Kriter > Dış Politika |

Reisi Sonrası İran İç Dengeleri


Haziran sonunda yapılacak seçimlerde müesses nizamın 2020 İslami Şura Meclisi seçimleri ve 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sergilediği seçim mühendisliği tavrında herhangi bir değişikliğe gitmeyeceği kanaati ön plana çıkmış bulunuyor. Bunun en belirgin nişanesi de 1 Mart’ta düzenlenen on ikinci dönem İslami Şura Meclisi seçimleridir.

Reisi Sonrası İran İç Dengeleri
(Fatemeh Bahrami / AA, 23 Mayıs 2024)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindeki heyetin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile baraj açılışı gerçekleştirdikten sonra dönüş yolunda geçirdiği helikopter kazasında hayatlarını kaybetmeleri üzerine iş başına gelen geçici yönetimin temel görevi, ülkeyi cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlamak olmuştur. Anayasanın 131. Maddesi gereği cumhurbaşkanının ölümü, azli, iki aydan fazla bir süre kayıp veya hasta olması durumunda cumhurbaşkanı birinci yardımcısı, Devrim Rehberi’nin onayı ile cumhurbaşkanlığı görevlerini üstlenir. Devrim Rehberi Hamaney, zaman kaybetmeden Reisi’nin yardımcısı Muhammed Muhbir’e bu görevi tevdi etmiştir. Yine bu madde gereğince cumhurbaşkanı birinci yardımcısı, meclis başkanı ve yargı erki başkanından oluşan konsey, ülkenin yeni cumhurbaşkanının belirlenmesi için en geç elli gün içerisinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin düzenlenmesinden sorumlu kılınmışlardır. Bu doğrultuda vakit kaybetmeden bir araya gelen konsey, seçim takvimini belirlemiş ve 28 Haziran’da seçimlerin düzenlemesi kararını almışlardır. Şayet bu kaza meydana gelmemiş olsaydı, gelecek yıl Haziran’da on dördüncü dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlenecekti. Bu vesile ile cumhurbaşkanlığı seçimleri bir yıl erkene alınmak zorunda kalınmıştır.

 

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Senaryolar

Geçici yönetimin açıklamış olduğu seçim takvimine göre 30 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında aday adayları başvurularını yapacak ve 4-11 Haziran tarihleri arasında seçimleri denetlemekten sorumlu Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK), adayların başvurusunu değerlendirdikten sonra nihai adayları kamuoyuna açıklayacaktır. 12-27 Haziran tarihlerinde ise adaylar propaganda faaliyetlerini yürütecek ve 28 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilecektir.

Seçimlerde aday olmak isteyen aktörler netleşmeye başlamış durumda. Müesses nizamın 2020 İslami Şura Meclisi seçimleri ve 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sergilediği seçim mühendisliği tavrında herhangi bir değişikliğe gitmeyeceği kanaati ön plana çıkmış bulunuyor. Bunun en belirgin nişanesi de 1 Mart’ta düzenlenen on ikinci dönem İslami Şura Meclisi seçimleridir. Müesses nizamın, 2020’de olduğu gibi 2024’te de meclis bileşenlerinin muhafazakar cenaha mensup adaylardan oluşmasına ihtimam gösterdiği, AKK’nin milletvekili aday adaylarının başvurularını değerlendirmelerinden anlaşılıyor. Müesses nizamın benzer tavrını cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sürdüreceği ve ülkenin makro yönetim erkanları olan yasama, yürütme ve yargı erklerinin aynı siyasi kanaate sahip cenahın bileşenlerinden olmasını; ülkenin içeride ve dışarıda karşı karşıya olduğu riskler ve tehditlerin kontrol altında tutulmaları ve muhtemel krizleri yönetme noktasında devlet içerisinde tutarlı bir tavır geliştirme ve tatbik etmeyi amaçladığını göstermektedir.

Müesses nizam, özellikle Ruhani hükümetinin Temmuz 2015’te İran ve P 5+1 ile imzaladığı ve 1 Ocak 2016 itibariyle yürürlüğe koyduğu nükleer antlaşmanın ardında ülke siyasetini içeriden dönüştürme çabalarını tehlikeli bir girişim olarak algıladığından cumhurbaşkanı ve hükümetini olabildiğince sınırlandırmaya çalışmıştır. Ruhani, ülkeyi içeriden dönüştürmenin devrim rehberliği makamına gelmeden mümkün olmadığını gayet iyi biliyor ve Hamaney sonrası rehber olma arzu ve niyetini gizlemiyordu. Bu durumu tehlike olarak gören müesses nizam bileşenleri (Devrim Rehberi, Devrim Muhafızları, AKK ve Devrim Rehberinin il temsilcileri olan Cuma imamları/müftüler) harekete geçmiştir. Müesses nizam bir taraftan Cumhurbaşkanı Ruhani’nin şahsı diğer taraftan hükümetinin işleyişini başarısız göstermeye ve itibarsızlaştırmaya başlamıştır. Müesses nizam bu çabalarına Mayıs 2018’de Donald Trump yönetimindeki ABD’nin İran’ın taahhütlerine bağlı kalmasına rağmen nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve İran’a karşı maksimum baskı politikası kapsamında geniş yaptırımlar uygulamaya başlaması eklenince iç tehdit (Ruhani ve hükümeti) ve dış tehdit algısı pekişmiş oldu. Devrim Rehberi Hamaney, bunu fırsat bilerek İran’ın devrimden bu yana izlemekte olduğu politikalarda herhangi bir temel değişikliğe gidilmemesi ve ülkenin birliği ve beraberliği ve rejimin bekası için devletin makro kurumlarının tek cenahın elinde toplanması kanaati kesinleşmiştir.

Dolayısıyla 2020 İslami Şura Meclisi ve 2021 cumhurbaşkanlığı seçimleri mezkûr amaçla seçim mühendisliği çerçevesinde gerçekleştirilmiş ve her iki erkin de muhafazakar cenaha mensup gruplar ve aktörlerin kontrolüne girmeleri sağlanmıştır. O günden bu yana İran’ın hem içeride hem dışarıda karşı karşıya olduğu riskler ve tehditler daha da büyümüş olduğundan önümüzdeki yeni dönemde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herhangi bir temel değişikliğe gidilmesi beklenmemektedir. Bu bakımdan müesses nizamın reformcu ve ılımlı adayların seçime katılmalarına onay vermesi beklenmemektedir. Dolayısıyla son günlerdeki hareketliliğe bakıldığında reformcu ve ılımlı cenahta pek kayda değer bir çabanın olmadığı ama muhafazakar cenaha mensup aktörler arasında yoğun bir hareketlilik olduğu gözlemlenebilmektedir.

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi basın toplantısında
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin 19 Mayıs'ta helikopter kazasında hayatını kaybetmesin ardından, İran'da 28 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların başvuru süreci başladı. İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, konuya dair başkent Tahran'da düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. (Fatemeh Bahrami / 30 Mayıs 2024)

 

Adaylar

Adaylar arasında en dikkat geçen isim Mahmud Ahmedinejad (2005-2013) döneminde nükleer müzakereleri yürütmekten sorumlu ve İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi sekreterliği (2009-2013) yapmış olan Said Celili’dir. Celili baş müzakereci olduğu dönem, İran’ın en fazla Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi (BMGK) yaptırım kararlarına maruz kaldığı dönem olmuştur. Zira BMGK’nin İran aleyhine aldığı altı karardan üçü onun döneminde gerçekleşmiştir. Rejime diplomat ve üst düzey bürokrat yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan İmam Sadık Üniversitesi mezunu olan Celili, Reisi hükümetinde doğrudan bir sorumluluk üstlenmemekle birlikte kendi çizgisindeki birçok İmam Sadık mezunu, aktif görevler üstlenmişlerdir. Radikal duruşuyla bilinen Celili’nin muhafazakarların çoğunluğu tarafından kabul görmesi ve cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Reisi hükümetinin birçok politikasına kaldığı yerden aynen devam edeceği ve kimi konularda daha sert adımlar atacağı da sır değildir. Devrim Rehberi Hamaney’in “Devrimin İkinci Adımı/Aşaması” olarak nitelediği politikaları hayata geçirmek için uygun bir adaydır. Celili, 2013 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmış ve seçimi kazanan Hasan Ruhani ve ikinci olan Muhammed Bakır Kalibaf’dan sonra en fazla oyu alabilmiştir. Ancak reformcu ve ılımlıların yer almadığı bir seçimde Celili’nin kazanma şansı yüksek olacaktır. Celili 2017’de cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmamış ve Reisi’yi desteklemiştir. 2021 seçimlerinde ise seçimlere katılmış ancak Reisi lehine geri çekildiğini açıklamıştır. Celili’nin cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde, Devrim Rehberliği düzeyinde gücün el değiştirmesinde müesses nizama tamamen bağlı bir cumhurbaşkanının olumlu katkı sağlayacağı da aşikardır.

İsmi gündeme gelen bir diğer isim olan eski cumhurbaşkanlarından Mahmud Ahmedinejad’ın uyumsuz bir aktör oluşundan dolayı adaylığının veto edileceğine kesin gözüyle bakılmaktadır. Zira muhafazakar cenah içerisinde Devrim Rehberi Hamaney’e en fazla itaatkarsızlık örneği sergileyenin Ahmedinejad olduğu bilinmektedir. Mevcut meclis başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, genç bakanlardan Muhammed Bezirpaş, Tahran büyükşehir belediye başkanı Ali Rıza Zakani ve daha birçok isim de öne çıkmaktadır. İsmi en çok öne çıkan adaylardan Muhammed Bakır Kalibaf, son meclis seçimlerinde muhafazakarlar arası rekabette ciddi prestij kaybına rağmen 28 Mayıs’ta yapılan meclis başkanlığı seçimlerini yeniden kazanmıştır. Kalibaf’ın yeniden meclis başkanlığına aday olması ve seçilmesi, onun cumhurbaşkanlığına aday olmayacağına delalet etmektedir.

İsmi gündeme gelen diğer adaylardan biri genç bakanlardan ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın son anda Cumhurbaşkanı Reisi ile özel bir konu görüşmek istediği için helikopter değiştirerek kaza geçiren helikoptere binmeyen Yol ve Şehircilik Bakanı (Aralık 2022-...) Mihrdad Bezirpaş’tır. Siyasi kariyerine genç yaşında, yirmili yaşlarda iken Ahmedinejad’ın Tahran büyükşehir belediye başkanlığı döneminde başlayan Bezirpaş, müesses nizamın yatırım yaptığı en genç siyaset adamlarındandır. 2020 İslami Şura Meclisi seçimlerinden sonra Sayıştay başkanlığına getirilen Bezirpaş’ın ismi, 2017 seçimlerinde de muhafazakar cenahı temsilen oluşturulan dayanışma grubu tarafından cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak önerilmişti. Hamaney’in genç ve Hizbullahi/devrimci yönetim şeklinde ifade ettiği nitelikleri haiz adaylardandır. Muhafazakar cenahın Bezirpaş üzerinde bir konsensüs sağlaması durumunda, devrim rehberine son derece muti ve Devrim Muhafızları ile uyumlu bir cumhurbaşkanı olacaktır.

Dolayısıyla ismi geçen adaylardan herhangi biri, seçilmesi durumunda İran’ın iç ve dış politikasında temel bir değişiklik oluşturmayacaklardır. Ancak Said Celili’nin daha radikal tutumları sebebiyle özellikle kadınlara yönelik kılık kıyafet zorunluluğundan dolayı yaşanan toplumsal ve kültürel krizin derinleşeceği söylenebilir. Dış politikada da ABD başta olmak üzere Batı ile ilişkiler daha sorunlu hale gelebilir. Bu durum, bölgedeki gerilimli atmosferi daha da olumsuz yönde etkileyebilir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası