Kriter > Dosya > Dosya / Türkiye Yüzyılı |

Türkiye’de Yeni Siyasi Anlayış: Dijitalin Siyaseti


Toplum hassasiyetlerinin, teknoloji geliştirme süreçlerinde henüz tasarım aşamasında dikkate alınması çok önemli. Bu nedenle, toplumun temsilcisi olarak siyaset kurumunun yeni gelişen teknolojiler ile ilgili olarak, bu teknolojileri etkin kullanmanın da ötesinde, gerek toplumun kalkınması noktasındaki fırsatları tespit etme gerekse toplumun hassasiyetlerinin uygun zamanlama ile teknoloji geliştiricelere iletilmesi noktalarında etkin olması gerekiyor.

Türkiye de Yeni Siyasi Anlayış Dijitalin Siyaseti
AK Parti Genel Merkez Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı, Erdoğan'ın katılımıyla Ankara ATO Congresium'da düzenlediği

Dijital teknolojilerdeki gelişmeler, internetin hayatımızda yer almaya başladığı 1990’lardan itibaren gündelik yaşantımızdan iş ortamımıza hatta aile içi ilişkilerimize kadar geniş bir yelpazede etki oluşturuyor. Şu an içinde bulunduğumuz ve kiminin “dijital dönüşüm”, kiminin “yapay zeka dönemi”, kiminin ise “siber-fiziksel sistemler çağı” olarak adlandırdığı süreç, görülen o ki yakın gelecekten itibaren gündemimizde çok daha geniş yer kaplamaya, toplumsal etkisini daha baskın bir şekilde hissettirmeye başlayacak.

Teknolojik gelişim ile toplum arasındaki ilişkinin tek yönlü olduğunu varsaymak indirgemeci veya basitleştirici bir yaklaşım olur. Teknolojinin toplum üzerinde oluşturduğu etki alanlarında, toplumun teknoloji üzerinde etkisine kıyasla zihinlerimizde daha çok örnek canlanır; dolayısıyla görünüşte teknolojinin toplum üzerindeki etkisi daha somuttur. Ancak insanlık tarihi boyunca teknolojinin temel çıkış noktasının, insanların ve toplumların ihtiyaçları olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, toplumun da teknoloji üzerinde yönlendirici bir güce sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu çift taraflı etkileşimin hangi tarafının daha ağır bastığı ise döneme ve coğrafyaya göre değişkenlik gösteren bir konudur.

Gelişmekte olan teknolojiler ile toplumsal ve bireysel hayatlarımızın karşılıklı etkileşimini göz önüne aldığımızda, toplumun temsilcisi olarak siyasetçinin bu süreçlerdeki rolünü de değerlendirmek durumundayız. Farklı bir okuma ile siyaset teknolojiyi nasıl kullanmalı, bunun da ötesinde “siyasetçi özellikle dijital teknolojiler alanlarındaki gelişmeleri nasıl değerlendirmeli veya bu gelişmelerin ne kadar içinde olmalı?” sorularını cevaplamak durumundayız. Bu bağlamda AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı olarak, siyasetçinin teknolojiyi etkin kullanmasının yanında teknolojik gelişmeler hakkında pozisyonu ve net görüşleri olması gerektiğini görüyoruz. Başkanlık olarak kavramsalını çalıştığımız ve aktif siyasetimize yansıttığımız “Dijitalin Siyaseti” yaklaşımı tam olarak bu çerçevede kurgulanmış bir siyaset anlayışıdır.

 

Teknoloji Toplumu Nasıl Etkiliyor?

İçinde bulunduğumuz dijital dönüşüm sürecinin birçok açıdan toplumsal ve bireysel hayatımızı dönüştürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Özetle ifade etmek gerekirse, verinin ve bilginin temel değer önerisi haline geldiği “Bilgi Ekonomisi”, hızla değişen, dinamik ve çevik yönetim anlayışları gerektiren pazar yapıları, inovasyon ve yenilikçilik odaklı ürün çalışmalarını ön plana çıkıyor. Büyüklükleri bireylerin fiziksel tüketimi ile sınırlı olan geleneksel pazarlar yerini adeta sınırsız dijital tüketimin gündeme geldiği dijital pazarlara bırakıyor. Bir yandan internet teknolojileri üzerinde yükselen devasa firmalar güç odakları oluşurken, diğer yandan çok küçük ölçekteki girişimlerin bile artık küresel ticaretten pay alabildiği, karmaşık ekosistemlere doğru hızla ilerliyoruz.

“Aşağıdan yukarıyı yönetmek” iddiasındaki mühendislerin tasarlardığı ve mevcut tekelleri kırarak “çok merkezli”, “eşitlikci” platformlar ortaya çıkarması beklenen internet teknolojileri, dünya çapında önemli etkiler ortaya koydu. Ama beklenenin aksine gelinen noktada eski tekellerin yıkılmasına karşın az sayıda devasa firmanın güç odakları haline geldiği yeni tekel yapılarının ön plana çıktığı görülüyor.

Dijital dönüşüm sürecinin toplumda tetikleyeceği değişimlerin, sanayi devrimindeki dönüşüm kadar köklü olup olmayacağı üzerine, devam etmekte olan bir tartışma var. Kimi araştırmacılar bu süreçte nispeten daha yüzeysel değişimler olacağını dillendirirken, kimileri önemli bir dönüm noktasında olduğumuz savını işliyor. Bu tartışmanın nasıl bir noktaya varacağını hep beraber göreceğiz, ancak yukarıda sayılan örnekler ışığında hızla gelişen yapay zeka, sanal gerçeklik, metaverse ve blokzincir gibi teknolojilerin, ticari ilişkilere yeni bir soluk getirerek, yeni iş modelleri ve güven yapılarını hayata geçirmek iddiasında olduğu tartışmasız bir gerçek.

 

Teknoloji Nereye Gidiyor?

İnsanlık tarihinin uzunca bir kısmında ve sanayi devrimine giden süreçte, teknolojinin gelişimi az sayıdaki araştırma odağı tarafından ilerletilmekte ve odaklı bir görünüm ortaya koymakta idi. Söz gelimi sanayi dönüşümünü tetikleyen temel ilerlemenin, buhar enerjisinin kullanılabilmesi noktasındaki ilerleme olduğunu biliyoruz. Günümüzde ise teknoloji tek kulvar üzerinde veya belirli bir istikamette ilerlemiyor. Biyoteknoloji, kuantum hesaplama, mobil iletişim, veri saklama teknolojilerindeki ilerlemeler, birbirinden bağımsız ancak eş zamanlı olarak ilerliyor. Bu ayrık kulvarların, kendi içlerinde dahi birbirleri ile çelişen istikametlerde paradigmasal değişimler ortaya çıkarabildiğini görüyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde, ön plana çıkan teknolojilerin hangilerinin olacağını, bu teknoloji kulvarlarının bütünsel bir şekilde birbirlerini tamamlayıp tamamlamayacaklarını ve bu teknolojilerin toplumları ve bireyleri nasıl etkileyeceğini öngörmek oldukça zor.

İnternet, önceki bölümlerde de kısaca değinildiği gibi, çıkış noktası itibariyle teknoloji insanlarının yönlendirdiği, tasarlardığı bir alandır. 1970’lerde ABD’de Arpanet adı altında yürütülen çalışmaların dünya çapında yaygın kullanım kazanması 1990’ları bulmuştur.

İlerleyen süreçte ise kullanıcıların da kendi içeriklerini paylaşabildikleri, bu anlamda kullanıcıyı daha da kuvvetlendiren Web 2.0 teknolojileri gündeme gelmiş ve özellikle 2010’dan sonra sosyal medya mecraları yaygın kullanım kazanmıştır. İnternetin çıkış noktasına ve tasarım ruhuna uygun olan bu gelişme, internetin yönetişiminde tekelleşmenin önleneceği beklentisini de beraberinde getirmişti. Ancak kısaca değinmiş olduğumuz gibi gelişmelerin bu beklentiyi ne derece karşılar olduğu tartışmaya açık gözüküyor. Zira bireylerin rahatça içerik üretmesine karşın, internet düzleminde yeni güç odakları oluşurken, internette adalet, ülkeler üstü az sayıda devasa şirketin etki alanına sıkışıp kalmış bir görünüm ortaya koyuyor.

Günümüzde ise internet teknolojilerinde birbirleri ile yarışan iki yeni paradigma göze çarpıyor. Bir tarafta merkezileşmeyi tetikleyecek, internet üzerindeki protokolleri merkezileştirecek, internetin teknik süreçlerini merkezi yapılar ile destekleyecek teknolojiler geliştiriliyor.

Bu teknolojiler elbette birbirlerini tamamlayacak bir şekilde ilerleyebilir, ancak alternatif vizyonlar sunmaları da ihtimal dahilindedir. Ancak bu karmaşık tablo karşısında rahatlıkla dile getirebileceğimiz olgu, teknolojilerin nasıl tasarlandıklarından ziyade, sonuçta ortaya çıkan platformlar, müşteri deneyimleri ve kullanım kültürü üzerindeki belirleyici etkileridir. Bu etkiler, prensipte bizi bir “dijital distopya”ya da götürebilir veya gerçek anlamda bir ütopya istikametinde de ilerletebilir.

 

Teknolojinin Tasarımı ve Kullanım Kültürü

Yaygın kullanımda olan bir söylem, teknolojinin faydalı mı zararlı mı olduğunun temel olarak ne amaçla ve nasıl kullanıldığına göre belirleneceğini ifade eder. Bu söylem doğru olmakla beraber eksiktir. Daha isabetli tespit, teknolojik gelişmelerin, toplumları en kötü senaryo distopyaya mı, yoksa en iyimser senaryo ütopyaya mı taşıyacağının, öncelikli olarak teknolojilerin nasıl kavramsallaştırıldığı ve tasarlandığı ile ilgili olmasıdır. Teknolojinin ortaya koyduğu kavram ve tasarım, kendi içinde bir kullanım kültürü oluşturur ve bu şekilde toplumu doğrudan etkiler.

İnternet örneği ele alınacak olursa, internet protokollerinin tasarlandığı süreçte, veri güvenliğinin öncelikli konulardan biri olmaması sonucu, günümüzde veri güvenliği, önemli bir problem alanı haline gelmiştir.

Benzer bir örnek sosyal medya teknolojilerinden de verilebilir. Twitter platformunun ortaya koyduğu karakter limitleri gibi kullanım şartları, kendi içinde bir iletişim kültürü oluşturmuştur. Daha genel anlamda ise bireylerin oluşturdukları içeriklerin kontrolsüz bir şekilde yaygınlaşabilmesi ve bu kapsamda mecraların tasarımlarında hiçbir tedbir alınmamış olması ise kimileri için dezenformasyon fırsatı oluşturmuş, gelinen noktada kullanıcıların sosyal medyada gördükleri ve okuduklarının gerçekliği noktasında güveni sarsılmış, manipülasyon dünya çapında kamu huzuruna önemli bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır.

Forum Metaverse programı
Forum Metaverse programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda konuşma yaptı. (Halil Sağırkaya/AA, 21 Mart 2022)

 

Toplum Teknolojiyi Nasıl Etkilemeli?

Teknolojinin gelişim sürecininin, tamamen piyasa dinamiklerine bırakılmasının, ortaya bir dijital distopya mı yoksa özlemi duyulan verimli ve huzurlu toplum yapıları mı çıkaracağı noktası belirsiz gözüküyor. Başka bir deyişle teknolojik gelişmeler, doğal süreçleri içinde toplumları daha iyiye ve güzele götürebilir mi? Bu soru şüphesiz farklı aktörler tarafından farklı şekillerde cevaplanacaktır. Ancak en azından bazı araştırma çevrelerinin, bu noktada toplumun yönlendirici etkisinin mutlaka mevcut olması gereken önemli bir etken olduğu kanaatini, dillendirdiklerini söyleyebiliriz.

Bu kapsamda, yapay zeka teknolojilerinin geliştirilme sürecinden da güncel örnekler verilebilir. Yapay zeka, 1950’lerden beri çalışılan bir alan olmasına karşın, hesaplama kabiliyetinde son dönemde oluşan artış ile nispeten yakın zamanda daha yoğunlukla gündemimize girmiş durumda. Özellikle hesaplama tabanlı problemlerde insandan daha etkin olabilen, ölçeklendirme noktasında ise iş gücü gereksinimlerini düşürme potansiyeline sahip yapay zeka teknolojileri hızla gelişiyor ve e-ticaretten güvenlik sistemlerine geniş bir yelpazede kullanım alanı bulabiliyor.

Bu gelişmeler, doğal olarak geleceğe yönelik olarak olası kullanım senaryolarının kurgulanmasına da sebep oluyor. Söz gelimi hayatı kolaylaştırma noktasında sıklıkla sürücüsüz araçlarla ilgili öngörüler veya belirli alanlarda çalışanları rahatlatacak, yüklerini kısmen alacak akıllı otomasyon sistemleri hakkındaki düşünceler kamuoyunda yer buluyor. Bu paylaşımların oluşturduğu iyimser hava ise yapay zeka teknolojilerinin adalet sisteminde, iş piyasasında oluşturabileceği istenmeyen etkiler gündeme gelince dağılıyor.

Özellikle e-ticaret sistemlerinde ve sosyal medya mecralarında kullanılan “algoritmalar” ve bu algoritmaların oluşturabileceği rekabet problemleri ve etik sorunların kimlerin sorumluluğunda olacağı gibi konular, toplumsal değerleri ilgilendirmeleri açısından mutlaka toplumun etki alanında olması gereken bahislerdir.

Bu ve benzeri alanlarda oluşan toplumsal hassasiyetin bir toplumsal sahipliğe dönüşmesi ve bu yolla teknolojiyi tanımlayan, kavramsallaştıran ve tasarlayan ekiplere iletilmesi, şüphesiz yola daha baştan doğru çıkılması anlamında önem arz ediyor.

 

Dijital Siyaset mi, Dijitalin Siyaseti mi? AK Parti Dijitalin Siyasetini Nasıl Kurguluyor?

Güncel olarak sıklıkla duyulan “Dijital Siyaset” kavramı, daha ziyade siyaset kurumunun özellikle dijital teknolojilerden daha yoğun bir şekilde istifade etmesini çağrıştıran bir kavram olarak ortaya çıkıyor. Söz gelimi siyasi söylemlerin sosyal medya mecraları üzerinden yaygınlaştırılması, veri analitiği ve büyük veri teknikleri kullanarak karar destek mekanizmaları geliştirilmesi, bu anlamda gündeme gelebilecek uygulamalar. Bu haliyle kavram, teknoloji ile toplum arasındaki çift taraflı etkileşimden ziyade, teknolojinin toplum ve siyaset üzerindeki etkisini odağa alıyor.

Bu nedenle, AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı olarak daha kapsayıcı bir kavram olarak kurguladığımız “Dijitalin Siyaseti” üzerinde çalışıyor ve bu kavramı siyasetimize yansıtıyoruz. Siyasetin görevi, teknolojiyi etkin kullanmak ile sınırlı değil. Teknolojinin topluma etkisini tartışmak, teknolojinin toplumsal gelişim anlamında ortaya koyacağı fırsatları belirlemek ve teknolojilere toplumsal bir bakış açısı ile istikamet vermek de siyasetçinin görevi olmalı. Zira toplumun teknoloji üzerinde etki oluşturmasının en önemli yolu, siyasetin daha tasarım aşamasında, teknoloji tartışmalarının içinde yer alması ile mümkün olabilir. Kısaca, “Dijitalin Siyaseti” kavramı, “Dijital Siyaset” kavramını genişletiyor ve zenginleştiriyor.

Şüphesiz siyaset kurumunun dijital teknolojilerden etkin bir şekilde faydalanması noktasından birçok kullanım senaryosu üretilebilir. Seçmene verilecek mesajların sosyal medya mecralarından aktarılması, seçim kampanyalarının yönetiminin dijital iletişim teknolojileri üzerinden hayata geçirilmesi, seçmenin nabzını tutmak noktasından büyük veri ve benzeri veri teknolojilerinden faydalanılması ilk akla gelen kullanım senaryoları. Ancak dijital teknolojilerin siyasette kullanılması, bunların ötesinde başka kullanım senaryolarını da içeriyor. Söz gelimi siyasi partinin teşkilat süreçlerinin dijitale taşınması, faaliyet, toplantı ve etkinlik planlamalarının bu şekilde hızlıca yapılabilmesi, teşkilat mensuplarının ve yöneticilerinin vatandaşlar tarafından ulaşılabilirliğinin artırılması, dijital süreç yönetimi sistemleri ile sağlanabilir. Benzer bir şekilde dijital arşiv, veri analitiği gibi alanlarda platformalar hayata geçirilebilir.

AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı, partinin dijitali daha etkin kullanması, hatta bu anlamda dünyada önde gelen siyasi yapılarından biri olması yolunda önemli projelere imza atıyor. Teşkilatın gündelik işleyişi ve özellikle seçim dönemine hazırlık noktasında kullanılacak AKPARTI’M dijital süreç yönetimi platformunun, bu yılın sonuna doğru hizmete alınması bekleniyor.

Diğer taraftan siyaset, teknolojilerin gelişim sürecinde, tasarım aşamasından başlayarak toplumsal hassasiyetlerin dikkate alınmasını sağlamak durumunda. Başka bir ifade ile siyasetçinin yeni gelişen teknoloji alanlarında görüşü, pozisyonu olmalı ve bu anlamda toplumsal farkındalık, sahiplik oluşturmalı. Siyaset bu alanda istikamet çizmeli ve yürütmenin önünü açarak, bu istikamet doğrultusunda stratejilerin oluşturularak hayata geçirilmesini sağlamalı.

Ülkemiz özelinde bu siyaset tarzının büyük bir önem taşıdığı şüphesiz. Tasarımların kullanım kültürlerini oluşturduğu ve yanlış kullanım kültürlerinin yarardan ziyade zarar getirdiği dünyamızda, Türkiye’nin kendi kavram ve tasarımlarını ortaya koyması kritik önem taşıyor. Teknoloji geliştirmenin de ötesinde, ülkemizin kendine özgü ürün tanımlarını ve iş modellerini hayata geçirmesi, daha uygun teknolojilerin geliştirilmesini sağlayacağı gibi, öncelikle yakın etki coğrafyasında, hemen akabinde küresel anlamda yönlendirici rol almasını da sağlayacak.

Yeni gelişen teknolojilerde özellikle tasarım noktasında ülke olarak aktif rol almamız, Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu “Daha adil bir dünya mümkündür” söylemi açısından da ayrı bir önem taşıyor. Zira, yazının önceki bölümlerinde de gündeme getirildiği gibi, tasarım, doğrudan bir kullanım kültürü oluşturuyor. Dolayısıyla, doğru tasarlanmayan teknolojilerin eşitsizlik getirmesi söz konusu. Örneğin, sosyal medya mecralarında gündeme gelen yaygın dezenformasyon ve bunun sonucu kişilerin doğru haber alma ve manipule edilmeme özgürlüklerinin ihlal edilmesi, doğrudan tasarım kaynaklı problemlerdir. Farklı bir ifade ile daha adil bir dünya, daha adil teknoloji tasarımları ve platformları ile mümkün olacaktır.

Türkiye’nin tasarım süreçlerinde yer almak noktasında kuşkusuz önemli bir potansiyeli var. Bunun en büyük göstergesi yerli savunma sanayiinde ortaya konan, rutin teknoloji geliştirmenin de ötesine geçerek dünya çapında ses getiren yeni ürün ve kavramlar geliştirilmiş olması. Bu potansiyeli sivil alanlarda da harekete geçirmek şüphesiz toplumsal farkındalık ve sahiplik gerektiriyor.

Bu farkındalığı oluşturmak noktasında, AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı olarak 2022 içerisinde “Forum Metaverse” ve “Blokzincir-İstanbul” etkinliklerini düzenledik. Her iki etkinlikte de yeni gelişen bu alanlar, sundukları fırsatlar ve gündeme getirebilecekleri riskler açısından, alanında uzman ulusal ve uluslararası isimler tarafından tartışıldı ve değerlendirildi. Her iki etkinlikte de kamu ve sektörden yöneticiler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve öğrenciler katılımcı olarak bulundular. Cumhurbaşkanımızın teşrifleri ve yaptığı “dijital seferberlik” ve “adil teknoloji” çağrıları yurt içinde ve yurt dışında ses getirdi, kamunun ve özel sektörün dikkatini bu alanlara çekti. Her iki etkinlik de “dijitalin siyaseti” kavramının örnek uygulamaları olarak tarihe not düştü.

 

Sonuç

Toplum ve teknoloji arasındaki etkileşim, insanlık tarihi boyunca çift taraflı bir ilişki şeklinde tezahür etmiştir. Bir taraftan toplum, güncel yaşamındaki ihtiyaçlar doğrultusunda teknoloji geliştirme sürecini tetiklemiş, diğer taraftan ise gelişen teknoloji, toplumu ve toplumun bir parçası olarak bireyi etkilemiştir. Bu karşılıklı etkileşimin hangi yönde daha baskın olduğu, döneme ve coğrafyaya göre değişmiştir. Özellikle sanayi devriminden itibaren yeni üretim metotlarının toplumları dramatik bir şekilde etkilediği söylenebilir.

İçinde bulunduğumuz dijital dönüşüm süreci ise çok daha karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Teknoloji birçok farklı alanda ve eş zamanlı atılımlarla ilerliyor. Dolayısıyla yakın gelecekte teknolojinin ortaya koyacağı baskın paradigmaları kestirmek zor gözüküyor. Buna karşın, teknolojinin sosyal ilişkilerimizden iş yaşamımıza birçok alanda dönüştürücü etkileri olduğu net olarak görülebiliyor.

Teknolojinin toplumu bu kadar etkilediği bir süreçte, toplumun hassasiyetlerinin teknoloji geliştiriciler tarafından dikkate alınması önem arz ediyor. Nispeten dar çevrelerde, toplumun hassasiyetlerine tam olarak vakıf olmadan tasarlanan teknolojik platformların, toplumsal açıdan fayda getireceği, başka bir deyişle olası istenmeyen etkilerinin yönetilebilir olacağı tartışmalı bir konu. Dolayısıyla, toplum hassasiyetlerinin, teknoloji geliştirme süreçlerinde henüz tasarım aşamasında dikkate alınması çok önemli.

Bu nedenle, toplumun temsilcisi olarak siyaset kurumunun yeni gelişen teknolojiler ile ilgili olarak, bu teknolojileri etkin kullanmanın da ötesinde, gerek toplumun kalkınması noktasındaki fırsatları tespit etme gerekse toplumun hassasiyetlerinin uygun zamanlama ile teknoloji geliştiricelere iletilmesi noktalarında etkin olması gerekiyor.

AK Parti, bu olgudan hareketle Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı bünyesinde “Dijitalin Siyaseti” yaklaşımını kavramsallaştırırken, bu yaklaşımı aktif siyasetine de yansıtıyor. Bu doğrultuda, partinin dijital teknolojilerinin çıtasını yükseltecek dijital süreç yönetimi platformlarından veri analitiği yazılımlarına önemli projeler yürütülüyor. Toplumun teknolojiyi etkilemesi anlamında ise özellikle yeni gelişen teknoloji alanlarında toplumsal farkındalık ve sahiplik etkinlikleri düzenleyerek, bu alanların kamuda, özel sektörde, üniversitelerde ve STK’lar nezdinde tartışılmasını sağlayarak, bir anlamda ön açıcı bir rol üstleniyor.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası