Kriter > Dış Politika |

2019’dan Bugüne DEAŞ’ın Serüveni


2019’da Suriye’nin doğusundaki son topraklarını da kaybeden örgüt, devlet olma ve hüküm sürme iddiasında büyük bir darbe yiyerek Suriye-Irak hattında yeraltına çekilmiştir. Örgütün alan hakimiyetinden uzaklaşması, “DEAŞ için yolun sonu geldi” yorumlarının gündeme gelmesine sebep olsa da DEAŞ’ın Irak-Suriye hattında yani merkez bölgesinde aktifliği farklı bir düzlemde devam ederken, bölge ötesi uzantıları da beklentinin aksine sönmek yerine büyümüşlerdir.

2019 dan Bugüne DEAŞ ın Serüveni
Kerkük'te DEAŞ'a yönelik operasyonda bir terörist öldürüldü. (Ali Makram Ghareeb / AA, 19 Aralık 2022)

DEAŞ, 2010’larda Suriye-Irak hattında izlediği terör stratejisi ile bölgedeki kaosun kökleşmesine yol açarken bilhassa Batı’da gerçekleştirdiği saldırılarla varlığını uluslararası bir sorun haline getirmiştir. DEAŞ’ın yükseliş süreci, örgütün toprak hakimiyeti sağladığı Irak ve Suriye’deki merkezi yönetimlerin zayıflığını gözler önüne sermiştir. Terör eylemleri ile sarsılan Batı’da ise Avrupa istihbaratlarının zaafları, yabancı terörist savaşçı tartışmalarının gölgesinde bıraktırılsa da unutulmayacak şekilde tarihe geçmiştir. DEAŞ’a karşı ABD öncülüğünde kurulan Uluslararası Koalisyon, sahada DEAŞ unsurlarına karşı muhtelif noktalarda askeri müdahaleler gerçekleştirirken, uluslararası örgütler ve hükümetler de DEAŞ’ın başını çektiği yabancı terörist savaşçı akımı ve akıma katılan kendi vatandaşlarının oluşturduğu tehditlere karşı çözüm arayışlarına girmiştir.

Örgüt bu süreç içerisinde el-Kaide’den önce kopmuş ardından da el-Kaide ile küresel ölçekte bir rekabete girerek el-Kaide’nin faal olduğu pek çok bölgede uzantılara sahip olmuştur. DEAŞ’ın varlığı, uzantıları vasıtasıyla Mozambik’ten Filipinler’e kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Yine de örgütün lider kadrosunun Irak-Suriye hattında bulunması, uluslararası kamuoyunun odağının da bu hat olmasına yol açmıştır. 2019’da Suriye’nin doğusundaki son topraklarını da kaybeden örgüt devlet olma ve hüküm sürme iddiasında büyük bir darbe yiyerek Suriye-Irak hattında yer altına çekilmiştir. Önce Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürülmesi ile büyük bir darbe yiyen örgüt liderliği, 2019’dan sonraki geçen beş senede üç liderini daha muhtelif aktörlerin saldırılarında kaybetmiştir. Bağdadi ve yerine gelen Ebu İbrahim ABD tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda öldürülürken, Ebu Hasan ABD destekli ÖSO güçleri tarafından Dera’da, Ebu Hüseyin ise Türk istihbaratı tarafından İdlib’de öldürülmüştür.

Örgütün alan hakimiyetinden uzaklaşması, “DEAŞ için yolun sonu geldi” mealinde yorumların hızlı bir şekilde gündeme gelmesine sebep olsa da DEAŞ’ın Irak-Suriye hattında yani merkez bölgesinde aktifliği farklı bir düzlemde devam ederken, bölge ötesi uzantıları da beklentinin aksine sönmek yerine büyümüşlerdir. 2019’da Sri Lanka, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Filipinler, pandeminin baş gösterdiği 2020’de Nijer, Afganistan ve Filipinler, 2021’de Afganistan ve Nijer, 2022’de İran, Türkiye, Afganistan ve Mozambik, 2023’te Afganistan, Demokratik Kongo, Burkina Faso, Uganda ve Pakistan, 2024’te ise şimdiye kadar İran, Pakistan, Rusya, Mozambik, Demokratik Kongo, Nijer ve Afganistan örgütün kanlı eylemlerine sahne olmuştur. Çok sayıda ölü ve yaralıya yol açan bu saldırıların haricinde Suriye başta olmak üzere örgütün silahlı uzantıları, pek çok ülkede muhatapları aktörlere karşı baskın ve pusu tarzı yüzlerce saldırı gerçekleştirmiştir. Literatüre yalnız kurt saldırıları olarak geçen örgüt sempatizanı şahıslarca gerçekleştirilen küçük çaplı saldırılar ise İsviçre, Fransa, Belçika ve Yeni Zelanda gibi örgütün merkezi ve uzantılarının çok ötesindeki bölgeleri hedef almıştır.

Örgüt eylemselliğinin sınırlarının bu denli genişlemesi ve buna paralel olarak örgüt liderliğinin her yeni saldırı sonrası güç kaybetmesi, DEAŞ’ın farklı bölgelerdeki uzantılarının merkezden otonom şekilde hareket etmelerine zemin hazırlamış ve örgütün yekpare bir halde analizini zorlaştırmıştır. 2024 itibariyle DEAŞ’ın mevcut durumu ve gelecek projeksiyonu adına Suriye-Irak hattı, Afrika uzantıları ve Afganistan’daki yapılanmaya ayrı ayrı odaklanmak gerekmektedir.

 

Çevre Güçlenirken Merkez Zayıfladı

DEAŞ 2019 sonrası süreçte, düzenli olarak üst komuta kademesinden kayıplar yaşarken bu durum örgütün eylemselliğine de darbe vurmuştur. Örgütün eylemlerindeki keskin düşüş “DEAŞ’ın sonu geldi” yorumlarına yol açsa da örgütün Irak’ta 2000’lerdeki serüvenini bilenler için durum DEAŞ’ın yeraltına geçişi ve güç toplaması süreciydi. Nitekim pandemi ve sonrası süreçte, Suriye’de DEAŞ’ın her geçen yıl eylemlerini artıran bir trende sahip olması da bu yorumu desteklemektedir. Irak’ta güvenlik güçleri ve istihbarat unsurlarının ABD ile koordineli şekilde yürüttükleri DEAŞ karşıtı politika meyvesini vermiş ve örgüt kurulduğu topraklarda yeniden ayağa kalkmakta zorluk yaşamıştır. Lakin halihazırda her köşesi farklı aktörlerce kontrol altında tutulan Suriye, otorite boşluğu bağlamında DEAŞ’ın ayağa kalkmasına uygun bir zemin oluşturmuştur. Doğu ve Orta Suriye’de Humus-Rakka-Deyrezzor hattında DEAŞ’ın pusu, baskın ve bombalı saldırılar şeklinde tezahür eden eylemleri en başta İran destekli milisler ve rejim güçlerini doğrudan etkilemekte ve bölgenin bu unsurlar için tekinsiz olmasını sağlamaktadır. Örgüt ayrıca muhtelif noktalardaki eylemleriyle hem Suriye muhalefetini hem de YPG’yi hedef alabilmektedir. Yine de son tahlilde DEAŞ’ın kalbi denebilecek Suriye-Irak hattının halen zayıf olduğu ve merkezi yönetmek hususunda oldukça kısıtlı bir kapasiteye sahip olduğu gözlemlenmektedir.

Moskova, Crocus City Hall
DEAŞ terör örgütünün Moskova'daki saldırısında hayatını kaybedenler için Crocus City Hall'a çiçek bırakıldı. (Sefa Karacan / AA, 28 Mart 2024)

 

Çevrede bulunan örgüt uzantılarında ise Afrika ve Orta Asya unsurları eylemsellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Afrika’nın halihazırda en sıcak çatışma bölgelerinden olan Sahel bölgesinde eylemselliğini günden güne arttıran DEAŞ’ın eylemlerinin Mali, Nijer, Burkina Faso, Benin, Togo, Nijerya, Kamerun ve Çad’a yayıldığı görülmektedir. Örgüt bu bölgelerde hem söz konusu ülkelerin ordu güçleriyle hem de JNIM (Jama’at Nusrat al-Islam wal-Muslimin) başta olmak üzere dolaylı veyahut doğrudan el-Kaide ile bağlantılı örgütler, yerel güçler ve Rus Wagner milisleriyle çatışmalara girmektedir. Bölgenin siyasi ve askeri olarak çok parçalı yapısını avantaja çevirmeye çalışan DEAŞ unsurları, bilhassa Hıristiyan nüfusa yönelik eylemlerle de bölge sosyolojisinde dini kimlik temelli çatışmaların fitilini ateşlemek arzusundadır. Afrika’da Sahel bölgesi ve çevresinin haricinde Doğu Afrika’da da DEAŞ’ın benzer bir eylemselliği gözlemlenmektedir. Mozambik, bu bölgede örgütün en aktif olduğu cephe olurken DEAŞ’ın varlığı, bölgesel aktörlerin Mozambik’e müdahalesi adına da bu aktörlere “meşru” bahaneler sunmuştur. Mozambik’in haricinde Uganda ve Demokratik Kongo’da da DEAŞ’ın eylemleri dönem dönem gündeme gelmiştir. Somali’de ise eş-Şebab’ın dominant konumuna karşı bölgeye nüfuz etmekte zorlanan DEAŞ’ın yine de hücre yapılanmaları ve saldırı girişimleriyle Somali gündeminde yer aldığı bilinmektedir.

Orta Asya’da ise DEAŞ’ın Horasan Vilayeti adlı uzantısı uluslararası kamuoyunun gündem konularından biri haline gelmiştir. Afganistan ve Pakistan’da gerçekleştirdiği kanlı terör eylemleriyle bilinen Horasan Vilayeti unsurlarının bu bölgelerdeki asli hedefleri Taliban hükümeti ve Pakistan askeri güçleri ile bölgede mukim Şii nüfus olmuştur. Bu iki ülkede son beş yıl içerisinde gerçekleşen onlarca eylemin ardından örgüt, son dönemde yabancı savaşçıların eğitimi ve eylem yapmaları için başka ülkelere sevk edilmeleri rolünü de üstlenmiştir. Ocak 2024’te Kasım Süleymani’nin anma törenlerini bombalı bir eylem ile hedef alan örgüt, birkaç ay sonra ise Moskova’da bir konser salonunun basılması ve 130’dan fazla sivilin öldürülmesi eylemini üstlenmiştir.

 

Mevcut Durum Geleceğe Dair Ne Söylüyor?

Örgütün Suriye’deki eylemselliği günden güne artış gösteriyor olsa da bölgedeki çatışmanın dinamiği, örgütün tekrar 2013-2019 arasındaki gibi güçlü ve toprak hakimi bir yapıya dönmesini düşük bir ihtimale indirgemektedir. Irak’ta da örgüt yapılanmalarına yönelik ciddi gözlem ve baskılar, ciddi bir yükselişin önüne set çekmektedir. Ciddi lider kayıpları da göz önüne alındığında merkezin (Suriye-Irak) çevreyi doğrudan yönettiği ve ayrıca tekrar eski günlerine döndüğü bir senaryo kısa vadede mümkün değildir. Yine de Doğu Suriye’nin kaotik yapısı ve halihazırda o bölgede İran-Rusya-İsrail-ABD gibi aktörlerin birbirlerini yıpratmaya yönelik hamleleri, DEAŞ’a güç toplama imkanı sağlamaktadır. Bu sebeple Suriye özelinde saldırı trendlerinin devamı beklenmektedir.

Afrika ve Orta Asya’da ise örgüt uzantılarının yükseliş trendinde oldukları aşikardır. Örgüt Afrika’da hem hükümet güçleri hem de el-Kaide ile rekabete girmektedir. Kalıcı alan hakimiyeti sağlamaktan uzak olsalar da bölgenin çok aktörlü yapısı, istikrarsızlık doğurmakta ve bu istikrarsız ortam da DEAŞ güçlerinin hem güç toplaması hem de varoluş sıkıntısı yaşamamasına neden olmaktadır. Mozambik, Mali, Nijer, Burkina Faso ve Nijerya, kısa ve orta vadede örgüt eylemlerinin siyasi ve sosyolojik etkilerine hedef olacak ülkeler konumundadırlar. Orta Asya’da ise Taliban ve Pakistan güçlerinin dağlık coğrafyayı DEAŞ unsurlarından temizleyecek askeri kapasitede olmamaları ve bölgenin kökleşmiş istikrarsız yapısı örgütün Afganistan ve Pakistan’ı kana boğacak eylemlerine devamının garantisi niteliğindedir. Öte yandan İran ve Rusya saldırıları ile Batıda gözaltına alınan kimi DEAŞ mensuplarının Horasan Vilayeti ile iltisaklı olduğuna dair iddialar, Horasan Vilayeti yapılanmasının kısa vadede DEAŞ’ın bölgesel ve küresel bağlamda vitrinde olacağını göstermektedir. Lakin Horasan Vilayeti’nin popülaritesinin artması ve Suriye’de mukim örgüt liderliğinin sürekli kayıplar vererek baskı altında yaşaması dahi örgütte liderliğin (merkezin) Horasan’a geçmesine yol açmayabilir. Horasan Vilayeti, DEAŞ’ın pek çok uzantısı gibi merkeze bağlı olsa da iç işleyişte otonom hatta bağımsız bir yapı konumundadır. Sözde Hilafetin Horasan’a çekilmesi, örgüt propagandasındaki Dabık (Suriye) merkezli kıyamet diskuru ile ters düşeceği gibi uluslararası toplumun DEAŞ lider kadrosuna yönelik operasyonlar adına Afganistan-Pakistan hattına odaklanmasına yol açacaktır. Bu da Horasan Vilayeti unsurlarının şu aşamada arzu etmeyeceği bir durumdur. Son tahlilde DEAŞ’ın merkezi yapının zayıfladığı, çevre unsurların otonom şekilde güçlendiği bir dönemden geçtiğini söylemek mümkündür.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası