Kriter > Dosya > Dosya / Deprem ve Afet Yönetimi |

Depremin Ürettiği Bireysel ve Toplumsal Psikolojiler


Depremin; yeryüzünü yaracak, şehirleri çökertecek, 43 binden fazla can alacak düzeyde şiddetli olması sebebiyle, insan ruhunu derinden etkilemesi kaçınılmazdır. Bu deprem, bireysel düzeyde hayata bakışımızı değiştirip, ruhsal hastalıklar oluşturacakken; toplumsal düzeyde “oyun değiştirici” etki üreterek, “değişim talebi” doğuracaktır.

Depremin Ürettiği Bireysel ve Toplumsal Psikolojiler
Kahramanmaraş (Özge Elif Kızıl/AA, 19 Şubat 2023)

Kahramanmaraş merkezli depremler, 13 milyon kişiyi doğrudan etkilemekle beraber, 85 milyonluk Türkiye’yi hatta tüm insanlığı psikolojik olarak etkiledi. Depremin yeryüzünü yaracak, şehirleri çökertecek, 43 binden fazla can alacak düzeyde şiddetli olması sebebiyle, insan ruhunu derinden etkilemesi kaçınılmazdır. Bu deprem, bireysel düzeyde hayata bakışımızı değiştirip, ruhsal hastalıklar oluşturacakken; toplumsal düzeyde “oyun değiştirici” etki üreterek, “değişim talebi” doğuracaktır. Değişimin yönünü ise hesabın kimlere kesildiği, kimlerin yeniden inşa için umut oluşturduğu gibi büyük psikolojilerin süreç içindeki dinamik etkileşimi belirleyecektir. Son noktayı ise “sahanın pratik gerçekliği” koyacaktır.

 

Depremin Bireysel Düzeyde Ürettiği Psikolojiler

Deprem kişilerin geçmişte yaşadığı psikolojik rahatsızlıkları tetikleyebileceği gibi travmatik etkisiyle daha önce tanısı olmayan kişilerde yeni psikolojik rahatsızlıklar da açığa çıkartabilir. Bu yeni çıkan rahatsızlıklar; kaygı, depresyon, psikolojik bedensel belirtiler şeklinde olabileceği gibi depremle daha direkt ilişkili “travmatik yas” veya “travma sonrası stres bozukluğu” şeklinde de görülebilir.

Depremden etkilenme şekli kişiden kişiye farklılıklar gösterecektir. Kabaca dört farklı psikolojik seyir oluşacaktır. Bir kısmı, depremden psikolojik açıdan geçici olarak etkilenip kendi normaline dönecektir. Bu gruptaki kişilerde; üzüntü, ağlama, çaresizlik, huzursuzluk, bir şeye odaklanamama, ekran başına kilitlenme, korku, öfke, uykusuzluk, midede yanma gibi bedensel belirtiler bir süreliğine oluşsa bile kısa sürede kendi normallerine dönerler. Bu durum olanları unutup duyarsız olmak anlamına gelmez, aksine hastalanmadan deprem ve sonuçlarıyla mücadele anlamına gelir. İkinci grup, “akut stres bozukluğu” adını verdiğimiz bir klinik tablo geliştirecek ama bir ay içinde kendi normaline dönecektir. Bu kişiler, depremi sıkıntılı bir şekilde tekrar tekrar hatırlayacaklar, her uyaranla deprem yeniden oluyor hissi yaşayacaklar, kabuslar görecekler, duyguları olumsuza dönecek, dalıp gidecekler, depremi hatırlatan her şeyden kaçıp uzaklaşmak isteyecekler, her an bir şey olacakmış gibi tetikte olacaklar ve uykuları bozulacaktır. Üçüncü grupta bu belirtiler, artık bir aydan daha fazla devam edecek ve “travma sonrası stres bozukluğu” dediğimiz tedavi gerektiren klinik tablo yerleşecektir. Dördüncü gruptaki kişiler ise depremin ürettiği psikolojik etkilerden kurtulup kendi normaline dönmenin de ötesine geçip, neyin daha önemli olduğunu anlayarak, hayat önceliklerini değiştirecek ve “daha anlamlı bir hayat” yaşar hale gelecektir. Bu duruma psikoloji literatüründe “yaşam değiştiren deneyim” ve “travma sonrası büyüme” denir.

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişileri, bedeni zarar görmüş ve fizik tedavi gerektiren kişilerin psikolojik versiyonu gibi düşünebiliriz. Zihnimiz normal çalışma düzenini kaybetmiş, yaralanmıştır. Bu tabloyu yaşayanların bir kısmı kendiliğinden zamanla iyileşirken diğer bir kısmı tedavi edilmedikçe, yıllarca hasta kalabilir. Kaba bir matematikle söylersek birinci grup hepimizi kapsarken, ikinci gruba depremden direkt etkilenenlerin yüzde 50’si, üçüncü gruba ise depremin doğrudan etkilediklerinin yüzde 10’u girecektir. Bu rakamlar, depremden fiziksel olarak yaralananlara ek olarak yaklaşık 1 milyon insanın psikolojik olarak yaralı hale geleceği anlamına gelir.

Depremde yıkılan evler
Bazı vatandaşlar depremde yıkılan evlerinin önünde bekliyor. (Fatih Kurt/AA, 24 Şubat 2023)

 

 

Depremin Toplumsal Düzeyde Ürettiği Psikolojiler

Yaşadığımız bu son felaket, toplumsal düzeyde “oyun değiştirici” güce sahiptir. Oyun değiştirici olay; var oluşuyla düşünme şekillerimizi, algıları, toplumsal örgütlenmeyi, sosyal veya siyasal süreçleri değiştirebilme kabiliyetine sahip durumlar için kullanılır. Bu olaydan önceki öngörüler, beklentiler, tahminler değişerek yeni bir evreye girerler. Bu anlamda Kahramanmaraş depremi bir dizi değişim ihtiyacını tetikleyecek, sosyal beklentiler oluşturacak, siyasal değişimler oluşturacaktır. Bu depremin oyun değiştirici bir olay olmasının nedeni, sonuçlarının çok ağır ve uzun süreli olmasından dolayıdır. Bu yazı yazıldığında açıklanan ölüm sayısı 43 binin üzerine çıkmıştı. 100 binden fazla bina ya yıkıldı ya da yıkılması gerekiyor. Kesin rakam bilinmese bile yaklaşık 3 milyon insan deprem bölgesini terk etti. Bölgenin kendi normaline yaklaşması ise 1-3 yıl arasında olabilecektir. Bunlar devasa sonuçlardır.

Maraş depreminin oyun değiştirici gücü, geniş kitlelerde duygusal değişimler meydana getirme potansiyeliyle ilgilidir. Deprem sonrası toplumda korku, üzüntü, olup bitenleri durdurma isteği, yardım etme arzusu, çaresizlik ve öfke gibi yoğun duygular oluştu. Bu, insanları dayanışmaya da çatışmaya da geçirebilecek bir güce sahiptir. Nitekim bu yoğun duygular, hem yardımlaşma ve dayanışmaya hem de siyasal kutuplaşmaya aracı oldu. Yoğun duygular bundan sonra da deprem gündemi ile beraber dolaşımda olmaya devam edecektir.

Bu tür durumlarda geniş kitleler güven-güvensizlik ve umut-umutsuzluk ikilemi arasında kalırlar. “Devlet, hükümet, organizasyonlar ve insanlar ne kadar güvenilir?” sorusu cevaplanmaya çalışılır. Diğer taraftan “Bu yıkım ve acılar giderilebilir mi?”, “Bu acıları kim sarıp yeniden inşa edebilir?” sorularına da umut-umutsuzluk spektrumunda bir yerde cevap verilir. Bazı insanlar ise daha büyük bir resme odaklanarak, Osmanlı’nın son döneminden başlayıp, 100 yıllık Cumhuriyet sürecindeki konut politikalarının toplamına bakarak, “Konut işini millet ve devlet olarak iyi yapabildik mi?” sorgulamasını yaparlar. Bu soruların cevapları muhtemelen farklı toplumsal gruplarda farklı şekilde olabilecekken, bazı toplumsal gruplarda “taraf değiştirme”, “belirli bir tarafta toplanma” gibi sonuçlar doğurabilir. Toplamda da lider algılamalarını, kurum algılamalarını ve oy verme davranışını değiştirecek şekilde etkileyebilir.

Maraş Depremi, toplumsal düzeyde oyun değiştirici etkisi nedeniyle “değişim talebi” doğuracaktır. Değişim talebi en yoğun olarak “depreme hazırlık meselesi” üzerinden olacaktır. Depreme karşı şu ana kadar var olan hazırlık çalışmaları, deprem sırasındaki kurtarma ve yardım süreçleri sorgulanacak, yeni hazırlık önerilerinin etkinliği ve gerçekleşme olasılıkları tartışılacaktır. Bu anlamda lider kişiler, kurumlar, siyasal partiler değişim talebini karşılayabilme açısından gözden geçirilecek, bireylerde olan bu süreç bir nevi kolektif bir bilinçle kamuoyu kanaatine dönecektir. Bu kanaatler, hiçbir zaman tek bir biçimde uzlaşıya dönmeyecekse de baskın kümelenmeler, baskın kanaatler haline gelecektir.

Deprem sonrası başlayan tartışmaların önemli bir ayağı da “olup bitenlerin nasıl algılandığı” meselesidir. Olup bitenlerin algılanması, “söylem üreten organizasyonların” etkisiyle oluştuğu gibi “yaşanan gerçekliğin kendisi” tarafından da oluşturulur. Söylem üretenler, siyasal savaş görüntüsü verecek kadar sert mücadele ettiler. Siyasal kampanya gibi üretilen söylemler, kitlelerde baskın söylem haline getirilmeye çalışıldı. Çünkü siyasal gruplar, depremin hızla siyasal değişim yapabilme fırsatını ve riskini sunduğunu gördüler. Bu tür durumlarda kişiler, genellikle kendi taraflarının haber ağları içinde kaldıklarından, kendi gruplarının ürettiği söylemleri satın alma eğiliminde olurlar. Ama yine de olup bitene şahitlik ve sahanın gerçekliği, hangi söylemin kabul edileceğini etkiler. Kişilerde daha önce aidiyet hissettikleri grubun dışına çıkma eğilimleri olabilir.

Kanaatimce “büyük ve açık bir gerçeklik” varken, sırf söylem üreterek istenen algı oluşturulamaz. Sahanın gerçeği eninde sonunda baskın söylem haline gelir. Depremin algılanmasında sosyal medyanın önemli bir etkisi olsa bile algıyı son noktada saha belirler. Sahanın dinamikleri de bir seferde olup bitmez, sürekli olarak dinamik şekilde evrilir. Bu sebeple sahada olanın uzun vadede etkin olacağı söylenebilir. Yani kanaatimce son sözü “sahanın pratik gerçekliği” söyler.

 

Psikoloji Perspektifinden Depremle İlgili Öneriler

Psikolojik yardım, sadece psikoloji alanında çalışanların yaptığı özel bir terapi müdahalesi olarak algılanmamalıdır. İnsanların temel ihtiyaçlarının giderilmesi, barınacak yeni mekanlarının oluşturulması, çalışacak işlerin var edilmesi psikolojik iyileşmenin önemli bir parçasıdır. Deprem bölgesinin adaletli ve güven verici şekilde yeniden inşası, psikolojik iyileşmenin birincil şartıdır.

Deprem, kaba tahminle ruh sağlığı çalışanlarının müdahale etmesi gereken 1 milyon insan oluşturdu. Bu durum ruh sağlığı alanında büyük bir hizmet ihtiyacı demektir. Var olan ruh sağlığı hizmet kapasitemiz, bu ölçekte bir hizmete yetmez. Zaten ruh sağlığı hizmetlerinin özellikle psikoterapi ayağının geliştirilmeye ihtiyacı vardı. Deprem bu ihtiyacı daha acil hale getirdi. Bu ihtiyaç, ilk etapta gönüllülerin çabasıyla yürüyor gibi görünse de orta ve uzun vadede gönüllü çabası yetersiz kalacaktır. Bu sebeple psikoterapi yapabilecek eğitimdeki kişilerin devlete bağlı hastanelerin bünyesine alınması gerekir. Eş zamanlı olarak da Türkiye’den ve dünyadan gelen gönüllü grupların belirli bölgelerde proje bazlı hizmet etmelerinin yolu açık tutulmalıdır. Bu durum tüm Türkiye ve dünyadan gelen arama kurtarma ekiplerine verilen izin ve desteğe benzer.

Ayrıca, korona virüs salgını döneminde oluşturulan 14 kural önerisi gibi “ruh sağlığını koruyan ve geliştiren faktörleri” bir öneri listesi haline getirerek toplumda kampanyalarla yaygınlaştırmak gerekir. Bu listeyi oluşturmak zor bir iş değilken, ruhsal sağlığını koruyan ve geliştiren bu yaklaşımları toplumda yaygınlaştırıp, beceri ve alışkanlık haline getirebilmek de hiç kolay değildir. Bunun için etkili ve uzun süreli kampanyalara ihtiyaç vardır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası