Kriter > Siyaset |

Parlamenter Sistemden Beklentiler Rasyonel mi?


Dünya örnekleri göstermektedir ki, hükümet modeli olarak parlamenter sistemi benimsemiş ülkelerin siyasal yapısı, belli hükümet modellerini yahut seçim, parti ve hükümet formlarını bir norm haline getiremediği takdirde, istikrarsız ve kriz doğuran bir modele dönüşmektedir. Bu da siyasal sistemler ile hükümet modellerini oluşturan ve kurumsallaştıran en önemli etkenin, ülkelerin siyasal yapı ve karakteri olduğunun göstergesidir.

Parlamenter Sistemden Beklentiler Rasyonel mi
(Esra Hacıoğlu/AA, 1 Ekim 2021)

2017’de yapılan referandum ile kabul edilen ve 2018’de gerçekleştirilen genel seçimlerle uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin uzun yıllardır devam eden siyasal sistem tartışmalarını sonlandırmayı amaçlıyordu. Teorik olarak bu başarıldı ve Türkiye tarihinde ilk kez bir siyasal sistem değişikliği demokratik yollarla ve doğrudan seçmen tarafından kabul edildi. Ancak pratikte, özellikle muhalefet partileri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini doğrudan sorunsallaştırdı ve siyasal gündem ile söylemlerini bunun üzerinden belirlemeye başladı. Öyle ki muhalefet partileri aralarında kurdukları ortak masada parlamenter sisteme dönüşü, bir birliktelik ve 2023 seçimlerine yönelik temel siyasi strateji haline getirdi.

Bu noktada muhalefet partilerinin söylem ve stratejisini bu şekilde ortaklaştırması ve vaatlerin tamamen 2023 seçimleri sonrası yapılacak hükümet sistemi değişikliğine odaklanması, doğal olarak parlamenter sisteme “sihirli bir değnek” muamelesi yapılması sonucunu doğuruyor. Bu da esas itibariyle muhalefetin geçmişte uzunca bir süre tecrübe edilmiş ancak sonuçları itibarıyla bekleneni verememiş bir hükümet modelini, tekrar yeni bir umutmuşçasına seçmene sunması anlamına geliyor.

Buna ek olarak muhalefetin hükümet modeli tartışmalarında atladığı en önemli nokta, başkanlık, yarı-başkanlık ve parlamenter sistemden her birinin bir hükümet modeli olarak meşru ve demokratik olduğudur. Dolayısıyla bir hükümet modelini eleştirir veya savunurken “iyi-kötü”, “demokratik-anti demokratik” gibi karşılaştırmaları kullanmak hatalıdır; yapılması gereken modelin tasarım veya pratikteki hataları veya hangi sistemin Türkiye’nin siyasal yapısına ve alışkanlıklarına uygun olduğu üzerinden bir tartışma yürütmektir. Ancak muhalefet tarafından parlamenter sisteme yüklenen değer, bu hükümet modelinin kendi yapısal işlev ve anlamını fazlasıyla aşıyor. Bu noktada da beklentileri rasyonelleştirmek adına parlamenter sistemin ne olup olmadığını anlamak ve en azından basit bir çerçevesini çizmek gerekiyor.

 

Parlamenter Sistem Nedir, Ne Değildir?

Parlamenter sistemin kökleri İngiltere’ye, 1215 tarihli Magna Carta’ya dayanmaktadır. Öte yandan 1689 tarihli İngiliz Haklar Bildirgesi önemli bir dönüm noktasıdır ve ilk kez bir hükümdarın yetkileri kısıtlanarak parlamentoya devredilmiştir. Bu tarihten itibaren parlamento, hükümdar karşısında yetkilerini artırmış, özellikle 20. yüzyıldaki demokratikleşme süreci ile birlikte parlamenter sistemin en saf ve orijinal hali İngiltere’de oluşmuştur. Parlamenter sistemin yaygınlaşması da diğer ülkelerin hükümdarlar karşısında kendi parlamentolarını kurarak benzer bir yolu takip etmesi veya kopyalaması, monark geleneğini sonlandıran ülkelerin ise sembolik hükümdar yerine bir “devlet başkanı” veya “cumhurbaşkanı” koyarak sistemi kendilerine adapte etmesi şeklinde gerçekleşmiştir.

Dolayısıyla parlamenter sistemin ortaya çıkış sebep ve süreçleri, bu sistemi diğerlerinden ayıran üç önemli ve karakteristik özelliği oluşturmuştur. Bunlardan ilki, yürütme organının, biri sembolik ve sorumsuz (Devlet Başkanı/Cumhurbaşkanı), diğeri yetkili ve sorumlu (Hükümet/Bakanlar Kurulu) olmak üzere iki başlı olmasıdır. İkincisi, yürütme organına sorumluluğu yasama organının vermesi, bir diğer ifadeyle hükümetin parlamento içerisinden/tarafından seçilmesidir. Sonuncusu ise hükümetin parlamentoya karşı sorumlu olmasıdır.

Öte yandan parlamenter sistemin temel mantığı, en önemli siyasi organın yasama/parlamento olmasıdır. Bu doğrultuda halk parlamentoyu seçmekte ve yetkilendirmekte; parlamento ise kendi iç aritmetiğine göre hükümeti kendi içinden oluşturmaktadır. Böylelikle yasama organı hükümeti belirlemekte, ona sorumluluk ve yetki vermekte, istediği zaman ise geri alabilmektedir. Bu da tabiatı itibariyle yasama ve yürütme organlarını iç içe geçirmekte ve yumuşak bir kuvvetler ayrılığı oluşturmaktadır. Buna ek olarak en azından teorik anlamda yasama organını hiyerarşik anlamda üstün kılmaktadır. Dolayısıyla tüm siyasi sistem bu temel üzerinden şekillenmektedir.

Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit
Türkiye’de Parlamenter Sistem çıkmazı “Güneş Moteli” olayına neden olan krizler doğurmuştu. 1977'deki seçimlerde birinci parti çıkan CHP’nin lideri Bülent Ecevit güvenoyu alamayınca Süleyman Demirel’in liderliğindeki Adalet Partisi'nden istifa eden 12 milletvekiline bakanlık teklif ederek Florya’daki Güneş Motelinde gizli görüşmeler gerçekleştirmişti. (AA)

 

Dünyada Parlamenter Sistem

Dünyada parlamenter sistemi benimsemiş ülkeler, geleneksel kraliyet ailelerinin sembolik de olsa varlığını sürdürdüğü anayasal/parlamenter monarşiler (Birleşik Krallık, İspanya, Japonya gibi) ve devlet başkanı/cumhurbaşkanı ve hükümet olmak üzere iki başlı yürütmenin olduğu devletler (Almanya, İtalya, İsrail) şeklinde iki farklı yapıda kategorize edilebilir. Öte yandan her ne kadar bu ülkelerin hepsi, hükümet modeli olarak parlamenter sistemi kullansa da siyasi yapı ve hükümet modeline uyumları oldukça farklıdır.

Örneğin parlamenter sistemin doğduğu Birleşik Krallık’ta söz konusu hükümet modeli tamamen siyasi istikrar üzerinden şekillenmiştir. Bu bağlamda çoklu parti yapısına rağmen 1945’ten itibaren 65 yıllık süreç boyunca yalnızca tek parti hükümetleri göreve gelmiş, bu süreç 2010’da kurulan koalisyon hükümeti ile son bulmuştur. Dolayısıyla Birleşik Krallık için parlamenter sistemin olağanı, tek parti hükümetleridir. Öte yandan Almanya’da parlamenter sistemin olağan sonucu koalisyonlardır. 1949’dan günümüze 19 farklı yasama döneminin tümünde koalisyon hükümetleri kurulmuş ve hiçbir parti tek başına iktidara gelme başarısı gösterememiştir. Bu da Alman parlamenter sistemi ve siyasal yapısının koalisyonlar üzerinden şekillenmesi sonucunu doğurmuştur. Öte yandan İsrail örneğinde parlamenter sistemin, Almanya örneğinin aksine koalisyonlar üzerinden istikrarlı bir siyasal sistem ve yapı oluşturmada başarısız olduğu görülmektedir. Bu noktada kurulduğu 1948’den günümüze İsrail’de 36 farklı hükümet görev almıştır. Bu da hükümetlerin ortalama 2 yıllık ömürlere sahip olması anlamına gelmektedir.

Bu noktada parlamenter sistemin her ülkede yapısal olarak aynı olsa da siyasal sistem olarak farklı sonuçlar ortaya çıkardığı görülmektedir. Birleşik Krallık’ta tek parti, Almanya’da ise koalisyon hükümetleri norm haline getirilerek siyasi istikrarın sağlandığı görülmektedir. Ancak Belçika, İtalya, İsrail gibi parlamenter sistemi benimsemiş ülkelerde ise sık tekrarlanan seçimler, kurulamayan, kurulsa dahi kısa ömürlü olan hükümetlerin bulunduğu, bu sebeple istikrarsız siyasal yapının oluştuğu ve parlamenter sistemin buna çözüm bulmakta zorlandığı ortadadır.

 

Türkiye’nin Parlamenter Sistem Tecrübesi

Türkiye’nin parlamento geleneği, 1876 tarihli Kanun-i Esasi ile başlamıştır. Bugünkü anlamıyla bir hükümet modeli olarak parlamenter sistemin başlangıcını ise 1924 Anayasası olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. Ancak parlamenter sistemin, parlamenter demokrasi ile tanışması ise ilk demokratik seçimlerin yapıldığı 1950’de mümkün olmuştur. Dolayısıyla Türkiye’nin parlamenter sistem tecrübesini, en azından belli bir seviyede demokratik hale dönüştüğü 1950’den başlatmak en uygunudur.

Bu tarihten başlandığında, Türkiye’nin parlamenter sistem tecrübesinin, ihtiyaçları karşılamadığı net bir şekilde ortaya çıkıyor. 68 yıllık parlamenter sistem tecrübemizde, darbe dönemleri hariç, 27 başbakan tarafından 45 farklı hükümet kurulmuştur. Bu da parlamenter sistemde ortalama hükümet ömrünün yaklaşık 1,5 sene olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla siyasi istikrar bir kenara, hükümet ve yürütme istikrarının parlamenter sistem ile sağlanamadığı açıkça görülüyor.

Bu noktada bir diğer mesele de parlamenter sistem ile birlikte kurulan hükümetlerin etkinlik ve uyum problemi. Parlamenter sistem tarihimizde özellikle koalisyon hükümetlerinin uyumsuz ve etkisiz yapısı dikkat çekiyor. Bu durum; Türkiye’deki siyasi yapı ve alışkanlıkların uzlaşı kültüründen yoksunluğu, siyasi kutuplaşma, siyasi rekabet ve çıkarların öne çıkması, pazarlık siyaseti gibi çeşitli sebeplere bağlanabilir ve her birinin de haklılık payı vardır. Ancak sebep her ne olursa olsun, parlamenter sistem temelinde şekillenen siyasi yapının, Türkiye’nin iç ve dış birçok sebeple, sürekli olarak tecrübe ettiği istikrarsızlık ve kriz anlarına gerekli reaksiyonu vermekte yetersiz kaldığı açıktır. Bunun en çarpıcı örneği ise 17 Ağustos depremi ve 2001 ekonomik krizi ile yüzleşen 57. Hükümet döneminde yaklaşık üç yıl boyunca toplam 58 farklı ismin bakanlık yapmasıdır. Bu da o zamanki sandalye sayısına oranla her on vekilden birinin farklı zaman dilimlerinde bakanlık yaptığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla parlamenter sistemin Türk siyasetinin ihtiyaç duyduğu uyumlu, istikrarlı ve güçlü yürütme ihtiyacını karşılamakta yetersiz kaldığı gerçektir.

Sonuç olarak dünya örnekleri göstermektedir ki, hükümet modeli olarak parlamenter sistemi benimsemiş ülkelerin siyasal yapısı, belli hükümet modellerini yahut seçim, parti ve hükümet formlarını bir norm haline getiremediği takdirde, istikrarsız ve kriz doğuran bir modele dönüşmektedir. Bu da siyasal sistemler ile hükümet modellerini oluşturan ve kurumsallaştıran en önemli etkenin, ülkelerin siyasal yapı ve karakteri olduğunun göstergesidir. Türkiye’nin ise parlamenter sistem ile bunu başaramadığı, siyasal yapısının o veya bu sebeple parlamenter sistemle uyum sağlayamadığı 68 yıllık tecrübeyle ortadadır. Bu sebeple birçok kez tecrübe edilip aynı sonucu vermiş bir modelden tekrar farklı bir sonuç beklemek gereksizdir. Muhalefetin de siyasal sistem söylemini parlamenter sistemden irrasyonel beklentiler yerine yeni sistemde eleştiri yönelttikleri alanları iyileştirmek üzerine kurması, Türkiye’nin geleceği açısından daha faydalı ve gerçekçi olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası