Kriter > Dosya > Dosya / Enerjide Dönüşüm |

Küresel Enerji Sorununa Bir Çözüm Önerisi: Dijitalizasyon ve Blokzincir Teknolojisi


Anlamlandırabilen veriler ile desteklenen gelişmiş dijitalizasyon uygulamaları, küresel enerji krizine bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulamalar ile enerji sektörüne yapılan yatırım ve istihdamın artacağı ve enerjiye ulaşımın kolaylaşacağı görülüyor. Bu çözümlerin getireceği maliyet ve zaman yükü ise blokzincir teknolojisi ile aşılabilir.

Küresel Enerji Sorununa Bir Çözüm Önerisi Dijitalizasyon ve Blokzincir Teknolojisi

Tüm dünyayı sarsan enerji krizi için bir çözüm mümkün mü? Enerji kaynaklarındaki adaletsizlik son bulur mu? Enerjiye ulaşamayan milyonlarca insan için bir gelecek var mı?

Covid-19 salgını ile tüm sektörler gibi enerji sektörü de daha önce deneyimlemediği bir süreç yaşadı. Önceleri Çin’de başlayan ve ardından tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kapsayan karantina uygulamaları, büyük bir ekonomik durgunluğa sebep oldu. Ticarethane ve sanayilerin kapanması, şehirler arası ve ülkeler arası lojistik faaliyetlerin durması, sosyal mesafe kuralları nedeniyle insanların bir araya gelememesi, ulaşım araçlarının kullanılamaması gibi ekonomik aktiviteyi azaltan gelişmeler, enerji talebini de düşürdü. Enerji talebinin düşmesi ile kısa sürede yaşanan arz fazlası, enerji emtialarının fiyatlarının da gerilemesine neden oldu. Enerji emtialarının yanı sıra kritik maden ve minerallerde de benzer sorunların yaşanması, tüm dünyada ekonomik krizin yanı sıra uzun yıllardır benzerine rastlanmayan bir enerji krizi doğurdu.

Petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil kaynakların yaygın olarak kullanıldığı son 100 yıllık periyotta, enerji talebi ekonomik aktivite ile doğru orantılı bir ilişkiye sahipti. Artan ekonomik refah, enerji ihtiyacını artırırken, herhangi bir ekonomik daralma ise enerji talebinde gerilemeye neden oluyordu. Covid-19 salgını, son yıllardaki en büyük ekonomik durgunluğa yol açarken, enerji sektörünü de büyük bir stres testine tabi tuttu. Enerji sektöründe yaşanan arz-talep dengesizliği, kısa vadede bu sektördeki yatırımların durmasına ve ciddi oranda istihdam kayıplarının yaşanmasına neden oldu. Üretimden iletime, iletimden dağıtıma ve oradan son kullanıcıya ulaşan tüm hizmet kalemlerinde yaşanan yatırım iştahsızlığı istihdam kaybı olarak sonuçlanırken, sektör paydaşları da büyük bir karamsarlığa kapılmıştı.

Dikkatlerden kaçmaması gereken bir diğer nokta ise bu krizin elektrifikasyon çağına denk gelmesiydi. Şarj edilmeye ihtiyaç duyan elektronik cihazların her geçen gün artması ve sağlıktan ulaşıma, otomotivden gıda ve tarıma kadar her sektörün daha fazla elektrikli çözümlere ihtiyaç duyması ile bugün artık insanlık her zamankinden daha fazla elektrik bağımlısı durumundadır. Bu anlamda elektrik, refahın ve mutluluğun bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Geldiğimiz nokta itibarıyla küresel enerji krizini iki aşamada özetleyebiliriz. İlki, Covid-19 kaynaklı enerjide yaşanan talep düşüklüğü, petrol fiyatlarının tarihi gerilemesi ve karbon emisyonlarının azalması başlıkları olurken; ikinci aşamada ise Covid-19 sonrası başta ulaşım sektörüyle birlikte toparlanan enerji talebinin kırılgan piyasa yapısı ve alışılagelmedik siyasi otorite problemleri ile arz-talep dengesinin ekonomik olarak sağlanamamasıdır.

 

Enerji Krizinin İklim Değişikliği ile Mücadeleye Etkisi

Paris İklim Anlaşması ile tekrar dünya gündemine oturan iklim değişikliği ile mücadele çalışmaları kapsamında, özellikle Avrupa’da yenilenebilir enerji kullanımı teşvik edilmiş, fosil yakıtlı araçların yerine elektrikli araçların kullanımı için orta ve uzun vadede regülasyonlar açıklanmıştı. Bunların yanı sıra batarya, hidrojen ve karbon yakalama teknolojileri gibi inovatif başlıklarda araştırma ve geliştirme faaliyetleri artırılmış ve dijital uygulamaları özendirici çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Covid-19 salgını ile birlikte uygulanan karantinalar, ulaşımı ve lojistiği etkilerken, enerji talebini düşürmüştü. Talepteki düşüş doğal olarak karbon salımının azalmasına vesile oldu. Kısa süreli de olsa tüm dünya temiz bir geleceğin provasına uyandı.

Endüstriyel faaliyetlerin azalması ile karbon salımları düşerken, yeşil ve temiz bir iklimin ne manaya geldiği hatırlanmıştı. Bu kısa vadeli etkilerin aksine orta vadede madalyonun ikinci yüzü ile karşılaşıldı. Temiz enerji dönüşümü olarak özetleyebileceğimiz, yenilenebilir enerji yatırımları azalırken, karbon yakalama, batarya ve temiz hidrojen çalışmaları sekteye uğradı. Azalan yatırımlar, yenilenebilir enerji alanına ayrılan kaynakları kısıtladı ve küresel manada fosil kaynaklı elektrik arzının vazgeçilmesi kolay olmayan bir başlık olduğu konuşulmaya başlandı. Azalan destekler, istihdam kayıpları ve mineral/maden kısıtları, temiz enerji dönüşümünü yavaşlatarak, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında konulan hedeflerden uzaklaşıldığı bir dönemin kapısını araladı.

Yeni teknoloji

Yeni Teknolojiler ve Dijitalizasyon Çözüm Olabilir mi?

Enerji sektöründeki yeni teknolojilerin bugünkü yüksek yatırım maliyetleri, uzun vadeli faydaları düşünüldüğünde katlanabilir olmaktadır. Batarya ve depolama teknolojisi, yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye uyumluluğunu, esnekliğini ve operasyonel verimliliğini artırmakta iken, hidrojen teknolojisi ile tıpkı yenilenebilir enerji gibi daha temiz doğal gaz kullanımının önü açılmıştır. Karbon yakalama (Carbon Capture) teknolojisi ise, termik santrallerin bacalarından atılan karbon karışımı gazlardan karbonun ayıklanarak depolanmasıdır. Bu teknolojilerin geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji kurulumlarının artırılması ile birlikte yönetilmesi zorlaşan bir şebeke (network, grid) ile karşılaşılacaktır. Enerji krizini atlamak isteyen dünya, bu meydan okumanın üstesinden gelmelidir. Çözüm ise karşımıza tıpkı 1960’lardan sonraki petrol ve doğal gaz üretimini arttıran dijitalleşmenin, artık daha kompleks bir problem olan elektrifikasyonun yönetilmesi için kullanılması olacaktır.

Dijitalizasyon, enerji sektöründe gelişen teknolojilerin dijital bilgisayar uygulamaları ile çözümlenme sürecinin bir özetidir. Düne kadar merkezi olan elektrik arzının, merkezi olmayan hatta dağıtık olan yapısında, üretici ve tüketici taleplerinin sorunsuz bir şekilde çözümlenmesi için ihtiyaç duyulan bilgisayar tabanlı uygulamaların yaygınlaştırılması sürecini dijitalleşme olarak yorumlayabiliriz. Enerji sektöründeki dijitalizasyon uygulamalarına; arz ve talep dengesizliklerinin giderilmesi, şebeke esnekliğini korunması, fiyat tahminlerinin yapılabilmesi, tüketim tarafı talep tahminlerinin geliştirilmesi, kestirimci bakım ve onarım faaliyetlerinin organize edilmesi gibi örnekleri sıralayabiliriz. Modern literatürde 4D olarak özetlenen; dağıtık (distributed), dijitalize (digitalization), karbonsuz (decarbonization) ve çoğulcu (democratization) enerji çözümleri dikkat çekmektedir. Dijital uygulamalar ile birlikte, merkezi olmayan ve çok çeşitli coğrafyalara dağılan elektrik üretimleri, karbon salımı yapmayan yenilenebilir enerji çözümleri (su, rüzgar, güneş vb.) enerjideki adaletsizliği ortadan kaldırabilir. Her tüketicinin kendi elektriğini üretme (çatıda güneş, bahçede rüzgar enerji santralleri ile) süreci, bunu dijital uygulamalar ile merkezsiz yönetebilmesi, herkesin elektriğe ulaşabilmesini kolaylaştıracaktır.

Dijital uygulamaların bir diğer faydası ise, mühendislikten proje geliştirmeye, kurulumdan servis hizmetlerinin verilmesine kadar birçok alanı kapsaması özelliği sayesinde oluşturacağı katma değerli istihdamdır. Azalan enerji yatırımları istihdam kaybına neden olurken, dijitalleşmenin getireceği yeni yatırımlar istihdamı arttıracak ve yüksek teknoloji uygulamalar nitelikli istihdamın önünü açacaktır.

Yapay zeka teknolojisi ile her alanda yıkıcı (disruptive) gelişmelere yol açan dijital uygulamalar, enerji sektöründe de birçok etkiye neden olmuştur. Temiz enerji dönüşümünün tabana yayılmasını sağlayan uygulamalar, iklim değişikliği ile mücadelenin sürdürülebilir olmasına da olanak sağlamıştır. Tam da burada artık dijitalleşme çalışmaları ile pek çok sektördeki veriler anlamlı hale getirilerek enerjinin yönetilmesi kolaylaştırılmaktadır.

Enerji krizine bir çözüm olarak önerdiğimiz dijitalizasyon uygulamaları, aynı zamanda kendi içerisinde çözüm bekleyen sorunları da barındırıyor. Dijitalizasyon uygulamalarının gerçekleştirilmesi, belirli bir altyapıya ve nitelikli istihdama ihtiyaç duyarken, siber güvenlik ve benzeri riskleri beraberinde getiriyor; yüksek teknolojili ürünlerin kullanımı da beraberinde zaman ve maliyet yükü ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda dijital dünyada güvenlik, hukuk, regülasyon ve benzeri başlıklarda ciddi adımlar da gerekiyor. Bu bağlamda, blockchain (blokzincir) teknolojisinin enerji sektöründe çok kalıcı ve sürdürülebilir etkilerinin olacağı düşünülmektedir. Blockzincir teknolojisi, kripto varlıklar kadar bilinmese de bunların arkasındaki teknolojinin kendisidir. Blokzincir teknolojisini, merkezi olmayan ancak her bir noktası merkez gibi davranan dağıtık yapılardan oluşan ve değiştirilmesi mümkün olmayan kayıtların bloklar şeklinde bir zincir oluşturması olarak özetleyebiliriz. Finans, sağlık ve gıda sektörlerinde uygulama alanları bulan blokzincir teknolojisi enerji sektöründe de geniş uygulama alanlarına sahip.

Özellikle temiz enerji dönüşümünün yaygınlaştığı günümüzde, eşten eşe enerji ticareti (p2p), karbon sertifikasyon süreci, kitlesel fonlama araçları, temiz enerji platformların kurulması gibi uygulamalar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mevcut. Nitekim Türkiye’deki elektrik-gaz dağıtım ve tedarik şirketlerinde de blokzincir uygulamaları EPDK tarafından AR-GE projesi sınıfında değerlendirilip, ulusal ölçekte bu araştırma geliştirme faaliyetleri destekleniyor. Bu teknoloji ile aracının ortadan kalkması, mükerrer kayıtların engellenmesi, mutabakat süreçlerinin akıllı sözleşmeler aracılığı ile hızlanması gibi gelişmeler sayesinde “maliyet ve zaman” avantajı ön plana çıkıyor.

Sonuç olarak; anlamlandırabilen veriler ile desteklenen gelişmiş dijitalizasyon uygulamaları küresel enerji krizine bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulamalar ile enerji sektörüne yapılan yatırımların ve istihdamın artacağı, enerjiye ulaşımın kolaylaşacağı, öz tüketim modelleri ile dağıtık ve etkin bir şebeke yönetiminin gerçekleşeceği görülüyor. Bu çözümlerin getireceği maliyet ve zaman yükü ise blokzincir teknolojisi ile aşılabilir. Blokzincir teknolojisi üzerinde geliştirilecek yeni uygulamaların, enerji adaletsizliğinin önüne geçebileceği potansiyeli de göz ardı edilmemelidir. Bu potansiyel doğru emeller uğruna geliştiği takdirde, sürdürülebilir geleceğin önü açılacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası