Kriter > Dış Politika |

Küresel Güney’in Geleceğinde Afrika


Afrika, 1,5 milyara yakın nüfusuyla dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri konumunda. Özellikle genç nüfus ve kentleşme dinamikleri, kıtayı hem üretim hem de tüketim açısından oldukça cazip bir bölge haline getiriyor. Dünyadaki ekilebilir tarım arazilerinin yüzde 16’sına sahip olan Afrika, küresel gıda krizine de çözüm üretebilecek kapasitede. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilmesi, modern tarım tekniklerinin yaygınlaşması ve dış müdahalelerin düzenlenmesiyle mümkün olabilecek.

Küresel Güney in Geleceğinde Afrika

Afrika, hem kaynak zenginlikleri hem de demografik özellikleriyle küresel ekonomide stratejik bir konumda yer alıyor. Kıtanın bu özellikleri, onu Küresel Güney içinde ayrıcalıklı bir noktaya taşıyor. Bu kapsamda; enerji, doğal kaynaklar, sahip olduğu nüfus itibarıyla pazar ve tüketim potansiyeli, verimli topraklarından ötürü tarımsal üretim gibi konular oldukça önemli bir yerde duruyor.

Nitekim Afrika, enerji dönüşümünün geleceğinde kritik bir role sahip olan lityum, kobalt, platin ve uranyum gibi madenlerin en büyük rezervlerine sahiptir. Bu ürünler, yenilenebilir enerji ve modern sanayi bağlamında düşünüldüğünde oldukça kritik olarak değerlendirilmektedir. Zira otomobil, elektronik ve sağlık gibi çeşitli sektörlerde yaygın olarak kullanılan platin rezervlerinin yüzde 90’dan fazlası, küresel enerji dönüşümünde önemli bir yere sahip olan ve elektrikli araçlarda önemli bileşen olan lityum bataryalar için kullanılan kobalt rezervlerinin yüzde 55’i ve manganez rezervlerinin yüzde 47’si Afrika kıtasında yer alıyor. Güney Afrika, tüm platin rezervlerinin yüzde 95’ine sahip olması nedeniyle öne çıkıyor. Dolayısıyla Afrika’nın sahip olduğu zenginliklerden bir kısmı olan bu kaynaklar, Afrika’yı enerji dönüşümünün ve sürdürülebilir teknolojilerin de merkezi haline getiriyor. Ancak her ne kadar Afrika kaynakların büyük çoğunluğuna sahip olsa da bu kaynaklardan elde etmiş olduğu gelir, potansiyelin yüzde 40’ı seviyesinde kalıyor. Dolayısıyla bu madenleri ve metalleri işlemek için ihtiyaç duyulan teknolojiye mevcut aşamada sahip olamama durumu, kıtadaki eşitsizlikleri ve dışa bağımlılığı ortaya koyuyor.

Ayrıca bu kaynakların üretimi ve kontrolü, günümüzde küresel enerji güvenliği tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Öte yandan Afrika, 1,5 milyara yakın nüfusuyla dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri konumunda. Özellikle genç nüfus ve kentleşme dinamikleri, kıtayı hem üretim hem de tüketim açısından oldukça cazip bir bölge haline getiriyor. Diğer bir konu da dünyadaki ekilebilir tarım arazilerinin yüzde 16’sına sahip olan Afrika, küresel gıda krizine çözüm üretebilecek kapasitede. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilmesi, modern tarım tekniklerinin yaygınlaşması ve dış müdahalelerin düzenlenmesiyle mümkün olabilecek.

 

Afrika ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Afrika, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) doğrultusunda fırsatlar ve zorluklarla karşı karşıya. Yoksulluk ve gelir adaletsizliği, iklim değişikliği ve çevresel dayanıklılık, eğitim ve teknoloji, bu kapsamda en çok dikkat çeken konular arasında. Her ne kadar Afrika ekonomileri büyüyor olsa da halihazırda gelir adaletsizlikleri ve aşırı yoksulluk, kıta için önemli bir sorun olarak devam ediyor. Bu kapsamda, kıtadaki Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Alanı (AfCFTA), bu sorunu azaltmaya yönelik önemli bir fırsat sunuyor.

 Küresel iklim değişikliği kapsamında, karbon salınımı düşük kıta olarak görülen Afrika, buna rağmen iklim değişikliğinden en fazla etkilenenler bölgeler arasında yer alıyor. Bu kapsamda aşırı kuraklık, taşkınlar ve sel gibi sorunlar, Afrika’da çeşitli bölgelerde ekonomiyi tehdit ediyor. Bunun dışında dijitalleşme ve teknolojik yatırımlar, Afrika’nın genç nüfusu için ekonomik avantajlar oluşturma potansiyeline sahip görünüyor. Nitekim dijital dönüşüm ve teknoloji odaklı yatırımlar, ekonomik avantajlara dönüşebilirken aynı zaman sosyal değişimleri de tetikleyebilecek fırsatları ortaya çıkarıyor. Bu kapsamda son dönemde, Kenya, Silikon Vadisine benzer olarak start-up projeleri ile “Silicon Savannah” adıyla teknolojik açıdan bir cazibe merkezi haline geliyor. Ya da son dönemde Ruanda dijitalleşme üzerinden kalkınma modelini kullanarak teknolojik yatırımları artırmaya çalışıyor ve yerel girişimciler bu kapsamda destekleniyor. Dolayısıyla birçok uluslararası şirket, bu bölgelere yatırımlar yaparak istihdam oluşturmaya yönelik çaba sarf ediyor.

Kenya'nın kuzeyindeki Turkana Gölü
Doğu Afrika'nın en tuzlu gölü olan Kenya'nın kuzeyindeki Turkana, dünyanın en büyük çöl gölü özelliğini taşıyor. İklim değişikliğine bağlı şiddetli yağışlar nedeniyle Turkana Gölü'nün su seviyesi yükseliyor. Su taşkınlarından bölgedeki balıkçılar ve çiftçiler de olumsuz etkileniyor. Göldeki suların taşması sonucu bölge halkının birçoğu evlerini terk ediyor. (James Kamau Wakibia / AA, 18 Kasım 2024)

 

Bölgesel Sorunlar ve Jeopolitik Dinamikler

Afrika, son çeyrek yüzyılda küresel güç dengesinin merkezi konumunda kendisini gösteriyor. Bu süreçte, jeopolitik konumunun yanı sıra doğal kaynakları ile de öne çıkıyor. Homojen bir kıta algısına sahip olsa da kıta; Kuzey Afrika, Sahra Altı Afrika; Doğu Afrika, Batı Afrika, Güney Afrika, Orta Afrika gibi çeşitli alt bölgesel sistemlere ayrılıyor. Bu durum, aynı zamanda ekonomik, siyasi ve sosyokültürel açılardan farklı dinamikleri ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla bu farklılıklar, Afrika’da kalkınma sürecini hem fırsatlar hem de riskler açısından şekillendiriyor.

Bu kapsamda Kuzey Afrika, konumu sebebiyle özellikle Avrupa ile güçlü ticari ve ekonomik ilişkilere sahip olarak öne çıkıyor. Cezayir ve Libya, doğal gaz ve petrol rezervleri ile Avrupa’nın enerji güvenliğinde kritik bir role sahip. Ancak bölgede son yıllarda yaşanan sosyal ve siyasi sorunlar, bölgenin potansiyelini tam anlamıyla kullanmasını engellemektedir. Buna ek olarak Sahra Altı Afrika’dan Kuzey Afrika’ya yönelik göçler hem ekonomik hem de sosyal açıdan Kuzey Afrika ülkelerine ve Küresel Güney’e yeni zorluklar da getirmektedir.

Öte yandan Sahra Altı Afrika’da her ne kadar potansiyel yüksek olsa da altyapı yetersizlikleri, sanayileşmenin düşük oranda olması ve siyasi istikrarsızlıklar, bölgenin potansiyeli önünde önemli engeller olarak bulunuyor. Ayrıca, özellikle Sahel Kuşağında Fransa’nın etkisini kaybetmeye başlaması ve Rusya’nın Wagner gibi farklı araçlarla bölgedeki nüfuzunu fazlalaştırmaya yönelik çabası, yeni bir jeopolitik mücadele alanı ortaya çıkarmaktadır. Yine de tüm engellere rağmen enerji güvenliğinden ticarete kadar birçok alanda Sahra Altı Afrika ülkelerinin küresel ekonomideki rolünün güçlenmesi, çeşitli düzenlemelerle mümkün görülüyor. Doğu Afrika açısından bakıldığında ise bölge, hem kalkınma potansiyeli hem de karşılaştığı güvenlik tehditleriyle dikkat çekiyor.

Doğu Afrika’da Kenya, ekonomik büyüme açısından en fazla öne çıkan ülke görünümüne sahip. Nitekim 2019’da Kenya, dijital ödeme platformu M-Pesa ile önemli bir başarı elde etmişti. Bu teknoloji, mobil ödeme ve finansal erişim konusunda dünya çapında örnek teşkil etmişti. Ayrıca Kenya, bölgedeki en büyük liman olan Mombasa Limanı’na sahip. Stratejik açıdan büyük öneme sahip olan liman, Doğu Afrika'nın karayla çevrili ülkeleri için kritik bir ticaret bağlantı noktası olarak öne çıkıyor. Kenya, Standard Gauge Railway (SGR) projesiyle bölgedeki kara taşımacılığını daha verimli hale getirmeye çalışıyor. Bu kapsamda Kenya’nın 2020’de yüzde 1 büyümesi, Mombasa Limanı ve SGR gibi projelerin katkısıyla gelecekte daha yüksek büyüme beklentileri ortaya çıkarıyor. Doğu Afrika’nın stratejik önemi, son dönemde özellikle Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na olan yakınlığıyla daha da belirginleşmiş durumda. Bu bölge, dünya ticaretinin önemli deniz yollarından biri ve küresel güçler için kritik bir geçiş noktası. Kızıldeniz, Mısır’ın Süveyş Kanalı aracılığıyla Avrupa ile Asya arasındaki ticaretin yüzde 10’unu taşırken, aynı zamanda Çin’den Avrupa’ya giden ticaretin yüzde 30’unu kontrol ediyor.

Batı Afrika ise büyük bir ekonomik çeşitliliğe sahip ve hem doğal kaynaklar hem de stratejik konumu ile kıtanın en önemli bölgelerinden biri konumunda. Nijerya gibi enerji devlerinin ve Gine gibi kritik minerallerin merkezi olan ülkelerin varlığı, bölgenin küresel ekonomik düzende önemli bir rol oynamasına olanak tanımaktadır. Nijerya, özellikle enerji sektöründe dış yatırımların merkezi haline gelirken, petrol ve doğal gaz ihracatı, ülke ekonomisinin yüzde 60’ını oluşturmakta ve devlet gelirlerinin büyük kısmını sağlamaktadır. Bu zenginlik, Nijerya'yı Batı Afrika’nın enerji merkezi yapıyor ancak aynı zamanda ülkedeki yönetim eksiklikleri, yolsuzluk ve iç çatışmalar, ekonomik potansiyelinin tam olarak kullanılmasını engelliyor. Diğer bir örnek olarak Gine ise dünyanın en büyük alüminyum cevheri boksit rezervlerine sahip olarak öne çıkıyor. Nitekim boksit ve diğer minerallerin dünya ticaretindeki rolü giderek artıyor. 2020’de yıllık 50 milyon ton boksit üreten Gine’de bu üretim, küresel alüminyum sektöründe kritik rol oynuyor. Ayrıca, Gine’nin altın, demir cevheri ve diğer nadir minerallerle ilgili büyük potansiyeli, ülkeyi global ticaretin önemli bir oyuncusu yapıyor. Ancak, bölgedeki altyapı eksiklikleri ve siyasi istikrarsızlık, doğal kaynakların etkin bir şekilde değerlendirilmesine engel oluyor.

 

Küresel Güçlerin Etkisi

Afrika, Küresel Güney’in en önemli sahalarından birisi konumunda. Çin, Hindistan, ABD, Avrupa Birliği, Rusya gibi güçler, Afrika’nın ekonomi ve politik geleceğini şekillendirmek için hatta Afrika ülkelerinin geleceklerini şekillendiren temel dinamikler üzerinde belirleyici role sahip olmak amacıyla mücadele ediyorlar.

Çin’in, Afrika’da önemli yatırımları ile birlikte kıtanın en büyük ticari ortakları arasında olması bilinen bir gerçek. Ancak bu durum, yatırımların borç yüklerini artırmasını ve ekonomik bağımlılığın derinleşmesini ön plana çıkarıyor. Avrupa ve ABD ise tarihsel olarak kıtada büyük yatırımcılar olarak öne çıkıyor. Ayrıca kıtanın en büyük üçüncü ticaret ortağı olarak öne çıkan Hindistan, geliştirdiği iş birlikleri ile Avrupa ve ABD’yi dengelemeye çalışırken, Çin ile de rekabet ediyor. Ancak Afrika’nın kalkınma süreci, küresel güçler arasındaki mücadeleden bağımsız olarak, Afrika’nın kendi dinamikleri ve Küresel Güney dayanışması çerçevesinde şekillenmelidir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası