Kriter > Dış Politika |

Hindistan-Bangladeş İlişkilerinde İyimser Olmak Zor: Toplumsal Kırılganlık Prizmasından Bakış


Delhi'nin Hasina yönetimiyle geleneksel uyumu, stratejik çıkarlarını güvenceye almış olabilir ama on yıllar boyunca Bangladeş'in diğer kesimlerini yabancılaştırdı. Hasina'nın uzun görev süresi Delhi'nin etkisini sağlamlaştırdı ama şimdi durum, sınır cinayetleri ve su paylaşım anlaşmaları gibi çözülmemiş ikili sorunlar ve iç siyasete müdahale algısıyla körüklenen Bangladeş'teki Hindistan karşıtı duygularla daha da kötüleşirken Hindistan'ın iç politikaları durumu daha da karmaşıklaştırıyor.

Hindistan-Bangladeş İlişkilerinde İyimser Olmak Zor Toplumsal Kırılganlık Prizmasından Bakış
Bangladeş'in başkenti Dakka'daki parlamento binası önünde hükümet karşıtı protestocular toplandı. (Rahadh Sarker / AA, 5 Ağustos 2024)

Bangladeş'te Şeyh Hasina yönetimi, 5 ay önce halk protestolarıyla devrildi. Devrik Başbakan Hasina, devrilmesinden bu yana Hindistan’ın başkenti Delhi'de yaşıyor. Hasina iktidarının düşüşü, Hindistan'ın, arka mahallesinde en yakın ortağını kaybetmesi anlamına geliyor. Daha beş ay önce Hindistan-Bangladeş ilişkilerinin bu denli hızla kötüye gideceği düşünülemezdi. Sorunun merkezinde Delhi'nin yalnızca Hasina'yı misafir etmesi değil, aynı zamanda Hasina'nın Bangladeş siyaseti hakkındaki tartışmalı görüşlerini açıklamasına izin vermesi ve Hindistan kaynaklı dezenformasyon, yanlış bilgi, sahte haber veya propaganda da yatıyor.

Bangladeş, şu an 15 yıllık Hasina iktidarının düşüşünün ardından bir geçiş sürecinde. Hasina'nın laik Avami Birliği, Hindistan'la derin köklere sahipti; babası ve Bangladeş'in kurucusu Şeyh Mucib, Delhi'nin yardımıyla 1971 Kurtuluş Savaşı'nı kazanmasının ardından Hindistan yanlısı bir tutum takınmıştı. 1975 darbesinin ardından 1981'de Bangladeş'e geri dönene dek Delhi'de ağırlanan kızı Hasina da Hindistan yanlısı duruştan ödün vermedi. Ana muhalefet olan ve büyük bir çoğunlukla muhafazakarlar tarafından desteklenen Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin ise Hindistan'la ilişkileri sorunluydu; Delhi'nin karşı çıktığı radikal İslamcı gruplarla ittifak kurmuştu ve militan gruplara Avami Birliği kadar sıkı takip uygulamıyor, Pakistan ve Çin'le yakın ilişkiler gözetiyordu. Bangladeş'te İslam yanlısı güçlerin geleneksel olarak güçlü olduğu bir gerçek; Avami Birliği ve özellikle Bangladeş Milliyetçi Partisi, seçimler sırasında bu İslami güçlerin desteğini arar. Ön saflarında Cemaati İslami'nin bulunduğu İslam partileri, kendi başlarına siyasi gücü ele geçiremeyeceklerini bilir.

Geçiş sürecinin kaotik ve belirsiz doğasında, toplumsal düzlemde de anarşik hareketler başrolde olabiliyor. Böyle zamanlarda ne yazık ki çoğunlukla ülkenin en güçsüzleri veya azınlıkları hedef tahtasına oturtulabiliyor. Bangladeş'te bu, Hindu azınlık oldu. Bu da Bangladeş'teki gelişmeleri kaygıyla izleyen Hindistan'ı tetikledi. Hindistan, Bangladeş'e yaklaşımını, dini saikler çerçevesinde yönlendirerek ve güdümlü saldırıları, Hindu kuşatması olarak betimleyen kışkırtıcı söylemlere başvurarak; dezenformasyon, yanlış bilgi, sahte haber veya propaganda yayıyor. Bu durum ise kendi içindeki Hindu çoğunluğu Müslüman azınlıkla karşı karşıya getirmekten, Hindistan-Bangladeş bağlarına zarar vermekten ve Bangladeş'teki kırılgan süreçten geçen toplumsal kargaşayı körüklemekten başka işe yaramıyor. Yalnızca Hindistan'da Hindu ve Müslüman toplumları arasında yeniden kırılganlaşan toplumsal duyguları ve Bangladeş'te artan Hindistan karşıtı duyguları harlamaya yol açıyor.

 

Bangladeş'te Ne Yaşanmıştı, Şimdi Durum Ne?

Temmuz başında üniversite öğrencileri tarafından başlayan ve kısa sürede kitlesel harekete dönüşen protestoların nedeni, Bangladeş'teki kamu hizmeti işlerinin önemli bölümünü rezerve eden tartışmalı kota sisteminin yeniden yürürlüğe girmesiydi. Bangladeş'in kota sistemine göre, devlet işlerinin yüzde 56'sı çeşitli gruplara ayrılarak; bunların yüzde 30'u, 1971'de o zamanki Batı Pakistan, şimdiki Pakistan rejimine karşı savaşan özgürlük savaşçılarının çocukları-torunları için ayrılıyordu. Diğer kotalar ise yüzde 10'u kadınlar, yüzde 10'u marjinal kabul edilen geri kalmış bölgeler, yüzde 5'i yerli nüfus gibi azınlıklar ve yüzde 1'i fiziksel engelli kişiler için sıralanıyordu. 1972'de getirilen kota sistemi, 2018'de öğrencilerin reform talebi üzerine patlak veren büyük protestoların ardından kaldırılmıştı. Ancak 5 Haziran 2024'te, Bangladeş Yüksek Mahkemesi, özgürlük savaşçısı kökenli birinin başvurusu üzerine kota sistemini yeniden yürürlüğe koydu. Bunun üzerine bir kez daha başlayan protestolar, özellikle hükümet pozisyonlarının 1971 Savaşı'nda savaşan özgürlük savaşçılarının torunlarına ayrılan yüzde 30'luk dilime karşı uzun süreli öfkeden kaynaklanıyordu.

Altı yıl içinde ikinci kez ülke çapında harekete dönüşen ve bu kez bir ay içinde hükümeti devirerek Hasina'nın ülkeden kaçmasına yol açan bu protestolarda, öğrencilerin öfkesinin böylesine tetiklenmesinde, Hasina'nın, "Onlar [protestocular] özgürlük savaşçılarına karşı neden bu kadar kızgın? Özgürlük savaşçılarının torunları kota avantajlarından yararlanmıyorsa Razakarların torunları mı yararlanmalı?" sözlerinin yani Bangladeş'te aşağılayıcı bir etiket olan "razakar" ifadesinin büyük payı vardı. Razakar, 1971 Savaşı sırasında o zamanki Doğu Pakistan'ın (şimdi Bangladeş) insanlarına işkence etmek ve öldürmek için Pakistan ordusuyla iş birliği yapan insanları ifade ediyor. Razakarların, Bangladeş tarihindeki en kötü hainler olduğu konusunda fikir birliği bulunuyor.

Hasina'nın Avami Birliği, 1971 Savaşı ruhunun ve bağımsız Bangladeş'in gerçek sahipleri olduklarını iddia ediyor ve Bangladeş Milliyetçi Partisi gibi muhalefet partilerinin Cemaati İslami'yle ilişkilerinden dolayı Kurtuluş Savaşı ruhuna karşı durdukları anlatısı etrafında siyaset yapıyorlardı. Cemaati İslami, liderlerinin Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan ordusuyla iş birliği yapmak, özgürlük savaşçılarına ve Bangladeş'in geniş nüfusuna karşı savaş suçları işlemekle suçlanan din odaklı bir parti. Hasina hükümetine göre, Bangladeş Milliyetçi Partisi ve Cemaati İslami, terörist ve yozlaşmış partilerken Avami Birliği Bangladeş'in ekonomik büyüme ve ilerlemesine yelken açmıştı. Ancak 2014, 2019 ve 2024'teki seçimlerin doğası hakkında ulusal ve uluslararası alandaki kaygılar, son yıllarda hükümetin diğer krizlerle birlikte enflasyonu da yönetememesi ve kamu-özel sektörlerde yolsuzluk konusundaki kaygılar gibi Hasina hükümetine yönelik rahatsızlıkların birikimi, gençler ve ülkenin genel nüfusu arasında kitlesel öfke oluşturdu. Bu öfke, Hasina yönetimini devirirken 8 Ağustos'ta Nobel ödüllü Muhammed Yunus'un başkanlık ettiği geçici hükümet kuruldu. Bugün seçim olsa kazanma potansiyeli yüksek olan Bangladeş Milliyetçi Partisi, genel seçimlerin yapılmasını talep etti ancak henüz bir netlik yok.

Bangladeş Eski Başbakanı Sheikh Hasina
Bangladeş Eski Başbakanı Sheikh Hasina Hindistan'da. (Basın Enformasyon Bürosu / AA, 22 Haziran 2024)

 

Hindistan Kaynaklı Dezenformasyon ve Hindistan'ın Kendi Azınlıklarına Yönelik Tutumu

Hasina'nın, Hindu keşiş Chinmoy Krishna Das'ın tutuklanmasını geçici hükümetin düşmanlığına örnek göstererek, Bangladeş'te azınlıkların zulme uğradığına ve geçici hükümet başkanı Yunus'un azınlıklara karşı "soykırım" düzenlediğine ilişkin Delhi'den sarfettiği suçlamaların, Bangladeş hükümetini rahatsız etmesi şaşırtıcı değil. Yunus, 9 Aralık 2024'te Hindistan Dışişleri Sekreteri Vikram Misri'yi başkent Dakka'da kabul ettiğinde, bunu belirtme fırsatını kaçırmadı: "Halkımız kaygılı çünkü (Hasina) oradan (Delhi'den) birçok açıklama yapıyor. Bu gerginlik çıkarıyor."

Bangladeşli Hinduların gerçekte ne kadar şiddete maruz kaldığını kesin olarak bilmek zor, ancak elbette "soykırım" çok ağır bir iddia. Bangladeş bazı saldırıları kabul ederken bunun büyük ölçekte gerçekleştiğini reddediyor; Hindistan'ın Hindutva çevrelerinin tehdit algılarını motive etmek için dezenformasyon ve yanlış bilgi yaydığına inanıyor. Bangladeş'teki Hindu karşıtı olayların Hindistan'da Hindu duygularını harekete geçireceği tahmin edilebilir. Sosyal medya ve sahte haberlerin bol olduğu bu zamanda, Bharatiya Janata Partisi (BJP) ve Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS) gibi grupların domine ettiği Hindistan'ın Hindutva güdümlü siyasi iklimi, ülkedeki toplumsal durumun Bangladeş'te yaşananlardan farklı olmadığı gerçeğini doğuruyor. Hindistan'daki 200 milyon Müslümanın ikinci sınıf vatandaş statüsüne düşürüldükleri gerçeğiyle ne yapılmalı örneğin. Mesela Bangladeş'te Hindular, nüfusun yüzde 8'ine tekabül ederken devlet işlerindeki payları yüzde 30 oranında. Hindistan'da Müslümanlar ise nüfusun yüzde 15'ini oluştururken devlet işlerinde yalnızca yüzde 2'lik bir dilime sahip. Bangladeş'teki geçici hükümeti istikrarsızlaştırmak ve toplumsal gerilimleri kışkırtmak gibi görünen Delhi'nin Bangladeş stratejisi, ancak Bangladeşli liderleri giderek artan Hindistan karşıtı seçmenlere hitap etmek zorunda bırakır ve günün sonunda bu Hindistan'ın başını ağrıtır. Aralık başında radikal Hindu grupların Agartala'daki Bangladeş'in misyon binasına saldırısı da Hindistan'daki radikalleşmeyi gözler önüne seriyor.

 

Hindistan'ın Mahalle Yaklaşımı ve Hindistan-Bangladeş İlişkilerinin Belirsizliği

Hindu milliyetçisi BJP, Hindistan'ın çok güçlü olduğunu, bölge nüfusunun, GSYİH'sinin ve askeri gücünün beşte üçünü oluşturduğunu ve Müslüman karşıtı nefret konusunda tekel sahibi olduğunu düşünüyor. Yani Müslüman ve Budist çoğunluklu ülkeler, Hindu karşıtı duygular sergilemeye cesaret ederse kınanmayı hak eder. Ancak gücün beraberinde sorumluluğu da getirmesi gerektiği anlaşılmalı. Bir zamanlar Hindistan'ın, özünde laik ahlakın bulunduğu bölgenin doğal koruyucusu olduğu gerçeği vardı. Müslüman karşıtı politikalarıyla Hindistan'ı on yıldır yöneten BJP, komşu ülkedeki azınlıklar için kaygı ve kınama sunduğunda kulağa ironik gelir.

Güney Asya karışık bir torba: Sekiz ülkenin ikisi (Hindistan ve Nepal), Hindu çoğunluklu ancak anayasal olarak laik, ikisi (Bhutan ve Sri Lanka) anayasal olarak garantili Budist yönelimli Budist çoğunluk ve üçü (Afganistan, Maldivler ve Pakistan) tamamen İslami. Maldivler'in durumu dikkat çekici; İslami karakterini bir kenara bırakın, yüzde yüz Sünni ve yurt dışındayken bir Maldivli, örneğin Şii gibi herhangi bir mezhepten biriyle evlenirse, takımadalara tekrar girmesi engellenir. Bangladeş sanki laiklikle saklambaç oynuyor. Kuruluşundan (1972) sonra laik bir ülke olarak başladı, dört yıl içinde İslam devletine dönüştü ve ardından on yıl kadar sonra tekrar belli belirsiz laik oldu. Mevcut gerçekler dikkate alınırsa, getirilebilecek anayasal değişikliklerin laikliği daha da sulandırması muhtemel. Hindistan'daki Hindutva güçlerinin de laikliği sulandırdığı görülüyor. Diğer laik Hindu çoğunluklu ülke Nepal'de kraliyetçiler düştüler ama pes etmediler; elverişli durumda monarşiyi yeniden kurmak ve Nepal'i bir kez daha Hindu ulusu ilan etmek üzere beklemedeler. Bu fikrin RSS tarafından desteklendiği iddia ediliyor.

Hasina ve laik partisi, Hindistan'a çok şey borçlu; 2008'de özgür seçimlerle hükümeti kurmasının akabinde Hasina'nın sonraki 15 yılda özgür seçime izin vermediği iddialarıyla Bangladeşlilerin çoğunluğunda genel hoşnutsuzluk oluşturmasına karşın yönetimde kalabilmesinin en önemli dayanağı Hindistan'ın doğrudan desteği. Bangladeş'te yaşananlar, Delhi'yle Avami Birliği arasındaki uyumu bozdu ve ikili ilişkilerde belirsizlik oluşturdu. Bangladeş Uluslararası Krishna Bilinci Topluluğu'nun (ISKCON) eski lideri Hindu Das'ın tutuklanması, isyan suçlamaları ve diplomatik mülklere saldırılar gerginliği tırmandırdı ve iki komşu ülke arasındaki bağların kırılganlığını perçinledi.

Hindistan, Küresel Güney'in lideri olduğunu düşünüyor olabilir, ancak kendi arka bahçesinde hepsi Küresel Güney'e ait komşularının güvenini kazanmayı başaramadı. Delhi'nin mahalle yaklaşımı, her şeyden önce güvenlik prizmasından bakar. Komşularının çıkarlarından çok kendi güvenlik kaygıları önceliklidir. Delhi'yle uyumlu ve Pakistan karşıtı bir komşu olmak gerekir ve bu, politik ve ekonomik olarak istikrarlı bir komşudan önce gelir. Ancak Delhi'nin mahalle yaklaşımı kırılgan, çünkü Bangladeş örneğinde görüldüğü üzere bu yaklaşımını komşularının hükümetlerine endeksleyerek yapılandırıyor ancak hükümetler geçici. İşlevsel mahalle yaklaşımı, rejim değişikliklerine dayanacak yapısal ilişkiler kurmakla olur.

Delhi'nin Hasina yönetimiyle geleneksel uyumu, stratejik çıkarlarını güvenceye almış olabilir ama on yıllar boyunca Bangladeş'in diğer kesimlerini yabancılaştırdı. Hasina'nın uzun görev süresi Delhi'nin etkisini sağlamlaştırdı ama Hindistan'ın tek bir siyasi varlığa karşı kayırmacılığına dair algıları artırdı. Şimdi güvenilir bir ortağı kaybeden Delhi, geçici hükümetle yeniden güven inşa etmek zorunda. Bu dinamik, sınır cinayetleri ve su paylaşım anlaşmaları gibi çözülmemiş ikili sorunlar ve iç siyasete müdahale algısıyla körüklenen Bangladeş'teki Hindistan karşıtı duygularla daha da kötüleşirken Hindistan'ın iç politikaları durumu daha da karmaşıklaştırıyor. Etno-milliyetçiliğin yükselişi ve Müslümanların Hindistan siyasetinde marjinalleştirilmesi, kültürel ve dini kimlik konusunda köklü anlayışa sahip Müslüman çoğunluklu Bangladeş'te etki bırakıyor; Hindistan'daki mezhepsel şiddet olayları ve ayrımcı politikalar, Bangladeş'te Hindistan karşıtı duyguları körüklüyor.

Ancak her şey kaybedilmiş değil. Yunus, Hindistan'la iyi ilişki istediğinin sinyalini verdi ancak Delhi, Hasina'yı geri vermeli ve Hindulara yönelik şiddetin boyutunu abartmayı bırakmalı. Hindistan, Hindular için daha fazla koruma ve Bangladeş'teki İslamcı aşırılıkçı faaliyetlere sınırlama getirilmesini istiyor. Bu noktalarda anlaşmaya varmak mümkün görünüyor. Ayrıca, Delhi'nin iç politikasında Müslüman nüfusuna karşı kapsayıcı ve çoğulcu yaklaşımlar benimsemesi hem Bangladeş'teki Hindistan karşıtı duyguları hafifletmeye hem de bölgesel lider olarak imajını güçlendirmeye yardımcı olur.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası