Kriter > Dış Politika |

Amacına Ulaşmayan Normalleşme Girişimi: Amman-Şam İlişkilerinde Sınır Güvenliği Sorunu


Mahir Esed komutasındaki 4. Zırhlı Tümen ve Hizbullah’ın başını çektiği uyuşturucu üretim ve dağıtım ağı, Şam başta olmak üzere Suriye’nin batısında milislerce korunan tesislerde üretilen uyuşturucuyu, kara ve deniz yoluyla bölge uyuşturucu ağına ulaştırmaktadır. Rejim ve müttefiki İran unsurlarının ortaklaşa gerçekleştirdiği bu operasyonda, Ürdün sınırı, kaçakçılık için en sıcak rota haline gelmiştir.

Amacına Ulaşmayan Normalleşme Girişimi Amman-Şam İlişkilerinde Sınır Güvenliği Sorunu
Suriye'de Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin ülkenin güneybatısındaki Dera iline yönelik şiddetli saldırılarından kaçan binlerce sivilin Ürdün sınırına göçü sürdüğü 2018'e ait bir görüntü. (Ammar Al Ali/AA, 30 Haziran 2018)

Birleşik Arap Emirlikleri’nin öncülüğünde başlayarak Katar haricinde tüm Arap coğrafyasını etkileyen Esed rejimi ile normalleşme dalgasına ilk katılım gösteren ülkelerden biri, bir dönem Dera ve çevresindeki muhalif güçlerin hamiliğine oynamış olan Ürdün olmuştu. Halk ayaklanmasının filizlendiği ilk şehir olan ve devrimin merkezlerinden sayılan Dera’da faal Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çizgisindeki silahlı gruplar üzerinde süreç içerisinde önce etkisini artıran Amman, daha sonraları ise Rusya ve rejim istihbaratı ile kapalı kapılar arkasındaki temaslar ile bölgedeki muhalif yapıları, rejimle masaya oturup kalıcı ateşkes imzalamaya zorlamıştı. Dera’daki silahlı muhalif unsurlar, Rusya’nın kontrol ve himayesinde rejim ile çeşitli mutabakat anlaşmaları imzalamışlardı. Suriye’den gelecek yeni bir mülteci dalgasının önüne geçmek adına muhalefeti peyderpey pasifleştiren ve ardından Rusya’nın etki alanına bırakan Ürdün’ün bu hamlesi, kısa vadede sonuç vermiş olsa da orta vadede çatışmanın evrim geçirerek devam etmesini engelleyememiştir. Rejim güçleri ve “eski” muhalifler, aralarındaki anlaşma ve sözde ateşkes durumunu, birbirleriyle farklı yöntemlerle hesaplaşmak için kullanmışlardır. Halihazırda bombalı saldırılar, silahlı baskınlar ve ardı arkası kesilmeyen faili meçhul cinayetler, Dera’yı Suriye’nin en kaotik vilayeti haline getirmiştir. Dera’nın içine düştüğü bu durum, sınırlarında güvenlik sorunlarının azalması için Dera muhalefetini pasifize eden Amman’ın hanesine başarısızlık olarak düşmüştür.

 

Ürdün’e Fayda Vermeyen Normalleşme Süreci

Dera’da her geçen yıl yükselen güvensizlik ortamı ve kaos, Suriye’nin güneyindeki istikrarı etkilerken, tüm bölgeyi etkileyen diğer gelişme ise Güney Suriye’nin son yıllarda Ortadoğu’nun uyuşturucu üretim ve dağıtım merkezi haline gelmesi olmuştur. Esed rejiminin en büyük sponsorları Rusya ve İran’ın, farklı coğrafyalarda da çatışma fonluyor olmaları sebebiyle Suriye’ye yönelik maddi yardım ve yatırımlarının yetersizliği, rejimi hedef alan uluslararası yaptırımlar ve savaş sebebiyle yaşanan büyük ekonomik yıkım, Şam’ı alternatif finansman arayışına sokarken, uyuşturucu, bu arayışın çıktısı olarak rejimin bir numaralı alternatif gelir kaynağı haline gelmiştir. Mahir Esed komutasındaki 4. Zırhlı Tümen ve Hizbullah’ın başını çektiği uyuşturucu üretim ve dağıtım ağı, Humus ve Şam başta olmak üzere Suriye’nin batısında milislerce korunan çok sayıda tesiste üretilen uyuşturucu maddeleri, kara ve deniz yoluyla bölge uyuşturucu ağına ulaştırmaktadır. Rejim ve müttefiki İran unsurlarının ortaklaşa gerçekleştirdiği bu operasyonda, Ürdün sınırı, kaçakçılık için en sıcak rota haline gelmiştir. Amman yönetimi ilk etapta tehlikenin boyutunun farkına varmasa da ülke içerisinde yakalanan büyük miktarlarda uyuşturucu taşıyan sevkiyatlar ve sınırda uyuşturucu kaçakçısı çetelerin Ürdün sınır muhafızlarıyla çatışmalara girmeye başlamalarının ardından harekete geçmiştir. İstihbarat yetkililerinin kamuya duyurulan temaslarının ardından Ürdün Kralı Abdullah, Ekim 2021’de Suriye rejimi lideri Beşşar Esed ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir. 2011’den sonra ilk kez gerçekleşen bu görüşmede, ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve Suriye’nin istikrarı ve egemenliğine yönelik Amman’ın destek verme niyetinde olduğu Kral Abdullah tarafından Beşşar Esed’e iletilirken, bu görüşme, Amman-Şam ilişkilerinin normalleşmesinin başlangıcı olarak görülmüştür.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ve Suriye Başkanı Beşşar Esed
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Suriye'nin başkenti Şam'a yaptığı resmi ziyarette Devlet Başkanı Beşşar Esed ile bir araya geldi. (Ürdün Dışişleri Bakanlığı-Handout/AA, 3 Temmuz 2023)

 

Amman'ın Dera Başarısızlığı

Amman, bu hamle sonucunda Şam ve Tahran ile iş birliği halinde sınır güvenliğine dair yaşadığı sorunları daha da büyümeden engelleyebileceğini düşünürken sonuç ise Dera’daki süreçten dahi daha büyük bir başarısızlık olarak tarihe geçmiştir. Suriye rejiminin dönem dönem gerçekleştirdiği ve kaçakçı çetelerini hedef alan göstermelik operasyonların sınır güvenliği ve bölgedeki uyuşturucu ağının faaliyetlerine herhangi bir etkisi olmamıştır. Sınırdaki güvenlik sorunları, durmak ve azalmak yerine günden güne artmaya devam ederken, Amman yönetimi, ilk etapta süreci izlemekle yetinmiş ardından ise yetkili ağızlarca rejimi uyaran açıklamalarda bulunmuştur. Şam’ın umursamaz tavrı sonucunda normalleşme sürecinin asli hedeflerine yaklaşamayacağı anlaşılınca Amman, yeni taktiklerle soruna yaklaşmayı tercih etmiştir. Söylem bazında da olsa normalleşme sürecine devam eden Amman yönetimi, eylem bazında ise Suriye-Ürdün sınırındaki kaçakçı unsurlara karşı sert önlemler almaya başlamıştır. Önce sınır hattında sınırı taciz eden çete unsurlarının ağır silahlarla vurulması şeklinde vuku bulan cevaplar, ilerleyen dönemde, sınırın Suriye tarafındaki bazı köylerin ağır silahlarla karadan ve havadan vurulması şeklinde sertleşmiştir.

2023 yılı, Ürdün-Suriye sınırının en gergin ve sorunlu olduğu dönem olarak görülürken, Ürdün’ün dozajı artan sertliğinin de bu dönemde yukarı yönlü hareket ettiği gözlemlenmiştir. Şubat içerisinde Ürdün Sınır Muhafızları, kaçakçılara ait olduğu düşünülen ve uyuşturucu madde haricinde hafif silahlar taşıdığı öne sürülen insansız hava araçlarını (İHA) düşürdüklerini duyurmuşlardır. Ürdün’ün yılın ilk yarısında dönem dönem sınırın Suriye tarafında bulunan bazı köyleri, kaçakçıları hedef almak bahanesiyle ağır silahlarla karadan karaya vurduğu öne sürülmüştür. Mayıs’ta ise Suveyde vilayeti kırsalında “kaçakçıları” hedef aldığı öne sürülen bir Ürdün hava saldırısı gerçekleşmiştir. Yerel kaynaklar bu saldırıda Ürdün makamlarının iddiasının aksine içlerinde 5’i çocuk olmak üzere 7 sivilin öldüğünü öne sürmüşlerdir. Ürdün’ün karadan saldırılarına havadan da müdahale eklenmesine karşın Suriye rejimi, tüm bu yaşananlara karşı sessiz kalmayı tercih etmiştir. Rejim kendi egemenliğine yönelik Amman saldırılarına doğrudan cevap vermese de bölgedeki kaçakçı şebekesinin faaliyetlerinin devamını sağlamıştır.

Eylül’de Ürdün Sınır Muhafızları bu yıl içerisinde toplam 11. Kez, kaçakçılara ait İHA’ların Ürdün hava sahasına geçmeye çalışırken tespit edilip vurulduğunu duyurmuştur. Aralık içerisinde Caber-Nesib sınır kapısında Ürdün Emniyet’i tarafından gerçekleştirilen operasyonda karayoluyla Ürdün’e sokulmak istenen 565 bin adet Captagon hapının ele geçirildiği duyurulurken, yine kaçakçılara ait İHA’lar sınır hattında Ürdün güçlerince düşürülmüştür. Yılın son günlerinde ise kaçakçı çeteler ile sınır hattında vuku bulan çatışmada bir Ürdün Sınır Muhafızı’nın ölmesi, Amman’ın sert tepkisine yol açmıştır. Bu hadiseden birkaç gün sonra Suveyde kırsalına Ürdün tarafından hava saldırıları gerçekleştirilmiştir. Amman, sınır hattındaki bu hava saldırısı taktiğine Ocak 2024 içerisinde de başvururken yerel kaynaklar, Amman saldırılarında sivil ayrımı gözetilmediğini ve çok sayıda sivilin bu saldırılardan zarar gördüğünü iddia etmişlerdir. Aralık ve Ocak’ta yoğunlaşan Ürdün müdahalelerine dair Amman’dan gelen açıklamalar, Şam’ı suçlar nitelikte olmuştur. Ürdün Dışişleri Bakanlığı, Suriyeli muhataplarının Suriye topraklarında faal olan ve Ürdün’ün güvenliğini tehdit eden kaçakçılar ve onlara ait tesislerle alakalı bilgilendirildiklerini lakin Şam’ın herhangi bir aksiyon almaması sonucu Amman’ın müdahale ettiğini duyurmuştur.

 

Sınırdaki Sürecin Anlattıkları ve Olasılıklar

Kral Abdullah ile Beşşar Esed arasında gerçekleştirilen ilk temasın ardından geçen iki yılı aşkın süreçte sınır hattındaki güvenlik sorunlarının artarak kronikleşmesi, Ürdün’ün yükselen bir ivmeyle angajman kurallarını genişleterek her defasında daha sert müdahaleler gerçekleştirmesi ve buna karşılık Suriye rejiminin bölgede herhangi bir inisiyatif almaması, rejime ve bölgenin geleceğine dair bazı çıkarımlara ışık tutmuştur. Suriye’de savaş ortamının sona erdiği ve Esed rejimi ile normalleşme sürecinin bölge aktörleri için artık “zorunlu” bir seçeneğe dönüştüğü tezleri, Ürdün vakası özelinde somut bir şekilde çürümüştür. Şam yönetimi, ülkenin pek çok bölgesinde olduğu gibi Güney Suriye’de de kaos ortamını ortadan kaldırma ve güven ortamı inşa etme görevinde başarısız olmuştur. Bu yönde inisiyatif almaya dair niyeti olmayan rejim, inisiyatif alma yönünde irade koyduğunda pratikte başarılı olmasını sağlayacak askeri ve ekonomik kapasiteden de yoksun konumdadır. Amman’ın sözlü ve fiili tepkilerine karşılık Şam’ın aksiyon almaması buna ek olarak İran destekli unsurlarla Güney Suriye’de uyuşturucu üretim ağının son sürat devam ettirilmesi, Şam ile “kazanım odaklı” yakınlaşma sürecine giren veya girmeyi düşünen tüm aktörlere Suriye’nin “güvenilir” bir aktör olmaktan uzakta olduğunu göstermiştir. Kendi toprakları üzerinde egemenliğini koruyamayan, pek çok bölgesel aktörün kara ve hava operasyonlarına karşı sessiz kalan veyahut sadece kınama yayınlayabilen Esed rejimi, hakimiyeti altındaki toprakları ise kendisine ve İran’a bağlı milislerle ortak bir şekilde yönetmekte ve adeta Suriye’yi bir “milisler rejimine” çevirmektedir.

 

Bölgenin Sürekli Kaos Üreten Yapısı

Bölgenin milislerin kontrolünde sürekli kaos üreten yapısı, Suriye üzerinde etkinliğini artırmak isteyen tüm bölgesel ve küresel aktörler için oldukça uygun bir müdahale zemini oluşmasına yol açmıştır. Dera’da güvenlik, Suveyde’de ise sivil direniş sebebiyle rejim kırılgan bir konuma sahip gözükmektedir. İsrail ve ABD başta olmak üzere Şam ve Tahran’a bölgede tırpan atmak isteyen aktörler, Güney Suriye’de hem hava saldırıları yoluyla doğrudan hem de istihbarat unsurları üzerinden sahada gerçekleştirilen muhtelif eylemlerle dolaylı olarak faaliyet göstermektedirler. Ürdün’ün halihazırda yaşadığı süreç Amman yönetiminin Şam ve müttefiklerinin niyet ve kapasiteleri hususunda farkındalık yaşamasına yol açmış olabilir. Bu durum, Ürdün istihbaratının rejim ve İran unsurlarını hedef almak isteyen aktörlerle istihbarat paylaşımı başta olmak üzere yoğun bir şekilde iş birliğine gitmesine yol açabilir. Ürdün, sınır hattında gerçekleştirdiği müdahalelerde, “kaçakçıları” hedef aldığını söyleyerek sürecin bir Ürdün-Suriye çatışması zeminine kaymasının önüne geçiyor olsa da fiilen rejim ve İran milislerinin Ürdün ulusal güvenlik çıkarlarının zıt yönünde hareket ettiklerini müşahede etmektedir. Bu sebeple Amman’ın söylem bazında ikili ilişkileri devam ettirirken, arka planda rejim ve İran unsurlarına bölgede maliyet çıkaracak faaliyetlere taraf olması beklenmelidir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası