Kriter > Medya Kritik |

Batı Basınında Yerel Seçim Yankıları


31 Mart yerel seçim sonuçları dış basın tarafından genel olarak “Erdoğan’ın güç kaybı” çerçevesinde haberleştirildi. Bol bol “diktatör” güzellemesi yapıldığı görüldü.

Batı Basınında Yerel Seçim Yankıları

31 Mart yerel seçimlerinin yankıları halen devam ediyor. AK Parti, Türkiye genelinde büyük bir başarı elde etmiş durumda. İstanbul’da yaşanan seçim heyecanı ise Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sürecinin devam etmesi nedeniyle henüz bitmiş değil. Geçersiz oyların yeniden sayılmasıyla aradaki oy farkının sürekli olarak AK Parti lehine düşmesi, İstanbul’un belirli bölgelerinde oy kaydırması ve oyların yanlış sayılması gibi iddiaların ortaya çıkması, akıllarda İstanbul seçimine dair soru işaretlerinin doğmasına sebep oldu. Hal böyle iken bu soru işaretlerinden kurtulmak ve milletin seçim sonuçlarına güvenini artırmak için AK Parti’nin YSK’ya çeşitli itirazlarda bulunması ise dış basın ve onların Türkiye uzantıları tarafından bir anti-Erdoğan ve anti-AK Parti söylemiyle aktarıldı.

31 Mart yerel seçim sonuçları dış basın tarafından genel olarak “Erdoğan’ın güç kaybı” çerçevesinde haberleştirildi. Bu bağlamda seçim sonrası sürece dair Amerikan basınının en dikkat çekici haberlerinden biri Wall Street Journal’da yer aldı. “Türkiye’nin Diktatörüne Bir Ayar” başlıklı yazıda bir önceki seçimleri kolayca kazanan Erdoğan’ın yaşanan krizlerden hiç ders çıkarmadığı ve bunun sonucu olarak 31 Mart yerel seçiminde önemli kayıplar verdiği söyleniyor. Mecra sonuçların aynı zamanda “diktatör” olarak tanımlamaktan çekinmediği Erdoğan’ın yenilmez olduğu fikrini yıktığını da iddia etmekte.

Amerika’nın tanınan bir diğer gazetesi New York Post’un Erdoğan için “diktatör” ifadesini kullandığı görülüyor. “Türkiye’de Özgürlüğü Umut Etmek için Bir Sebep” başlıklı yazıda “önemli şehirlerin kaybedilmesinin Erdoğan gibi bir diktatöre şok etkisi yaptığı” ifade edilmiş. Ancak İstanbul için her ne kadar AK Parti tarafından itirazlar yapılsa da “zorba Erdoğan yönetiminin oyları çalmaya çalışmayacağı” ve bu durumun “uzun bir oyunun başlangıcı” olduğu iddia edilmiş. New York Post’un bir başka yazıyı ise “Türkler Sonunda Erdoğan’a Karşı Çıkmaya Başladı” gibi spekülatif bir başlıkla sunduğu görülüyor. Yazı yerel seçimlerde halkın Erdoğan’ı cezalandırdığını ve ABD’nin Türkiye’ye dair başarılı bir kehanette bulunarak stratejik olarak uzaklaştığını dile getiriyor. Erdoğan’ı “sultan” olarak tanımlayan haber “Sultan’ın Batı karşıtı diktatörlerle ilişkilerini daha da güçlendireceğini” iddia ediyor.

AK Parti’nin sandık tutanakları ve seçmen kayıtları gibi belgeye dayanan itirazları da dış basın tarafından “Erdoğan’ın demokrasiye müdahalesi” bağlamında işleniyor. CNN International “Erdoğan’ın partisi İstanbul’daki seçimin yenilenmesini talep etti” başlığıyla sunduğu haberde Türkiye’deki demokrasi için çeşitli endişelerin doğduğunu söylüyor ve ülkenin demokrasi arayışında olduğu bir dönemde Erdoğan’ın “despot” tarzını güçlendirdiğini iddia ediyor. Erdoğan’ın seçim öncesi devlet destekçisi tüm özel yayın kuruluşlarını ve aynı zamanda devlet yayın araçlarını domine ettiğini ve bu nedenle eleştirildiğini ifade eden haber seçim sonuçları üzerinde Türkiye ekonomisinin etkisinin olduğunu da ileri sürüyor.

Washington Post gazetesi ise yerel seçimin ardından Selahattin Demirtaş’ın yazısını yayımladı. “Ben hapisteyim ama partim Türkiye seçimlerinde büyük başarı gösterdi” başlıklı yazıda Demirtaş “Seçimlerin sonucu Türkiye halklarının barış içinde ve demokratik bir şekilde birlikte yaşamak istediklerini onaylıyor” dedi. Erdoğan’ın küçük düşürücü bir yenilgiye uğradığını iddia eden Demirtaş, AK Parti’nin doğuda aldığı yüksek oy oranını görmezden gelerek Erdoğan’ı düşmanlaştırıcı söylemde bulunmakla suçladı.

New York Times ise seçim sonuçlarını Türkiye’de sağın yükselişi olarak yorumluyor. Halil Karaveli tarafından yazılan “Yükseliş ve Türk Sağının Yükselişi” başlıklı yazı daha çok Ankara’da Mansur Yavaş’ın kazanması üzerinden Türkiye’de merkez sağın yükselişe geçtiğini iddia ediyor. CHP’nin İYİ Parti ile, AK Parti’nin de MHP ile ittifak kurması Türkiye’de milliyetçilikten beslenen sağ partilerin yükselişe geçmesi olarak yorumlanıyor. Selim Koru tarafından New York Times’a yazılan başka bir yazı ise “Erdoğan’ın popülizmi limitini doldurdu mu?” sorusunu okuyucuya iletiyor. Yazı adil bir seçim sürecinin işlemediğini ve özellikle İstanbul için adayların eşit fırsatlara sahip olmadığını iddia ediyor.

 

Ekonomi Vurgusu

İngiliz basınının 31 Mart yerel seçimleri sonrası sergilemiş olduğu refleksler de Amerikan basınıyla paralellik göstermekte. Erdoğan’a yöneltilen “otoriter lider” eleştirileri Amerikan basınıyla benzerlik gösterse de İngiliz basını AK Parti’nin büyükşehirleri kaybetme sebebi olarak ekonomik dalgalanmayı daha çok ön plana çıkarıyor.

Erdoğan’ın büyükşehirleri kaybetmesinin AK Parti’de büyük bir üzüntü yarattığını söyleyen Reuters haberi Erdoğan’ı “Mustafa Kemal’den sonra Türkiye’nin en popüler ve aynı zamanda en kutuplaştırıcı lideri” olarak tanımlıyor. Batılı müttefiklerin Erdoğan nedeniyle Türkiye’nin giderek otoriterleşmesinden korktuklarını öne sürüyor. Başka bir haber ise Erdoğan’ın büyükşehirleri kaybetmesinin aslında parti içinde bir reform hareketi doğuracak olumlu sonuçlara neden olabileceğini söylüyor.

Guardian ise seçim sonrası daha çok Ekrem İmamoğlu’nu ön plana çıkaran haberler yaptı. Gazetenin Türkiye ve Ortadoğu muhabiri Bethan McKernan ile Gökçe Saraçoğlu, İmamoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdi ve “İstanbul’un yeni başkanı görev için çok hevesli” başlığıyla İmamoğlu’nun açıklamalarını aktardı. İmamoğlu’nun Maltepe mitingine de değinen röportaj Erdoğan’ın mitinglerinde görmeye alıştıkları bir kalabalığın İmamoğlu’nu karşıladığını söyledi. Seçimleri Erdoğan için sonun başlangıcı olarak yorumlayan mecra sürpriz bir şekilde Erdoğan’ın gücünü kaybettiğini söyleyerek Cumhurbaşkanını “yenik despot” olarak tanımladı.

31 Mart yerel seçimine dair en dikkat çekici haberlerden birini ise BBC’nin yaptığı görülüyor. Seçimlerin hemen ardından Ekrem İmamoğlu ile röportaj yapan BBC “Biz kimin kazandığını biliyoruz: Türkiye’nin adayı Ekrem İmamoğlu” başlığıyla YSK sonuçlarını beklemeden İmamoğlu’nu “kazanan” ilan etti. Bununla beraber yine İmamoğlu’nun açıklamalarını baz alarak “Seçimin kazananı İmamoğlu, AK Parti’li yöneticilerin seçimin kaybedeni olduğunu söyledi” başlığıyla Mark Lowen imzalı bir haberi okuyucuya aktardı.

Independent gazetesi ise seçim sonrası “Başkan Erdoğan’ın en büyük düşmanı bozulan ekonomi, Ekrem İmamoğlu değil” başlıklı haberde Erdoğan’ın bozulan ekonomiyi düzeltmeden gücünü toparlayamayacağını söyledi. Independent aynı zamanda başka bir haberde ise “Türkiye’deki seçim sonuçları gösteriyor ki Erdoğan’ın gücü sonunda azalıyor ve İstanbul’da yeni bir siyasi star doğuyor” başlığını kullandı ve İmamoğlu’nun Türkiye’nin yeni siyasi lideri olabileceği mesajını okuyucuya iletti.

Bu süre zarfında Batı medyasının Türkiye uzantıları da oldukça etkili haberlere imza attı. Başta BBC Türkçe olmak üzere Deutsche Welle Türkçe, Amerika’nın Sesi ve yeni kurulan Independent Türkçe’de de sürece dair önemli haberler yer alıyor.

BBC Türkçe öncelikle İmamoğlu ile gerçekleştirdiği röportajı gündeme getirdi. “Sonucu değiştirecek bir verinin çuvallarda olmadığına eminim” açıklamasını başlığa çeken mecra neredeyse İmamoğlu’nu Türkiye’nin yeni başkanı ilan etti. Bu bağlamda hükümet muhalifliğiyle tanınan Mark Lowen’ın “Türkiye’nin gelecekteki başkanı olacak mısınız?” sorusu BBC Türkçe’nin oluşturmak istediği algıyı ortaya koyuyor. Ayrıca İmamoğlu’nun mazbatasını aldıktan sonra Saraçhane’den izlenimlere geniş yer veren bir başka haber “Yıllardır bugünü bekliyorum” ifadesini başlığa çekerek İmamoğlu’nu adeta Türkiye için bir kurtarıcı olarak göstermeye çalıştı.

Alman haber ajansının Türkiye uzantısı olan Deutcshe Welle Türkçe’de yer alan “Türkiye’de siyaset yeni bir dönemeçte” analizi ise Murat Yetkin’in açıklamalarına dayanmakta ve Türkiye’nin İmamoğlu ile yeni bir sürece girdiğini iddia etmekte. Bu sonucun Türkiye’ye Ekrem İmamoğlu’nu kazandırdığını söyleyen Yetkin, CHP’nin de kendi içinde hala yenilenebilir bir parti olduğunu gösterdiğini söyledi. Amerika’nın Sesi de benzer şekilde seçimleri Türkiye için bir dönüşümün habercisi olarak yorumluyor. “31 Mart Seçimleri Türk Siyasetinde Dönüşümün Başlangıcı Olabilir” başlıklı haber bunun en net göstergesi. Analiz AK Parti’nin Türkiye genelinde en yüksek oyu alan parti olmasına rağmen seçim sonrasında kaybetmiş bir parti gibi davrandığını söylüyor.

İngiltere’nin önemli yayın kuruluşlarından Independent gazetesi de Independent Türkçe olarak Nisan 2019’da yayına başladı. Independent Türkçe haber sitesinin tüm haklarına sahip olan Media Arabia şirketi gazetenin sloganını “Sizin Dilinizden Konuşuyor” olarak belirlediğini ve habercilikte “doğru, özgün, saygın” kriterlerini benimsediğini açıkladı. Independent Türkçe’nin genel koordinatörü olarak Muhammed Zahid Gül görevlendirilirken sitenin genel yayın yönetmenliğine de Nevzat Çiçek getirildi. Haber müdürlüğü görevini İnan Demirel üstlendi. Çok sesli haberciliğe vurgu yapan mecranın yerel seçimler sonrasında yayımladığı haberler de dikkat çekici. Osman Can tarafından yazılan “31 Mart seçimleri: Sorunun yapısal temelleri” başlıklı yazı iktidarın yasama, yürütme, yargı ve medya gücünü elinde tutmasına rağmen 31 Mart seçimlerini kaybetmesi nedeniyle bu seçimlerin oldukça önemli olduğunu iddia ediyor. Bu mecrada yer alan “Independent muhabirinin gözünden yerel seçimler: Erdoğan’ın partisi ağır darbe aldı” başlıklı haberde ise Erdoğan’ın yenilmezlik imajına darbe vurulduğu ileri sürülüyor.

Tüm bu haber içerikleri gösteriyor ki 31 Mart yerel seçimleri dış basın ve Türkiye uzantıları tarafından kendi muhtevasının dışında değerlendirildi ve kaybedilen şehirlerin faturası Erdoğan’a kesildi. İstanbul seçim sonucuna dair yapılan haklı itiraz dahi Batılı kaynakların demokrasi çığırtkanlıklarına alet edilmek istendi. Böylece Batı medyasının popüler mecralarının seçim sonrası dönemde yapmış olduğu haberler, kendilerinin merkeze Erdoğan karşıtlığını alarak Türkiye’ye dair haber ürettiklerini bir kez daha kanıtladı.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası