Kriter > Dış Politika |

Sudan Krizi’nin Bölgesel Etkileri ve Türkiye’nin Pozisyonu


Sudan’da yaşanan gelişmeler ulusal olduğu kadar bölgesel ve küresel açıdan etkiler de barındırıyor. Bölgesel açıdan bu krizin çok sayıda ülkeyi etkilemesi muhtemel. Ancak her komşu ülkenin etkilenme ihtimali dikkate alındığında, Mısır ve Etiyopya’nın istikrarsızlıktan çok daha fazla etkilenme olasılığı öne çıkıyor.

Sudan Krizi nin Bölgesel Etkileri ve Türkiye nin Pozisyonu
Sudan’ın başkenti Hartum'da toplanan onlarca kişi, asker ile siviller arasında imzalanan ve 25 Ekim 2021’den itibaren süren yönetim krizini çözmeyi amaçlayan çerçeve anlaşmayı protesto etti. (Mahmoud Hjaj/AA, 6 Nisan 2023)

Sudan’da Egemenlik Konseyi Başkanı General Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti) arasında yaşanan kriz, Sudan’a çevre ülkeler ve uluslararası sistemin çeşitli aktörleri tarafından dikkatle izleniyor. Sudan’da krizin bir anda patlak verdiği görüşünün aksine, kriz zaten bir süredir bekleniyordu. Sürecin dört yıl öncesine gidildiğinde, Sudan’da yaşanan ekonomik sorunlar, önce halk ayaklanmasına sonra ise el-Beşir’in darbe ile devrilmesine yol açmıştı. Sudan’ı 30 yıl yöneten Ömer el-Beşir dönemi her ne kadar darbeyle sona ermiş olsa da el-Beşir’in oluşturmuş olduğu yapı ve kurumların, günümüzdeki sorunların yaşanmasında tesiri olduğu kesin bir gerçek. Zira 2003’te Darfur krizinin çözümünde önemli role sahip olan Dagalo’nun liderliğini yaptığı Cancavid milisleri, 2013’te el-Beşir döneminde Hızlı Destek Kuvvetleri adında paramiliter bir yapıya dönüştürülmüştü. Ancak el-Beşir, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni rejiminin koruyucusu olarak da kullanmak istediği için, bu güce, Sudan ordusundan bağımsız ve istihbarat birimine bağlı bir statü verilmişti. Bu statü, günümüzdeki sorunların temelini oluşturuyor.

Hızlı Destek Kuvvetleri, dışarıdan almış olduğu desteklerle, ortalama bir milis gücünden çok daha fazlasına sahip ve kurumsal bir gücü bulunuyor. Ayrıca Rus paralı asker grubu Wagner ile ortaklık içinde Sudan’da büyük bir altın madeni işleten Dagalo’nun ekonomik gücü, bu kurumsal gücünün devamlılığını sağlayan unsurlar arasında. Nitekim sahip olduğu askeri gücü, son dönemde ekonomik ve siyasi güçle konsolide etme gayreti içinde olan Dagalo’nun davranışları, Egemenlik Konseyi Başkanı el-Burhan açısından rahatsızlık oluşturan bir durumdu. Zira Dagalo’nun bölgesel ve küresel aktörlere gerçekleştirdiği sivil ziyaretler, rahatsızlığın boyutunu artırmış ve dolayısıyla Dagalo’ya güvensizliğin ve tepkinin boyutu da aynı doğrultuda ivme kazanmıştı.

Sudan’da geçiş sürecinin uzaması ve tamamlanamaması, günümüzde yaşanan sorunların temelini oluşturan bir diğer unsur. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Sudan Temsilciliği, Afrika Birliği ve IGAD arabuluculuğunda 5 Aralık 2022’de Sudan’da asker-sivil arasında imzalanan Çerçeve Anlaşması’nın bir sorumluluğu olarak Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Sudan ordusuna entegrasyonu planlanıyordu. Hatta bu süreçte, Nisan 2023’te, Sudan’da bir parlamentonun kurulması, Başbakan ilan edilip sivil bir hükümetin kurulması ve askerin yönetimden çekilmesi gerçekleşecekti. Ancak anlaşma gereği nihai tarih yaklaştıkça, Dagalo’nun Hartum’a çevre bölgelerden asker getirmesi, Sudan ordusunun ise Hızlı Destek Kuvvetleri’nden gelebilecek olası bir saldırıya karşı Hartum’a ağır zırhlı araçlar sevk etmesi, iki güç arasındaki gerilimi ve güvensizliği tırmandıran bir faktör olmuştur.

Nitekim son süreçte Dagalo’nun sürekli olarak gücünü artırmaya yönelik girişimleri, siyasi anlamda kendisine alan açma çabaları ve diğer ülkelerin devlet başkanlarıyla sivil olarak görüşmelerinden kaynaklı güvensizliğin yanı sıra askeri eylemleri, ülkedeki çatışmanın kıvılcımını yakmıştı. Bu bağlamda Sudan’ın kuzeyinde yer alan, Hartum Havalimanı’ndan sonra Sudan’ın en büyük ikinci uluslararası havalimanı ve ülkenin en büyük askeri havalimanı olan Marowe Havalimanı’nın çevresine Sudan ordusundan habersiz şekilde Hızlı Destek Kuvvetleri’nin kuşatma amacıyla asker konuşlandırması, belki de çatışma öncesi son tırmandırma eylemiydi. Nitekim Hızlı Destek Kuvvetleri’nin bu eyleminden sonra Hartum’da çatışma kaçınılmaz olmuştu.

Çatışmalar ve sonrasında, başkent Hartum’dan yabancıların ve büyükelçiliklerin tahliyesi, ülkede hayatın normalleşmesine yardımcı olmayacak bir görüntü veriyor. Zira Sudan’da mevcut durum, iç savaş boyutuna doğru çok hızlı bir şekilde geçiş halinde.

Sudan'da Orduyla Çatışan Hızlı Destek Kuvvetleri, İNFO

Krizin Ulusal, Bölgesel ve Küresel Etkileri

Sudan’da yaşanan gelişmeler, ulusal olduğu kadar bölgesel ve küresel açıdan etkiler de barındırıyor. Bu kapsamda ulusal etkiler açısından şiddetin merkez üssünün, Sudan’da çatışma öncesi dönemlerde şiddet olaylarının daha çok yaşandığı Darfur’dan Hartum’a kayması söz konusu. Ancak Hartum dışında da çatışmalar yaşanıyor. Nitekim Hartum dışında yaşanan çatışmalar, Omdurman, el-Faşir, Niyala, el-Ubeyd gibi bölgelerin yanı sıra genel olarak Eritre’ye komşu olan Kassala eyaletinden Batı Darfur’a kadar uzanan eksende, şehir merkezlerinde yoğunlaşıyor. Bu noktada, Sudan’da siviller de çatışmadan olumsuz etkileniyor.

Öte yandan bölgesel açıdan bu kriz, Sudan’ın yedi kara sınır komşusunu, çok fazla etkileme potansiyeline sahip. Bu komşu ülkeler içinde Mısır ve Etiyopya’nın istikrarsızlıktan daha fazla etkilenme olasılığı öne çıkıyor. Nitekim Mısır’ın, Sudan’ın istikrarına kendi ulusal çıkarları bağlamında önem verdiği biliniyor. Zira Sudan’da yaşanan çatışmalardan kaynaklı istikrarsızlıklar, Mısır’ı öncelikle göç açısından etkileme potansiyeline sahip. Bu durum, Sudan’daki çatışmaların şiddetlenmesi durumunda gerçekleşecek olan yoğun ve düzensiz göçler ile Mısır ekonomisinin olumsuz etkilenmesini beraberinde getirebilir.

Muhtemel göç dalgasından etkilenebilecek diğer bir komşu ülke ise Libya. Halihazırda yekpare bir yapıya sahip olmayan Libya’daki mevcut durum, ülkedeki mülteci sayısında artışa yol açabilir. Çatışma, Sudan’ın batısında yer alan ve Darfur’a sınırı bulunan Çad’ın istikrarını da tehdit etme potansiyeli taşıyor. Nitekim Sudan’da orta vadede ordunun Hızlı Destek Kuvvetleri’ni zayıflatması durumunda, Dagalo güçlü konumda olduğu Güney Darfur’da üslenebilir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, Dagalo’yu ve gücünü ortadan kaldırmak için, el-Burhan’ın Çad’daki milis güçleri üzerinden mücadele etmesi söz konusu olacaktır.

Etiyopya ise çatışmalardan önemli ölçüde etkilenecek bir diğer ülke. Çatışmalardan önce Nil Nehri üzerinde devam eden anlaşmazlık ve iki ülke arasındaki sınır sorunları, Sudan’da yaşanan mevcut istikrarsızlık nedeniyle daha da karmaşıklaşma ihtimalini taşıyor. Bununla birlikte Etiyopya’nın kuzeyinde Tigray bölgesindeki sorunlar ile Sudan’daki çatışmalardan kaynaklı göçler, Etiyopya’nın güvenliğini tehdit edebilir. Dolayısıyla Etiyopya, Sudan’daki kriz ortamından en fazla etkilenme potansiyeli taşıyan ülke konumunda. Bununla birlikte Mısır-Etiyopya-Sudan arasında Rönesans Barajı kapsamında su paylaşımı konusu, Sudan’daki krizin de etkisiyle daha fazla sorunun iç içe geçmesini beraberinde getirecektir. Ancak Sudan’da yaşanan istikrarsızlık, Etiyopya’ya bir noktada daha rahat hareket etmek için olanak sağlayabilir. Zira Sudan’da zayıflayan devlet yapısı, Etiyopya açısından görece avantajlı bir durum ortaya çıkaracak. Ancak bu durum, Etiyopya için salt avantaj olmaktan uzak. Bölgesel istikrarın daha fazla bozulması ihtimali, Etiyopya’yı da endişelendiriyor.

Bunun dışında Rus paralı asker şirketi Wagner’in etkili olduğu Orta Afrika Cumhuriyeti üzerinden Sudan’da etki alanı oluşturma potansiyeli bulunuyor. Öte yandan Sudan’daki istikrarsızlık, etnik açıdan bölünmüş bir görünüme sahip olan ve 2011’de Sudan’dan ayrılan Güney Sudan ile Sudan ile mevcut sınır sorununu daha karmaşıklaştıracaktır. Ayrıca Port Sudan’ın karşı kıyısında yer alan Suudi Arabistan üzerinden Körfez ülkeleri ve Libya üzerinden Avrupa ülkeleri, Sudan’da çatışmaların şiddetlenmesi senaryosunda, fazla göç anlamında etkileme potansiyeli bulunan coğrafyalar.

 

Türkiye’nin Sudan Krizi’ndeki Pozisyonu

Türkiye, Sudan’da her iki aktöre de eşit mesafede yaklaşan ve iki tarafın da saygısını ve sevgisini kazanan bir ülke konumunda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, krizin ilk günlerinde iki tarafla da bir görüşme gerçekleştirmişti. İki aktör de Türk vatandaşlarının tahliyesi konusunda gerekli kolaylığı sağlayacaklarını ifade etmişti.

Türkiye, Sudan halkı ile önemli bir geçmişe ve ortak miraslara sahip bir ülke. Sudan ile ortak bir kültürel geçmişin yanında iyi ekonomik ilişkiler de söz konusu. Ancak yaşanan çatışmalar, Sudan ile ticareti duraklatan bir etken. Sudan’da olumsuz sürecin bir an önce sonlanması, başta Sudan halkı ve bölge için oldukça elzem. Bu kapsamda her iki aktör ile görüşebilen Türkiye’nin kapasitesi ve kabiliyeti, arabuluculuk veya kolaylaştırıcılık için elverişli. Bununla birlikte Sudan’daki çatışmaların şiddetlenmesi olası göç dalgaları ortaya çıkaracaktır. Bu bağlamda Türkiye’nin sahip olduğu göç konusundaki tecrübeler, uluslararası aktörler için daha fazla önem kazanacaktır. Sudan'da yaşanan sürece ilişkin sessizliğini koruyan uluslararası aktörler, göç dalgalarının artmasıyla birlikte Türkiye'nin dış politika ve göç konusunda tecrübe ve birikimlerinin, Avrupa ülkeleri için hayati önem taşıdığını tekrar hatırlayacaklar.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası