Türkiye’de son dönemde Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör atama tartışmalarıyla başlayan bir gündem üzerinden birçok ajandanın planları devreye sokulmak isteniyor. Üniversite’ye rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun adı ve geçmişini gerekçe göstererek fitili ateşleyen kesimlerin talepleri, eğitim ve öğretim sisteminden daha çok, farklı siyasi ve küresel rüzgarlara yelken açma hazırlıkları gibi. Yeni yılın ilk günlerinde siyasi bir bildiriyle başlayan olaylar, 28 Ocak’ta Kabe-i Muazzama’yı uygunsuz bir şekilde resmeden görselin paylaşılmasıyla başka bir hale büründü. Demokrasi, fikir ve düşünce özgürlüğü söylemleriyle sunulan eylemler süresince, yakın dönemin en yüz kızartıcı fiillerine de tanık olduk. Dini sembollerle alay etmek, tepki gösteren öğrencilerin topluca fişlenmesi, eylem sırasında emniyet görevlileri tarafından söylenen sözün değiştirilerek manipüle edilmesi, Kadıköy’de bir esnafın sosyal medya üzerinden hedef gösterilmesi gibi birçok provokasyonun yanı sıra, sol eğilimli bazı basın organlarında “Boğaziçi Üniversitesi’ne ABD el koyabilir” başlığı bile atıldı. Meselenin bu kadar agresif ve hızlı bir şekilde tırmandırılmasının arka planında, yaşanan küresel gelişmelerin olduğu göze çarpıyor.
Atina ve Berlin’de bile gösterilerin yapıldığı Boğaziçi protestolarının ardında akademik ve bilimsel tercihlerin olmadığı açıkça anlaşıldı. Düzenli ve planlı bir şekilde paylaşılan gerçek dışı ve manipülatif haberler, yurt içi ve uluslararası kamuoyunda farklı bir çağrıya hizmet ediyor.
Başladığı Günden İtibaren Olayların Gelişimi
1 Ocak 2021’de yayımlanan Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörü olarak atandığı duyuruldu. 15 Temmuz sonrası hazırlanan KHK ile YÖK’ün önerdiği adaylar içinden atamayla gerçekleştirilen rektör tercihleri, daha önce de iki kez aynı şekilde belirlenmişti.
Üniversite akademisyenlerinden bir kısmı tarafından başlatılan sırtını dönme eylemi, üç gün içinde dijital ve sosyal medya mecraları aracılığıyla farklı bir evreye dönüştü. 4 Ocak’ta üniversite önünde eyleme gelen gruplar, pankart ve dövizlerle kendi siyasi gündemlerini dayattı. Polisin müdahale ettiği eylemde, güvenlik güçlerine yönelik saldırılar da oldu. İstanbul Valiliği üniversite önünde yapılan eylemde polise saldıranlardan sadece 4 kişinin Boğaziçi öğrencisi olduğunu duyurdu.
Bildiri Ayrışması
Boğaziçi Dayanışması olarak bilinen grup adına yazılan bildiride, rektörlük seçimlerinin dışında, Selahattin Demirtaş’a ve Osman Kavala’ya özgürlük, LGBT derneklerine yönelik eleştirilerin ve kamuoyu baskısının hafifletilmesi çağrılarında bulunuldu.
Bildirinin hazırlanmasında ve kamuoyuna deklare edilmesindeki içerik, eyleme katılanların büyük bir kısmını rahatsız etti. Rektörlük tartışmaları dışındaki bir gündemin içine hızla çekilen eylemlerde ilk ayrışma bu nedenle yaşandı. Boğaziçi Dayanışması ile Öğrenci Temsilci Kurulu (ÖTK) arasında eylemlerin üniversite gündemiyle yürütülmesine ilişkin ayrışma oluştu.
HDP ve LGBT Öncelikleri
Boğaziçi Dayanışması’nın kaleme aldığı ve okuyacağını ilan ettiği metne dair duyulan rahatsızlıklar sonucu öğrenciler arasında oylamalar yapıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve LGBT’yi konu alan cümleler büyük çoğunluk tarafından reddedildi. Bunun üzerine birçok öğrenci, resmi temsil kabiliyeti olmayan Dayanışma’nın devre dışı bırakılmasını ve ÖTK’nin protestoları idare etmesini istedi. Sonrasında ÖTK’nın hazırladığı bildiri metni öğrenciler tarafından kabul edildi, ancak Boğaziçi Dayanışması kendi metnini okumak ve eylemleri rektörlük protestoları ile sınırlı tutmayıp başka siyasi gündemleri de dahil etmekte ısrarcı davrandı.
Üniversite kampüsüne Boğaziçililerin haricinde kimsenin alınmaması sonrasında, eylem Kadıköy'e taşındı. Buradaki protestolara, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), HDP milletvekilleri, CHP Gençlik Kolları ve LGBT ile diğer üniversitelerden gelen öğrenciler destek verdi.
Eylemlerde gözaltına alınan öğrencilerin avukatlığını, Selahattin Demirtaş’ın avukatı Eylem Arzu Kayaoğlu üstlendi. Kayaoğlu, duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi'nde Boğaziçili öğrencilerle birlikte LGBT bayrağı açıp poz verdi. Gözaltına alınan 45 kişi arasında terör örgütleri PKK/KCK, MLKP, DSİH, DEVPAR, THKPC ve TKP/ML içinde faaliyet yürüten şüpheliler tespit edildi.
Sahte İmzayla Akademik Bildiri
Akademik Dayanışma Ağı (Academic Solidarity Network) ve Barış İçin Akademisyenler (Academics for Peace) gibi uluslararası örgütler, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki atama ve eylemler çerçevesinde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karalamak için bir imza kampanyası düzenledi. Bu grupların Melih Bulu'nun atanmasına karşı yapılan eylemlere destek için topladığı imzaların birçoğunun aslında akademisyenlere ait olmadığı ortaya çıktı. İmza verenler arasında emekli coğrafya öğretmeni, radyo programcısı, mühendis ve bankacıların da olduğu anlaşıldı.
Kabe-i Muazzama’ya Hakaret
Boğaziçi protestoları, öğrencilerin inisiyatifinden ziyade, Türkiye’de bir siyasi hesap görme alanına dönüştü. Ancak 28 Ocak’ta yaşanan gelişmeler, olayları başka bir seviyeye taşıdı. Öğrencilerin açtığı sergide yerde sergilenen bir resimde Mescid-i Haram’ın dört köşesine LGBT bayrakları, Kabe’nin üzerine de bir Şahmeran motifi yerleştirilmişti. Okuldaki bazı öğrencilerin, duydukları rahatsızlığı sergiyi düzenleyenlere iletmesine rağmen, söz konusu resim kaldırılmadı. Resme ilişkin görseller günün ilerleyen saatlerinde sosyal mecralarda yayılmaya, daha fazla duyulmaya ve tepki toplamaya başladı.
Eleştirenlere Fişleme
Skandalla ilgili gerginlik ve tepkiler devam ederken, bir başka skandal gelişme daha yaşandı. Üniversitedeki bir grup öğrenci, karşıt görüşlü öğrencileri sırf düşüncelerinden dolayı fişleyerek, sosyal ortamlarda ifşa etmeye başladı. Üniversitede yaşanan olayları eleştiren öğrenciler, akademik kariyerlerinin önünün kesilmesi için hocalara da bildirildiği iddia edilen bu fişlemeyle tehdit edildiler.
Kadıköy'de Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olaylara destek vermek için yasaklara rağmen toplanan grup aralarına aldıkları iki kişiyi darp etti. Eylemcilerin darp ettiği B.G. ve M.C.A. polis ekiplerince kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
Yol TV Provokasyonu
Rektörlük binasını ablukaya almak isteyen üniversite öğrencilerinin bina önüne gelirken toplu yürümesini engellemek isteyen polisin "in aşağı, in aşağı, aşağıdan yürü" sözleri "Yol TV" tarafından manipüle edildi. Yol TV polisin söylediği sözleri çarpıtarak “aşağıya bak” şeklinde verdiği yalan haber kısa sürede sosyal medyada büyüdü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere birçok CHP'li ve HDP'li AslaAşağıyabakmayacağız hashtagine destek vererek, emniyet teşkilatını hedef aldı. Emniyet başka bir internet sitesinde yer alan görüntüleri sitesinde yayınlayarak, polisin aşağıya bak demediğini, aşağıdan yürü dediğini gözler önüne serdi. Yol TV de bir süre sonra haberinin yalan olduğunu kabul etse de ilgili içerik paylaşılmaya ve bunun üzerinden siyasi ajitasyon yapılmaya devam edildi.
HDP İle Organik Temas
Terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinin hükümetin devrilmesi için yapıldığını belirterek, "Daha fazla destek verilmeli" çağrısında bulundu. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, PKK'ya müzahir yayın organına, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine ilişkin, "Olay bir üniversitedeki gençlik hareketi olmayı aştı, bir kayyum meselesini aştı." ifadesini kullanarak, eylemlerin hükümetin devrilmesi için yapıldığını açıkladı.
Boğaziçi eylemlerini organize eden gruplardan “Boğaziçi Dayanışması” yayımladığı açık mektupla, 10 ayrı terör davasından tutuklu yargılanan Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istemişti. Bu çağrıdan bir gün önce HDP’li Pervin Buldan’ın, MYK Üyesi Ferhat Encü, İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ziyarette bulunduğu ortaya çıktı. Görüşmede, HDP'li Buldan'ın "HDP'li belediyelere atanan kayyumlar gitmeden, Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan kayyum gitmeyecek" sözlerine öğrenciler şu ifadelerle karşılık verdi: “Öyle anlattıkları gibi gencecik masum çocuklar değiliz. Biz burada ciddi bir öfke ve iradeyle direniyoruz. İnsanların da buna sahip çıkmasını istiyoruz. 'Her yer Boğaziçi, her yer direniş' diyoruz bu yüzden.”
“HDP İle Temas Halindeydik”
“Bizim gücümüz sadece Boğaziçi'nden gelmiyor. Bu ülkede devrimci dönüşüm ve demokratik kazanım olacaksa bunu HDP ile tartışacağız. Birlikte duracağımız kitle olarak sizi görüyoruz. HDP ile temas halindeydik.”
“ABD El Koyabilir” Haberi
Eylemler sürerken Cumhuriyet Gazetesi'nin Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili yayınladığı skandal haber, tüm dikkatleri üzerine çekti. Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan haberde, İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Özgün Emre Koç tarafından Boğaziçi arazisiyle ilgili bir belge kaynak gösterildi. Belgede, 1971’de Boğaziçi arazisinin Türkiye Cumhuriyeti tarafından Robert Koleji’nden alındığı, arazinin başka amaçlarla kullanımı durumunda, New York Eyalet Mahkemesi tarafından geri alınabileceği ileri sürülüyor. “ABD, Boğaziçi Üniversitesi’ne el koyabilir” başlıklı haber yoğun tepki gördü.
Süleyman Soylu’ya Sansür
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun üniversitedeki provokatif olaylar sonrasında "Tuzağa düşmeyin" uyarısıyla yaptığı paylaşıma Twitter'dan sansür geldi. Paylaşıma, "Nefret davranışı hakkındaki Twitter kurallarını ihlal etti. Ancak Twitter, tweetin erişime açık kalmasının kamu yararına olabileceğini belirledi" notu iliştirildi ve sansür uygulandı.
Valilik: Eylemcilerin Çoğu Boğaziçi Öğrencisi Değil
Boğaziçi Üniversitesi önünde yapılan eylem sonrasında gözaltına alınanlarla ilgili İstanbul Valiliği bir açıklama yaptı. Valilik Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan 108 şüpheliden sadece 7'sinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğunu, geri kalan 101 şüphelinin ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığını duyurdu.
Bahçeli’nin Twitter Hesabına Kısıtlama
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolara ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı bazı paylaşımlara, Twitter tarafından kısıtlama getirildi. MHP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, "Boğaziçi Üniversitesi’nin önündeki menfur eyleme karşı gösterdiği tepkiden dolayı MHP lideri Sayın Bahçeli'nin bazı paylaşımlarına Twitter kısıtlama getirmiştir. Sayın Bahçeli terörist ve öğrenci ayrımını ortaya koyduğu halde -ki bu emniyet tarafından da teyit edilmiştir- okyanus ötesinden Twitter buna tepki göstermiştir. Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem yapan terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olanlara Twitter ve Twitter'ın arkasındaki güçler destek vermiştir. Genel Başkanımızın bazı paylaşımlarına kısıtlama getirilmiştir" denildi.
“Rektörle Çalışmak İstenmiyor” İddiası
Boğaziçi Üniversitesi'nde hiçbir akademisyenin Rektör Melih Bulu ile çalışmak istemediği için rektörlük kadrosuna atama yapılamadığına yönelik iddialar boşa çıktı. Endüstri mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ile fizik bölümünden Prof. Dr. Mehmet Naci İnci rektör yardımcısı oldu.
Sırtını Dönenler Eski Akademik Üyeler
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Ahaber'de katıldığı canlı yayında, Boğaziçi üniversitesindeki gösterilere değindi ve olayların arkasında eski rektörlerin özellikle de eski rektör Üstün Ergüder'in bulunduğunu ifade etti. Rektörlük binasına arkasını dönen akademisyenlerin ise eski öğretim görevlileri olduğunu aktaran Bakan Soylu, “Eylemlere katılan 189 şahsın terör örgütü ile bağlantısı çıktı. Eski rektör Üstün Ergüder'i aradım 'Bu işe girmeyin' dedim. Sırtını dönenler kim biliyor musunuz? Eski öğretim üyeleri. Ortalığı karıştıranlar arasında eski rektörler de var. Biz Boğaziçi Üniversitesi'nin bu olaylarla anılmasını istemiyoruz” diye konuştu.
ABD’den Destek Açıklaması
Boğaziçi Üniversitesi olaylarının ilk gününden itibaren genel hatlarıyla yaşanan bu gelişmelerde göze çarpan en vurucu nokta, LGBT derneğinin öğrencilerin taleplerinin önünde bir inisiyatifle hareket etmesi oldu. Olayların başından itibaren, bunun bir LGBT mücadelesi olarak görülmesi için özel çaba sarf edildi. Hak arama mücadelesini LGBT bayrağıyla özdeşleştirme gayretleri, uluslararası bir akredite ve küresel bir çağrı olarak da algılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki gösteriler ve gözaltına alınmalarla ilgili açıklama yaptı. Bakanlık Sözcüsü Ned Price, İstanbul'un önde gelen üniversitesindeki gösterilerden endişe duyduklarını kaydetti. Sözcü Price, özellikle LGBT karşıtı söyleme vurgu yaptı, bu yönde yapılan açıklamaları kınadıklarını söyledi.
Kabe’ye Hakaret Unutturuldu
Eylemlerin zirveye çıktığı dönemde Kabe-i Muazzama resmi kullanılarak yapılan tahkir edici çalışmanın ardından, eylemcilerin içinde derin çatışmalar da yaşandı. Hükümete yönelik fay hattına verilecek desteğin zayıflamasından çekinen gizli bir akıl devreye girerek, gözaltına alınan öğrenciler arasındaki başörtülü bir genç kızı eylemin yüzü olarak sundu. Kısa süre önce Kabe’ye yapılan hakareti bir anda gündemden düşürerek, bölünme ve ayrışmanın önüne geçmeye çalışıldı.
Rektörlükten Siyasete Giden Yol
Rektör Melih Bulu’nun siyasi kişiliği nedeniyle seçilmesine karşı çıkan eleştirilere karşı, daha önceki bazı rektör seçimlerindeki siyasi tercihler ise şöyle:
- Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, 2004'te rektör oldu. Uzun yıllar rektörlük yaptıktan sonra CHP rozetini takarak Aydın'dan milletvekili yapıldı. CHP milletvekilliğinin ardından yeniden rektörlüğe döndü.- 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencileri üniversitelere almayan YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, CHP'de danışmanlık yaptı.
- Prof. Dr. Nur Serter, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı görevindeyken 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilerin başlarını açmaları için ikna odaları kurdu. Serter, üniversite macerasının ardından CHP'de iki dönem milletvekilliği yaptı.
- ODTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, CHP Grup Toplantısı'na katıldı. Cübbesiyle çıktığı kürsüden YÖK Kanunu'nu eleştirdi. Akbulut'un ismi, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçti.
- Anayasa Mahkemesi Başkanlığını iki kez yapan Yekta Güngör Özden, 28 yıl boyunca CHP'de hukuk danışmanlığı görevini üstlendi.
- Prof. Dr. Bahri Gökçebay ise CHP’de siyaset yapan Kastamonu Üniversitesi eski rektörü. Kendisi dahil sadece 2 oy almasına rağmen Ahmet Necdet Sezer tarafından rektör atandı. Görevi döneminde üniversitede adeta terör estirdi. CHP’ye yakın kimliği ile duran Gökçebay, milliyetçi ve muhafazakar akademisyenlere üniversiteyi dar etti. İmam Hatip ve başörtüsü karşıtı açıklamalarıyla dikkat çekti. Hatta düşmanlığı o boyuta vardırdı ki üniversitelerde İmam-Hatip mezunları ile diğer liselerden mezun olan öğrencilerin aynı sınıf içerisinde eğitim görmemesi gerektiğini bile öne sürdü. 2011’de CHP’den belediye başkanı olmak için görevinden istifa etti. O görevi bıraktığında akademisyenler arkasından davul çalarak kutlama yaptı. Aday gösterildi ama seçilemedi.