Kriter > Dosya > Dosya / Siyaset ve Seçimler |

Millet İttifakı’nda Uyumsuzluk ve Güçlendirilmiş Pazarlık Sistemi


Kılıçdaroğlu, Akşener’in siyasi baskısını, “CHP Belediye Başkanları bulundukları illerde halka hizmet edecek” ifadesiyle bertaraf ederken; altılı masanın diğer ortaklarını da milletvekilliği listesinde CHP kontenjanından yararlanacakları sözüyle yanına çekti. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmek isteyen Millet İttifakı, köşe kapmaca ve rol çalma siyaseti ile aslında güçlendirilmiş pazarlık sistemine döndü.

Millet İttifakı nda Uyumsuzluk ve Güçlendirilmiş Pazarlık Sistemi
Millet İttifakı, Saadet Partisi Genel Merkezi’nin önünde Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklıyor. (Esra Hacıoğlu Karakaya/AA, 6 Mart 2023)

15 Temmuz (2016) FETÖ hain darbe girişiminden sonra Türkiye’de siyaset, demokratik yönetimde yöntem tartışmaları içerisine girdi. Millet iradesine dayalı demokratik sistemi güçlendirmek için AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin önerdiği “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”, 16 Nisan 2017’de gerçekleştirilen Anayasa referandumu ile yürürlükte bulunan “parlamenter sistem” yerine seçmen tarafından yaklaşık yüzde 52 evet oyu ile kabul edildi. Türkiye’de yönetimde yapılan bu sistem değişikliğinin hemen ardından gerçekleşen 24 Haziran 2018 seçimlerinde, Recep Tayyip Erdoğan en yakın rakibi Muharrem İnce’ye ezici bir fark atarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı seçildi. Fakat altı Cumhurbaşkanı adayının (Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek) yarıştığı 24 Haziran seçimlerini daha ayrıntılı incelediğimizde “Cumhur İttifakı” adayı Erdoğan’ın 52.6 oy ile kazandığı seçimi muhalefetin 47.4 oyla kaybettiği görünüyor. Bu seçim sonuçları muhalefeti, Cumhur İttifakı’na karşı daha kolektif bir çalışmaya yönlendirdi. Bu nedenle 31 Mart 2019 seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti, 24 Haziran’daki birlikteliklerine Saadet Partisi ve Demokrat Parti’yi de katarak; 5 Mayıs 2018’de Millet İttifakı’nı genişlettiler.

Bu ortak hareket etme kararı, muhalefet cephesinde seçmen tabanlı karşılığını bularak; 31 Mart seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Adana, Mersin ve Antalya gibi büyükşehirlerde Cumhur İttifakı karşısında Millet İttifakı’na oy kazandırdı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki bu kazanım, Millet İttifakı’nın 31 Mart seçimlerinden sonra daha da genişlemeşine neden oldu. Bunun için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmeye ve Cumhur İttifakı’nın politikalarını tersine çevirmeye yönelik bir seçim stratejisi izleyen muhalefet, 12 Şubat 2022’de aralarında CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin genel başkanlarından oluşan bir “Altılı Masa” koalisyonu kurdular. Bu birlikteliğin sorumlulukları arasında; 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nın siyasi yelpazesini genişletmek, ortak politikalara imza atmak, Türkiye’yi güçlendirilmiş parlamenter sisteme taşımak ve 13. Cumhurbaşkanı adayını belirlemek gibi görevler vardı.

Fakat muhalefetin ikinci büyük partisi HDP’nin PKK ile arasına mesafe koymaması ve milliyetçi oyları kaybetmeme kaygısı bu partinin görünürde altılı masanın dışında kalmasına neden oldu. Özellikle 31 Mart yerel seçimlerinde muhalefetin bazı büyükşehirleri kazanmasında HDP’nin görünürde resmi olmayan seçim bölgelerinde ise hissedilen ve kazandıran desteğinin etkisi büyüktü. Bu desteği HDP, CHP yönetimi ve adayları üzerinden “Millet İttifakı’na” defakto bir ilişki ile vermiştir. İYİ Parti lideri Meral Akşener, HDP ile İYİ Parti arasına mesafe koysa da hem CHP’nin HDP ile olan ilişkisine her zaman saygı duydu hem de HDP’nin Millet İttifakı’na olan desteğine karşı bir hamlede bulunmadı. Bu nedenle HDP, Millet İttifakı içerisinde resmen yer almasa da fiilen CHP üzerinden masada temsil edildi.

 

Uzayan Aday Sorunsalı

Altılı masanın görünmeyen yedinci ortağı ile yaklaşık bir senedir yapılan 16 toplantıda ana gündem maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı muhalefetin 13. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu oldu. İYİ Parti lideri Meral Akşener ve kurmaylarının özellikle 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’na karşı başarı elde eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın ismini sürekli olarak kamuoyunda ve altılı masada gündemde tutması, bu görüşmelerin uzamasına yol açtı. İYİ Parti dışındaki 5 partinin ve HDP’nin Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde mutabık kalması ve İYİ Parti’nin bu karara “seçimi kaybederiz” endişesi ile itiraz etmesi, altılı masayı kendi içerisinde ve kamuoyunda büyük bir belirsizliğe soktu. Bu belirsizliğin, her altılı masa toplantısı öncesinde, ortaklar arasında karşılıklı tartışmalar ile siyasi bir krize sürüklenmesi, kamuoyunda Millet İttifakı’nı, Cumhur İttifakı’na karşı yıprattı. Bu siyasi yıpranma ve belirsizlik durumu artarken; Meral Akşener’in ve kurmaylarının, sürekli olarak Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu “kazanamaz” diye hedef alması, ortaklar arasında bir krize neden oldu.

Bu iç kriz, kamuoyunda derinde devam ederken; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi ceza alması nedeniyle daha da farklı bir boyuta taşındı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Almanya gezisinde iken Meral Akşener’in destek amaçlı İstanbul’a gidip Ekrem İmamoğlu’na destek vermesi ve gece yarısı yapılan konuşmalarda kamuoyuna Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı gibi takdim etmesi, CHP’yi ve diğer ortakları rahatsız etti. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu’nun, Almanya’daki gezisini yarıda kesip diğer altılı masa ortaklarını da yanına alarak; Ekrem İmamoğlu için İstanbul Saraçhane’de destek mitingi düzenlemesi ile bu kriz perdelenmeye çalıştı. Diğer yandan ABB Başkanı Mansur Yavaş üzerinden de Cumhurbaşkanlığı adaylığı politikaları yürüten Meral Akşener, Kılıçdaroğlu üzerinde baskı kurmaya çalıştı. Kılıçdaroğlu, Meral Akşener’in bu siyasi baskısını, “CHP Belediye Başkanları bulundukları illerde halka hizmet edecek” ifadesiyle bertaraf ederken; altılı masanın diğer ortaklarını da milletvekilliği listesinde CHP kontenjanından yararlanacakları sözüyle yanına çekmeyi başardı. Bu nedenle güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmek isteyen Millet İttifakı, bu köşe kapmaca ve rol çalma siyaseti ile güçlendirilmiş pazarlık sistemine dönüştü.

CHP-HDP Görüşmesi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile TBMM'de görüştü. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. (Mehmet Ali Özcan/AA, 20 Mart 2023)

 

Ertelenen Seçim Beklentisi

Muhalefetteki bu belirsizlik ve kaos devam ederken Türkiye, 6 Şubat 2023’te 13 ili içine alan “asrın felaketi” olarak nitelendirilen büyük bir deprem felaketi ile karşı karşıya kaldı. Türkiye’de depremin yaralarını sarmaya çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçimleri daha önce belirttiği 14 Mayıs 2023’te yapma kararı, muhalefeti aday belirleme noktasında yeniden bir paniğe sürükledi. Bu panik, altılı masanın 3 Mart akşamı yapmış olduğu toplantıda Meral Akşener’in “Bu masa kumar masası, ben Kemal Bey’in adaylığını onaylama makamı değilim.” diyerek toplantıyı terk etmesi ve ardından zehir zemberek bir açıklama ile masanın ortaklarını hedef almasıyla büyük bir krize dönüştü. Adaylığına masanın diğer ortakları ve HDP tarafından yeşil ışık yakılan Kılıçdaroğlu’na karşı Meral Akşener, gelinen noktada partisinin büyük bir kıskaca ve büyük bir dayatmaya maruz bırakıldığını ifade ederek; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’a 85 milyonun geleceği için Cumhurbaşkanı adayı olma çağrısında bulundu. Bu çağrıya Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, olumlu bir cevap vermediği gibi CHP lideri Kılıçdaroğlu’na diğer CHP’li büyükşehir belediye başkanları ile birlikte destek açıklamasında bulundular.

Altılı masadaki bu büyük kriz sonrası, CHP’ye yakın yayın organları tarafından Meral Akşener, ideolojisi ve lideri olduğu İYİ Parti ile hedefe kondu. Ayrıca Meral Akşener’in ve parti yönetiminin almış oldukları bu kararı protesto eden yaklaşık 30 bin kişi, İYİ Parti’den istifa etti. Muhalefet cephesinde çok büyük bir kan kaybına uğrayan Meral Akşener ve İYİ Parti, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın araya girmesiyle bu siyasi komadan çıkarak yeniden siyasi hayata dönme fırsatı yakaladı. CHP ile İmamoğlu ve Yavaş üzerinden pazarlık içerisine giren Meral Akşener ve İYİ Parti, yeniden anlaşarak; “kumar ve noter masası” olarak nitelendirdikleri altılı masaya 6 Mart günü geri döndü. Bu dönüş akşamı Saadet Partisi Genel Merkezinde yapılan toplantı ve atılan imzalar neticesinde Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi ve ortakların imzaladıkları “mutabakat metni” kamuoyuna duyuruldu. Bu mutabakat metninde, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçildiği takdirde isterse Ekrem İmamoğlu’nu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı yardımcısı yapma maddesi, İYİ Parti ve Meral Akşener’in önerisi olarak yer aldı. Fakat Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması sırasında Meral Akşener’in yüzünün asık olması, kamuoyunda krizin son bulmadığı yönünde düşünceleri devam ettirdi.

 

Akşener’in Geleceği Garantileme Hesapları

Meral Akşener katıldığı bir televizyon programında, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklandığı sıradaki yüz ifadesinin “uykusuzluk” nedeniyle olduğunu ifade etse de ortaklar arasında “uyumsuzluk” olduğu ve bu fay hattının artçı şoklarla gelecekteki siyasi depremleri tetikleyebileceği gözden kaçmadı. Ayrıca ortak mutabakat metni ile tarafların uzlaştığı cumhurbaşkanlığı yardımcılığı konusu üzerinde Mansur Yavaş’ın önerisi bu siyasi artçı şokların devam edeceğinin bir göstergesi oldu. Türk siyasetinde DYP, ANAP, AK Parti ve MHP’de siyaset yapan Meral Akşener, 28 yıllık siyasi tecrübesi ve siyaset yelpazesiyle İYİ Parti’yi ve kendisini, 14 Mayıs akşamı seçim kazanıldığında, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş önerisi ile siyasi başarısını vurgulamayı garantilerken; olası bir seçim mağlubiyetinde ise “Ben Kılıçdaroğlu kazanamaz demedim mi?” diyerek, seçimlerden en az hasarla çıkmayı ümit ediyor.

Diğer yandan ortaklar arasındaki HDP’ye ilişkin fikir ayrılığı şimdilik sümen altı edilse de HDP’nin seçim beklentilerinin ne olacağı üzerinden yeniden alevlenmesi, Anadolu’daki bir tabirle bu pilavın daha çok su kaldırması bekleniyor. Özellikle masanın CHP üzerinden gizli ortağı HDP’nin, kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayarak Kılıçdaroğlu’na destek vermesi, Meral Akşener’in ve partisinin, altılı masadaki hareket alanını daha da belirsiz bir duruma sürüklerken; HDP ile olan mesafesini nasıl ayarlayacağı ayrıca merak konusu. Bu mesafe masada yeni bir siyasi kriz ile Meral Akşener’i kamuoyunda gündeme taşır mı bilinmez ama İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’nun “25 yılda yemediğimiz küfrü 3 günde yedik” sözü, bu gerilime kamuoyunda pek girmek istemediklerinin göstergesi sayılabilir.

Yaklaşan seçim öncesinde negatif bir siyaset anlayışı sonrası, muhalefet içerisindeki uyumsuzluk ile kendi milliyetçi tabanı arasına sıkışan İYİ Parti ve Meral Akşener, HDP ile altılı masanın ilişkisine siyasi kör olarak bakmaya çalışacak ve bu ilişkinin CHP ve HDP arasında olduğunu vurgulayarak; bu ilişkiye saygı duyacaktır. Çünkü Meral Akşener’in ve partisinin kamuoyunda 3 Mart krizinden sonra daha fazla uyumsuz bir siyaset içerisine girmek istememesi, hem kendi parti tabanında hem de İYİ Parti yönetiminde bir hazımsızlığa neden olabilir. Bu birikimin siyasi bir krize dönüşmesi veya dönüşmemesi, altılı masa içerisindeki yeni denge veya dengesizliklere bağlı gözüküyor.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası