Kriter > Siyaset |

İttifakların Siyasete Etkisi


Seçim sistemi ve siyasal partilerle ilgili yasal mevzuat yeni siyasal sisteme göre ayrıntılı bir şekilde ele alınmalıdır. Küçük partilerin hak ettiği gücün ötesinde pazarlıklarla sistemi istikrarsızlaştırma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.

İttifakların Siyasete Etkisi

Türkiye 16 Nisan 2017’de yeni bir siyasal sisteme geçti. Yeni siyasal sisteme geçilmesinden bu yana üç seçim için iki kez sandığa gidildi. Her üç seçimin sonucunda ortaya çıkan tabloda yeni siyasal sistemin etkileri belirleyici oldu. Bu üç seçimin sonucuna etki eden yeni dinamik ise partiler arasında oluÅŸturulan seçim ittifaklarıydı. 24 Haziran’da hem parlamento hem de cumhurbaÅŸkanı seçimlerinde partiler bloklar halinde sandığa gitti. Dolayısıyla seçmenin oy verme davranışı blok siyasetinin etkisi üzerinden ÅŸekillendi. 24 Haziran’da yapılan seçimlerde partiler arasındaki ittifakın yasal bir çerçevesi bulunmaktaydı. Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde ittifaklar için yasal bir zemin yoktu. Buna raÄŸmen partiler 24 Haziran’da oluÅŸturdukları ittifakları daha da derinleÅŸtirdiler. Birçok seçim çevresinde birden çok parti deÄŸil iki blok yarıştı. Blok adaylarının seçimi kazanması için yüzde elliye yakın ya da üzerinde oy almaları gerekmekteydi. Seçimlerde yasal bir çerçeve olmamasından dolayı hangi blokun partisi desteklenecekse diÄŸer partilerin tabanları daha önceden hiç oy vermedikleri partilerin amblemlerine mühür basmak zorunda kaldılar. Çünkü ittifak partilerinin tümünün amblemi oy pusulasında yoktu. Daha önce hiç oy vermedikleri bir partinin amblemine “tercih” mührünü basmak bazı seçmenler açısından olumsuz bir motivasyon oluÅŸturdu.

Türkiye’de uzun dönem devam eden siyasal sistem deÄŸiÅŸiminde en çok tartışılan konulardan biri baÅŸkanlık modeline geçilmesi halinde siyasal yapıda iki partili bir sistemin oluÅŸup oluÅŸmayacağı meselesiydi. ABD siyasal sistemine benzer ÅŸekilde iki partili bir yapıya geçileceÄŸi öne çıkan argümanlardan biriydi. Ancak geride kalan üç seçimin sonuçlarına bakıldığında iki partili sistemden daha çok iki bloklu bir siyasal alan oluÅŸmaya baÅŸladı. KuÅŸkusuz yeni yönetim modelinde siyasal alan yeni yeni ÅŸekillendiÄŸi için siyasal partiler sistemiyle ilgili kesin bir yargıda bulunmak için biraz erken. Bu üç seçimde partiler arasında oluÅŸan ittifaklara bakıldığında partilerin geleneksel tabanları açısından Millet Ä°ttifakı partilerinin uzun dönemli devam edecek bir blok oluÅŸturup oluÅŸturmadığına kuÅŸku ile bakmak gerekir. ÖrneÄŸin CHP ve Saadet Partisi’ni (SP) bir araya getiren motivasyon bir ideolojik örtüÅŸme ya da yakınlık deÄŸil. Aynı zamanda her ne kadar doÄŸrudan resmi olarak ittifak içerisinde yer almasa da “güç birliÄŸi” üzerinden bir araya gelen Ä°YÄ° Parti ve HDP’nin de aynı blok içerisinde bulunması ideolojik bir yakınlık ya da ortak bir siyasal perspektifle açıklanamaz. Çünkü Ä°YÄ° Parti siyasal söylemlerinde popülist bir Türk milliyetçiliÄŸine yaslanırken HDP etnik Kürt milliyetçiliÄŸine dayanan bir siyaset üretmektedir.

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu ve Ä°YÄ° Parti Genel BaÅŸkanı Meral AkÅŸener, Antalya’da düzenlenen ortak mitinge katılmıştı, 19 Nisan 2019

Ancak Millet Ä°ttifakı partileri ve ona eklemlenen HDP, taktiksel ya da stratejik oy verme motivasyonu üzerinden tabanlarının önemli bir bölümünü üç seçimdir sandıkta birleÅŸtirebilmektedir. Ä°deolojik farklılıklarını, Cumhur Ä°ttifakı ve ErdoÄŸan karşıtlığı üzerinden örtebilmektedirler.

 

Ä°lk Sonuçlar

Türkiye’nin geleneksel seçmen kümeleri kabaca saÄŸ ve sol partiler açısından deÄŸerlendirildiÄŸinde, yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçimi kazanma zorunluluÄŸu solda yer alan partiler açısından bir dezavantaj oluÅŸturmaktaydı. Çünkü bugüne kadar saÄŸ seçmenin yüzde 65-70, solun ise en fazla yüzde 30-35 oy oranında olduÄŸu biliniyordu. Bu açıdan bakıldığında sol siyasette konumlanan partilerin yüzde 50’nin üzerine çıkması zordu. Bloklar arasında oy geçiÅŸkenliÄŸinin sınırlı olduÄŸu göz önünde bulundurulduÄŸunda sol siyasetin taşıyıcı kolonunu oluÅŸturan CHP’nin ya siyaseten saÄŸa açılması ya da saÄŸ partilerle ittifak kurması gerekmekteydi. CHP seçmen kümelerinde oluÅŸan orantısızlığın dezavantajlarından kurtulmak için son üç seçimdir hem saÄŸ partilerle ittifak kurdu hem de siyasal söylem ve aday tercihi olarak saÄŸ siyasete doÄŸru yöneldi. Böylece Türkiye’deki asimetrik bir orantısızlıkla ÅŸekillenmiÅŸ seçmen kümelerinin dinamiÄŸini etkiledi. SaÄŸ bloktan kısmi olarak oy geçiÅŸkenliÄŸini saÄŸladı. En nihayetinde parti olarak olmasa bile ittifak bileÅŸenleriyle yüzde 30 oy oranının üzerine çıktı.

Geride kalan seçimler üzerinden seçim ittifaklarının siyasal alana ve seçmen davranışlarına etkisine bakıldığında genel olarak birkaç sonucun ortaya çıktığı görüldü: Ä°lk olarak ittifaklar küçük partilerin tabanlarının sandığa gitme motivasyonunu artırdı. 24 Haziran’da ittifaka giren partilerin yüzde 10’luk seçim barajına takılmayacak olması ve birkaç milletvekiliyle bile olsa parlamentoda o partinin temsiline imkan saÄŸlama ihtimali bu motivasyonun oluÅŸmasında etkili oldu.

Ä°kinci olarak küçük partilerin ittifakta önemli hale gelmesi, bu partilerin aynı zamanda ittifak kuracakları partilerle maksimalist talepler üzerinden pazarlık yapma imkanını ortaya çıkardı. 24 Haziran seçimleri öncesinde SP’nin AK Parti ile ittifak yapma karşılığında kendi gücünün çok ötesinde milletvekili kontenjanı istediÄŸi gazetelere yansıdı. Zaten bu maksimalist taleplerden dolayı söz konusu ittifak gerçekleÅŸmedi. Benzer bir durum 31 Mart seçimlerinde Ä°YÄ° Parti ve CHP arasında yaÅŸandı. Ä°YÄ° Parti, CHP ile ittifakı karşılığında gücünün çok ötesinde bir payla birçok seçim çevresinde Millet Ä°ttifakı adına seçime girdi. CHP ikinci parti olduÄŸu birçok yerde aday çıkarmayarak Ä°YÄ° Parti adaylarını desteklemek zorunda kaldı.

HDP EÅŸ BaÅŸkanı Sezai Temelli 31 Mart’tan önce yaptığı açıklamalarda CHP ile iÅŸ birliÄŸi içinde olduklarını ve Cumhur Ä°ttifakının karşısındaki adayları destekleyeceklerini açıklamıştı.

Üçüncü olarak seçimlere ittifakla gitmek küçük partileri aktörleÅŸtirdi. SP’nin, AK Parti’nin tabanından sınırlı da olsa oy alma ihtimali CHP’nin ve geçmiÅŸte SP’ye sert eleÅŸtiriler getiren medyanın bu partiye yönelik tutumunu deÄŸiÅŸtirdi. ÖrneÄŸin SP’nin genel baÅŸkanı olan Temel KaramollaoÄŸlu’nu geçmiÅŸte Sivas olaylarının sorumlusu olarak gören ve çok sert bir dille eleÅŸtiren kesimler bir anda geçmiÅŸi unutuverdiler. KaramollaoÄŸlu’nu aktörleÅŸtirmek için büyük çaba gösterdiler. Onun siyasal söylemlerinin taşıyıcılığını yaptılar.

Dördüncü olarak bloklar ve ittifaklar üzerinden seçime gitmek seçmen davranışı açısından taktiksel ve stratejik oy verme davranışının ortaya çıkmasına yol açtı. Böylece ideolojik olarak birbirine çok uzak olan seçmen grupları bile ortak bir amaç için kendilerine çok uzak partilere ve onların adaylarına oy verdiler.

BeÅŸinci olarak iki adaylı seçimlere giderek yüzde 50 barajını aÅŸma zorunluluÄŸu ve blok siyaseti içinde bulunan partileri bir arada tutma gerekliliÄŸi siyasal söylemlere de yansıdı. ÖrneÄŸin CHP saÄŸ seçmenden oy almak için geleneksel siyaset anlayışının üzerini örterek saÄŸ siyasal bir söyleme yaslandı ve ılımlı bir dil kullanmak zorunda kaldı. Ä°laveten hem CHP hem Ä°YÄ° Parti, HDP tabanının oyunu almak için PKK ve terör sorununu görmezden gelen bir seçim kampanyası izlediler.

Cumhur Ä°ttifakı partileri ise kendi tabanlarını sandığa götürmek ve seçmenlerini konsolide etmek için daha sert bir seçim kampanyası yürütmek zorunda kaldılar.

 

Yasal Gelecek

24 Haziran ve 31 Mart seçimlerinin sonuçları üzerinden bakıldığında seçim ittifaklarının seçim sistemi, oy verme davranışı ve siyasal parti yapıları üzerinde kısa ve uzun dönemde oluÅŸacak etkileri vardır. Dolayısıyla yeni siyasal sistemin bir gereÄŸi olarak sistemin konsolidasyonu ve istikrarı için üzerinde düÅŸünülmesi gereken ana baÅŸlıklar bulunmaktadır.

Öncelikle seçim sistemi ve siyasal partilerle ilgili yasal mevzuat yeni siyasal sisteme göre yeniden ve ayrıntılı bir ÅŸekilde ele alınmalıdır. Buna göre siyasal partilerin ve siyasal alanın bölünmesini engelleyici düzenlemeler yapılmalıdır. Küçük partilerin hak ettiÄŸi gücün ötesinde pazarlıklarla sistemi istikrarsızlaÅŸtırma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle küçük partilere mahkum olacak bir sistemde partilerin bölünmeleri artacaktır. Yeni kurulacak partilerin sırf pazarlıklarla sistemde etkili olma düÅŸüncesi partilerin içindeki mikro iktidar mücadelesini kolayca bölünmeye kadar götürebilecektir.

Küçük partilerin sistemi kilitleme ya da sisteme gücünün ötesinde etki etme arayışını engellemek için genel seçimlerde ittifaka giren partiler için de anlamlı bir seçim barajı konulmalıdır. Siyasal yapının parçalanmasını kolaylaÅŸtıracak ve partilerin bölünmesini motive edecek bir sistemin ortaya çıkmasını engelleyici yasal mevzuat oluÅŸturulmalıdır. Ayrıca hem yerel hem genel seçimler için partiler arasında kurulacak ittifaklar yasal bir çerçeveye kavuÅŸturulmalıdır. Partiler ittifakla seçime gitse bile kendi partilerinin amblemlerini oy pusulasında görebilmeli ve her partinin ne kadar oy aldığının belli olacağı bir düzenleme yapılmalıdır.

Sonuç olarak 2023 seçimlerine kadar yeni sistemle uyumlu, seçim ittifaklarını yasal çerçeveye kavuÅŸturacak, siyasal yapının ve CumhurbaÅŸkanlığı hükümet sisteminin kalıcı istikrarını temin edecek bir seçim sistemi ve siyasal partiler kanunu Meclisten geçirilmelidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası