Kriter > Dosya > Dosya / Küresel Ekonomideki Dönüşüm |

Avrupa’da Doğal Gaz Krizi


Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında AB’nin, en fazla enerji ithal ettiği ülke olan Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararları, Putin yönetiminin karşı eylemlerini de beraberinde getirdi. 2021’de ithal ettiği doğal gazın yüzde 40’ını (yaklaşık 155 milyar metreküp) Rusya’dan karşılayan AB, Rusya’nın doğal gaz arzında kesinti yapması nedeniyle zor günler geçiriyor.

Avrupa da Doğal Gaz Krizi
(Sefa Karacan/AA)

Avrupa Birliği enerji tüketiminde en fazla paya sahip kaynaklardan biri olan doğal gazın arzında ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmış durumda. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında Birlik tarafından en fazla enerji ithal edilen ülke olan Rusya’ya karşı alınan yaptırım kararları, Putin yönetiminin karşı eylemlerini beraberinde getiriyor. 2021’de ithal ettiği doğal gazın yüzde 40’ını (yaklaşık 155 milyar metreküp) Rusya’dan karşılayan AB, Rusya’nın doğal gaz arzında kesinti yapması nedeniyle zor günler geçiriyor.

Gazprom bir süredir Ukrayna üzerinden doğal gaz taşıyan hatların gaz akışında kesinti uyguluyor ve bazı Avrupa ülkelerinin gaz arzı ise tamamen kesilmiş durumda. Avrupa’ya en fazla Rus gazı taşıyan hat olan Kuzey Akım 1 ise kapasitesinin yüzde 20’si kadar gazı Almanya’ya iletiyordu. Hat Temmuz'da teknik sorunlar gerekçe gösterilerek 10 günlüğüne kapatılmıştı, Ağustos sonunda da 3 gün süreliğine yeniden kapatılmasına karar verilmişti. Ancak 2 Eylül'de Gazprom tarafından yeni teknik sorunlar öne sürülerek süresiz olarak gaz akışının durdurulduğu açıklandı. Bu durum AB içinde ciddi bir panik havası oluştururken sonbaharın başlangıcında ortaya çıkan bu durumun kışın çok daha büyük sorunlara yol açabileceği düşünülüyor.

Türkiye’nin yanı sıra Doğu Avrupa ülkelerinin de Rus gazı ithal ettiği TürkAkım’da ise şimdilik bir sorun görünmüyor. Ancak AB’ye ihraç edilen Rus gazının halihazırda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 70’e yakın azaldığını kaydetmek gerek. Gaz arzının tamamen durması ihtimali, Birlik karar alıcıları ve üye ülkeler için alarm durumuna geçilmesine neden oluyor.

AB, bir yandan alternatif tedarikçiler ararken diğer yandan doğal gaz depolarını doldurmaya çalışıyor. Kış öncesinde depoların doluluk oranlarını yüzde 80’e ulaştırmaya çalışan AB’nin yüzde 100 doluluk oranına ulaşılması halinde dahi yaklaşık 3 ay yetecek doğal gaza sahip olacağı öngörülüyor.

Bunun yanı sıra, çeşitli üye ülkelerce hidrokarbon üretiminin artırılması kararları alınıyor. Bu adımlar, iklim değişikliği ile mücadele politikaları kapsamında henüz bir sene öncesine dek olası görünmemeleri nedeniyle özellikle dikkat çekiyor. Örneğin Danimarka’nın bu yıl sonunda sonlandırmayı planladığı doğal gaz üretimine devam etme, Macaristan’ın da yıllık 1,5 milyar metreküp olan doğal gaz üretimini 2 milyar metreküpe artırma kararı aldığı biliniyor. İngiltere Kuzey Denizi’nde yeni doğal gaz sahalarını geliştirmeye hazırlanırken Almanya ve Hollanda da yine Kuzey Denizi’nde Avrupa’nın en geniş plajlarından birinin yer aldığı Schiermonnikoog Adası açıklarında yeni bir doğal gaz sahası geliştirilmesini onaylamış bulunuyor.

Alınan bu kararlar iklim değişikliğinin de etkisiyle kuraklığın arttığı ve hidroelektrik üretiminin azaldığı, beraberinde nükleer enerji üretiminin de olumsuz etkilendiği bir ortamda doğal gazın öneminin daha da artması nedeniyle ayrıca dikkat çekiyor. Bu açıdan Birlik üyesi ülkeler ayrı ayrı incelendiğinde birbirinden farklı tablolarla karşılaşılıyor.

 

Birlik Ülkelerinde Durum Değerlendirmesi

AB’nin “motor gücü” niteliğindeki Almanya, Rusya’nın en büyük doğal gaz ithalatçısı konumunda. Tek başına Rusya’nın toplam gaz ihracatının yüzde 24’ünü karşılayan Almanya, Birliğe ihraç edilen gazın da üçte birini ithal ediyor (yaklaşık 55 milyar metreküp). Dahası, Almanya’nın doğal gaz ithalatında en yüksek paya sahip olan ülke de Rusya. Norveç ve Danimarka’dan da gaz ithal etmesine karşılık Rus gazının ekonomisindeki ağırlığı Almanya için oldukça büyük. 2021 verilerine göre üç ülkenin Almanya’nın toplam gaz ithalatı içindeki payları sırasıyla yüzde 30, yüzde 13 ve yüzde 55. Doğal gaz ithalatını yalnızca boru hatları ile gerçekleştirmesi de Almanya’yı daha riskli duruma düşürüyor. Ülke uzunca bir süredir sıvılaştırılmış doğal gaz terminali (LNG) inşa ederek arz güvenliğini artırmayı hedeflemesine karşılık henüz hiçbir yeniden gazlaştırma (regasification) tesisine sahip değil. Bu da Almanya’nın diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha kırılgan bir yapıya sahip olmasına neden oluyor.

Fransa, AB’nin en fazla nükleer enerji kullanan ülkesi; elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini nükleer enerjiden karşılıyor. Bu durum Fransa’nın doğal gaz arzı konusunda Almanya’ya kıyasla daha az tehlikede olması anlamına gelebiliyor. Ancak Fransa da kuraklık dolayısıyla hidroelektrikten yeterince faydalanamamaktan, daha da önemlisi nükleer enerji santrallerini soğutmada sorun yaşaması nedeniyle nükleer kaynaklı elektrik üretiminin azalmasından muzdarip. Ayrıca ülkedeki ısınma ve sanayi üretimi kaynaklı doğal gaz talebinin de hafife alınmaması gerektiğini belirtmek gerek.

İspanya gaz arzını çeşitlendirme konusunda diğer ülkelere kıyasla daha şanslı. Cezayir’den gaz ithal eden ülke aynı zamanda Avrupa’nın en büyük LNG yeniden gazlaştırma kapasitesine sahip. Bu sayede gaz piyasasında talep esnekliği yüksek ve talebin yükseldiği dönemlerde LNG ile telafi edebiliyor. Ancak Avrupa’nın en yüksek derinlikli doğal gaz piyasası olan Hollandalı TTF’te LNG fiyatlarının 2 yıl öncesine kıyasla yaklaşık 37 kat yükselmesi rekor düzeyde artan maliyetleri ve enerji faturalarını beraberinde getiriyor.

Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri de Rus gazına bağımlılık oranlarının çok yüksek olması nedeniyle oldukça riskli durumda. Sırbistan, Bulgaristan ve Slovakya’da yüzde 70’in üzerinde bağımlılık söz konusu iken Çekya, Letonya, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek ve Moldova ise yalnızca Rusya’dan gaz ithal ediyor. Kısa vadede alternatif tedarikçi edinmeleri mümkün olmayan ülkelerin gaz akışının tamamen kesilmesi halinde ciddi sorunlarla karşılaşacağı öngörülüyor.

Avrupa, Enerji Krizinde Tedbirler Almayı Sürdürüyor, İNFO

Gaz Tüketimini Azaltmak Adına Alınan Önlemler

Bilindiği üzere AB, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Putin’in ordularını daha fazla finanse etmemek adına Rusya’ya karşı yaptırım kararları alırken diğer yandan Rus gazına bağımlılığını azaltmak amacıyla enerji tasarrufunu artırma adımları atmaya başladı.

“AB’yi Yeniden Güçlendir” paketi ile Rusya’dan ithal edilen gaz miktarının yıl sonuna dek üçte iki oranında azaltılması, 2030’a kadar ise tamamen sonlandırılması hedefleniyor. Buna karşılık Ağustos’ta alınan bir karar ile kömürden doğal gaza geçişin hızlandırılması amaçlanıyor; kapatılacak kömür santrallerinin yerine kurulacak olan doğal gaz yakıtlı elektrik santrallerine “yeşil finansman” desteği verilecek. Bu, AB’nin bir süredir “fosil gaz” olarak yeniden adlandırdığı doğal gazı “yeşilleştirmesi” anlamına gelirken gaz talebini artırmasına neden olması kaçınılmaz görünüyor. AB, henüz Rusya’dan ithal ettiği gazı ikame etmeye yetecek alternatif tedarikçi(ler) bulamamışken böyle bir karara imza atarak Rus gazına daha da bağımlı hale gelmenin önünü açmış oluyor. Aynı kararda güvenlik gerekçeleriyle uzunca bir süredir kullanımına son verilmesi hedeflenen nükleer enerjinin de yeşil finansman kapsamına dahil edilmesi AB’nin tutarlılığının sorgulanmasına neden oluyor.

Öte yandan hem AB hem de çok sayıda Birlik üyesi hükümet halktan enerji tüketimini azaltmaları yönünde taleplerde bulunuyor. Fransa’da klimalı mağazaların kapılarının kapalı tutulmasına, açık bırakılması halinde ise 750 avro cezaya çarptırılmasına; kamu binalarında iç sıcaklığın yalnızca 26 dereceyi aşması halinde klima kullanılmasına ve gece saat 1’den sabah 6’ya dek ışıklı reklam tabelalarının yasaklanmasına karar verildi. Almanya’da çok sayıda tarihi yapının ve kamu binasının ışıklandırılmasına son verilirken bazı kamusal alanlarda sıcak su temini durduruldu. Bazı hükümet yetkilileri de duş sürelerinin azaltılması, soğuk su ile duş alınması, ısınma amaçlı doğal gaz kullanmak yerine odun kullanılması gibi tavsiyelerde bulunuyor. Yunanistan’da kamu binalarında klimaların 27 derecenin altına düşürülmesi yasaklanırken, mesai saatleri dışında gerekli olmayan tüm elektronik cihazların kapatılması talep ediliyor. İtalya’da da klimaların ısıtma ve soğutma için kullanabileceği maksimum dereceler belirlenmiş durumda ve bunun dışına çıkılması yasaklandı.

Son olarak Almanya’nın da aralarında bulunduğu bazı ülkeler kömür tüketimini sürdürmeyi, kömürden elektrik üretimini devam ettirmeyi planlarken çok sayıda sanayici de doğal gazdan motorine geçmiş durumda. Ham petrol ile petrol ürünleri arasındaki rafineri marjı halihazırda 5-10 dolar seviyesinden 80-100 dolar seviyesine yükselmişken bu gibi hamlelerin petrol ürünleri talebini ve dolayısıyla fiyatlarını artırması bekleniyor. Avrupa doğal gaz tüketimini azaltma kararı alıp bununla çelişkili eylemlerde bulunurken diğer enerji kaynaklarına talebi artırarak fiyatlarda düşüşün önünü de kısa vadede kapatıyor. Yükselen fiyatların enflasyon üzerinde baskı kurmaya devam etmesi kaçınılmazken arz güvenliğinin uzunca bir süre daha AB’nin gündeminde ilk sıralarda yer almaya devam edeceğini tahmin etmek ise hiç de zor değil.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası