Kriter > Dış Politika |

Irak ve Suriye Baaslarının Tarihi Süreçlerine Bakış


20. yüzyılda Suriye ve Irak siyasetini şekillendiren Baas partisi, bölge siyasetine yön veren gelişmeler ve aktörlerin ilişkileri, yıllar boyunca rekabet, gerilim ve sonrasında ilişkilerin tamamen kesildiği düşmanlığa varan çekişmelere sahne olmuştur. Irak’ta Baas, Batı emperyalizmine karşı bir motivasyonla iktidara gelerek muhafazakar tandansıyla karşımıza çıkarken, Suriye’de ise feodal sistemin adaletsizliğine karşı daha çok sınıfsal bir motivasyonla iktidara gelmiştir.

Irak ve Suriye Baaslarının Tarihi Süreçlerine Bakış

30 Mart 1949, Şam. Sabah 7’de Şam Radyosu normal yayın akışını keserek askeri marş yayınlar. Ardından bir komutan şöyle bir duyuru yapar: "Bir numaralı bildiri: Ulusa ve ona olan değerlere bağlılığımız gereği ülkeyi yönetenlerin keyfiliği, ilkesizliği ve aziz milletimizin menfaati dışındaki tutumları sonucunda yönetimi geçici olarak ele aldık...” Bildiriyi okuyan Hüsnü Zaim, bildiriyi kaleme alan ise Ekrem Havrani’dir. Bu bildiri 1949 ve 1970’ler arasında 20 darbeye tanık olan Suriye’deki askeri darbelerin ilkiydi. Darbeyi gerçekleştiren, geçmişte Osmanlı ordusunda subay olan Suriye Genelkurmay Başkanı Hüsnü Zaim’di.[1]

 

Arap Sosyalist Partisi

Eylül 1950’de Ekrem Havrani, Arap Sosyalist Partisi’ni kurdu. Havrani, Arap dünyasında bir partinin kuruluşunda hem “Arap” hem “sosyalist” kelimesini bir arada kullanan ilk liderdir. Ekrem Havrani, “adaletsiz feodal sisteme” karşı Arap çiftçileri partisinde örgütledi. Önemli toprak sahibi bir aileden gelmesine rağmen, adaletsiz bulduğu gelir düzeni ve sisteme karşı çiftçilerle kurduğu örgütlü yapıyı çok kısa bir sürede hem orduda hem toplumda geniş bir kitleye yaymayı başardı. Bu kitle, binlerce çiftçinin katıldığı, Eylül 1951’de Halep’te düzenlenen bir konferansta zirveye ulaştı. Arap dünyası ve kamuoyu bu kadar cesur devrimci söylemleri üstlenen bir konferansa ve örgütlenmeye ilk defa tanık oluyordu. Bu konferansın ardından şiddet eylemleri başladı. Kızgın topluluk, mahsulleri yaktı ve toprak sahiplerinin evlerini ateşe verdi.

 

Çiçekli’den Kaçış

Suriye darbelerinin üçüncü ve dördüncüsünün mimarı General Edip Çiçekli’dir. Kendisi aynı zamanda Havrani’nin eski dostu ve müttefikiydi. Çiçekli, ikinci darbenin ardından sert yaptırımlarla gazeteleri kapattı ve fikir özgürlüklerini kısıtladı. Bu yaptırımlar sonucunda, Havrani Lübnan’a kaçarak, orada yine Edip Çiçekli’nin zulmünden kaçan Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar ile bir araya geldi.

 

Arap Sosyalist Baas Partisi’nin Kuruluşu

Antifeodalizmin güçlü savunucusu halkçı Havrani’nin kurduğu Arap Sosyalist Partisi ve Sorbonne’da okuyan iki elitist solcu Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar’ın kurduğu Arap Baas Partisi liderleri bir araya gelir, dünya görüşü ve siyasi hedeflerinin tek olduğuna hükmeder ve partilerini birleştirme kararı alırlar. 1952’deki Beyrut sürgününde partilerini birleştirerek Arap Sosyalist Baas Partisi’ni kurarlar. Parti amblemine simgeleşen iki tarihi sloganı eklerler: “Ölümsüz bir ilkeye sahip tek Arap ulusu” ile “Birlik, Özgürlük ve Sosyalizm”.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Arap dünyası sömürgecilerden henüz kurtulmuş ancak bu sefer de Filistin’de Nekbe Günü (1948) ile büyük hüsrana uğramıştı. Yeniden şekillenen dünyada yükselen ulusalcılık atmosferinde doğan bu parti, Suriye ve bölge siyasetini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Yeni kurulan parti, 1954 seçimlerinde Suriye parlamentosunda Komünist Parti’den sonra en büyük ikinci parti olmuştur. Parti, örgütleme modeli ile kadrolaşarak Arap ulusunun birleşmesi ve sömürgeciliğe karşı direniş çağrısında bulunur. Parti organizasyonu, aslında çiftçilerin, çalışanların, heyecanlı entelektüel gençlerin ve halkın önemli tabanının birleşmesi anlamına geliyordu. Ancak Mişel Eflak ve Ekrem Havrani, başından beri daha çok askeri kadrolaşma üzerinde çalışıyordu.

Parti hızlı bir şekilde Arap dünyasına yayıldı ve Arap dünyasının çeşitli ülkelerinde şubeleşme yoluyla merkezleri kuruldu. Şubeler Irak, Yemen, Ürdün, Lübnan ve Libya gibi birçok Arap ülkesine yayılırken parti, 1963’ten beri Suriye’de ve 1968’den 2003’e kadar Irak’ta mutlak kontrolü ele geçirdi.

Baas Partisi, Şubat 1958’de Mısır ve Suriye arasında birlik ilan edilmesi ile Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır’ın talebi üzerine feshedilmişti. Bu birleşme Havrani’yi memnun etmişti çünkü partisinin kuruluş amacı ve sloganının önemli hedeflerinden biri olan “birlik” için çok önemli bir adım atılmıştı. Havrani, dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Şükrü el-Kuvvetli’nin siyasi emekliliği nedeniyle Birleşik Arap Cumhuriyeti başkan yardımcısı olarak atandı ve birlik devletindeki ilk Suriyeli figür oldu. Ancak bu pozisyonun zamanla sembolik bir pozisyon olduğu ortaya çıktı. Bu birleşmeden sonra Suriye’nin tüm devlet kurumlarını sadece Cumhurbaşkanı Abdülnnasır’ın kendi belirlediği Mısırlı kurmaylar yönetebiliyordu. Sonuç olarak Havrani’nin Cumhurbaşkanı Abdülnnasır ile olan fikir ayrılıkları ortaya çıktı ve Havrani, birlik hakkındaki eleştirilerini bariz bir şekilde açıklamaktan çekinmedi. Çok geçmeden 1959’da Arap Birliğindeki resmi sorumluluklarından istifa etti.[2]

1961’deki Suriye darbesi ile Birleşik Arap Cumhuriyeti feshedilmiştir. Baas Partisi, Eylül 1961’de Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin parçalanması ve partinin kapanmasından dolayı zayıflamıştı. Ancak bazıları Suriye kırsalında gizli bir şekilde örgüt halinde kalan ve Suriye ordusundaki Baas subaylarıyla güçlü bir şekilde ilişkili olan eski Baasçıların çekirdek üyeleriyle parti yeniden kuruldu.

Partinin kurulduğu yıllarda Ekrem Havrani, tercih olarak şehirli elit gruplardan çok kırsal kesimin ve ordunun örgütlenmesi ile ilgilenmişti. Fransız sömürgesi döneminde Fransız komutanlar, Suriye’deki askeri birlikleri daha çok fakir köylü azınlıklardan seçmeye özen gösterdiği için toplumun en kurumsal ve düzenli yapısı bu askeri kurumlardı. Sivil toplum olarak oldukça zayıf olan dönemin Suriye’sinde orduda örgütlenmek çok daha kolay ve etkin bir seçimdi. O dönemde Suriye’de orduyu siyasi olarak eğiten ve onlarla sıkı ilişkiler kuran ilk sivil politikacı Havrani’dir.

8 Mart 1963’te Baas subayları, gizli bir askeri komite kurarak partinin kontrolünü sivillerin elinden almayı amaçlamıştı. Bu komiteye göre halihazırdaki koşullarda gerçekleştirilecek sivil seçimlerin şaibeli olacağı kesindi. Subaylar, bunu gerekçe göstererek iktidarı ele geçirdikleri bir askeri darbe düzenlediler. Mısır’la birlik döneminde Mısır’da kurulan bu gizli örgütü 5 subay yönetiyordu: Muhammed Ümran, Salah Cedid, Hafız Esad, Ahmed el-Mir ve Abdul Kerim al-Cundi.[3] Darbe, partinin Eflakçılar olarak bilinen Mişel Eflak, Selahattin el-Bitar ve Münif Razzaz tarafından temsil edilen eski liderler ile Neo-Baas’çı harekete bağlı genç subaylar arasındaki güç mücadelesinin artması sonucunda gerçekleşmiştir. Darbe sonucunda yaklaşık 400 kişi öldürüldü. Darbe, Baas Partisi’nin Suriye ve Irak bölgesel şubeleri ile kendi Ulusal Komutanlıkları arasında kalıcı bir bölünme oluşturdu ve birçok üst düzey Suriyeli Baasçı, Irak’a kaçtı.

Salah Cedid’in önderliğinde kurulan yeni hükümet, Suriye tarihindeki en radikal yönetimdi. Bu dönemde Iraklı Baasçılara karşı sert bir propaganda kampanyası başlatıldı. Cedid’in hükümeti, 1970’te Hafız Esad’ı iktidara getiren Onarım Hareketi ile devrilecekti.

Irak'ta General Abdulkerim Kasım heykeli
 Irak'ta kanlı bir darbeyle iktidara gelen ve kraliyet dönemini sona erdiren General Abdulkerim Kasım, 8 Şubat 1963’te bu kez Baas Partisi destekli askerlerin desteğiyle devrildi. Kasım'ın devrildiği 8 Şubat olayları Irak'ta uzun yıllar sürecek Baas iktidarına kapı araladı. Baas'ın tek başına yönetimi ele geçirmesi ise 1968'de oldu. General Abdulkerim Kasım, yakın dönem Irak siyasi tarihinin önemli figürleri arasında yer alıyor. Fotoğrafta, Kasım'ın başkent Bağdat'taki heykeli görülüyor. (Murtadha Al-Sudani / AA, 8 Şubat 2023)

 

Irak

1958, 14 Temmuz sabahı. Bağdat Ulusal Radyosu aniden normal yayın akışını keser ve Irak Ulusal Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Albay Abdüsselam Muhammed Arif, ordunun bir numaralı bildirisini okur: “Ey onurlu halkımız, Allah’ın yardımı ve silahlı ulusal güçlerin desteğiyle, sevgili vatanımızı yönetirken, ulusal çıkarlarımızı manipüle ederek kendi kişisel çıkarları için kullanan, sömürgeciliğin kurduğu yozlaşmış krallığa ve hakimiyetine son verdik...”[4]

Irak Krallığı, İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren Arap milliyetçiliğinin önemli merkezi konumundaydı. Ekonominin kötü gidişatı ve ülkenin Batı ekseninin çıkarları doğrultusunda yönetilmesi, özellikle ordu içerisinde huzursuzluğa neden oldu. Üzerine 1955’te Bağdat Paktı’nın kurulması ve Irak kralı Faysal’ın Süveyş Krizi sırasında Mısır’ın İngilizler tarafından işgalini desteklemesi, bu huzursuzluğu daha da arttırdı. Başbakan Nuri es-Said’in politikaları, özellikle ordu içinde büyük tepkiler doğurdu. Muhalif gruplar, 1952’de Mısır monarşisini deviren Mısır Hür Subaylar Hareketi’ni örnek alarak gizlice örgütlenmeye başladılar. Irak’taki Panarapçı duygular, Şubat 1958’de antiemperyalizmin sadık bir savunucusu olan Cemal Abdünnasır liderliğinde Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla daha da güçlendi.

Temmuz 1958’de Irak Kraliyet Birlikleri, Kral Hüseyin’i desteklemek üzere Ürdün’e gönderildi. Tuğgeneral Abdülkerim Kasım ve Albay Abdüsselam Arif gibi Hür Subaylar liderliğindeki bir grup, bu fırsattan istifade ederek Bağdat’a yürüdüler. Kasım güçleri, 14 Temmuz’da başkentin kontrolünü ele geçirdi ve bir Devrim Konseyi tarafından yönetilen yeni bir Cumhuriyet ilan etti. Kral Faysal ve Veliaht Prens Abdullah’ın kraliyet sarayında idam edilmesiyle Irak’taki Haşimi hanedanlığı sona erdi.[5]

 

Irak Baas Partisi’nin Kuruluşu

Irak Baas Partisi, 1952’de partinin genel sekreteri Fuad el-Rikabi liderliğinde kuruldu. Parti, hemen ardından Suriye’deki merkezi Baas teşkilatı tarafından tanındı. 1940’ların sonlarında partinin fikirleri Iraklılar arasında iki ana kanaldan kademeli olarak yayılmaya başlamıştı: Suriye ve Lübnan’da okuyan ve Baasçı düşünceyi benimseyen Iraklı öğrenciler ile Irak okullarında ve üniversitelerinde eğitim veren Suriyeli Baas üyesi hocalar. O zamanlar parti, başta Irak Komünist Partisi olmak üzere diğer partilerin varlığı ve rekabeti nedeniyle kendisine yeteri kadar üye toplayamadı. Öyle ki, ilk dönemde parti üyelerinin sayısı 100’ü geçmedi.[6]

Ancak özellikle 1958’de Abdülkerim Kasım liderliğinde monarşiye karşı yapılan darbeden sonra Irak toplumunda geniş sempati toplamaya başladı. 1958’in siyasi ortamında Irak Baası’nın başarısı için tüm koşullar hazırdı. Batı güdümlü monarşi yıkılmış, Suriye ve Mısır birleşmiş, tüm Arap halklarının kurtarıcı gözüyle baktığı Cemal Abdünnasır liderliğinde Arap birliği için ilk adım atılmıştı. Devrimden sadece on gün sonra Baas Partisi kurucusu Mişel Eflak, yeni rejimi Suriye ve Mısır arasında kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne katılmaya ikna etmek için Bağdat’ı ziyaret etmişti. Ancak Irak Komünist Partisi bu teklifi reddetti ve Abdülkerim Kasım’ı Irak’ın lideri ilan etti.

O dönemde Irak, iki ana siyasi akım arasında bölünmüş durumdaydı: Arap ulusalcı hareketi ile solcu hareket. Baas Partisi, Irak’ta 1958 ve 1968 arasında dördü başarılı peş peşe gelen sekiz darbeyi kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. Baas, ilk etapta ülke yönetimine sadece İmar Bakanı Fuad el-Rikabi liderliğinde katılmış oldu.

Irak’taki ilk Baas hükümeti, 8 Şubat 1963’te Abdülkerim Kasım rejimine karşı Nasır yanlısı subaylarla ittifak ile gerçekleştirilen darbenin başarısından sonra, Abdüsselam Arif başkanlığında kuruldu. Ancak partinin ılımlı kanadı ile sert kanat arasındaki anlaşmazlık, Arif’in aynı yılın 18 Kasım’ında hükümeti devirmesine neden oldu. Bunun sonucunda Baas subayı Ahmet Hasan el-Bekir, yeni cumhuriyetin başkan yardımcısı olarak atandı.

Şubat 1964’te Mişel Eflak, Baas üyesi Saddam Hüseyin’in partinin yönetim konseyine atanmasını tavsiye etti. 1966’da ise Abdüsselam Arif bir helikopter kazasında ölünce yerine kardeşi Abdurrahman Arif geçti. 17 Temmuz 1968’de parti, Baas üyesi olmayan subaylarla ittifak kurarak, Abdurrahman Arif rejimini devirdi. Ahmed Hasan el-Bekir; Devrim Komuta Konseyi başkanı, cumhurbaşkanı ve ordunun başkomutanı oldu ve Saddam Hüseyin’i iç güvenlikten sorumlu Devrim Komuta Konseyi başkan yardımcısı olarak atadı.

Haziran 1979’da Saddam Hüseyin, selefi Ahmed Hasan el-Bekir’i tüm görevlerinden istifa ettirip ev hapsine mahkum ettikten sonra, Irak Cumhuriyeti’nin yeni cumhurbaşkanı oldu. Saddam, aynı yıl Devrim Komuta Konseyi üyelerinin üçte biri ve Irak Baas Partisi’nin en önde gelen üyelerini içeren bir dizi infaz gerçekleştirildi. Net idam sayısının 500 kişiyi aşmasının yanı sıra Eğitim ve Sanayi Bakanı gibi önemli kurmayları ve birçok parti yetkilisi öldürüldü. Daha sonra partinin ilk teorisyeni ve en önde gelen tarihi liderlerinden biri olan Fuad el-Rikabi gibi simge isimleri, tasfiye edildi. Hapse atılan Rikabi, daha sonra 1971’de hapishanede suikasta uğramıştır. 1968 darbesine katılanlardan sadece İzzet İbrahim el-Duri, Tarık Aziz ve Taha Yasin Ramazan hayatta kaldı.

Saddam, yönetimindeki partiyi ve Irak’taki tüm gücü eline alıp kurumları mutlak bir hakimiyetle yönetti. Özellikle Suriye Baas’ının eski fikir babaları, Suriye’de neo-Baas’çıların yürüttüğü kanlı devrimin ardından Irak’a taşındıktan sonra Irak Baas’ı Arap dünyasında entelektüel ve ideolojik düzeyde Baas’a liderlik etmek istedi. Ancak Suriyeliler bunu hiçbir zaman kabul etmedi.

 

İki Farklı Baas

20. yüzyılda Suriye ve Irak siyasetini şekillendiren Baas partisi, bölge siyasetine yön veren gelişmeler ve aktörlerin ilişkileri yıllar boyunca rekabet, gerilim ve sonrasında ilişkilerin tamamen kesildiği düşmanlığa varan çekişmelere sahne olmuştur. Irak’ta Baas, Batı emperyalizmine karşı bir motivasyonla iktidara gelerek muhafazakar tandansıyla karşımıza çıkarken, Suriye’de ise feodal sistemin adaletsizliğine karşı ortaya çıkararak daha çok sınıfsal bir motivasyonla iktidara gelmiştir. Bu da Suriye’de daha laik bir Baas modelini ortaya çıkarmıştır. İki Baas partisinin şekillenmesinde, Irak’ta Mişel Eflak etkisi hakimken, Suriye’de ise Havrani etkisi hakimdir. Saddam Hüseyin ve Hafız Esad’ın Baas yönetim modeli, iki liderin ülkelerindeki siyasi ve sosyal dinamikler doğrultusunda farklılıklar göstermektedir ve bu farklılıklar zaman zaman çekişmelere yol açmıştır. Dönemin Arap birliği toplantıları bu çekişmelerin sözel aşağılamaya kadar gittiği diyaloglara sahne olmuştur. Bu diyaloglar, Arap kamuoyunun zihninde canlılığını hâlâ korumaktadır.

1982 Arap Birliği zirvesinde Hafız Esad’ın ikinci büyükbabasından sonra soyunun bilinmediği bilgisi üzerinden Saddam Hüseyin, Esad’a karşı yüksek sesle “Size meydan okuyorum, üçüncü büyük babanızın kim olduğunu bile bilmiyorsunuz!” diyerek soyuna laf atar.[7] Esad, bu tavır karşısında sakin kalmayı başarmıştır. Bu zirve sonrası Suriye’ye döner ve ses sanatçısı Muvafak Behçet’e bir şarkı yazdırır. Saddam Hüseyin’in annesi Sabha’yı hizmetli cilveli bir kadın gibi tasvir eden bir şarkı ortaya çıkar.[8] Şarkı, devlet televizyonunda ve radyolarda her gün yayınlanmıştır. Bunun yanı sıra uzun yıllar, Suriye pasaportlarına “İsrail ve Irak dışında dünyanın tüm ülkelerine seyahat edebilir” ibaresi yazılmıştır.

Sonuç olarak Baas Partisi’nin kuruluş ilkelerine bakacak olursak: “Ölümsüz bir ilkeye sahip tek Arap ulusu”, “Birlik, Özgürlük ve Sosyalizm”.

- Birlik: Pan-Arabizm ilkesi birçok siyasi gelişmede test edilmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mısır ve Suriye birliğindeki başarısız deneyimin ardından partinin Irak ve Suriye kollarının birlik çabalarının başarısızlığı, bu ilke ile toplumun siyasi motivasyonu arasında gerçekçi bir bağ olmadığını gösterir.

- Sosyalizm: Sömürgecilik döneminden henüz çıkan Suriye, geleneksel feodal bir toplumdan bir partinin agresif ve kanlı askeri darbeleri ile Sovyet ekseninde, sosyalist bir kalıba sokulmaya çalışılmıştır. Ancak azınlığın diktatörlük ile yönettiği, mezhepçiliğin ve kayırmacılığın hakim olduğu adaletsiz bir toplum haline gelmiştir.

- Özgürlük: Baas Partisinin hüküm sürdüğü Irak ve Suriye’de kapatılan gazete ve siyasi partileri, sürgüne gönderilen fikir ve siyaset insanlarını ve yıllarca tek parti olarak hüküm sürmesini düşünecek olursak, özgürlük ilkesinin hayata geçirilmediğini görebiliriz.

Saddam’ın purosu ve Esad’ın kasketiyle simgeleşen Baas romantizmi, bir türlü hayata geçemeyen ilkelerde kalmıştır. Aynı sınır, dil, ırk ve partiyi paylaşmasına rağmen, Osmanlı bakiyesi olan Irak ve Suriye, tıpkı Türkiye’de doğan ve topraklarından geçen ancak hiçbir zaman birleşemeyen Fırat nehri gibi birleşememiştir.

 

[1] https://www.aljazeera.net/midan/intellect/history/2022/4/22/أول-الانقلابيين-العرب-حسني-الزعيم

[2] https://www.aljazeera.net/blogs/2020/9/30/أكرم-الحوراني-المفكر-العربي-الذي-وضع

[3] Itamar Rabinovich, Syria Under the Baʻth, 1963-66; The Army Party Symbiosis, Israel Universities Press, 1972.

 

[4] https://ar.wikisource.org/wiki/نص_بيان_ثورة_يوليو_1958

[5] Courtney Hunt, The History of Iraq, Greenwood Press, 2005.

[6] https://www.aljazeera.net/amp/encyclopedia/2014/2/13/حزب-البعث-العراقي

 

[7] baghdadtoday.news/93357-.html

[8] Bahgat, Moafak, “يا صبحة”, youtu.be/NbXU5EGyMIU?si=NGfRZUgjAiqh8roo, Erişim: 26 Eylül 2024.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası