Kriter > Dış Politika |

Avrupa Birliği Almanya’dan İbaret Değil


Türkiye’nin Almanya ile yaşadığı yüksek düzeyli gerilimden dolayı son dönemde Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerimizde Almanya’ya çok fazla odaklanmış durumdayız.

Avrupa Birliği Almanya dan İbaret Değil

Türkiye’nin Almanya ile yaşadığı yüksek düzeyli gerilimden dolayı son dönemde Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerimizde Almanya’ya çok fazla odaklanmış durumdayız. Halbuki her ne kadar AB’nin dominant gücü olsa da Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulması meselesinde yalnız kalmasında görüldüğü üzere Almanya her istediğini hayata geçirebilecek kadar güçlü değil. Zaten AB’nin karar alma mekanizmaları da tek bir ülkenin AB’yi domine etmesine izin vermemektedir. Dolayısıyla AB Almanya’dan ibaret değil.

Buna rağmen Almanya’nın 2000’li yıllardan sonra yaptığı reformlar ve gösterdiği ekonomik gelişmeyle birlikte AB’nin birçok kurumunu ve Avrupa’yı ekonomik olarak domine etmeye başladığı da doğru bir tespit. Bu noktada dikkat etmemiz gereken Almanya’nın “çekimser lider“ olarak tanımlanıyor oluşudur. Bu noktada sorulması gereken soru çekimser liderin neyden çekindiği sorusudur.

Almanya AB’yi Domine Etmek İstiyor

Bu sorunun cevabı Almanya’nın Avrupa tarihi içerisinde oynadığı problemli rol ve iki dünya savaşında neden olduğu yıkımdır. Bu noktada Almanya’nın Avrupa politikası, fincancı katırlarını (Fransa ve İngiltere‘yi) ürkütmeme üzerine kuruludur. Bundan dolayı Almanya görünürde çok taraflılık ve diplomasiye vurgu yaparken geri planda AB kurumlarını domine etmeyi hedefleyen bir strateji izlemektedir.

Fakat Brexit kararı Almanya’nın bu politikasının herkes tarafından satın alınmadığını göstermiş durumdadır. Avrupa üzerinde kurmaya çalıştığı hegomonya nedeniyle Almanya özellikle Macaristan, Yunanistan ve Polonya gibi ülkelerle gerilimler yaşamaktadır. Bu noktada Fransa açıktan muhalefet etmese de birçok konuda kendisini Almanya’dan ayrıştırmaktadır.

Türkiye ile yaşanan gerilim aslında Almanya’ya AB içerisindeki gücünün sınırlarını da göstermiş durumdadır. Bu noktada Avusturya dışında neredeyse hiçbir devletin Almanya’nın Türkiye ile müzakerelerin sona erdirilmesi yahut dondurulması talebini desteklemediğini hatırlamalıyız. Zira bu devletler ideolojik tutum, aşırı sağın yükselmesi ve Türk diasporasından duyulan korkudan dolayı Almanya ve Avusturya’nın Türkiye politikasının irrasyonel bir noktaya sürüklendiğini fark etmiş durumdadırlar. Yine bu devletler terörle mücadele, güvenlik ve mülteci meselesi gibi hususlarda Türkiye’nin kendi ülkeleri için oynadığı hayati rolün de farkındalar. Dolayısıyla kendi çıkarlarına doğrudan aykırı ve duygusal bir zeminde gelişen Almanya’nın irrasyonel Türkiye politikasına karşı çıkmaktalar.

Türkiye’nin Yapması Gerekenler

Bu noktada Türkiye‘ye düşen Avrupa kıtasında Almanya ve Avusturya dışındaki aktörlerle ilişkilerini derinleştirmek olmalıdır. Bu çerçevede Birleşik Krallık her ne kadar AB’den çıkıyor olsa da Türkiye’nin yeni stratejisinde önemli bir rol oynamaktadır. Zira her iki ülke de Almanya’yı dengelemek noktasında ortak çıkarlara sahiptirler ve son dönemdeki yakınlaşma da bunu teyit etmektedir. Diğer taraftan Türkiye; İtalya, Fransa ve İspanya gibi AB’nin görece büyük devletleri ve Polonya, Macaristan gibi diğer küçük devletleri ile ikili ilişkilerini daha da derinleştirmelidir. Bu bağlamda uzun vadede hem turizm hem de ticaret açısından Almanya’ya olan bağımlılığımızı tedricen azaltmak gerekecektir. Zira Almanya’nın yeni Türkiye politikası konjonktürel olmaktan ziyade Türkiye üzerinde baskı kurmayı amaçlayan uzun vadeli bir politikaya işaret etmektedir.

Türkiye’nin AB’ye yakın gelecekte üye olması bugünkü şartlar göz önünde bulundurulunca oldukça düşük bir ihtimal olarak görülmektedir. Diğer taraftan iki tarafın çıkarları Almanya’nın istediği şekilde müzakerelerin dondurulması yahut sona erdirilmesine de müsaade etmemektedir.

Bu noktada neredeyse herkesin üzerinde ittifak ettiği gümrük birliğinin güncellenmesi meselesi Türkiye-AB ilişkilerinde pozitif bir gündem oluşturulması konusunda tek seçenek gibi durmaktadır. Almanya’nın bu konudaki muhalefetinin seçimlerden sonra yumuşama ihtimali bulunmaktadır. Böyle bir gelişme olmaması halinde Türkiye hem diğer AB üyesi ülkeleri yanına alarak hem de mülteci anlaşmasınının iptal edilmesini gündeme getirerek Almanya üzerinde baskı kurmalıdır. Zira gümrük birliğinin güncellenmesi hem iki tarafın ticari çıkarları açısından elzemdir hem de tıkanan ilişkilerin tekrardan rayına oturtulması açısından elde kalan son mekanizma gibi gözükmektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası