Son yıllarda terör örgütü PKK’nın sözde lider kadrolarının tasfiyesini hedefleyen taktiksel ve stratejik etki odaklı terörle mücadele operasyonlarında yakalanılan ivme; örgüt liderliğinin ve kadrolarının stratejik bir hedef haline gelerek, Türkiye’nin terörle mücadele stratejisine bu operasyonel ilkenin entegre edildiğini doğruluyor. Sadece 2022’de, örgüt kadrolarında yer alan ve kimlik bilgileri açık kaynaklarca doğrulanan 133 lider ve operatif terörist unsurun, iç güvenlik ve sınır ötesi operasyonlarla etkisiz hale getirildiği görülüyor. Türkiye sahasında 2018’den itibaren ağırlıklı olarak icra edilen bu operasyonların, 2019’dan itibaren Irak sahasında, 2022’den itibaren ise Suriye sahasında tatbik edilmeye başlandığı görülüyor. Sözde lider kadroların yüksek değerli bir hedef haline geldiği bu operasyonlar, doğrudan liderin veya operatif unsurun kendisi hedef alınarak icra edildiği gibi, terör örgütünün sığınak, mevzi, cephanelik, lojistik destek hatları, geri üslenme noktaları, finansal kaynakları gibi fiziki altyapısının komuta-kontrol kademesi ile birlikte hedef alındığı eşgüdümlü operasyonlar kapsamında da gerçekleştirilebiliyor.
Teoride Lider Tasfiyesi
Teorik olarak lider kadroların tasfiyesini hedefleyen operasyonların başarısını belirleyen ve örgütün terör faaliyetlerine son vermesini sağlayan faktörler arasında, terör örgütünün terör faaliyetlerini sürdürdüğü süre, insan gücü ve organizasyonel yapı ve türü gibi etmenler kritik öneme sahip. Örgüt liderinin niteliksel becerileri ve lider kültünün bu operasyonların başarısı üzerindeki etkisi hususunda ise iki teorik tartışma yürütülüyor. Birincisi, karizmatik liderliğin, terör örgütünün operasyonel başarısının ardında belirleyici bir vasfa sahip olduğu örgütlerin, diğer örgütlere nazaran daha istikrarsız örgütler olduğu yönünde. Diğer bir deyişle, liderin hem temel operasyonel hem de ideolojik ve ilham verici roller üstlendiği örgütlenmelerde, imha operasyonları neticesinde örgütsel parçalanma ihtimali yüksek. Fakat kurumsallaşmış liderlik kültüne sahip örgütlenmelerin bu tarz operasyonlara karşı daha dirençli hale gelebileceği de unutulmamalı. Bir diğer tartışma ise liderin vasıflarından ziyade liderin nüfuz ettiği sosyal ağların önemine atıf vermekte. Buna göre, hiyerarşik olarak yapılandırılmış örgütlerin lider tasfiyesi ile parçalanmaya daha yatkın olduğu hususunda genel bir konsensüs bulunurken, otoritenin dağınık olduğu örgüt yapılarının lider tasfiyesi ile zayıflatılması hususunda teorisyenlerin ikiye bölündüğü görülüyor. Her ne kadar teorisyenler, lider tasfiyesinin etkisi üzerinde ayrışsalar da terör örgütü ve terörist unsurların moral ve motivasyonu üzerindeki bu operasyonların psikolojik etkileri hususunda uzlaşıyorlar.
Sahada Lider Tasfiyesi
Terör örgütünün lider kadrolarının tasfiyesinde istifade edilen yöntem, süreç ile siyasi ve operasyonel kararlılık, terörle mücadele operasyonlarının ilkesel çehresi hakkında da ipuçları veriyor. Lider ve operatif kadroların etkisizleştirildiği tasfiye operasyonları ile amaçlanan stratejik ve taktiksel hedeflerin altını çizmekte fayda var. Öncelikle, İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı terörden arananlar listesinde yer alan kategorili teröristlerin yanında, bu listede yer almayan fakat örgüt içerisinde üst düzey ve önemli role sahip terörist unsurların da bu operasyonlarla hedef alındığı görülüyor. Bu listede yer alan teröristler, güvenlik kurumları tarafından yakın takibe alındıklarının bilincinde faaliyetlerini sürdürürken, listede yer almayan terörist unsurlar, göreceli olarak daha esnek dolayısıyla daha tedbirsiz faaliyet gösteriyor. Arananlar listesinde yer almayan teröristlerin de aynı oranda hedef alınması hem bu unsurlara yönelik davranış kalıpları, aile ve sosyal bağları, günlük aktiviteleri hakkında toplanan istihbarat faaliyetlerinin titizlikle yürütüldüğünü gösteriyor hem de terörist unsurlara yönelik hedef tespiti, tanımlama, takip, analiz, imha ve değerlendirme basamaklarından ve aşamalarından oluşan operasyonel sürecin de başarıyla ifa edildiğini ortaya koyuyor.
Öte yandan, doğrudan hedeflerin imhasının yanı sıra sıklıkla sahada fırsat hedefleri ile karşılaşıldığı da görülüyor. Geçtiğimiz Haziran’da PKK'nın sözde Suriye özerk yönetimi merkez yürütme konseyi eş başkanı Ferhat Derik kod adlı Hüseyin Şibli ve beraberindeki KONGRA-GEL Başkanlık Divanı üyesi Raperin kod adlı Delal Azizoğlu’nun Irak’ın Süleymaniye kentinde Türkiye-Irak sınırının 275 kilometre derinliğinde etkisiz hale getirildiği operasyon, bu duruma örnek gösterilebilir. Bu tür operasyonların sayısı arttıkça, ileride bu operasyonlardan kaçınabilmek adına örgüt üyelerinin devamlı saklanmalarına ve diğer örgüt elemanları ile olan iletişim metotlarında daha sıkı tedbirler almalarına neden olacağı, üst düzey liderlerin ve operatiflerin hareket esnekliğini ciddi ölçüde güçleştireceği öngörülebilir.
Niteliksel olarak incelendiğinde, örgütün komuta-kontrol kademelerinde yer alan ve alan kontrolünde etkili olan sözde saha sorumlusu unsurların yanı sıra, örgütte el yapımı patlayıcı ve bomba yapımı, örgüt içi eğitim faaliyetleri gibi kritik teknik uzmanlık geliştiren unsurların da sıklıkla hedef alındığı anlaşılıyor. Bu durum, Türk güvenlik güçlerinin, örgütün nitelikli insan kaynağının zayıflatılmasına önem verdiğini gösteriyor. Bu, aynı zamanda örgütün eylemsel kabiliyetlerine de ket vurma anlamı taşıyor.
Dahası, örgütsel hafızayı temsil eden ve örgütün karar alma mekanizmalarında yer alan üst düzey ve tecrübeli liderlerin ortadan kaldırılmasıyla, örgüt liderliğinde otorite boşluğunun oluşması, sonrasında gelen liderin örgütü konsolide edici, retorik ve ideolojik kurucu vasıflarının yoksunluğuyla bir otorite karmaşasının yaşanması, dolayısıyla örgütün karar alma mekanizmalarının zayıflatılması hedefleniyor. Söz konusu hedeflerin imhası, taktiksel bir etkinin yanında stratejik sonuçlar da meydana getirecektir. Bu anlamda, genç kadroların tasfiyesinin daha çok taktiksel sonuçlar, tecrübeli ve nispeten yaşlı kadroların tasfiyesinin ise stratejik sonuçlar doğuracağı söylenebilir.
Bir diğer husus da lider ve operatif kadroları hedef alan operasyonların askeri etki üstünlüğüne karşı örgütün taktiksel dönüşüm, kaçınma ve korunma mekanizmaları ile karşı saldırı taktikleri geliştirmek zorunda kalması. Hava keşif sistemlerine yakalanmamak için silahlı grupların sayıca küçültülmesi, elektro-optik sistemlerin etkisini azaltmak maksadıyla olumsuz hava koşullarında hareket, insansız hava araçları tarafından tespit edilmeyi önlemek maksadıyla birtakım malzemelerin kullanılması, söz konusu kaçınma ve korunma mekanizmalarından birkaçı.
Operasyonların en önemli sonuçlarından biri ise bir yandan PKK kaynaklı yakın tehditler Türkiye sahasından uzaklaştırılırken, diğer yandan örgütsel şiddetin yönünün tayin edilmesinde de önemli bir faktöre dönüşüyor. Örneğin, Irak sahasında örgüt kadrolarına yönelik icra edilen İHA/SİHA operasyonlarına tepkisel olarak saldırı hacmini genişleten örgütün, operasyonlara özellikle Suriye ve Türkiye sahalarında örgütsel şiddeti aktive ederek karşılık verdiği görülüyor.
İHA/SİHA’ların Artan Rolü
Askeri kullanım alanı giderek genişleyen İHA/SİHA’ların özellikle terörle mücadele operasyonlarında taktiksel anlamda önemli bir kuvvet çarpanı olarak öne çıkması; esnek ve çok yönlü bir kullanım imkanı doğurması, maliyet etkin bir çözüm olması ve terör örgütleri üzerindeki psikolojik tahribatı göz önüne alındığında, İHA/SİHA’lar güvenlik güçleri için önemli bir tamamlayıcı unsura evriliyor.
Her ne kadar terörle mücadele operasyonlarında ve lider kadroların tasfiye operasyonlarında ağırlıklı olarak kara unsurlarından istifade edilse de hava desteği ve İHA/SİHA desteği alınan operasyonlarda güvenlik güçlerinin tahrip kapasitesi de artıyor. Yine, İHA’ların havadan görüntü ve görsel veri toplama kabiliyetleri, sahadaki unsurlara istihbarat beslemeleri yapılabilmesi adına son derece mühim. Bu nedenle, Türkiye’nin savunma sanayii ve teknolojik kapasite inşasının operasyonel sürecin idame ettirilmesine katkıda bulunduğu, sahadaki riskleri minimize ederek tasfiye operasyonlarını kolaylaştırdığı söylenebilir.
Son olarak, sadece teknolojik kapasite inşası değil, iç güvenlik unsurları, silahlı kuvvetler ve istihbarat unsurlarının hayata geçirdiği müşterek harekat konseptinde, kurumlar arası koordinasyon ve iş birliğinde katedilen mesafe ile kurumların kabiliyet ve kapasite inşası, önümüzdeki süreçte tasfiye operasyonlarının başarısını belirleyen en önemli etkenlerden olacak.