Medya üzerinden dünya siyasetini analiz etmeye çalışan teorisyenler son dönemde The Economist dergisinin sene başı kapaklarından o yıl dünyaya yön verecek gelişmeleri tahmin etmeye çalışadursun, bundan yıllar önce bir dergi, kapağına taşıdığı isim ve olaylarla hiçbir şifreli mesaj vermeden bu gelişmeleri net bir şekilde okuyucularına aktarıyordu. Bize en yakın olanlarını saydığımızda başörtüsü polemiklerinden Naim Süleymanoğlu’nun olimpiyat şampiyonluğuna kadar birçok konu Amerikan ve Batılı gözüyle süzülüp gerekli siyasi mesajlarla işlenerek dünyaya servis ediliyordu.
Büyük harflerle TIME adını tescil ettiren dergi 1923’te New York merkezli haftalık olarak çıkmaya başlarken yıllar içinde Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Asya, Güney Pasifik ve Latin Amerika gibi merkezlerde de raflardaki yerini aldı. Değişmeyen şey derginin İngilizce olan dili ve hem yerel hem de uluslararası alanda kapağına taşıdığı kişi ve olaylarla adeta gelecekten haber vermesi oldu. 1925’te kapakta yerini alan Charlie Chaplin beyaz perdeye yön verirken 1931’de kapak olan Mahatma Ghandi’yi birkaç yıl içinde dünyada tanımayan az kişi kalacaktı. Öyle ki TIME 1942’de Nazi Almanyası’nın Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Erich Raeder’i kapağına taşımış, onun pasifliği ve askeri hatalarından bahsetmişti. Ertesi yıl görevinden istifa eden Raeder için yıllar boyu, “Denizaltı harbi konusunda hiçbir fikri yoktu. Bunu hiç önemsemedi. Deniz üssü gemilerine takıntılıydı. Onları da yeterli şekilde hava gücü sağlayacak şekilde donanımlandıramadı. Nazi ordusunun belki de en zayıf halkasıydı” sözleri yazılacaktı. 1983’te bilgisayarın 2000’lerdeki geleceğini, 1990’larda ise internet dünyasını yazan dergi siyasi gelişmelerin de bir numaralı mesaj vereniydi…
TIME’ın “Otoriter” Dediği Liderler Darbeye Uğradı
Dünyanın birçok ülkesinde gerçekleşen darbeleri kapağına taşıyan dergi verdiği tepkilerle “darbe sevici” olarak tanındı. 1953 İran, 1954 Panama ve 1973 Şili darbeleri dergi tarafından hep halk destekli olarak yansıtılmış ve bir diktatörün devrilişi şeklinde anlatılmıştı.
TIME Türkiye’deki darbeleri de atlamamıştı. Türkiye’deki darbeler konusunda akıllara en çok Kenan Evren’li “Türkiye’yi Bir Arada Tutuyor” kapağıyla gelse de bu TIME’ın ilk vukuatı değildi.
1958’te Adnan Menderes “Türkiye’nin Başbakanı” başlığıyla TIME’a kapak oldu. Dergi Menderes’i şöyle anlatmıştı: “Görev başında olduğu her yıl, Menderes daha otoriter, eleştiriye daha hassas oldu. Politikalarını sorgulayan herkese öfkeyle çıkışarak basını ve muhalefet partilerini baskıcı yasalar ile hapsetti.”
1953 darbesi öncesi İran başbakanı Muhammed Musaddık, 1954 darbesi öncesi Guatemala devlet başkanı Jacobo Arbenz ve 1973 darbesi öncesi Şili devlet başkanı Salvador Allende de darbelerden önce TIME dergisinde “Halk tarafından seçildiler ama baskıcı ve otoriter oldular…” temalı haberlerle kapak konusu yapılmıştı.
Ordu Anayasayı Korumakla Görevli
Çok değil iki yıl sonra gerçekleşen 27 Mayıs 1960 Darbesi ise dergide kapağa taşınmasa da iç sayfalarda kendisine yer buldu. Sokaklarda askerin yönetimine el koymasını kutlayan bir grup insan fotoğrafını kullanan TIME darbeyi şu sözlerle haklı çıkarıyordu:
“Aşırı derecede karışıklık aslında bir kaza değildir. Darbe dizgesinin ardındaki nedenlerden birisi, Türk hükümet sistemi içine konan bir şeyle alakalı... Askeri liderler siyasi liderlere görünmezler. Ancak ulus anayasasına göre askeri birlikteliğe ihtiyaç duyulduğunda ordu ‘adım atma’ yetkisine sahiptir. Otokratik başkan Adnan Menderes büyük ölçüde kansız bir askeri darbeyle görevden alındı… Türk ordusu, büyük Kemal Atatürk’ün öğütlerini uzun zamandan beri titizlikle inceledi. Ordu partizan siyasetten uzak durdu. Ancak Atatürk’ün anayasayı korumakla görevli olduğunu da biliyordu.”
Kenan Evren: Türkiye’yi Bir Arada Tutuyor
12 Eylül 1980 Darbesi Amerika’da “Bizim çocuklar başardı” ifadesiyle selamlanmıştı. TIME’ın 29 Eylül 1980 tarihli Avrupa, Asya ve Güney Pasifik baskısının kapağında ise Kenan Evren’in fotoğrafı bulunuyordu. “Türkiye’yi Bir Arada Tutuyor” başlıklı sekiz sayfalık kapak yazısında Türkiye’nin darbeye gidiş süreci ve Kenan Evren anlatılmıştı. Derginin iç sayfalarında darbeden şu sözlerle bahsedilmişti:
“Sokaktaki terörizmin aylar içinde aşırı sol ve aşırı sağa döndüğü ülke, kendisini alışılagelmiş bir gevşeme durumuna sokmasına izin verdi. Siviller İstanbul sokaklarında dolaşan tanklara el salladı. Otomobil sürücüleri barikatları yerleştiren askerlerle el sıkıştı. Depo memurları kepenklerini aylar sonra ilk kez kaldırdı ve restoranlar akşamları tekrar dolmaya başladı. Bazı şehirler her zamankinden çok daha düzeltilmiş görünüyordu. İnsanlar daha mutluydu zira artık bellerinde ve montlarının cebinde silah taşımak zorunda değillerdi.”
28 Şubat Yorumu: “Ordu Erbakan’ı Sepetledi”
TIME 28 Şubat post-modern darbesinin sinyallerini ilk günden vermişti. Refah Partisi göreve başladığında “Seküler devlet yasaklandı” başlığıyla bir makale yayınlayan dergi Başbakan Necmettin Erbakan için adeta orduya “Bu hükümeti nasıl iktidarda tutarsınız” mesajı veriyordu:
“O, son seçimlerinde partisi tek bir kadın adaya yer vermeyen popülist, İslam yanlısı bir politikacı... Erbakan, geçtiğimiz hafta Atatürk’ün 1923’te laik bir devlet ilan etmesinden bu yana Türkiye’deki ilk İslamcı çoğunluk koalisyon hükümetinin başına geçti.”
28 Şubat kararlarına takılmayan dergi, Refah-Yol hükümetinin devrilmesi sonrasında Başbakanlığa getirilen Mesut Yılmaz’a ise “Bay Seküler” başlıklı makalede şu sözlerle övgüler yağdırmıştı:
“Türk ordusu, Türkiye’nin laik geleceğini garanti altına alma konusunda güvende olmanın üzülmekten daha faydalı olduğunu düşünüyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in NATO üyesi ülkelerin başkanlığına seçilmesi ve 550 sandalyelik mecliste 129 sandalyesi olan azınlık muhalefet partisinin genel başkanı Mesut Yılmaz’ın ise başbakan olması ordunun bu tavrını doğruluyor. Kimileri, Yılmaz’ın yaşanabilir bir hükümeti kurmak için gerekli siyasi aracılık becerilerine sahip olmadığını söylese de, Libya’dan çekilme kararı ve İslami köktendinciliğin yükselişine karşı aldığı tavır şüpheleri gideriyor. Ne de olsa ordu, Başbakan Necmettin Erbakan’ı bu kararların tersini uyguladığı için sepetledi. Ayrıca NATO da bu kararlar için Yılmaz’ı sevecek."
27 Nisan E-Muhturasına Bakışı: “AK Parti Toplum İçin Tehdit”
TIME dergisinin 27 Nisan 2007 e-muhtırasıyla ilgili yorumları ise şöyle oldu:
“Ordu, Türkiye'de güçlü bir siyasi oyuncu oldu ve 1950’den bu yana ülkenin laik düzenine yönelik tehditlere karşı dört darbe düzenledi. 2007 yılına gelindiğinde, erken seçimlere yol açan örtülü bir tehdit yayınladı. AK Parti hükümeti tarafından camiler yerine okullarda ilahiler söylenmesi, 23 Nisan’da Kur’an okuma yarışmalarının yapılması gibi seküler yapı içinde barınması mümkün olmayacak durumlar ordu tarafından her zaman Cumhuriyet’in varlığına bir tehdit olarak görülmüştü.
İktidar partisinin Cumhurbaşkanı seçimine karşı çıkmak için kınayıcı bir bildiri yayınlayarak krizi hızlandırmaya yardımcı olan ordu, Türk seçmenlerin generallerin İslam yanlısı AK Parti’nin Türk toplumu için tehdit oluşturduğu görüşünü kabul etmesini bekledi. Tarihe e-muhtıra adıyla geçecek darbe örneği ile geçmişte olduğu gibi halkın fikrini değiştirmeyi umdu. En azından AK Parti’yi iktidarı paylaşmaya zorlayacak bir koalisyona zorlamayı hedefledi.”
15 Temmuz’da Yazılanlar: Cemal Gürsel Demokrasiyi Getirmiş
15 Temmuz da TIME’ın ilk gündem maddesi olarak kabul edilmiş ve darbe saatlerinde derginin internet sitesinde Türkiye’deki darbelere övgüler dizilmeye başlanmıştı. Lily Rothman’ın daha darbe halk tarafından bastırılmadan kaleme aldığı yazısında geçmişin acılarına tuz basılıyordu:
“Türkiye’de anayasa, hükümet tarafından ihlal edildiğinde anayasanın koruyucusu olarak ordu hep bu durumda müdahale etti. General Cemal Gürsel 1960 Darbesi’nde kendisini cumhurbaşkanı, başbakan ve savunma bakanı olarak seçti. Ve dünyaya Türkiye’nin gerçek demokrasiye geri döndüğünü gösterdi. Bir grup asker 12 Mart 1971’de de yasal görevini yerine getirerek tarihe geçti.”
Türkiye Darbeye Direndi Ama Şimdi Daha Kötüsü Olabilir
Dergi daha darbe sonuçlanmadan 15 Temmuz’un uygulayıcılarını alkışlarla karşılıyor, sütunlarında darbe güzellemeleri yapıyordu. Darbe girişimi bastırılınca ise TIME’ın ilk çıkan sayısı darbeye karşı direnen halk fotoğrafı ve “Türkiye’nin En Uzun Gecesi” başlığıyla yayınladı. Başlığın alt tarafına ise, “Türkiye darbeye direndi ama şimdi daha kötüsü olabilir” notu düşüldü. Derginin içinde darbe için “amatör bir girişim” ifadesi kullanıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcı olduğundan bahsedilirken Cumhuriyet’in bekçisi olan ordunun tıpkı geçmişte olduğu gibi bu görevini gerçekleştirmesini isteyenlerin de Türkiye’de bulunduğu yazıldı. Kapakta ifade edilen “şimdi daha kötüsü olabilir” sözü ise Türkiye’nin siyasi bir çıkmaza gireceği ve giderek artan kutuplaşmanın halk için şiddet içeren bir çatışmaya yol açabileceği şeklinde yorumlandı.
Evet... TIME yine darbeden yana olmuştu. Ne de olsa Recep Tayyip Erdoğan bu darbe girişiminin temellerinin atıldığı 17 Aralık sürecinden iki yıl önce yine TIME kapağında kendisine yer bulmuş ve hakkında “Halk tarafından seçildi ama otoriterleşmeyi tercih etti” vurgusu yapılmıştı.
Türkiye’nin çok partili siyasal sisteme geçtiği 14 Mayıs 1950 seçimlerinden bu yana yaşanan askeri darbelerin tümünü alkışlayan TIME dergisi, darbeci geleneğini bozmayarak 15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbeyi de iştahla alkışladı. Övgüler dizdi. Darbe girişimi milli irade tarafından püskürtülmesinden sonra da, “Darbe başarılı olsaydı Türkiye için daha iyi olacaktı, şimdi Türkiye’de her şey daha kötü olacak” şeklinde içeriğe yer vererek darbeci pozisyonunu tahkim etmiş oldu.