalması bekleniyor. Özellikle de doğalgaz fiyatları, ulusal ekonomileri ve tüketiciyi daha fazla etkiliyor. Çin ve Hindistan’ı da vuran enerji krizi; fabrikaları, sanayiyi, üretimi ve tedarik zincirini etkileyen ve bir anlamda 1970’lerin petrol krizini hatırlatan yeni bir şok dalgası. Bu, temelde arz yönlü şok ve oluşturduğu enflasyon baskısı, henüz doğrudan politika yapıcıların müdahale radarına girmemiş olsa da yakın zamanda, El-Arian’ın deyimi ile artık tek oyuncu haline dönüşmüş olan merkez bankaları için de önemli bir mücadele alanı olacak, çekirdek ve manşet enflasyon farkından, gıda fiyatları ve faturalardaki artışların kontrolüne kadar politika üretim süreçlerinin merkezinde yer alacak.

Almanya-Polonya sınırındaki benzin istasyonunda ucuz benzin
Almanya’da yükselen akaryakıt fiyatları nedeniyle komşu ülkelere yönelen vatandaşlar, Almanya-Polonya sınırındaki benzin istasyonunda ucuz benzin almak için sıraya giriyor. (Monika Skolimowska/Getty Images, 20 Ekim 2021)

 

Krizin Evrimi

Arz ve talep yönlü etkilerle birlikte, spekülatif hareketler de enerji piyasasını derin bir krize sürüklemiş durumda. Doğalgaz, petrol ve kömürdeki rekor fiyat artışları, esasında enerji, gıda ve metaller gibi geniş bir emtia grubundaki genel fiyat artışının bir parçası. Petrol ve gaz ihracatının neredeyse yarısının, Rusya ve OPEC gibi tekel veya oligopoller tarafından sağlanması da önemli bir başka risk faktörü.

Pandemi süreci, 2019 sonundan itibaren ekonomileri derinden etkiledi. 2020’de salgının da etkisi ile son 100 yılın muhtemelen en büyük düşüşünü yaşayan enerji talebi, 2021’deki normalleşme ile birlikte hızla ivmelendi. 2021 kışında Avrupa’daki yoğun enerji talebi (zorlu kış şartları ve evden çalışma trendi) ile başlayan enerji krizi süreci ise bu sonbaharda havaların soğuması ile adeta kontrolden çıkmış bir hal aldı. Enerjide arzın kötü yönetimi ve zayıf stokların etkisi ile de enerji şoku kaçınılmaz oldu. Avrupa’da doğalgaz depolarının doluluk oranı son 5 yılın dibinde. 2021’nin zorlu kış şartları depoların doluluk oranını yüzde 30’a indirmişti. Yaz dönemindeki yüksek fiyatlar da önceki yıllar gibi depoları doldurmaya izin vermemişe benziyor.

Brent Petrol, Şekil 1

Temel sorun elbette küresel enerji arzının pandemi sonrası talebi karşılamaya yetmemesidir. Havalar soğudukça, bu enerji açığı da kötüleşecek. Yenilenebilir kaynaklardaki yetersiz yatırımlar, LNG tesislerindeki onarım çalışmaları, iklim ve doğal afetler gibi nedenlerle mevcut kaynaklardan yeterince faydalanılamaması (HES’lerden enerji üretimi ve rüzgar enerjisi), doğal afetler ve jeopolitik risklerle kömür ve petrol arzındaki azalmalar, pandemi ve BREXIT gibi etkilerle arz zincirinde meydana gelen kopmalar nedeniyle enerji arzı ciddi anlamda zarar gördü.

Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki (güneş, rüzgar ve barajlar gibi) aşırı oynaklık önemli sorunların başında geliyor. İklim değişikliğinin doğurduğu etkilerle örneğin rüzgar enerjisinden yeterince faydalanılamadı. Enerjide yeşil dönüşüm de kömür ve nükleer enerji ile üretimi azaltarak, bu krize dolaylı olarak katkıda bulundu. Enerji piyasasındaki deregülasyon süreci de hem arzın hem fiyat hareketlerinin oynaklığını artırdı. Finansal piyasalarda ve vadeli kontratlardaki spekülatif hareketler de bir başka önemli faktör.

Avrupa’nın enerji bağımlılığı da burada kritik bir başka unsur. Avrupa ülkeleri, doğalgazın yüzde 90’ını, petrolün ise yüzde 97’sini dışarıdan sağlamak durumunda. Pandemi öncesi de (2019’da) 28 AB ülkesi ortalamada yüzde 61 oranında enerjide dışa bağımlı idi (Eurostat). Malta gibi ülkelerde bağımlılık yüzde 90’a çıkarken, Estonya gibi kuzey ülkelerinde yüzde 5’lere kadar düşebiliyor. Enerjide bir ülkeye yüzde 50’nin üzerindeki bağımlılık çok ciddi bir risk unsuru iken; Rusya’nın, kendisine yaptırımlar uygulamaya çalışan Avrupa’nın gaz ihtiyacının yüzde 41’ini sağlıyor olması önemli bir çelişki. Enerjide Rusya’ya bağımlı Avrupa, Rusların iyi niyetine kalmış durumda. Rusya’nın yeni dönemde Kuzey Akım 2 boru hattını Avrupa’ya kabul ettirmesi ile enerji piyasasında stratejik önemi daha da fazla artmış olacak.

 

Krizin Etkileri ve Türkiye İçin Önemi

Enerji fiyatları, ülkelerin bütçe dengelerinden hane-halkı bütçesine, enflasyondan finansman ihtiyacına bir dizi zincirleme etkiye de sebep oluyor. Avrupa’da batan enerji firmaları ve artan enerji yoksulluğu krizin derinliğini gösteriyor. Örneğin, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun, Eylül 2021 verilerine göre, Avrupa genelindeki 3 milyon insan, çalıştığı halde evlerini ısıtamıyor; zaten yüksek olan gıda fiyatları, gübre arzı, lojistik maliyetleri ve geniş emtia grubundaki fiyat artışlarından da etkilenebilir.

Enerji açığının planlanan mevcut kısa ve orta vadeli çözümlerle halledilmesi de yüklü yatırımlara tekabül ediyor. Yeni yatırımlar için sermaye ayırma gereksinimi, özellikle de fosil yakıtlara yatırıma şüpheyle yaklaşan yatırımcıların tutumu, sürekli artan regülasyon ve denetimler (İklim Anlaşması’nın kömürle enerji üretimini kısıtlaması gibi), yenilenebilir enerji gibi alternatif alanlardaki teşvikler de bu süreci olumsuz etkiliyor.

Doğalgaz, Şekil 2

Biraz da bu yüzden Avrupa’da, tıpkı son dönemde Türkiye’nin de yaptığı gibi nükleer enerjiye ilgi artmaya başlamış gibi görünüyor. Aralarında Fransa’nın da olduğu bazı AB ülkeleri, nükleer enerjinin de yeşil enerji kaynağı kategorisinde değerlendirilmesi için AB komisyonu nezdinde girişimlere başladı. Avrupa’da mevcut enerjinin 4’te birini sağlayan nükleer enerji, kısa vadede alternatif bir çıkış yolu olarak görülüyor.

Enerji krizinin Türkiye’yi Avrupa kadar olumsuz etkilemesi ise beklenmiyor. Türkiye o kadar hazırlıksız yakalanmadı. Son olarak Azerbaycan ile ek 11 milyar metreküplük doğalgaz tedarik anlaşması imzalandı. Mevcut stoklarda da 3 milyar metreküplük rezerv mevcut. Bu yüzden de Türkiye’de doğalgaz kesintileri beklenmiyor. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki enerji hamleleri, enerjide çeşitliliğe yönelik atılan (Cezayir ve Katar’dan LNG ithalatı gibi) adımlar da oldukça önemli. Türkiye’nin çıkaracağı kaynakların ve nükleer enerji projelerinin zaman alacağı göz önüne alınırsa, dikkatli hareket etmekte fayda var. Kuraklık nedeniyle HES kaynağının kullanılamaması da enerji ihtiyacını artırabilir. Türkiye için risk faktörlerinden biri de doğalgaz sözleşmelerinin bazılarının bu yıl yenilenecek olması. Doğalgaz ile çalışan santrallerin doğalgaza erişimi ile LNG’deki maliyet artışları da bir başka risk faktörü.

Türkiye’nin enerji ithalat faturasının artması, dış açığını da olumsuz etkiler. Bu da finansman ihtiyacını artırarak, kur üzerinde ekstra bir baskı unsuru ve iç enflasyon ile dış enflasyon üzerinde de artış baskısı oluşacaktır. İyi haber, Türkiye’de enerji fiyat artışları şu an vatandaşa doğrudan yansıtılmıyor. Türkiye mevcut durumda Avrupa’da doğalgaz ve elektriği en ucuz kullanan ülkeler arasında. Ancak bunun devamı için; enerjinin verimli kullanımı oldukça önemli. Bütçeye maliyet; uzun vadede yeni vergiler, faturaların yükselmesi ve ek zorluklar demek.

Elektrik, info

 

Enerji Krizinin Temel Dersleri

Avrupa’nın enerji arz ve talebini iyi yönetememiş olmasının bir sonucu olarak başlayan son enerji krizi, küresel bir arz şokuna dönüşmüş durumda. Halledilemediği taktirde 1970’lerin petrol krizine benzer yeni bir krize dönüşme ihtimali var. Enerji krizi aynı zamanda enerji arz zinciri yönetiminin ve riski yaymanın, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların öneminin güzel bir hatırlatıcı örneği. Küresel enerji şoku, modern ekonomilerin konvansiyonel enerji kaynaklarına ne kadar bağımlı olduğunu, enerji bağımlılıklarının ne tür olumsuz sonuçlar doğurabileceği ve tedarik zinciri yönetiminin gelecekte de önemli bir unsur olarak kalacağını hatırlatan önemli bir şok oldu.

Fosil yakıtların, bugün toplam enerji arzı içindeki payı hala yüzde 80’in üzerinde. Petrol ve doğalgaz boru hatları ve LNG kapasitesi ise hala yeterli seviyede değil. Kısa vadede, fosil yakıtlara yatırımların tekrar artırılması ve kısa vadeli dalgalanmalara karşı arz zincirinin iyi yönetilmesi gerekecek. Petrol ve doğalgaz gibi kaynakların rezervlerinin de kısa süreli dalgalanmaları bertaraf edecek yeterlilikte olması gerekiyor. Orta vadede, nükleer enerjiye yeni yatırımlar da çözüm olabilir. Enerji talebinin, petrol ve kömürden, emisyonun nerdeyse yüzde 50 kadar düşebildiği doğalgaza kaydırılması da önemli. Yenilenebilir kaynaklardan sağlanan elektriğin ticareti ve nükleer enerji ile hidrojen teknolojilerle enerjiye ulaşımın maliyeti aşağı çekilebilir. Daha uzun vadede ise yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların artırılması ve 2050’deki sıfır karbon emisyonu hedefi için daha fazla çaba ve para harcanması gerekecek.

Önemli enerji sağlayıcısı Asya ülkeleri Rusya, İran ve Azerbaycan gibi ülkeler, küresel ekonomi-politiğin merkezine oturmaya ve etki alanlarını genişletmeye devam ediyorlar. Türkiye için muhtemel çözümlerden biri de yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar, özel girişimlere teşvikler ile birlikte, enerji zengini Asya ve Ortadoğu bölgeleri ile geliştirilecek ekonomik ilişkilerdir. Türkiye, enerji zengini Asya ve Ortadoğu bölgesini, enerji ihtiyacı yüksek Batı ile birleştiren bir hub haline gelerek; enerji arz güvenliği noktasında kritik önem kazanabilir. Dünyanın ispatlanmış doğalgaz ve petrol rezervlerinin yüzde 70’inin olduğu Ortadoğu ve Hazar coğrafyasına komşuyuz. Doğru hamlelerle hem petrol hem doğalgazda önemli bir merkez; güçlü bir oyuncu olunabilir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası