Kriter > Siyaset |

Erdoğan-Trump Görüşmesini İtibarsızlaştırma Çabaları


Mayıs ayında Türkiye gündeminde yer alan en önemli konulardan birisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin yeni başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmeydi.

Erdoğan-Trump Görüşmesini İtibarsızlaştırma Çabaları

Mayıs ayında Türkiye gündeminde yer alan en önemli konulardan birisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin yeni başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmeydi. Ziyaret tarihinin netleşmesiyle birlikte ulusal ve uluslararası basında genişçe yer verilen görüşme, 9 Mayıs’ta Trump’ın YPG’ye silah yardımı yapılmasını öngören kararı onaylamasının ardından farklı spekülatif zeminler üzerinden tartışıldı.

Türkiye’deki muhalif medya ve taraflı birçok uluslararası gazete görüşmeyi gerek öncesi gerek sonrasında itibarsızlaştırmaya çalıştı. Görüşme öncesinde YPG’ye silah yardımı konusu üzerindeki farklılaşma sebebiyle iki ülkenin anlaşamayacağı, dolayısıyla bu ziyaretin pek bir anlam taşımadığı ve Erdoğan’ın ziyareti iptal etmesi gerektiği gibi iddialar kullanıldı. Ancak Erdoğan’ın ifade ettiği gibi bu görüşme “virgül” ile cümlenin yarım bırakılacağı değil cümlenin sonuna “nokta”nın konulacağı bir görüşmeydi. Erdoğan bu görüşmeyi gerçekleştirerek tüm dünya kamuoyunun önünde Türkiye’nin tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Görüşme sonrasında da itibarsızlaştırma çabaları devam etti.

Görüşme Öncesi Basında Olumsuz Hava Söylemi

Görüşme öncesinde New York Times ve Washington Post’ta karşımıza çıkan haberlerde Erdoğan “Trump’ın en büyük hayranlarından biri” olarak lanse edildi ve buna rağmen “Erdoğan’ın Trump’tan umduğu birçok şeyi bulamayarak eli boş döneceği” iddiaları dile getirildi. Ayrıca Erdoğan’ın ABD ile dost kalmak için çok uğraşmaması gerektiği ve gelişen ekonomik ilişkilere işaret edilerek Çin’in Türkiye’nin en iyi dostu olabileceği söylendi. Washington Post’ta Erdoğan’ın görüşmeye gittiği gün FETÖ lideri Gülen’in yazısına yer verilmesi ise tamamen görüşmeyi gölgelemeyi amaçlıyordu.

Avrupa basınına baktığımızda Guardian’ın bir haberinde bu görüşmenin pek işe yaramayacağı ve Erdoğan’ın Putin’e daha da yakınlaşacağı iddia edildi. Economist’teki bir haberde ise Türkiye’nin YPG’ye saldırmasının kendisine zarar vereceği öne sürülerek, Erdoğan’ın eğer “olur da iptal etmez ve Trump ile görüşmeye giderse” bu durumla yüzleşmek zorunda kalacağı ve bu görüşmeden hiçbir şey elde edemeyeceği; görüşmenin gerçekleşmesi halinde ise bir kriz havasında ilerleyeceği iddia edildi.

Türkiye muhalifliği ile bilinen uluslararası ajanslara yansıyan haber içeriklerine ulusal basında da benzer bir şekilde yer verildiğini görüyoruz. Örneğin Trump’ın YPG’yi silahlandırma kararından sonra Sözcü üç gün boyunca Erdoğan’ın Trump ile görüşme kararından vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan manşetler attı. BirGün ise görüşmenin hemen öncesinde “Erdoğan’ın istediği sonucu alamadan döneceği”ni iddia eden HDP ve CHP milletvekillerinin görüşlerine yer vererek görüşmeyi gereksiz göstermeye çalıştı. Cumhuriyet de Trump yönetiminin görüşme için pek uzun bir vakit ayırmadığını ve Trump’ın sadece Erdoğan’ı teselli edeceğini dile getirerek görüşmeyi küçük düşürme gayreti içerisinde oldu. Cumhuriyet’ten Aydın Engin “YPG’nin İslamcı örgütlere karşı en ciddi mücadeleyi verdiğini ve PYD’yi tehlike ilan etmenin İslamcı teröristlere yeşil ışık yakmak manasına geldiği”ni ifade ederek bu konuda yapılacak görüşmenin doğru olmadığını iddia etti.

Görüşme Sonrasında da Manipülatif Haberler

Devam Etti Günler öncesinden adeta alarm durumuna geçmiş olan bu gazeteler her ne kadar “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birçok taleple geldiği Beyaz Saray’dan eli boş dönecek” teması ile bu önemli görüşmeyi itibarsızlaştırmaya ve kendini gerçekleştiren kehanet hayalleriyle sabote etmeye çalışsa da umdukları amaca ulaşamadılar. Kameralara yansıyan görüntüler ve iki liderin görüşme sonrası yaptıkları açıklamalardan okunduğu üzere Erdoğan-Trump görüşmesi iki müttefik ülkenin birçok alanda bağlarını güçlendirmesine yardımcı oldu. Yine de görmek istediklerini aktarmayı tercih eden gazeteler, iki liderin buluşma notlarını bile dikkate almadan ezbere hazırladıkları “YPG krizi” teması ve “korumalar ile provokatörler arasında yaşanan çatışma” malzemeleri eşliğinde haberler yayınladılar.

Amerikan basınının önde gelen gazeteleri New York Times (Demokrat), Washington Post (Cumhuriyetçi), Huffington Post (Liberal) ve Wall Street Journal (Muhafazakar) sahip oldukları siyasi pozisyon farklılığına rağmen görüşmeyi aynı perspektiften okudular. Görüşmenin ardından ilk gün haberleri “YPG krizi liderlerin görüşmesine gölge düşürdü, Suriyeli militanlar üzerinden yaşanan anlaşmazlığa rağmen Erdoğan ve Trump iş birliğine devam ediyor, Erdoğan istediğini alamadı” temaları ile yayınlanırken, ikinci gün haberleri “Erdoğan’ın haydutları protestoculara şiddet uyguladı” şeklinde ortak bir dil ile verildi. Sonraki günlerde ise PKK ile bağlarını açıkça ortaya koyan provokatörlerin hakaret içerikli sözleri ve Amerikan polisinin inisiyatiften kaçındığı göz ardı edilerek, korumaların yaptığı müdahale Erdoğan’ın kişisel emri olarak lanse edildi. Voice of America’nın yayınladığı görüntüler üzerinden “Erdoğan saldırın emrini verdikten sonra protestocuların dövülmesini izledi” ifadeleri ile gerçeklikten uzak ve provoke edici bir üslup kullanıldı.

Erdoğan-Trump görüşmesini önce YPG anlaşmazlığı, sonrasında ise Cumhurbaşkanı korumalarının provokatörlere müdahalesi üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışan benzer haberler Avrupa basınında da yer aldı. Reuters’da yer alan “Trump’ın Suriye Hamlesi Amerika-Türkiye İlişkilerini Nasıl Tehdit Ediyor?” başlıklı yorum yazısı dikkat çekerken, Independent’ın “Trump Erdoğan’ın İsmini Görüşme Boyunca Yanlış Telaffuz Etti” haberi görüşmenin önemini göz ardı etmeye çalıştı. BBC, Daily Express ve Guardian ise “Erdoğan’ın korumaları protestoyu arbedeye çevirdi” minvalinde haberler hazırladı. Özellikle Guardian’ın provokatörlerin abartılı ifadelerini öne çıkarması dikkat çekti.

Türk basınından farklı gazeteler de görüşmenin itibarsızlaştırılmasına yönelik haberler yayınlamaya devam etti. Sözcü “Gülen’in iadesi, Zarrab davası, YPG sorunu” temalarını öne çıkardı ve görüşmeden istenilen sonuçların alınamadığı iddiası eşliğinde “Ver İmamı Al Papazı” manşeti ile muhalif basının genel yaklaşımını gözler önüne serdi. Sözcü, BirGün ve Cumhuriyet’te yer alan bazı haberler görüşmenin yirmi dakika sürmesine vurgu yaparak ABD tarafından yeterince önemsenmediği mesajını iletmeye çalıştı. Hürriyet ise YPG konusuna görüşmenin olumlu sonuçlarını geri planda bırakacak şekilde yer verdi ve provokatörlere yönelik müdahaleyi “Türkiye’nin Amerika ile arasındaki yeni bir sorun” ekseninde sundu.

Bütün bu itibarsızlaştırma çabalarına rağmen Erdoğan-Trump görüşmesi, iki ülkenin ortaklığının devam ettirilmesi bağlamında tarihteki yerini aldı.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası