Kriter > Siyaset |

Cumhur İttifakı İçin Yeni Bir Başlangıç Fırsatı


İlerleyen dönemde Cumhur İttifakı’nın iki ana ortağı AK Parti ve MHP’nin iş birliklerini sürdürecekleri görülüyor. Mevcut şartlar altında İttifakın bitirilmesi için herhangi bir gerekçe bulunmuyor. Seçim sonuçları AK Parti ve MHP’nin özeleştiri yapıp toplumsal hassasiyetlerin kendi siyasetlerindeki yerini yeniden değerlendirmeleri için bir fırsat doğurdu.

Cumhur İttifakı İçin Yeni Bir Başlangıç Fırsatı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Arnavutköy 15 Temmuz Şehitler Meydanı'nda düzenlediği mitinge katılarak konuşma yaptı. (Mustafa Kamacı / AA, 30 Mart 2024)

31 Mart 2024 yerel seçimleri geride kaldı. Seçimlerin ilk özelliği, muhalefetin 2019’da İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarının CHP’ye geçmesiyle başlayan yerel düzeydeki atağının iyice belirginleşmesi. Selefi Sosyaldemokrat Halkçı Partinin (SHP), 1989 yerel seçimlerindeki başarısına benzer bir tablo CHP açısından yaşandı. Anavatan Partisinin (ANAP) iktidarda olduğu 1989’da SHP, büyükşehirler başta olmak üzere ülke genelindeki belediyelerde çoğunluğu ele geçirmiş, ancak başarısız belediyecilik uygulamaları nedeniyle bunun sonunu getirememişti. Sonuçlar dışında, 31 Mart seçimlerinin belki de en fazla akılda kalacak yönü, manipülatif ve dezenformatif bilgilerin fazlalığı. Her gün yenileri çıkan anket, sosyal medya paylaşımları, televizyon yorumları, gerçek manzaranın görülmesini engelledi. CHP’de yaşanan lider değişimi ve Millet İttifakı’nın dağılmasının getireceği neticeler de sonuçların öngörülmesini zorlaştırdı. Aynı şekilde, DEM Parti’nin CHP’ye pek çok merkezde verdiği örtülü desteğin sandığa nasıl yansıyacağını ve İYİ Parti’nin oylarını ne oranda koruyabileceğini tahmin etmek de çok mümkün olmadı. Dolayısıyla seçim öncesinde sonuçların sürpriz şekilde belirmesini sağlayan çok sayıda parametre ortaya çıktı.

Seçim sürecinde Cumhur İttifakı, en baştan itibaren uyum içinde hareket etti. AK Parti ve MHP arasında önce yapılacak iş birliğinin çerçevesi, taraflar arasında varılan mutabakatla çizildi. Büyükşehirlerde ilçeler de dahil olmak üzere ortak aday çıkarılması üzerinde uzlaşmaya varıldı. Kalan illerin büyük kısmında ise her iki partinin ayrı ayrı yarışa girmesi kararlaştırıldı. Kampanya dönemi başladığında birlikte hareket edilen illerde seçim koordinasyon merkezleri ortak şekilde kuruldu. Seçime ayrı ayrı girilse bile siyasi nezaket kurallarından vazgeçilmedi. Kısacası yerel seçimlerde Cumhur İttifakı, 2018’den beri devam eden uyumlu yaklaşımını sürdürdü.

 

Sandığa Gitmeyen Seçmen

31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın beklemediği bir sonuçla karşılaştığı açık. 2019’da kaybedilen İstanbul, Ankara, Antalya ve Adana büyükşehir belediyelerindeki tabloyu geriye çevirmek mümkün olmadı. Yalnızca Hatay muhalefetten geri alınabildi. Buna karşılık, Bursa, Balıkesir, Denizli, MHP’deki Manisa büyükşehir belediyeleri CHP’ye, Şanlıurfa ise YRP’ye karşı kaybedildi. Bunun yanında, Adıyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Kastamonu, Kırıkkale, Kilis, Kütahya, Uşak gibi öteden beri AK Parti’nin veya MHP’nin kazandığı iller hiç beklenmedik şekilde CHP’ye geçti. Sonuçta AK Parti 24, MHP ise 8 il belediye başkanlığı kazanabildi. 2019’da AK Parti, 15’i büyükşehir olmak üzere 39, MHP ise 1’i büyükşehir toplam 11 il belediyesi kazanmıştı. AK Parti’nin kazandığı ilçe belediye sayısı 179, MHP’nin ise 23 azaldı. Belediye ve il genel meclisi seçimlerinde AK Parti’nin oy oranı yüzde 35,5, MHP’nin ise yaklaşık yüzde 5 olarak gerçekleşti. İttifakın toplam oranı yüzde 40’ı biraz geçebildi. CHP ise yüzde 37,75 oranında oya ulaştı. Böylece AK Parti, kuruluşundan itibaren girdiği bir seçimde ilk kez ikinci parti durumuna geldi. MHP ise 2019 ve 2023’teki oy oranlarının gerisinde kaldı. Bunun yanında ülke düzeyinde seçimlere katılım yüzde 78 düzeyinde kaldı ve 2023’teki oranın sekiz, 2019’un ise altı puan gerisine düştü. Kullanılan oy sayısı, aradan geçen beş yılda yaklaşık 4 milyon 300 bin seçmen artışına karşı 470 bin azaldı. Buradan da rahatlıkça anlaşılacağı gibi, Cumhur İttifakı’nın yaşadığı oy kaybında en önemli etmenlerden biri, AK Parti ve MHP’nin kendi seçmenlerini sandık başına götürememesi oldu.

Cumhur İttifakı’nın seçim performansında dikkat çeken bir diğer durum, Hatay (AK Parti) ve Kırklareli (MHP) dışında yeni bir merkezin kazanılamaması. Demografik, ekonomik ve siyasi yönlerden pek çok özelliği farklı olan yerlerde benzer sonuçlarla karşılaşılması, aslında belirli bir dip dalganın yaklaştığını, ancak bunun fark edilemediğini gösterdi. Bir başka nokta, tüm yerel seçim sürecinde muhalefetin, 2023 seçimlerinin aksine, dış politika, sığınmacı sorunu, terör gibi spekülatif konulara fazla girmemesiydi. Muhalefet, özellikle ekonomik konulardaki memnuniyetsizlikleri kullandı. AK Parti de kendi kampanyasında yerel hizmetler çerçevesinde kalmayı tercih etti ve kendi belediyecilik anlayışını vurguladı. Seçim sonuçlarında doğru aday tercihi yapılamaması veya parti teşkilatlarının yeterince çalışmaması gibi yerel ölçekli etmenlerin de etkili olduğu şüphesiz. Ancak sonuçların ülke genelinde benzer şekilde görülmesi ve AK Parti ile MHP’nin en güçlü oldukları yerlerde bile oy düşüşü yaşamaları, sorunun daha farklı dinamiklerden kaynaklandığını gösteriyor.

 

Seçmen Gözünde Erdoğan ve İttifak Farkı

Seçim sonuçlarının gösterdiği en önemli sonuç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel oyunun AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın çok ötesinde olduğunun bir kez daha görülmesi. Henüz dokuz ay önce yapılan seçimlerde Erdoğan, sırasıyla yüzde 49,2 (27 milyon 133 bin) ve yüzde 52,8 (27 milyon 828 bin) oy almıştı. Bu seçimlerde Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 40,5 oy toplamı ise 17 milyon 865 bin şeklinde gerçekleşti. Yani İttifak, Erdoğan’ın dokuz ay önceki seçim performansının 12 puan ve on milyon oy gerisinde kaldı. Söz konusu sonuçların, siyasi analiz yapmayı zorlaştıran bir yüzünün olduğu açık. Nispeten kısa sayılabilecek bir zaman diliminde bu denli keskin bir farklılık, Erdoğan’ın liderlik özellikleri ve toplumun gözündeki yerinden bağımsız şekilde anlaşılamaz.

Erdoğan, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil olmak üzere, pek çok kereler toplumu, karşı karşıya olunan sorunların çözümü açısından en doğru adresin kendisi olduğu yönünde ikna etti. Buna karşılık, toplum, son seçimlerde ülke yönetiminde Erdoğan’a verdiği desteğin yerel adaylar açısından devam etmesinin gerekmediği mesajını verdi. Bu bakımdan, ülke yönetiminde Erdoğan’a yönelik güven, belediye başkan adaylarına aynı şekilde yansımadı. Toplum, Erdoğan ve AK Parti’nin belediye başkan adayları arasında bir ayrıma gitti. Aynı durum, Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP için de geçerli kabul edilebilir.

Erdoğan ve Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı'nda görüşme
(Mustafa Kamacı / AA, 11 Ocak 2024)

 

Cumhur İttifakı’nın bu seçimlerde işini zorlaştıran etmenlerin belki en önemlisi ekonomik sorunlardı. Aslında Türkiye, belirli bir süredir yüksek enflasyonun neden olduğu hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı gibi meselelerle mücadele ediyor. Bunlara deprem sonrası iyice artan konut ihtiyaçları da eklenebilir. Konut stokundaki azalma, kaçınılmaz şekilde hem emlak ücretlerini hem de kiraları astronomik düzeye taşıdı. Bu durumdan, özellikle kirada oturan veya yeni konut almak isteyen dar gelirli vatandaşlar yoğun şekilde etkilendi. Burada emeklilere de bir başlık açmakta fayda var. EYT sorununun çözülmesinden sonra Türkiye’deki emekli sayısı önemli ölçüde arttı. Bu hızlı ve yoğun artışa sosyal güvenlik sisteminin ne ölçüde cevap verebildiği şüpheli. Emekli sayısındaki ani artış, enflasyon sorunuyla birleşince aylıkların yetersiz kalması gibi bir sorunla karşılaşıldı. Muhalefetin vaatleri, özellikle emeklilerin hayat şartlarını iyileştirmek üzerinde yoğunlaştı. AK Parti’nin belediye başkan adayları da kendi beldelerindeki emekliler için birtakım ekonomik imkan önerileri sundular. Böylece seçim öncesinde emeklilerde maaş artışına yönelik olağanüstü beklentiler meydana geldi. Öyle ki emekli maaşlarının asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiği yönünde bile söylemler belirdi. Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dar gelirli kesimleri kısa vadede memnun edebilecek, ancak daha sonra ülke içinde mali dengelere zarar verecek popülist uygulamalardan kaçındı. Erdoğan, seçim sürecinde muhalefetin kamuoyunu yönlendirme çabalarına rağmen, yaşanan ekonomik sorunların farkında olduğunu, ancak oy kaygısıyla atılacak yanlış adımların ileride daha vahim sonuçlara yol açabileceğini seçmenlere anlatmayı tercih etti. Bu şekilde, Erdoğan, mali disiplinin korunması uğruna seçmenlerin sandıktaki tepkisiyle yüzleşmekten çekinmedi. Tepkinin bu denli yoğun olması beklenmese de emekliler ve diğer dar gelirlilerin bir şekilde sandıkta seslerini duyurmaya çalışacakları tahmin ediliyordu.

AK Parti ve Cumhur İttifakı açısından yerel seçim sonuçlarında karşılaşılan olumsuz tablonun nedenlerinden biri de her iki seçim arasındaki sürenin kısa olması. Aslında ekonomik sorunlar, 2023 seçimlerinin de konusuydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunların çözülmesi açısından toplumda güven sağladı. Ancak aradan geçen süre, insanların beklentilerini sağlayacak türden adımların atılması için yeterli olmadı. Benzer bir durum, deprem sonrası kentlerin yeniden inşası için de söylenebilir. Depremin neden olduğu tahribatın tüm etkilerinin ortadan kaldırılması için doğal olarak bir yıllık süre yeterli olmadı. Bu sorunların üst üste gelmesinin seçmenlerin tepkisini artırdığı söylenebilir. Bir bakıma, yükselen beklentilerin kısa vadede cevap bulamaması, sandık sonuçlarına olumsuz şekilde yansıdı. 2023’teki seçimlerde Erdoğan’a oy veren seçmenlerin bir kısmı, sandığa gitmeyerek ya da başka partileri tercih ederek taleplerini iktidara daha güçlü şekilde iletme yoluna gittiler.

Öte yandan seçim sonuçlarının yalnızca partilerin kendi performansına bağlı olmadığı, rakiplerin doğru veya yanlış hamleleriyle de ilişkili durumda bulunduğu gerçek. CHP içindeki lider değişiminin beklenenden daha olumlu bir etki meydana getirdiği görüldü. Kılıçdaroğlu sonrasında iki ayrı güç odağı şeklinde beliren İmamoğlu ve Özel arasındaki çekişme, sandıklara olumsuz şekilde yansımadı. CHP yönetimi, aday belirleme sürecinde ideolojik değil, pragmatik bir yaklaşımla hareket etti. Seçimi kazanabileceğini düşündüğü, geçmişte başka partilerde siyaset yapan isimleri aday göstermekten kaçınmadı. Bunun yanında, Kılıçdaroğlu sonrasında İstanbul’un ilçeleri gibi pek çok yerde aday değişikliğine gidildi ve yıpranmış isimler tasfiye edildi. Çok sayıda milletvekili de aday gösterilerek seçmenlere belediye başkanlığını ne denli önemsedikleri mesajı verildi. CHP’nin olumlu sonuç elde etmesini sağlayan bir diğer etmen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri dışındaki DEM Parti oylarının büyük oranda kendisine yönelmesiydi. Ayrıca Millet İttifakı’ndan ayrılan İYİ Parti’nin oylarında büyük bir erozyon yaşandığı, bunun da CHP’ye yöneldiği görüldü. Dolayısıyla bu seçimlerde CHP, muhtemelen başta kendisinin bile öngöremediği bazı avantajlara sahip oldu.

 

Güncellenme ve Yenilenme Dönemi

Türkiye, 2028’e kadar seçim yaşamayacak. Bu durumun ekonomik sorunların çözümünden halihazırda devam eden kamu yatırımlarının belirli bir mesafeye gelmesine dek geniş bir yelpaze içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin hamle gücünü artırdığı söylenebilir. Daha açık bir ifadeyle, sorunların kronikleşmeden çözülmesi için Erdoğan’ın elinde geniş bir hareket alanı var. Aynı zamanda, AK Parti cenahında 31 Mart’ta beliren tablonun geniş kapsamlı bir muhasebesinin de yapılacağı açıkça görülüyor. 3 Kasım 2002’de iktidara gelen AK Parti, girdiği tüm seçimlerde elde ettiği başarıyı bir sonraki adımını daha doğru şekilde atmak için kullandı. Bu durum, partinin politikalarını toplumun talepleri doğrultusunda güncellenmesi sonucunu doğurdu. Muhalefetin 31 Mart 2024 gecesi eline geçen bu imkanı ne ölçüde doğru şekilde kullanabileceği bilinmiyor. Nitekim 1989 yerel seçimlerinde elde ettiği başarı, SHP’nin ülke yönetimi açısından güçlü ve kalıcı bir alternatif olması sonucunu doğurmamıştı. Belediye yönetiminde yaşanan hizmet açığının yalnızda yerel düzeydeki idarecileri değil, partiyi de doğrudan etkileyeceği açık. Muhalif belediyelerin gösterecekleri düşük performans, CHP’nin genel siyasetteki iddialarının azalmasını beraberinde getirebilecek.

İlerleyen dönemde Cumhur İttifakı’nın iki ana ortağı AK Parti ve MHP’nin iş birliklerini sürdürecekleri görülüyor. Mevcut şartlar altında İttifakın bitirilmesi için herhangi bir gerekçe bulunmuyor. Ancak İttifakın ortaklarının seçim sonuçlarını kendi partilerinin içinde bir muhasebeye tabi tutmaları kaçınılmaz bir durum. AK Parti’nin ve MHP’nin siyasi ufuklarıyla vizyonlarının belirli noktalarda kesişmesi kadar ayrışması da doğal. Bundan sonraki süreçte, AK Parti ve MHP’nin bir taraftan Cumhur İttifakı çerçevesinde iş birliğini sürdürürken diğer taraftan da kendi parti kimlikleri doğrultusunda uzun vadeli adımlarını planlayacakları anlaşılıyor. Seçim sonuçları AK Parti ve MHP’nin özeleştiri yapıp toplumsal hassasiyetlerin kendi siyasetlerindeki yerini yeniden değerlendirmeleri için bir fırsat doğurdu. Bu tür bir çaba, partilerin yenilenmeleri, yerel seçimlerde kaybettikleri mevziyi kısa sürede tekrar kazanmaları ve böylece yeni bir başlangıç yapmaları için imkan sağlayacak.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası