Kriter > Dosya > Dosya / İdlib Çatışması |

İdlib’de İran Destekli Şii Milisler


İran’ın Afrin ve Şeyh Maksud örneklerinden de gayet iyi bilinen PKK/YPG ile olan gayri resmi ilişkisi ifşa edilmeli, Türkiye’nin de tıpkı İsrail gibi İran destekli Şii milis örgütlenmeleri terör örgütü olarak sınıflandırabileceği ve buna göre hareket edebileceği açıkça muhataplarına iletilmelidir.

İdlib de İran Destekli Şii Milisler

Suriye’de yeni bir kırılmanın eşiğine işaret eden İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) binlerce zırhlı araç, yüzlerce tank ve yüksek miktardaki mühimmat sevkiyatı ile birlikte tablo başkalaşmış durumda. Eylül 2018’de imzalanan Soçi Mutabakatı’na rağmen 2019’da ve takip eden 2020’de Rusya ve İran’ın desteği ile rejimin ilerleme kat etmesi ve böylelikle mutabakatı yok sayması Türkiye’nin fiili aksiyon almasına neden oldu. Süreç boyunca askeri tahkimatını kademe kademe arttıran TSK, 2 Şubat 2020 itibariyle bölgeye ciddi bir askeri sevkiyat gerçekleştirdi. Söz konusu sevkiyat, Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği 3 askeri operasyondan dahi yüksek olmasıyla da dikkat çekti. Nitekim 2 Şubat’ı 3 Şubat’a bağlayan gecede rejim güçlerinin TSK’yı hedef almasıyla birlikte de Suriye savaşı başka bir boyuta evrilmenin eşiğine geldi.

 

Muharip Kara Gücü

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi eğer rejim Soçi’de bulunan sınırlara geri çekilmezse Türkiye zor kullanarak rejim güçlerini kuşatılan gözlem noktalarının arkasına kadar süpürecek. Türkiye’nin temel tezi ve Rusya ile görüşmelerdeki tavrı bu yönde. Rusya, bu noktada hava kuvvetleri maharetiyle rejim unsurları içerisinde savaşın ana yüklenicisi olarak görülse de, İran desteklediği Şii milis örgütlenmelerle birlikte cephelerin tutulması ve savaşın muharip kara gücü olarak taşıyıcılığını üstlenmektedir. Elbette Rusya’ya bağlı paralı askerler (Wagner), askeri danışmanlar ve rejim birlikleri bulunsa da özellikle Halep ve Lazkiye cephelerinin karada ana yüklenicisi İran ve desteklediği Şii milis örgütlenmelerdir.

Suriye savaşının başlangıcından itibaren rejimin fiilen yanında bulunan İran, rejimin gücünün kırıldığı ve muhaliflerin üstünlük sağladığı 2012-2013’ten itibaren başta Lübnan Hizbullah’ı olmak üzere desteklediği Şii milis yapıları Suriye sahasına sevk ederek rejimin ayakta kalması adına büyük çaba sarf etmiştir. Bunun yanında resmi ordusundan da general seviyesinde askeri danışmanlar veya komutanlar ile birlikte savaşın özellikle de karada yüklenicisi olmuştur. Nitekim geçtiğimiz günlerde Fars Haber Ajansı’na konuşan Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Güçleri’nin idaresindeki Dini Eserlerin Restorasyonu Kurumu’nun eski Başkanı Tuğgeneral Plarek, “Kasım Süleymani, Suriye sorunuyla tek başına mücadele etti ve Suriye’yi kurtardı. Hatta Beşar Esed neredeyse sığınmacı olup ülkesini terk edecekti. O (Süleymani), ‘Zafer için tek yol direniştir. Allah’ın izniyle başarılı olacağız’ dedi, direndi ve başarılı oldu” ifadelerini kullanmıştır. Savaşın başlarından itibaren süregelen bu ilişki, Suriye sathında İran’ın desteklediği Şii milis grupların artmasına ve çeşitlenmesine yol açmıştır. Sayıları net olarak bilinmese de takriben tüm mevcudiyetin 40 bin olduğu tahmin edilmektedir. Bunun yanında yaklaşık 80 farklı Şii grubun Suriye sahasında bulunduğu ifade edilmektedir. Mevcudiyet ve grupların varlığına ilişkin temel bilgilerin dahi şüpheli oluşu, grup disiplininin yanı sıra, mevcut unsurların İran -devlet aklı- tarafından koordine ediliyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu noktada Şii milis yapıları, diğer devlet dışı silahlı aktörlerden ayrışmaktadır. Genel manada değerlendirildiğinde disiplinli yapıları göze çarpmaktadır. Tüm bunlarla birlikte Şii milis yapılanmalarına müntesip kişilerin İran devleti aracılığıyla bölgeler ve ülkeler arasında geçişkenlik sağlayabilmesi de sayının tespit edilememesinde etkili olmaktadır.

 

İran’ın Suriye Projeksiyonu

Ancak şu ifade edilebilir ki, İran’ın Şii hilalinde ve Tahran’dan Beyrut’a uzanan kesintisiz koridorda Suriye önemli bir sac ayağını oluşturmaktadır. Bu nedenle 2011’deki halk ayaklanmasından beri Suriye’deki savaşın yüksek maliyetine katlanan İran, İdlib ile birlikte Suriye’de muhalefete karşı zafer ilan etmenin gayreti içerisinde. Ayrıca Türkiye’nin bölgedeki varlığını, Suriye muhalefetinin varlığını ve dolayısıyla bu iki güç bileşiminin ülkede güçlenmesini Suriye’deki gelecek tasavvuruna en ciddi tehdit olarak görmektedir. Nitekim İran, Fırat Kalkanı Harekatı’ndan Zeytin Dalına ve hatta Barış Pınarı’na karşı tavır almıştır. Özellikle Zeytin Dalı Harekatı sırasında İran destekli İmam el Bakir Tugayı, rejim milisleri ile birlikte YPG’ye destek olmak adına Afrin sahasına girmiş, TSK’nın sert mukavemeti ile geri dönmek zorunda kalmıştır.

İran’ın Suriye projeksiyonu, Türkiye’siz, muhalefetsiz, Sünni nüfusun eritildiği ve buna bağlı olarak Şii milislerin ve halkın yerleşim kazandığı bir ülkedir. Bu bakımdan İran yalnızca askeri olarak değil, sivil, istihbari, ekonomik ve siyasi tüm varlığıyla Suriye’de de Irak’a benzer bir konum elde etme arayışı içerisindedir. Bu bakımdan silahlı muhalefetin toplandığı son bölge olan İdlib ve devrimci halkın bölgeden tasfiye edilmesi İran’ın orta ve uzun vadeli Suriye bakışına hizmet etmektedir. Bu nedenle İran, bölgede Türkiye’nin askeri tahkimatını risk olarak değerlendirirken sona geldiğini düşündüğü Suriye’de, muhalefetin yeniden belirli bir temele oturmasını engelleme arayışındadır.

Keza Rusya ile birlikte Soçi Mutabakatı’nı yok sayarak gerçekleştirdikleri saldırılar da bunu göstermektedir. Özellikle Halep ve Lazkiye (Türkmen dağı) cephelerinde itici kara gücünü İran destekli Şii milis örgütlenmeler teşkil etmektedir. Bu bakımdan açık kaynaklardan teyit edilebildiği kadarıyla İdlib ve çevresinde şu gruplar faaliyet göstermektedir: Hizbullah el Nüceba Hareketi, Lübnan Hizbullahı, Zeynebiyyun Tugayı, Fatimiyyun Tugayı, Asaib ehl el Hak ve İmam el Bakir Tugayı.

Bu gruplar içerisinde, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından basın toplantısı düzenleyen İran Devrim Muhafızları Komutanının içerisinde Lübnan Hizbullahı, Fatimiyyun ve Zeynebiyyun Tugaylarının da bayraklarını arkasına alarak görüntü vermesi, İran’ın bu grupları resmen desteklediğini deklare ettiği bir an oldu. Bu açıdan değerlendirildiğinde İran’ın desteklediğini resmen ilan ettiği gruplar, özellikle Batı Halep ve Lazkiye çevresi olmak üzere TSK’ya karşı pozisyon almış durumda. Keza TSK, gözlem noktalarını ilk oluşturduğu süreçte el Eys bölgesinde Şii milisler topçu saldırısında bulunmuş, TSK misliyle mukabele etmişti. İran’ın ve resmen desteklediği Şii milis unsurların bir fiil Soçi Mutabakatı’nı ihlal ettiği, hatta TSK’ya karşı askeri hamlelerde bulunduğu açıkça gözükmektedir, ki bunun geçmişte de örnekleri bulunmaktadır.

 

Türkiye’nin Seçeneği

Bu noktadan hareketle Türkiye’nin, Suriye sahasında sürekli olarak müsamaha gösterdiği İran’a karşı öncelikle diplomatik temaslarını arttırarak bu grupların Soçi sınırlarının gerisine çekilmesini talep etmesi yerinde olacaktır. Nitekim, İran’da Astana süreciyle birlikte İdlib’de Türkiye’nin çatışmasızlığı önlemek amaçlı gözlem noktalarını onaylamış garantör aktörlerden biridir. Türkiye, Astana’dan doğan hakkı nedeniyle İran’dan bunu talep ederken aksi durumda askeri çözümlere başvurulacağını da açıkça ifade etmelidir. Tel Rıfat bölgesinde de İran destekli Şii milislerin PKK/ YPG yapılanması ile olan ilişkisi tüm saha kaynakları tarafından da doğrulanmaktadır. İran’ın Afrin ve Şeyh Maksud örneklerinden de gayet iyi bilinen PKK/YPG ile olan gayri resmi ilişkisi ifşa edilmeli, Türkiye’nin de tıpkı İsrail gibi İran destekli Şii milis örgütlenmeleri terör örgütü olarak sınıflandırabileceği ve buna göre hareket edebileceği açıkça muhataplarına iletilmelidir.

Hatırlanmalıdır ki, İran destekli Şii milislerin olmadığı bir sahada rejimin karada, bırakın cephe kontrol etmeyi, sınır noktalarını tahkim edecek veya nöbet tutturabilecek insan kaynağından dahi yoksun olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan İran’ın Suriye’deki insan gücü dikkate alınarak, Astana’dan doğan haklar çerçevesinde öncelikle diplomasi kanalları denenerek, aksi durumda da askeri çözümlere başvurulması gerekmektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası