Kriter > Dosya > Dosya / Enerjide Dönüşüm |

Türkiye’nin Doğal Gaz Stratejisi Üzerine


Dünya enerji piyasalarında yaşanan fiyat gelişmeleri, kaynak ülke çeşitliliğinin artırılması, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak ve enerji ihtiyacının giderilmesine yönelik atılan adımlar ile birlikte Türkiye’nin eli oldukça güçlenmiştir. Türkiye’nin gaz tedarikçilerinin, ülkenin elinde ciddi alternatifler olduğunun farkında olması önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Türkiye nin Doğal Gaz Stratejisi Üzerine
(MSB/AA)

Türkiye’de enerji, bir girdi olarak en kritik bileşenlerden. Fosil yakıtlar açısından dışa bağımlı bir yapıda olan ve dolayısıyla Rusya, Irak, Azerbaycan, İran ve ABD gibi ülkelerle enerji ithalatı açısından yoğun ilişki içerisinde olan Türkiye’nin hem enerji arz güvenliğini tesis etmek hem de enerji harcamaları konularında bağımsızlığını sağlayabilmek için detaylı ve somut çalışmalar ortaya konması gerekiyor. Bir ülkenin enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olması yalnızca ekonomik açıdan değil politik bağımsızlık ve ulusal güvenlik konuları bakımından da önemli bir unsur. Ayrıca enerjide dışa bağımlılık ve enerji güvenliği hususlarında esas olarak üzerinde durulması gereken konular, kaynak çeşitliliği ya da tedarikçi ülkenin ithalatçı ülkeye karşı siyasi, askeri veya ekonomik üstünlüğüdür. Bu nedenlerle Türkiye, enerji-politik açıdan proaktif önlemler almak durumundadır.

 

Karadeniz ‘deki Keşif, Yeni Senaryolar Ortaya Çıkarır

Türkiye, dinamik ekonomisi ve enerji projelerinin yanı sıra jeostratejik konumu gibi birçok avantajı bünyesinde barındırıyor. 2020’de Karadeniz’de keşfi gerçekleştirilen doğal gaz rezervi ile birlikte Türkiye lehine çok daha farklı senaryoların da ortaya çıkabileceği görülüyor. Enerji kaynakları açısından Türkiye’nin durumu incelendiğinde enerjide dışa bağımlılık ile ilgili olarak özellikle iki ithalat kalemi ön plana çıkıyor: Petrol ve doğal gaz. Petrol ithalatında hem ham petrolün doğrudan ithalatı hem de petrol ürünlerinin ithalatı, toplam ithalat hacminde büyük pay tutuyor. Doğal gaz ithalatında ise Türkiye son zamanlarda kaynak ülke çeşitlendirmesini artırma stratejisi takip ediyor. Söz konusu arz çeşitliliğinin temelinde artan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı göze çarpıyor.

Türkiye’nin hem ham petrol ve petrol ürünlerinde hem de LNG kaynaklarında arz çeşitliliğine gitmesi durumunun risk analizinin yapılması gerekiyor ki bu sürecin Türkiye’yi hangi yönde etkileyeceği tartışılsın. Arz çeşitliliğini artırmak, temelde doğru bir hamle gibi görünse de hangi kaynağa gidildiği ve bu yeni kaynaklarla ilgili ekonomik, teknik ya da politik risklerin Türkiye’ye nasıl yansıyacağı konusu oldukça önemli. Çünkü yakın gelecekte Türkiye’de enerji sektörü, ilki Ağustos 2020’de Karadeniz’de gerçekleştirilen doğal gaz keşifleri ve yeni sondajlarla gelecek güzel haberler, enerji piyasalarının dalgalı durumu, yenilenecek uzun dönemli doğal gaz kontratları, Doğu Akdeniz meselesi, Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa Yeşil Mutabakatı, LNG’nin değişen konumu, yüzer LNG depolama ve gazlaştırma üniteleri FSRU’lardaki gelişmeler, nükleer enerji süreci, enerji piyasalarındaki yeni düzenlemeler ve gelişmeler gibi birçok hususla karşı karşıya kalacak.

Fatih Sondaj Gemisi
Fatih Sondaj Gemisi (Burak Kara/Getty Images)

 

Yeni Kaynaklarla İlgili Ekonomik ve Politik Riskler Tartışılmalı

Bu bilgiler ışığında Türkiye’nin başta ham petrol ve petrol ürünleri ile birlikte LNG ithalatındaki durumunun ve kaynak çeşitlenmesinin nasıl değiştiği, bu değişimin ileriye dönük etkilerinin neler olabileceği, ekonomik etkilerle birlikte incelenmeli. Ekonomik açıdan incelendiğinde, Türkiye’nin enerji kaynakları açısından dışa bağımlılığı kendini en fazla dış ticaret açığı ve cari işlemler açığında gösteriyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalı durum, Türkiye ve diğer ülkelerin petrol ve doğal gaz ithalat maliyetlerini çok ciddi şekilde etkiliyor. Türkiye ekonomisinin cari işlemler dengesi ve dış ticaret dengesi üstünde, enerjide dışa bağımlılık önemli bir baskı unsuru.

Türkiye, doğal gaz ithalatının neredeyse üçte birini Rusya’dan boru hatlarıyla gerçekleştiriyor. Bu durum Rusya’ya enerji konusunda bağımlılık demektir ki birçok açıdan da iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemektedir. Bunun en güncel örneğini Rusya-Ukrayna Savaşı meselesinde yaşamaktayız. Doğal gaz ithalatımızda önemli payı bulunan diğer ülkeler ise boru hatları ile tedarik açısından Azerbaycan ve İran ile toplam doğal gaz ithalatının içindeki payı neredeyse dörtte bir olan LNG ithalatı açısından Katar, Amerika, Norveç, Cezayir ve Nijerya’dır. 2021’den itibaren başta Rusya olmak üzere “al ya da öde” temelli gerçekleştirdiğimiz doğal gaz ithalat kontratlarının süreleri dolmaya başlamıştır ve Türkiye’nin mevcut doğal gaz alım anlaşmalarını gözden geçireceği bir döneme girilmiştir.

Sakarya Sahası’ndan elde edilecek doğal gazın Rusya’dan tedarik edilen gazı yerine geçmesi, temel olarak denklemin en önemli parçasını oluşturuyor ve vadesi dolan/dolacak olan uzun vadeli sözleşmelerin de bununla yakinen ilgisi var. Bu denklem açısından temel olarak anlamamız gerekenler, Türkiye-Rusya enerji ilişkisinin geleceği ile Rusya ve Gazprom’un halihazırdaki enerji ilişkili durumlarıdır.

Türkiye’nin doğal gaz serüveni açısından önemli olan konu Sakarya Gaz Sahası’ndan elde edilecek doğal gazın Gazprom’dan tedarik edilenin yerine geçip geçmeyeceği ve Gazprom’un bu durumda ne yapabileceğidir. Rusya’nın son beş yıla dair doğal gaz verileri incelendiğinde, ortalama 660 Bcm düzeyinde bir üretim gerçekleştirildiği ve üretilen bu miktarın yaklaşık yüzde 67’sinin tüketime ayrıldığı görülüyor. Sakarya Gaz Sahası’ndaki 2027-2028 dönemi yıllık üretim hedefi olan 15 milyon metreküp (Gazprom’un yıllık olarak toplam üretiminin yaklaşık yüzde 2,5’uğuna denk gelmektedir) olan ve eli giderek güçlenen Türkiye’nin bu yarışın içinde ne gibi bir yol izleyeceği önemlidir.

Burada kritik konu, Rusya’nın elinde fazlasıyla sahip olduğu doğal gaz söz konusu ve yüksek derecede talep gören bu ürünü başka ülkelere ihraç etmek istiyor. Gerekli ihtiyacı karşılayacak şekilde kapasitesi mevcut olan Rusya’nın bu dengeleyici konumunu 2040 ve hatta 2050’ye kadar da elinde tutacağı da ön görülüyor. Dolayısıyla ticaret ortakları karşısında Türkiye’nin temel sorusu, üretim maliyetleri ve sonuçta doğal gazı neden çıkartmak istediğidir. İktisatçı bir bakış açısıyla cevap; ithalata bağımlılığı düşürmek için olacaktır. Bunun da en önemli amaçlarından birisi enerjiye bağlı cari açığı kapatmaya çalışmak ve enerji güvenliğine katkıdır. Böylece keşfi yapılan ve ilgili stratejiler için yeterli kapasiteye sahip doğal gaz, bizim açımızdan iki temel hususta elimizdeki kozları daha da artıracaktır; Rusya’dan temin edilen doğal gaz için Sakarya Sahası gazı, uzun dönemli anlaşmalarda baz fiyat olarak kullanılabilecektir ve iktisatçı bakış açısıyla Sakarya Gaz Sahası dengeleyici bir rol oynayabilecektir.

 

Elindeki Ciddi Alternatifler Türkiye İçin Bir Avantaj

Artık Türkiye’nin doğal gaz tedarikinde çok daha fazla alternatifi olduğu bilinen bir gerçek. Günümüzde TANAP, TürkAkım, Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasası (OTSP), piyasanın liberalleşme düzeyinin artması, Karadeniz’de gerçekleştirilen keşifler ve devamı gelecek olan projelerle birlikte Türkiye’nin attığı adımlar, küresel enerji piyasaları tarafından yakından takip edilmektedir. Türkiye'nin doğal gaz talebinin her dönemde giderek artmasının ve başarılı bir şekilde hayata geçirilen projelerin temel nedenlerine, jeopolitik açıdan önemi ve bir enerji ticaret merkezi olma konumundan kaynaklanan potansiyeli gösterilebilir. Dünya enerji piyasalarında yaşanan fiyat gelişmeleri, kaynak ülke çeşitliliğinin artırılması, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak ve enerji ihtiyacının giderilmesine yönelik atılan adımlar ile birlikte Türkiye’nin eli oldukça güçlenmiştir. Türkiye’nin gaz tedarikçilerinin, ülkenin elinde ciddi alternatifler olduğunun farkında olması önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Gerek sanayide gerekse hane kullanımı açısından daha ucuz enerji maliyetleri, daha verimli bir ekonomi anlamına gelmektedir. Enerji konusunda kendi kendine daha fazla yetmeye çaba gösteren Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının hem ülke hem de piyasa şartları ile evrimleşmesi ve farklı yapılar oluşturması kaçınılmaz olacaktır. Burada önemli olan bu değişimin hangi şartlar ve maliyetler ile olacağıdır. Aynı zamanda kısa vadeli değişikliklerden ziyade daha uzun vadeli senaryo ve planlar ile hareket edilmelidir. Özellikle doğal gaz alanında reaksiyonlar yerine kolektif bir yöntem ile dizayn edilen stratejiler ve aksiyonlar ile politika üretilmelidir.

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı yüzde 70’lerde seyrediyor ve doğal gaz ihtiyacının yüzde 99’u ithalat ile temin edilirken yerli üretim ise sadece yüzde 1 düzeyinde. Türkiye’nin yıllık ithalatının neredeyse beşte birini enerji kaleminin ve enerji maliyetinin dörtte birini de doğal gaz ithalatının oluşturduğu göz önüne alınırsa, Karadeniz’de gerçekleştirilen keşiflerin ne kadar ciddi olduğu daha iyi anlaşılır. Keşfi gerçekleştirilen miktar, Türkiye’nin bugüne kadar toplam olarak ürettiği doğal gaz miktarının katbekat üzerindedir. Bu gelişmeler kapsamında, temelleri sağlam atılmış bir enerji ticaret merkezi olma ve özellikle doğal gaz gibi enerji kaynakları açısından dışa bağımlılıktan kurtulma çabasını iddialı bir zemine taşıması gereken Türkiye, dünya enerji piyasasında önemli etkiye sahip bir oyuncu olmak için gerekli adımları cesurca atmaya devam etmelidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası