Darbe girişiminin üzerinden yaklaşık dört yıl geçmesine rağmen FETÖ ile mücadele halen devam ediyor. Emniyet güçlerimiz her hafta, bazen günaşırı örgüte yönelik operasyon yürütüyor. Medyanın güne başlangıç haberleri çoğunlukla FETÖ haberleri oluyor, televizyonların son dakika alt yazıları operasyon haberleri ile dönüp dolaşıyor. Kısacası ülkede FETÖ’nün konuşulmadığı gün yok gibi.
Hukuk açısından bakıldığında soruşturma ve yargılama belli bir dönemi kapsıyor ancak bu durum asla yadırganmamalı. Zira yürütülen mücadele gelmiş geçmiş en sinsi, en tehlikeli terör örgütüne karşı yürütülüyor. Bu durumu anlamamızı sağlayacak en iyi cümle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylenen şu cümle olmalı; “Kolay değil, 30-40 yıllık pisliği temizliyoruz!”
İlginç Kararlar
İçinde bulunduğumuz dönem, gelecekte tarih kitaplarında cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli hain temizliğinin yapıldığı bir dönem olarak yer alacak. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki millet olarak kanıksadığımız operasyonlar hayati öneme haiz, devletin bekasını ilgilendiren son derece kritik operasyonlar.
Bu kritik süreçte en önemli işlevi gören kurumlardan biri de yargı. Çok büyük mücadele veriliyor. Fakat FETÖ’nün kripto yapılanmasından dolayı bazı sıkıntıların yaşandığı da bir vaka. Bunlar kamuoyuna da yansıdı ve toplumda tepki oluşturdu.
Bu kararların alınmasında bir kısım kripto örgüt mensuplarının etkili olduğu konusunda büyük şüpheler var. İsmi FETÖ ile özdeşleşmiş bazı kişiler hakkında alınan tahliye kararları, kararın hemen arkasından başka bir mahkeme tarafından haklı olarak alınan yeniden gözaltı ve tutuklama kararları şüphesiz zihinlerde kargaşaya sebep olmaktadır.
Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak’ın yargılandığı davalar buna örnek olabilir. Bu kişiler, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Yargıtay’ın bozma kararının ardından ise bu kez Ahmet Altan ve Ilıcak, “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 8 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırılıp ardından da yattıkları süre göz önüne alınarak tahliye edildi. Mehmet Altan ise tüm suçlamalardan beraat etti. Bu yargı süreci kafalarda soru işaretleri oluşmasına yol açtı ve belli kesimlerin de tepkisi çekti.
Metin İyidil Operasyonu
Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen eski korgeneral Metin İyidil’in beraat kararı ile tahliyesi, yine kafalarda soru işaretleri oluşturan kararların en güncel örneklerinden biri oldu. İyidil, FETÖ tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesine sızdırılarak korgeneral rütbesine kadar yükseltilmiş bir örgüt mensubu olarak biliniyor. Bu kişi örgütün en kıymetli prenslerinden(!). Basit bir araştırmayla prensin, son zamanlarda kamuoyunda çokça tartışılan ve tüm kesimlerce kabul gören “fetömetre” kriterlerine tıpatıp uyduğunu görebilirsiniz. Şaibeli kurmaylık sınavından sonra mesleki anlamda önlenemez bir yükseliş yaşayan İyidil, TSK’nın en kritik kadrolarında ve ağırlıklı olarak personel konularıyla ilgili görevlerde bulundu. Personel bölümü örgütün en çok önem verdiği bölümdür, zira personel alımı ve atama gibi işlerin döndüğü tek birim burasıdır. TSK’yı örümcek ağı gibi saran örgüt elemanlarını, kurumun kılcallarına kadar yerleştiren birim personel daireleridir. Bu daireyi ele geçirdiğiniz takdirde kurumu istediğiniz gibi dizayn edebilir, istediğiniz örgüt mensubunu istediğiniz yere atayarak sistemi tamamen ele geçirebilirsiniz. Bu durumu çok iyi bilen örgüt, devletin tüm kurumlarında personel dairelerinin ele geçirilmesini öncelikli hedef saymıştır. Örgütün İyidil’i general yaptıktan sonra çalıştırdıkları yerlere bir göz atalım;
- Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığı,
- Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığı,
- Genelkurmay Personel Daire Başkanlığı,
- EDOK Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanlığı.
İlk üç madde tüm personel işlerinin döndüğü, son madde ise tüm askeri okulların bağlı olduğu komutanlıktır. Hayati öneme haiz bu kritik görev yerlerinin tamamı Ankara’dadır ve tamamı atama, terfi, askeri okullar, askeri öğrenciler gibi personel konularının döndüğü makamlardır. İyidil generalliği süresince sadece iki yıl Tunceli’de görev yapmış kalan bütün hizmet süresini Ankara’da suyun başında geçirmiştir. TSK’da bütün teamülleri yerle bir eden böylesi safahatın bir başka örneği yok. Generallerde her rütbede iki yıl Kıta görevi zorunludur ama İyidil her ne hikmetse bu zorunlu görevleri de yine Ankara Mamak ve Balgat’ta bulunan birliklerde yapmıştır. İyidil’in darbe girişimi günü vatansever bir binbaşının görev yaptığı kışlasındaki darbecileri tutuklamasına engel olduğu yönünde bilgiler de mevcuttur.
Kripto mu?
Metin İyidil, yargılandığı EDOK Davası’nda mahkemenin 27 Nisan 2018’de aldığı kararla “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırılmıştır. Ancak bu karardan aylar sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi bünyesinde bulunan 20’nci Ceza Dairesi, 14 Ocak 2020’de verilen mahkumiyet kararını bozdu ve İyidil’i beraat kararı ile tahliye etti. Yani istinaf mahkemesi sadece kararı bozmak yerine, beraat ve tahliye kararını da birlikte vererek kafaları karıştıran bir ilke imza atmış oldu. 20’nci Ceza Dairesi’nin bu kararı, aynı mahkemenin işlem yaptığı diğer FETÖ dosyalarını da sorgulatır hale getirdi.
Karar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı derhal harekete geçti ve “tutuklu hakkında hükmün kesinleşmemesi ve kaçma şüphesi bulunması” gerekçeleriyle yaptığı itiraz sonucu İyidil hakkında yeniden yakalama kararı çıkmasını sağladı. Başsavcılık haklı çıkmıştı. Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nce oluşturulan özel tim eve gittiğinde İyidil’in sırra kadem bastığını tespit etti. Tüm emniyet ekipleri alarma geçirildi. Yapılan teknik takipler, izlenen MOBESE kayıtları sonucu Ankara ve İstanbul’da şüpheli adresler belirlendi ve bu adreslere yapılan baskınlar sonucu İyidil muhtemelen yurt dışına kaçmak üzere iken kıskıvrak yakalandı ve tekrar tutuklanarak cezaevine kondu. İyidil hakkında beraat kararını veren mahkeme heyeti ise haklarında soruşturma başlatılarak başka illere atandı. Yapılacak soruşturma kapsamında nasıl bir sonuç çıkacağı ise şimdiden merak konusu. FETÖ’nün kripto kamikazelerinin halen yargı içinde yuvalanıp yuvalanmadığı konusunda da önemli bir tespit olacak bu.
Örgütün B Planı
FETÖ’yü kuran ve destekleyen Amerika, İsrail gibi emperyalist yapılar proje çöktüğü an devreye alacağı bir “B” planı olmadan asla yola çıkmaz, asla böylesi büyük bir oyuna girmezler. Oyuna “A” planı ile başlayan yapı “15 Temmuz ülkeyi işgal girişimi” engellendikten sonra şoku atlatarak “B” planını devreye aldı. Ülkemiz ve diğer Türk ve İslam devletlerinde birçok kripto terörist, söz konusu plan gereği eylem için hazır bekletiliyor. Bunlar sırası geldikçe farklı siyasi ve toplumsal süreçler için birer birer harekete geçiriliyor. Metin İyidil olayı dahil günceli etkileyen farklı olayları bu gözle de okumak gerekir.