Kriter > Dış Politika |

YPG-PYD Saldırıları Neden Artıyor?


ABD Başkanı Joe Biden ve ekibinin Beyaz Saray’da resmen göreve başlamasının ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) öncülüğünde Suriye Milli Ordusu (SMO) ile gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde, YPG tarafından düzenlenen saldırılarda gözle görülür bir artış yaşanıyor.

YPG-PYD Saldırıları Neden Artıyor
Delil Souleiman-AFP/Getty Images

Yeni ABD yönetiminin, Suriye ve Irak politikalarını henüz netleştirmemesi, bölgedeki tüm aktörler ile terör örgütlerinin “de facto” kazanımlar için harekete geçmesine neden oldu. Özellikle terör örgütü PKK/YPG, Suriye’nin kuzeyinde hem siyasi girişimlerine hem de terör eylemlerine hız verdi.

ABD Başkanı Joe Biden ve ekibinin Beyaz Saray’da resmen göreve başlamasının ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) öncülüğünde Suriye Milli Ordusu (SMO) ile gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde, YPG tarafından düzenlenen saldırılarda gözle görülür bir artış yaşanıyor.

YPG saldırıları özellikle Tel Abyad, Rasulayn, Azez, Cerablus ve El Bab gibi yerleşim birimleri ve çevresinde yoğunlaşıyor. Barış Pınarı bölgesi, ocak ve şubatta en fazla saldırının gerçekleştiği bölge olarak öne çıktı. Ocakta söz konusu bölgeye YPG tarafından 3 bombalı araç saldırısı ve 11 sızma girişimi meydana geldi. 2 Ocak’ta Rasulayn’da meydana gelen saldırı ile 26 Ocak’ta Tel Abyad’da meydana gelen saldırılar da aynı yöntemle gerçekleştirildi. Benzer saldırılar martta da sürdü. 21 Mart’ta Barış Pınarı bölgesine yönelik saldırı girişiminde bulunan 3 PKK/YPG’li teröristin, TSK tarafından etkisiz hale getirilmesiyle, 19-21 Mart arasında etkisiz hale getirilen terörist sayısı 35’e yükseldi. 22 Mart’ta Rasulayn’da meydana gelen ve nedeni belirlenemeyen patlama 2 sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Fırat Kalkanı bölgesi ise ocakta en fazla saldırıya uğrayan ikinci bölge oldu. Bölgeye 4 terör saldırısı ve 7 sızma girişimi gerçekleştirildi. YPG, 17 Ocak’ta Azez’in Sicco köyüne ve 27 Ocak’ta Cerablus’a saldırdı. 31 Ocak’ta Azez ve El-Bab’a eş zamanlı olarak yapılan saldırılar ise Ocak 2021 içinde YPG’nin en kanlı terör eylemleri olarak kayda geçti. Fırat Kalkanı bölgesine yapılan saldırılar şubatta da devam etti. Afrin merkezli Zeytin Dalı bölgesine Ocak 2021’de YPG tarafından 2 saldırı düzenlendi. 30 Ocak’ta kent merkezindeki sanayi sitesine yapılan ikinci saldırıda çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Martta El Bab’da meydana gelen saldırı ise YPG’nin farklı bir yüzünü ortaya koydu.

 

DEAŞ’lılar Yapıyor, YPG Bölgeye Sokuyor

20 Mart’ta El Bab’daki bir marketin deposunda meydana gelen patlama, terör örgütünün sivilleri öldürmek için sivilleri kullandığını ortaya koydu. Patlamaya, yanıcı temizlik malzemeleri satan marketin deposuna gelen yeni malların arasına gizlenen el yapımı patlayıcı neden oldu. Yerel kaynaklar bu tür saldırıların son dönemde giderek arttığına dikkat çekiyor. Aynı yerel kaynaklar, terör örgütü YPG bünyesinde, el yapımı patlayıcı konusunda uzman DEAŞ’lı mahkumların bulunduğunu ve o kişilerin uzmanlığından yararlanıldığını belirtiyor.

Terör örgütü YPG, el yapımı patlayıcıları güvenli bölgelere sokmak için farklı yöntemler kullanıyor. Son dönemde meydana gelen saldırılarda en fazla görülen yöntem, YPG’nin, taşıyan kişilerin haberleri olmadan patlayıcıları kent merkezlerine göndermesi. Terör örgütü YPG elemanlarının gaz depolarına dahi el yapımı patlayıcı yerleştirdiği ve bu depoların evlerde ve iş yerlerinde, kullananların haberi olmadan patlatıldığı anlatılıyor.

Bu bölgelere düzenlenen saldırıların sayısı kadar saldırıların hedefleri de dikkat çekici. Saldırılarda aralarında çocukların da olduğu siviller hedef alınıyor. Ocak 2021 içinde güvenli bölgelere yapılan saldırılarda 4’ü çocuk olmak üzere toplam 24 sivil hayatını kaybetti, 69 sivil yaralandı. Rakamlar Şubat ve Mart 2021’de yapılan saldırılarla daha da yükseldi. Saldırılarda daha çok çarşı/pazar gibi halkın yoğun yaşadığı yerler hedef alınarak saldırıların ses getirmesi amaçlandı. YPG ayrıca, TSK’nın halka yardım faaliyeti sırasında ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanmayan provokasyon amaçlı bomba düzenekleri de infilak ettirdi.

YPG’nin eylemlerinde Münbiç ve Tel Rıfat’ın ana saldırı üssü olarak kullanıldığı görülüyor. 6 Şubat’ta Azez’de zeytin toplayan çiftçilere yönelik yapılan saldırı Tel Rıfat’tan ve 15 Şubat’ta Cerablus’un güneyi ile El Bab’ın Um Adese ve Sükeriyye köylerine yapılan havan saldırıları Münbiç’ten gerçekleştirildi.

26 Şubat itibarıyla terör örgütü YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgelerde sadece bombalı araçlarla gerçekleştirdiği saldırı sayısı 14’ü buldu. Artan bu saldırılar, Türkiye’nin bombalı araçlarla yapılan saldırıların sorumluluğunun reddedilmesi ihtimalini çürütmek, söz konusu saldırılardan sorumlu gruplara bedel ödetmek, Suriye’deki şiddetin tırmanış riskini azaltmak, terör örgütünün bölgesel rolüne dikkat çekmek ve YPG’nin Suriye’deki altyapısını aşındırmak amacıyla sert misillemede bulunulması gerektiği yorumlarını artırdı.

Suriye'ye Saldırı

Suriye’nin kuzeyindeki Cerablus ve Bab ilçelerinde iki ayrı noktaya düzenlenen balistik füze saldırısında 3 sivil öldü, 28 sivil yaralandı. Bab ilçesinin kuzeydoğusundaki Terhin bölgesine düzenlenen saldırı sonrası olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangına müdahale etti. (Mustafa Bathiş/ AA, 6 Mart 2021) 

 

Kilis ve Kuveyris Saldırıları

Terör örgütü YPG’nin uzun bir aradan sonra Türkiye topraklarına, Suriye’den düzenlediği saldırı ise Ankara’nın hem örgüte ve Esed rejimine hem de Moskova’ya yönelik söylemindeki tonu yükseltti.

Mart sonlarında, terör örgütü YPG’nin kontrolündeki Tel Rıfat bölgesinden Kilis’e iki adet havan topu mermisi atıldı. Çok sayıda Suriyeli mülteciyi barındıran Kilis’teki saldırıda yaralanan ya da ölen olmadı. Ancak bu saldırı Türkiye’nin Rusya’ya yönelik tonunu sertleştirdi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Rusya’ya yönelik açıklamasında, “Türkiye’nin Rusya’dan yükümlülüklerini yerine getirmesini beklediği” belirtildi. Barış Pınarı Harekatı sonrasında Türkiye ile Rusya arasında varılan anlaşmada, terör örgütü YPG’nin Tel Rıfat’ı terk etmesi konusunda uzlaşılmıştı.

15 Mart’ta MSB’den yapılan açıklamada ise TSK’nın SMO ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu güvenli bölgelere yönelik sadece terör örgütü YPG’den değil, Esed rejimi tarafından gelecek tacizlere de sert karşılık vereceğinin işareti verildi.

Rejim kontrolünde bulunan Halep’deki Kuveyris Havaalanı’ndan ateşlenen ÇNRA ve balistik füzeler, Fırat Kalkanı Operasyonu bölgesindeki Cerablus ve El Bab ilçelerindeki sivil yerleşim bölgeleri ile akaryakıt tankerlerini hedef aldı. Saldırıya ilişkin MSB’den yapılan açıklamada, “Fırat Kalkanı bölgesine yönelik gerçekleşen ve sivilleri hedef alan atışların başlamasını müteakip atışların durdurulması için Rusya Federasyonu tarafına bildirimde bulunulmuş, belirlenen hedefler ateş altına alınmıştır. Bölgedeki birliklerimiz ikaz edilmiştir. Gelişmeler takip edilmektedir” ifadeleri yer aldı.

 

Suriye’de “Önemli Bir Değişime” Doğru

Bu açıklamayı takiben Türkiye ilk kez, güvenli bölgelerde TSK unsurlarını hedef almayan bir saldırı karşılığında, doğrudan misillemede bulundu. Münbiç, Kavuklu, Kuveyris, Nubul Zehra, Korhöyük ve Kavuklu TSK tarafından doğrudan vuruldu. Vurulan bölgeler, terör örgütü YPG, İran destekli Şii milis gruplar ve rejim için önemi olan alanlardı.

Türkiye’nin bu yanıtı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile oluşturulan bölgelerde bulunan askerlerini korumadan öte, söz konusu “güvenli bölgeleri” korumaya yönelik bir eylem olarak değerlendirilmeli. Bu aynı zamanda Türkiye’nin Rusya’yı da terör örgütü YPG ile ilişkilendirdiği ve İran destekli Şii milisleri her fırsatta hedef aldığı şeklinde de okunabilir.

 

Eylemlerdeki Artışın Zamanlaması

Terör örgütü YPG, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye denetimindeki güvenli bölgeleri kurulduğundan bu yana hedef alıyor. Bu çerçeveden bakıldığında son dönemdeki saldırılar bunların bir devamı olarak yorumlanabilir. Ancak ocak itibarıyla saldırıların sayısı ve yapılış şekli ile kayıpların artışı, bir başka açıklamayı zorunlu kılıyor.

Saldırıların artışının başlıca nedeni olarak, DEAŞ ile mücadele kapsamında terör örgütü YPG’yi ABD’nin sahadaki gücü olarak gören Obama yönetimi çizgisinin, Biden döneminde de devam edeceği algısı görülebilir. Biden’ın ekibinde, başta Brett McGurk olmak üzere, YPG ile yakın ilişki içinde olan isimlerin yer almasının, terör örgütünün Suriye’de konumunu güçlendirme beklentisi içine girdiği şeklinde yorumlanabilir. Hatta YPG, Biden döneminde Türkiye ile Washington ilişkilerindeki gerilimin derinleşeceğini dahi hesaplıyor hatta bunun için çalışıyor olabilir.

Bu olasılığı destekleyen eylemleri sahada görmek de mümkün. ABD’nin Suriye Özel Temsilci Yardımcısı David Brownstein’ın son olarak terör elebaşı Ferhat Abdi Şahin (Mazlum Kobani) ile Nevruz ateşini birlikte yakması, Obama döneminde YPG ile ABD arasında kurulan ilişkide boyut değişikliği olmayacağının göstergesi. Göstergeler bununla da sınırlı değil. Brownstein’in şimdiye kadar Suriye’nin kuzeyinde hiçbir muhalif grup ile bir araya gelmediği ancak Kamışlı’da YPG’nin sözde dış ilişkiler ofisi eş başkanı Abdülkerim Ömer ve Deyrizor’da da terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak görülen sivil konsey ile görüştüğü unutulmamalı.

Bu arada Fırat’ın doğusunda ABD Hava Kuvvetleri personelinin, DEAŞ ile mücadele programı kapsamında PKK/YPG terör örgütü mensuplarına helikopter eğitimi verdiklerine ilişkin iddiaların ve fotoğrafların sosyal medyaya yansıdığı ve bu eğitimlerde AH-64 tipi helikopterlerin kullanıldığını da not düşmek gerekli.

Eylemlerin, Biden’ın Beyaz Saray’a oturmasıyla birlikte artmasının bir diğer nedeni ise Türkiye’nin Irak’ın kuzeyi ile Ayn İsa gibi bölgelerde, PKK/YPG üzerindeki baskısının artması şeklinde yorumlanabilir. TSK’nın Irak’ın kuzeyinde sürdürdüğü yoğun ve başarılı operasyonlar ile giderek sıkışan terör örgütü PKK, artan baskıyı Suriye’de YPG ile gidermeyi istiyor olabilir.

TSK’nın Irak’ın kuzeyinde Hakurk, Haftanin, Kandil ve Gara bölgesinde artan operasyonlarının, terör örgütünün Irak ile Suriye bağlantısının kesilmesi ya da en azından sınırlandırılması için yakın bir dönemde Sincar ve çevresinde yoğunlaşması da beklenmeli.

 

Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Bölgelerinin Geleceği

Terör örgütü YPG’nin artan saldırılarının yakın dönemde sona ereceğini ya da azalacağını gösteren bir işaret şu an için bulunmuyor. Yukarıda da belirtildiği gibi, ABD yönetimindeki isimlerin YPG’yi Suriye’deki en yakın müttefikleri olarak görmeleri, saldırıların daha da artmasına neden olabilir. Bu da Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik bir askeri operasyon olasılığını artırabilir.

Burada Rusya’nın konumunu da eklemekte fayda var. Barış Pınarı Harekatı sonrası Rusya ile yapılan mutabakat uyarınca, Fırat’ın doğusundaki sınır hattının YPG’den tamamen arındırılması gerekiyor. Bu anlaşma, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde, özellikle de Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki hamleleri için meşru zemini oluşturuyor.

Son olarak, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK/YPG varlığını, varoluşsal bir tehdit olarak algılayan Türkiye’nin, Irak ile Suriye arasında terör örgütü için stratejik geçişi sağlayan Sincar bölgesine yönelik bir hamlesini, Suriye’deki terör hedeflerinden önce başlatabileceği öngörülebilir. Böylesi bir operasyonun başarısı, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun engellenmesine rağmen, güneyde ve özellikle de petrol bölgelerinde, ABD’nin yardımıyla oluşan ve kimi rakamlara göre sayıları 70 bini bulan YPG varlığının kontrolü için de önem taşıyacaktır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası