Kriter > Dış Politika |

G20 Zirvesinin Türkiye Sonuçları


Trump, ekibindeki şahinleri hayal kırıklığına uğratacak şekilde “Türkiye’ye adil davranılmadığını”, Patriot füze sistemlerini almasına izin verilmeyince Türkiye’nin S-400’leri almaya yöneldiğini söyledi. Obama dönemi Amerikan yönetimini “böyle iş yapılmaz” diyerek eleştirdi.

G20 Zirvesinin Türkiye Sonuçları

Haziran sonunda Japonya’nın Osaka kentinde gerçekleştirilen G20 zirvesi Türk dış politikası açısından oldukça önemli gelişmelere sahne oldu. Zirvede Türk heyetine başkanlık eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir yandan mülteciler, yasa dışı göç, çevre ve iklim sorunları gibi küresel sorunlara dair Türkiye’nin yaklaşımını anlatma fırsatı bulurken diğer yandan da çok sayıda ülkenin lideriyle ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi ve siyasi sorunların çözülmesi konusunda önemli adımlar attı. Bu çerçevede özellikle ABD ve Rusya liderleriyle görüşmesi oldukça önemliydi.

S-400 Hamlesi

ABD Başkanı Trump ile görüşmede beklenildiği gibi Rusya’dan S-400 füzeleri alınmasından dolayı Türkiye’ye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı meselesi gündemin ilk sırasında yer aldı. Amerikan heyetinde bu meseleyi krize dönüştüren ve Türkiye’ye bu yüzden ağır yaptırım uygulayıp AK Parti hükümetini zora sokmaya çalışan aktörler de vardı şüphesiz. Kongre nezdinde bu yönde yaptıkları çalışmalarda epey ilerleme kaydetmişler, şimdi de Başkan Trump’ı devreye sokup Türkiye aleyhinde açıklama yaptırmaya çalışıyorlardı. 2018’dekine benzer şekilde Türkiye’yi tehdit eden birkaç sözü ABD başkanına söyletebilselerdi Türkiye ekonomisine yeni bir darbe vurmuş olacaklardı.

Fakat Osaka’da işler kriz beklentisi içinde olanların istediği gibi gitmedi. Trump, ekibindeki şahinleri hayal kırıklığına uğratacak şekilde “Türkiye’ye adil davranılmadığını”, Patriot füze sistemlerini almasına izin verilmeyince Türkiye’nin S-400’leri almaya yöneldiğini söyledikten sonra Obama dönemi Amerikan yönetimini “Böyle iş yapılmaz” diyerek eleştirdi. Türkiye’nin uzun zamandır anlatmaya çalıştığı konunun ABD başkanının ağzından bu kadar net bir şekilde ifade edilmesi, başkanlarından Türkiye’ye yaptırım uygulanacağı açıklamasını bekleyen Amerikalı şahinleri çok üzdüğü kesin. Bu üzüntüyle Türkiye’ye yönelik baskı ve yıldırma politikalarından vazgeçerler mi? Muhtemelen vazgeçmeyeceklerdir ancak S-400’ler konusunda Türkiye’nin haklılığı bizzat Trump tarafından bu şekilde ikrar edildikten sonra kendilerine krize dönüştürülecek başka bir sorun arayacaklardır. Bir yandan bu yeni sorunu ararken diğer yandan da Kongrenin S-400’lerin Ankara tarafından aktif hale getirilmesi durumunda F-35’lerin Türkiye’ye teslim edilmemesi ve Türkiye’nin bu savaş uçaklarının üretim programından çıkarılması yönündeki kararından destek alarak bu konuda da Türkiye’yi sıkıştırmak için çalışmaya devam edeceklerdir. 

Başkan Trump bu çıkışıyla Washington’da Ankara ile ilişkilerin her iki tarafın da çıkarlarına uygun şekilde dizayn edilmesi için çalışan rasyonel aktörlerin var olduğunu da göstermiş oldu. Bu görüntü itibarıyla ABD’nin Türkiye politikasında rasyonaliteyi Donald Trump gibi fevri çıkışlarıyla bilinen birinin temsil ediyor olması ironik belki ancak bu ülkedeki medya, siyaset ve bürokrasi dünyasında son dönemde çok fazla yaygınlaşan Türkiye düşmanlığının iki ülke ilişkilerini getirdiği nokta birilerinin çıkıp “Türkiye’ye adil davranılmıyor” demesini zorunlu kıldı. Amerikan dış politikasında rasyonel olana çağrı yapma görevinin Trump’a düşmüş olması ise bu ülkenin dış politikada genel olarak yaşadığı sürrealist savrulmayı gösteriyor.

 

Suriye Gündemi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Osaka’da bir diğer önemli görüşmesi Rusya Devlet Başkanı Putin ile gerçekleşti. Türkiye’nin Rusya ile başta S-400’lerin alınması olmak üzere gerek askeri gerekse ekonomik alanda yoğun ilişkiler geliştirme arzusunda olduğu bir döneme denk geldi. İdlib’de Moskova ve müttefikleri tarafından ciddi şekilde rahatsız edildiği bir dönemde gerçekleşen bu görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan Rus muhatabına Ankara’nın gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı ve barışın korunması konusundaki beklentilerini anlatma fırsatı buldu.

Geçen yıl iki ülkenin yoğun çabaları sonucu imzalanan Soçi mutabakatıyla dondurulan İdlib sorununun kalıcı bir çözüm konusunda şartlar olgunlaşmadan yeniden ısıtılmaya çalışılması hem bölge halkı hem de Türkiye-Rusya ilişkileri açısından ciddi riskler içeriyor. Rusya’nın gerek İdlib sınırlarında konuşlandırılan Türk ordusunun gözlem üslerinin güvenliğinin sağlanması gerekse bölgeden Türkiye’ye yönelecek kitlesel bir sığınmacı akınının önlenmesi konusunda önemli sorumlulukları vardır. Moskova’nın Soçi mutabakatı öncesine dönerek Halep ve Doğu Guta benzeri bir yöntemle İdlib sorununu şiddet yoluyla halletmeye yönelik adımları  Ankara’da derin bir rahatsızlığa yol açacaktır. Türkiye’nin Amerikalı müttefiklerini rahatsız etmeyi göze alarak S-400 anlaşmasına uygun davranmasına karşılık Rusya’nın müttefiki Baas rejimini Soçi mutabakatına uygun davranma konusunda ikna etmemesi Ankara-Moskova ilişkilerinde önemli bir sorun olarak ortada duruyor. Bugüne kadar iki ülke liderleri arasında yapılan görüşmelerin krizlerin çözümü konusunda önemli başarılar getirdiği düşünüldüğünde Türkiye ile Rusya arasında üst düzey diyalog yolunun açık olmasının çok önemli olduğunu ifade etmek gerekir.

Nitekim Putin ile görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’da Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesinin ve ardından Türkiye-Rusya-Almanya-Fransa dörtlü zirvesinin gerçekleştirileceğini duyurmuştur. Bu çerçevede Türkiye bir yandan Rusya ve İran ile birlikte Suriye sorununa çözüm ararken bir yandan da Almanya ve Fransa gibi mülteciler konusunda hassasiyetleri yüksek ülkeleri sürece dahil ederek Moskova ve Şam yönetimlerini yeni mülteci dalgasına yol açacak adımlardan uzak tutmaya çalışmaktadır. Bu şekilde İdlib kaynaklı yeni bir mülteci dalgasının oluşmasını önlemeye çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan Osaka’daki G20 zirvesinde yaptığı konuşmada mülteci ve yasa dışı göç sorununa dikkat çekerek bu sorunla mücadele konusunda dayanışma talep etmiştir. Dünyada en fazla mülteci barındıran ülke olarak Türkiye bu sorunla daha az muhatap olan gelir dağılımı yüksek ülkelerin katkısını beklemektedir. Suriye’nin bütün mülteci yükünün Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi zaten ekonomik sorunları olan ülkeler tarafından çekilmesinin haksızlığı anlatılmaya çalışılmıştır.

Mülteci sorunu gibi dünyanın en büyük sorunlarından biri olan ve olumsuz olarak en fazla Türkiye’yi etkileyen terör sorunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından G20 zirvesinde dile getirilmiştir. Başta Batılı müttefikleri olmak üzere teröre karşı mücadelesinde dünyadan beklediği desteği bulamayan Türkiye terörün yıkıcı sonuçlarının eninde sonunda bugün onu görmezden gelen veya ona destek verenleri de vuracağını anlatmaya çalışmıştır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası