“Türk Dış Politikası Yıllığı”, 2009’dan itibaren her yıl düzenli olarak yayınlanan ve bir yıl içerisinde ülkemizdeki dış ve güvenlik politikasına dair konuları kapsamlı bir bakış açısıyla ele alan profiliyle Türkiye’nin adeta yakın döneme dair dış politika “hafızasını” oluşturuyor. Böylesine güçlü bir akademik geleneği temsil ederken günümüzdeki dış politika meselelerinin daha sağlıklı analizine de imkan sağlayan bu külliyatın son sayısı niteliğindeki “Türk Dış Politikası Yıllığı 2022” Burhanettin Duran, Kemal İnat ve Mustafa Caner editörlüğüyle SETA Vakfı Yayınlarından çıkarak okuyucusuna ulaştı. Türk dış politikası üzerine hazırlanan kitaplardaki kronolojik ve dönemselleştirmeye dayalı klasik anlayış yerine Türk dış politikası yıllıklarında konuyla ilgilenen uzmanlara ve okuyuculara yeni perspektifler açan, belli konulara/sorunlara odaklanan bağımsız makaleler ile küresel ve bölgesel aktörlerle ilişkileri ele alarak tarihsel anlatıya dönen daha yenilikçi ve analitik çalışmaların yer aldığını görüyoruz. “Türk Dış Politikası Yıllığı 2022” başlıklı eser de tıpkı önceki yıllıklar gibi bu anlayış ve misyonun en güncel örneği aslında.
Eser, editörlerce kaleme alınan bir “Önsöz”ün ardından başlayan bağımsız iki bölüm ve toplam 397 sayfada Türk dış politikasının, güncel gelişmeler ekseninde, nabzını tutarken içeriğindeki bilimsel çalışmalar ile dış politikamıza ait akıllardaki birçok soru işaretini de karşılıyor. Bu duruma somut bir örnek vermek gerekirse; “Türk Dış Politikası Üzerine Bağımsız Makaleler” başlıklı birinci bölümde Nurşin Ateşoğlu Güney, son günlerde çokça dile getirilen, gurur ve heyecan kaynağımız olan “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu sistem (Batı ve liberal dünya) bağlamında işlerken, Muhittin Ataman “Türkiye Yüzyılı’nın acaba dış politikaya yansıması nasıl olacak?” sorusunun cevabını da oluşturacak şekilde Türkiye eksenli yeni bir dış politikanın inşasını anlatıyor. Yine bu bölümün ilk çalışması olan ve Burhanettin Duran’ın imzasını taşıyan “AK Parti ve Türkiye’nin Geleceği” isimli makale, yakın dönemdeki kriz ve türbülanslardan Türkiye Yüzyılı vizyonuna uzanan sürece odaklanarak, yaklaşık yirmi yıllık dış politika tecrübesinin bir muhasebesini yapıyor. Türkiye’nin bölgesel politikalarını bütüncül bir bakış açısıyla ele alarak ve konumunu “güvenli liman” şeklinde isimleştirerek okuyucuya sunan M. Akif Kireççi’nin çalışması ve Rıfat Öncel’in dış politikada hayatiyet atfettiğimiz konulardan biri olan “Türk Dış Politikası ve Savunma Sanayii” adlı makalesi birinci bölümün diğer önemli makalelerinden.
Yine âdet olduğu üzere Türkiye’nin komşuları, yakın çevresi, sistemin küresel ve bölgesel aktörleri ile olan ilişkilerini inceleyen “Türk Dış Politikasının 2022 Gelişmeleri” başlıklı ikinci bölümde ise toplam 17 makale yer alıyor. Bu bölüm, konusunda uzman yazarların kaleme aldığı makalelerden oluşurken, “Türkiye’nin Orta Asya Politikası”, “Türkiye’nin Latin Amerika Politikası” ya da “Türkiye’nin Enerji Politikası” gibi Türk dış politikası okumalarında öğrenciler, araştırmacılar, akademisyenler, bürokratlar, siyasetçiler ve dış politikayla ilgilenenlerin önüne farklı perspektifler açan çalışmaları da içeriyor.
Bu bölümdeki ilk çalışmada Kemal İnat ve Mustafa Caner 2022’de Türkiye’nin İran politikasını irdelerken, Ortadoğu bölgesine yönelik politika okumaları söz konusu bölgedeki ülkelerle (Suriye, Lübnan, Yemen ve Körfez ülkeleri, İsrail, Filistin, Ürdün, Irak ve Mısır) ilişkileri ele alan spesifik çalışmalarla devam ediyor. İlerleyen sayfalarda Taha İsmail Duman ve Ahmet Arda Şensoy, Türkiye’nin Suriye ve Lübnan politikalarını ele alırken, Mehmet Rakipoğlu “Körfez” jeopolitiğine ve karmaşık durumdaki Yemen’e odaklanıyor. Yine Haydar Oruç, Ortadoğu’daki en önemli bölgesel çatışma noktalarından birini teşkil eden Levant’taki İsrail, Filistin ve Ürdün’le ilgili gelişmeleri aktarırken, Fatih Oğuzhan İpek, Türkiye’nin Irak politikasından, İsmail Numan Telci ise yine 2022’de cereyan eden Mısır politikasına dair gelişmelerden haber veriyor.
Bu çalışmanın akabinde Washington-Brüksel hattına odaklanan ikinci bölümde, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri bize akademisyen Filiz Cicioğlu açıklarken, Kılıç Buğra Kanat, “Türkiye’nin ABD Politikası 2022” başlığı altında başta Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere ikili ilişkilerdeki önemli gündem maddelerini, dosyaları ya da F-16 meselesi gibi ihtilaflı konularla NATO başta olmak üzere iş birliği ve diyalog alanlarını işliyor. Doğu Akdeniz ve Balkanlar coğrafyasında özgül bir ağırlığa sahip olan Yunanistan ile ilişkiler hakkında 2022 temelinde okuyucuyu Melih Yıldız bilgilendirirken, diğer önemli çatışma ve iş birliği alanlarından Rusya ve Kafkasya politikamızı Gloria Shkurti Özdemir masaya yatırıyor. Yukarıda Yunanistan’la olan ilişkilerin özgül bir ağırlığa sahip olduğundan bahsettiğimiz Doğu Akdeniz coğrafyası ve onunla ilintili Kıbrıs politikası hakkındaki çalışmayı Hacı Mehmet Boyraz, Türkiye’nin Balkanlar politikasını kapsamlı ve bütüncül bir şekilde Mehmet Uğur Ekinci anlatıyor.
Eserin ikinci bölümünün diğer çalışmalarında ülke-bölge-kıta bazlı gittikçe kapsayıcı bir noktaya evrilen anlatım perspektifini gözlemlerken, aynı zamanda Türk dış politikası okumalarında kritik önemi haiz konulara yer verildiğini de tekrar belirtmek gerekiyor. Örneğin; Türkiye-Çin ilişkilerini alt başlık olarak ele alan “Türkiye’nin Doğu Asya Politikasını” hazırlayan Mustafa Onur Yalçın gibi Ahmet Turan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyelerini de kapsayan Orta Asya ülkelerini, Afganistan, Pakistan ve diğer bölge ülkelerini “Türkiye’nin Orta Asya Politikası 2022” başlığı altında inceliyor. Kıtasal ve daha geniş kapsamlı çalışmaların eserdeki en önemli örneğini ise yine ikinci bölüm dahilindeki Tunç Demirtaş’ın kaleme aldığı “Türkiye’nin Afrika Politikası” adlı makale oluşturuyor. Demirtaş, çalışmasında Türkiye’nin kıtayla olan ilişkilerini her yönüyle (siyasi, diplomatik, insani, ekonomik, askeri vb.) ele alıyor. Yine Mustafa Yetim, 2022’ye dair Türkiye’nin Latin Amerika politikası hakkında bir çerçeve sunarken, Büşra Zeynep Özdemir dış politikadaki kritik ve stratejik alanlardan enerji dosyası hakkında okuyucuyu bilgilendiriyor.
2022’ye ait 14. sayısıyla sabırsızlıkla bekleyen okuyucusuna ulaşan ve artık alanında önemli bir referans ve bilgi kaynağı haline gelen Türk Dış Politikası Yıllığı bilimsel niteliği, titizlikle hazırlanan çalışmalardan oluşan ve anlattığı döneme ışık tutan içeriğiyle dış politika alanında 2009’dan bugüne istikrarlı ve kapsamlı bir akademik araştırma geleneğinin ürünü olarak öne çıkıyor. Nitekim Türk Dış Politikası Yıllığı 2022 de hem bu şartları taşıyan serinin son sayısı olarak hem de siyasetçilerden bürokratlara, öğrencilerden akademisyenlere uzanan geniş bir okuyucu kitlesine hitap ederek zengin içeriğiyle raflardaki yerini alıyor. Ayrıca diğer yıllıklar için söz konusu olduğu gibi bu eserin de bilimsel üretime destek sağlayacak şekilde diğer çalışmalarda referans kaynağı olarak kullanılacağını söylemek kuvvetle muhtemel.