Kriter > Dosya > Dosya / Küresel Ekonomideki Dönüşüm |

Jeopolitik Riskler ve Çin’in Ekonomi Politiği


Çin’de emlak ve finans sektörlerinde görünür hale gelen krizler, yerel olmaları nedeniyle ulusal ekonomi içerisinde büyük bir yer işgal etmiyor. Ancak yerelden başlayarak ulusal ekonomiye yayılabilecek olan kriz ve karmaşa ihtimali sürüyor. Tayvan krizi, Hindistan sınırındaki çatışmalar ve ABD ile ticaret savaşı, Çin’in maruz kaldığı diğer jeopolitik ve ekonomik riskler.

Jeopolitik Riskler ve Çin in Ekonomi Politiği

Küresel üretim merkezleri arasında önemli bir yere sahip olan Çin, salgınla birlikte farklı sektörlerde problemler yaşamaya başladı. Emlak ve finans sektörlerinde daha görünür hale gelen krizler, yerel olmaları nedeniyle ulusal ekonomi içerisinde şimdilik büyük bir yer işgal etmiyor. Ancak yerelden başlayarak ulusal ekonomiye yayılabilecek olan kriz ve karmaşa ihtimali sürüyor. Tayvan krizi, Hindistan sınırındaki çatışmalar, ABD ile ticaret savaşları ve küresel ekonomideki yavaşlama Çin’in maruz kaldığı diğer jeopolitik ve ekonomik riskler. Tayvan’ın en büyük dış ticaret ortağı olarak Çin ile yaşanılan askeri ve siyasi gerginlik, küresel üretim için de tehdit. Özellikle Tayvan’ın küresel teknoloji üretiminde üstlendiği önemli konum, salgın sonrası yeni bir tedarik krizi meydana getirebilir. Otomotiv, bilgisayar ve ileri teknoloji gerektiren ürünlerin farklı parçalarının küresel tedarikçisi olan Tayvan’ın Çin tarafından böylesine tehdit edilmesi, küresel büyümeye ve üretime negatif yansıyabilir. İki ülke arasındaki ticarete de kötü yansıyan askeri ve siyasi gerginlik, Çin’in küresel tedarik zincirindeki vazgeçilmez konumuna ve üretime tehdit oluşturuyor.

 

Salgının Ekonomik Yansımaları

Salgının başladığı günlerden itibaren sıfır vaka politikasını benimseyen Pekin yönetimi hastalığın ülke geneline yayılmaması için mücadele vermişti. Büyük şehirlerin karantinaya alınması beraberinde üretimin sekteye uğramasına neden olurken birçok ülke Çin’den ürün tedariki yaparken zorluklarla karşılaştı. Ara mal üretiminde ciddi bir altyapıya sahip olan Çin’in üretim kapasitesindeki düşüş hem küresel ekonomiyi hem de Asya ülkelerini derinden etkiledi. Doğu Asya’da Japonya, Tayvan ve Güney Kore gibi önemli üretim altyapısına sahip olan diğer büyük aktörler, Çin’den ithal edemedikleri ürünleri farklı aktörlerden de tedarik edemeyince, Çin’deki kapanmaların etkisi küresel hale gelmişti.

Çin ticareti
(Emre Aytekin/AA)

 

Tedarik krizinin, salgının uzun sürmesi nedeniyle devam etmesi beraberinde üretimin azalmasına ve fiyatların artmasına sebebiyet verdi. Ardından FED ve Avrupa Merkez Bankasının piyasalardaki salgın etkisini azaltmak için verdikleri likidite, enflasyonist baskıyı ortaya çıkardı. Tedarik krizine eklemlenen fiyat baskısı, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın getirdiği gıda ve enerji fiyat artışlarıyla daha da kötü bir hale gelmiş durumda. Bu süreçten gıda ürünlerinde stoklama yaparak etkilenmemeye çalışan Çin, verdiği kamu teşviklerini kredi genişlemesi üzerinden sağlıyor. Halen süren kredi genişlemesi hem bölgesel hem de küresel hale gelen krizlerden ekonominin daha az etkilenmesi için önemli bir görev üstleniyor.

Küresel üretimin yüzde 35’ini, ticaretin yüzde 23’ünü ve döviz rezervlerinin yüzde 25’ini elinde bulunduran Çin yaşanılan krizlere rağmen küresel ekonomi ve dış ticaretten aldığı payı uyguladığı genişletici para politikasının yardımıyla artırdı. 2019’da Çin’in toplam dış ticaret hacmi 5 trilyon dolar iken 2021’de 6,5 trilyon dolara çıkarak, diğer ülkelere kıyasla hem ihracat hem de ithalatını artırmayı başardı (Grafik 1).

 

GRAFİK 1. SALGIN SÜRECİNDE ÇİN DIŞ TİCARETİ (TRİLYON DOLAR)

 

Jeopolitik Krizler: Çin Ekonomisinde Gelecek Projeksiyonu (2022-2027)

Tayvan krizi, Hindistan sınır çatışmaları, ABD ile ticaret savaşları, salgının ekonomik etkileri ve ulusal ekonomik sorunlar Pekin yönetiminin mücadele içinde olduğu alanlar. Bu alanların ekonomik yansıması dönemlere göre farklılaşırken, imalat sanayi ve tarım gibi sektörlerde üretim ve ticaret devam ediyor. Kamu yıllık harcamalarını pandemi öncesine göre artırırken dış ticaret genişledi ve iç talep canlı kaldı. Çin Merkez Bankası, FED ve Avrupa Merkez Bankası gibi küresel aktörlerin faiz artırımlarına karşın faiz indirimlerine giderken krediye ulaşımı daha kolay hale getiriyor. Böylelikle büyüme ve iç talep canlı tutuluyor. Ancak salgının çıkış yeri olan Çin’e karşı küresel düzeyde negatif bir algı oluştu. Oluşan bu algının Çin mallarına yönelme ve ülkeler tarafından da teşvik edilmesi ihtimal dahilinde görünüyor. Tedarik, gıda ve enerji krizleriyle mücadele eden birçok aktör, yaşanılan süreçte Çin’den ithal edilecek ürünlere karşı alternatifsizken ilerleyen dönemlerde artan korumacılıkla karşı karşıya kalınabilir. ABD ile yaşanılan ticaret savaşları bunun önemli göstergeleri arasında bulunurken, AB’nin üretim merkezlerini yakın coğrafyalara taşıması da gündemde. Tayvan krizinin alevlenmesi de Çin’in küresel üretim merkezi konumunu zayıflatma ihtimallerini artırdı. Özellikle ABD tarafından teşvik edilen Çin’in ekonomik olarak dengelenmesi, Japonya ve Güney Kore özelinde de dikkate alınıyor.

 

TABLO 1. ÇİN EKONOMİSİ (2022-2027)

 

Tablo 1’de IMF’e göre Çin’in farklı kategorilerde 2022-2027’yi kapsayan ekonomi verileri yer alıyor. Salgından sonra pek çok ülkede milli gelir, kişi başı gelir ve satın alma gücü düşüş gösterirken Çin’in tersine bir seyir izlediği söylenebilir. 2022’de 19,91 trilyon dolarlık milli gelirle küresel ekonomiden yüzde 19’dan fazla pay alması beklenen ülke, küresel ticarette yüzde 25’i kapsayan bir altyapıya ulaşabilir. Dünya çapında vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan PwC gibi uluslararası kuruluşlar da benzer bir eğilimin 2030’lardan itibaren artarak devam edebileceğine dikkat çekiyorlar. Fakat ülke içindeki gelir dağılımı bozukluğu, yolsuzluk iddiaları ve bölgesel gelişmişlik Çin’in ekonomik kalkınmasının henüz tamamlanmadığına işaret ediyor. Bölgesel sorunların varlığı ve çatışma ihtimali ise Çin’in ekonomik olarak yakaladığı büyüme ivmesini ciddi anlamda yavaşlatabilir. Böylesine bir sürecin yaşanması, küresel ekonomi ve diğer ülkeler için de ciddi bir tehdittir. Dünyanın en büyük dış ticaret ülkesinde yaşanabilecek aksaklıklar, tıpkı salgın döneminde olduğu gibi tedarik krizini daha uzun yıllara yayabilir. Küresel fiyatların daha da artması anlamına gelen tedarik krizi, Çin ve diğer ülkelerin göz ardı etmemesi gereken bir olgudur. Çin ve Tayvan arasındaki sürtüşmenin ekonomik alana çok büyük boyutlarda yansımaması da bu açıdan değerlendirilebilir. Askeri tatbikat ve siyasi gerginliklere rağmen iki aktör de ekonomik iş birliğini farklı alanlarda sürdürmeye çalışmaktadır.

2030’larda hem milli gelir hem de satın alma gücü açısından ABD’yi geçmesi beklenen Çin’in bölgesel krizlerin getirdiği tehditleri küresel barışı gözeterek çözmesi önemlidir. Ekonomik altyapıya ciddi zarar vermesi muhtemel ve kıyı bölgelerinde deniz ticaretini felç etmesi kesin gözüyle bakılan Tayvan ile yaşanabilecek çatışma, küresel güçleri de bölgeye çekebilir. Şangay İşbirliği Örgütü’yle Asya’ya dış müdahaleleri engellemeyi amaçlayan Çin’in ekonomik çıkarları gözeterek hareket etmesi, bölgesel kalkınmayı öncelemesi ve diyalog ortamını teşvik etmesi gerekmektedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası