Kriter > Dosya > Dosya / Deprem ve Afet Yönetimi |

Coğrafya Kaderdir Ama Keder Olmamalıdır!


Anaokulundan üniversiteye uzanan zincirdeki kuşaklara, ofislerden fabrikalara uzanan profesyonel ağlara kadar her yaşta ve her yerde “kesintisiz deprem bilinci oluşturulmalı”, “depreme milli güvenlik sorunu olarak yaklaşılmalı”. Maalesef Türkiye’miz, siyasetin her kanadını kıran, “etki ve baskı güçleri” ile mahalli ilişkilerle dönem dönem malûl durumda.

Coğrafya Kaderdir Ama Keder Olmamalıdır
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği illerde, arama kurtarma, enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmaları sırasında duvarları yıkılmış olan bazı evlerin iç kısımlarından depremin acı izleri dışarıya yansıdı. (Sezgin Pancar/AA, 20 Şubat 2023)

Türkiye, “bir deprem ülkesidir!” Bu klişe tespitin her seviyede bilindiği ama yeterince umursanmadığı bir ülkede yaşamak, depremlere can vererek en maliyetli öğrenme yöntemini seçmek hakikaten hüzün verici! 1999 Marmara ve Düzce depremlerini ailece yaşamış bir isim olarak… 6 Şubat 2023’teki asrın felaketinin vurduğu il ve ilçelerin çoğuna bizzat giderek sahanın nabzını tutmuş, acı gerçeklerle bir kez daha yüzleşmiş bir gazeteci olarak yazıyorum.

Ve ısrarla… Anaokulundan üniversiteye kadar uzanan zincirdeki kuşaklara, ofislerden fabrikalara uzanan profesyonel ağlara kadar her yaşta ve her yerde “kesintisiz deprem bilinci oluşturulmalı”, “depreme milli güvenlik sorunu olarak yaklaşılmalı” diyerek devam ediyorum. Maalesef Türkiye’miz, siyasetin her kanadını kıran, “etki ve baskı güçleri” ile mahalli ilişkilerle dönem dönem malûl durumda. İşte bu nedenle ve bir kez daha… “Uygulama, denetim ve sürdürülebilirlik” çığlığımızın duyulmasını umuyor ve bekliyoruz.

Elbette bizler… Bu toplumun bünyesini bilen, yarım yüzyılı aşmış yaşıyla, yetişmiş bireyler olarak mazeretlerin değil, çözümlerin ve gelecek tasarımının bir parçasıyız. Tam da bu sorumluluk duygusu ile rasyonel tespitlerimi ve tarihe not düşecek önerilerimi paylaşmayı arzu ediyorum.

 

6 Şubat 2023, Saat: 04.17

Aynı anda 11 ilin (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa) birden sarsılması, birbirinin yardımına koşabilecek tüm kentlerin yönetim sistemlerini paralize etmiş. Benzeri görülmemiş büyüklükte iki sarsıntının art arda yaşanması ise yerel kamu yöneticilerindeki ilk şokun boyutunu artırmış. Ankara’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan başlayarak afet ve acil durum sürecinin siyasi ve bürokratik paydaşları, depreme müdahale için kısa sürede refleks göstermiş! Uluslararası yardım çağrısı da yapılmış.

Ağır kış şartları, önemli yollarda yarıklar oluşması, bazı pistlerin kullanılamaz hale gelmesi, lojistik desteğin hava ve kara hızını aksatmış. Depremin ardından mobil iletişim şebekesinin çökmesi, elektriğin kesilmesi ise sahadaki anlık koordinasyonu geciktirmiş. Afetzedelere yardım edecek uzmanların veya ailelerinin de enkaz altında kalması, ekiplerin bir araya gelmesini güçleştirmiş. Ölçeği nispeten küçük ve daha kısa sürede kontrol edilebilen son dönemdeki doğal afetlere devletin müdahale etmede gösterdiği başarı mutlak ölçü alınmış. Evleri yıkılan vatandaşlarda “Arama kurtarma ekipleri ve iş makineleri anında gelecek” beklentisi oluşmuş! Afet yönetimi ile ilgili tüm kurum ve kişilerin doğrudan AFAD’a bağlı olmadığı, AFAD’ın bir üst koordinasyon merkezi olarak çalıştığı vatandaşça geç fark edilmiş.

Depremi, siyasi istismar aracı yapan kimi muhalefet belediyeleri, vinç ve kepçeden önce enkazlardan acı ve tepki manzaraları yayılsın diye öncelikle internet hizmeti götürmüş! Örneğin, merkezi idareyi suçlayan CHP yönetimi, CHP’li belediyeleri seri biçimde organize edip yine CHP’nin yönettiği Hatay’ın imdadına 10-12 saatte yetişmeyi becerememiş. Gelmemişler mi? Gelmişler ama İzmir, Muğla, Antalya, Mersin hatta İstanbul belediyeleri de itfaiyecilerini derhal sahada hazır edememiş.

Gerçek kahramanlar ise elbette arama kurtarma ve UMKE ekipleri olmuş... TSK, jandarma, emniyet, maden işçileri, itfaiyeciler ve yabancı ülkelerden gelenler. Her birine şükran borçluyuz.

 

Deprem Öncesi, Deprem Anı ve Deprem Sonrası

Asrın felaketine üç aşamalı baktığımızda…

Deprem öncesi...

Fay hatları üstünde oturduğumuz gerçeği ile yüzleşmek için -maalesef- "bedel ödemeye" devam ediyoruz. Kentsel dönüşümü, sağlam konutlarda oturmak için değil, ilave daire edinme fırsatı olarak görüyoruz. Merkezi hükümeti ve yerel yöneticileri suçluyor ama toplum olarak davranış değişikliğini başaramıyor, günlük gaileler içinde çözümleri topluca öteliyoruz. İmar aflarıyla kâğıt üzerinde düzelttiğimiz binaların zeminlerinin çürük, kolonlarının kesik olduğunu göz ardı ediyoruz! Ve bütün bunları... Siyasi görüş, memleket, meşrep, mezhep, eğitim durumu vb. fark etmeksizin bizler yapıyoruz. Genel manada güzel konuşanlarımız bile iş kendilerine geldiğinde “bir tanıdık bulmayı” marifet sanabiliyor!

Deprem anında ise...

Artık afet yönetimi ile karşılaşıyoruz. Yani, yıkılan binaların enkazına ulaşmaya çalışıyoruz. İşte o anda... İnsan kabiliyeti, kurumsal birikim, organizasyon yeteneği ön plana çıkıyor. Kriz dönemlerinde devletin gücünü görmeye alışmış insanlarımız haklı olarak, her bir yıkıntının önünde saati dakikasında kurtarma ekibi ve iş makinesi görmeyi umuyor. Sarsıntının büyüklüğü, ardı ardına tekrarı, birbirine omuz verecek tüm merkezlerin çökmesi, ağır kış şartları, ulaşım ve iletişim şebekesinin depremden olumsuz etkilenmesi, çarkın hızlı dönmesini geciktirebiliyor. Enkaz altından canların kurtarılması, hastaneye sevki, evleri yıkılanların barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanması noktasındaki takdire şayan performansımızı diğer alanlarda kalıcı kılamıyoruz. Her bir ailenin evinde deprem kiti bulunması, depremden korunma bilincine sahip olması, ilk yardım kursu alması gibi temel konular hâlâ bizlere angarya gibi geliyor!

Deprem sonrasında da...

Enkazın kaldırılması, hasar tespiti, geçici barınma ve yeni konutların yapımı süreci başlıyor. Ruhsal çöküntünün giderilmesi için uzun süreli psikososyal destek hayati önem kazanıyor. Sorumluların bulunması, hukuk önünde hesap sorulması mutlaka gerekiyor. Bugünden sonra, AFAD’ın ötesine geçen Acil Durumlar (ve Göç Yönetimi) Bakanlığı şeklinde yapılanma kaçınılmaz hale geliyor. Deprem riski altındaki her il ve ilçenin, Ankara yetişene kadar ilk 24 saatte kendi göbeğini kendisinin kesebileceği şekilde hazırlıklı olmasını sağlama zarureti karşımızda duruyor. Türk Kızılayı’nın, afet ve acil durum yönetiminde, eskisi gibi esnek organizasyonla çalışması ve sistemin yedekleme ünitesi vazifesini de görmesi önem taşıyor. Deprem tatbikatlarının okul, hastane, kamu kurumu ve iş yerlerinde daha sık ve sistematik tekrarı ertelenemez görev haline geliyor. Her kurumda her zaman olması gerektiği ve dinimizin de emrettiği gibi “emaneti ehline vermekten” başka çare bulunmuyor.

Ve nihayet... Ya anayasal düzenleme yapma ya da kentsel dönüşüm anayasasını çıkarıp tavizsiz uygulama gereği milli ödevimiz olarak bizi bekliyor.

Son olarak... Mensubu olmaktan gurur duyduğum bu büyük milletin dayanışma gücüne bir kez daha hayranlığımı ifade ediyor, siyasetçilere “sağduyu çağırımı” yineliyor, “iktidarı, enkazda arama oyunlarına da ‘hayır’ diyorum.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş Hatay'da
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Hatay’ın Defne ilçesinde (Alp Eren Kaya/AA, 22 Şubat 2023)

 

Kriz Yönetimindeki İncelikler

Bir yol haritası olarak “Afet yönetiminin karmaşık ama incelik gerektiren süreçlerini” de özetleyerek bitirmek isterim...

  • Kriz masasının toplanması, afetin büyüklüğünün tespiti
  • Arama-kurtarma ekiplerinin hazırlanması ve deprem bölgesine sevki
  • Yabancı uzmanlarla koordinasyon için dil bilen eleman görevlendirilmesi ve bu ekiplerin temel ihtiyaçlarının karşılanması
  • İş makineleri ve jeneratörlerin tedariki
  • Konteyner, battaniye, ısıtıcı temini ve ihtiyaç sahiplerine hızla dağıtımı
  • Engelli ve yaşlılar için barınma-bakım imkanı sağlanması, çocukların koruma altına alınması
  • Sağlık ekiplerinin olay yerine intikali
  • Sahra hastanesi kurulması
  • Yeterli sayıda ambulans gönderilmesi
  • Depremzede ve yaralı tahliyesi için hava köprüsü kurulması, denizden sevk kabiliyetinin harekete geçirilmesi
  • Depremzedelerin sağlam kamu binalarıyla, kamuya ait kapalı mekanlarda geçici barınmasının temini
  • Salgın riskine karşı yeterli aşı stoku bulundurulması ve hijyen önlemlerinin alınması
  • Kronik hastalara ilaç dağıtımı
  • Kesintisiz iletişime geçilmesi
  • Vatandaşların ve sahada çalışan personelin yemek ihtiyaçlarının karşılanması
  • Sürekli yakıt tedarik edilmesi
  • Asayişin sağlanması, yağma ve hırsızlık olaylarının önlenmesi
  • Elektrik, doğal gaz, su şebekesinin çalışır hale getirilmesi
  • Seyyar tuvaletler kurulması
  • Çevre temizliğinin yapılması
  • Depremzedelere psikososyal destek verilmesi
  • Çocukların travmadan uzak tutulması
  • Etkili işleyen bir ihbar hattının saha ile entegre edilmesi
  • Şehir dışına çıkacak vatandaşlara seyahat ve barınma olanağı verilmesi
  • Kimlik tespiti ile cenaze, morg ve dini hizmetlerin gerçekleştirilmesi
  • Uluslararası yardımlar dahil her türlü bağış ve desteğin koordinasyonu
  • Yolların onarılması
  • Kamu binaları, enerji tesisleri, barajlar ve havalimanlarının kontrolü ile hizmete hazır tutulması
  • Dezenformasyonla mücadele verilmesi
  • Deprem bölgesindeki yerli ve yabancı medya için yayın yerleri belirlenmesi
  • Hasar tespiti yapılması
  • Acil yardım ödemelerinin başlatılması
  • Vergi, sigorta, kredi borçları ile su, telefon ve elektrik vb. faturaların ertelenmesi
  • Hukuki soruşturma açılması ve sorumluların tespit edilmesi
  • Çürük bina yapanların/yaptıranların sınırlardan firarlarının önlenmesi
  • Enkazların kaldırılması
  • Özel eşyaların ev sahiplerine veya aile yakınlarına teslimi
  • Yeni kent planlaması yapılması, yerel dokunun ve sosyolojinin gözetilmesi
  • Eğitim hizmetlerinin normale döndürülmesi
  • Hayatın olağan akışına geçilmesi ve bu süre boyunca deprem mağdurlarının yanlarında durulması!

 

Son Söz

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Allah, bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmazsın!” dediği gibi… Allah bir daha milletimize böyle acılar yaşatmasın. Tevekküle, önce tedbirle iman eden insanları ve yöneticilerimizi eksik etmesin. Ölenlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası