Kriter > Ekonomi |

Lojistik Sektöründe Dünyanın Parlayan Yıldızı: Türkiye


Dünyada lojistik krizindeki sorunlar, herhangi bir kısa vadeli düzeltmeyle çözülemeyecek kadar geniş ve başta ABD olmak üzere tedarik zincirlerinde dalgalanmaların süreceği de net bir şekilde ortada. Dünyanın yaşadığı lojistik açmaz; mevcut kriz ortamında Türkiye için ciddi manada bir fırsat barındırıyor. İhracat odaklı ekonomik rota ile birlikte dünyanın Asya ile Avrupa’yı buluşturan yepyeni lojistik koridoru Türkiye olabilir.

Lojistik Sektöründe Dünyanın Parlayan Yıldızı Türkiye

Küresel lojistik krizi, Türkiye’nin ayağına gelen önemli bir fırsat... İhracat odaklı ekonomik rota ile birlikte Türkiye, Asya’yı Avrupa’ya taşıyan merkez lojistik koridoru haline dönüşebilir.

 

Lojistik Krizi

Gelişmiş ülkelerin mortgage krizinde banka batışlarını engellemek amacıyla uyguladığı parasal genişleme politikaları; dünyada son on yılların refah seviyesi en yüksek, dünya ticaretinin belki de en hacimli sürecinin yaşanmasına neden oldu. Tabii, küreselleşme ve dijitalleşmeyi de bu olumlu havaya eklediğimizde, nasıl bu kadar kısa zamanda bu kadar yüksek oranda bir küresel hasıla yükselişi elde edildiğini anlamamız kolaylaşıyor. Parasal bolluk, artan talep ve diğer ekonomik gelişmelerin elbette bir sonu olacaktı; bu iyimser ve olumlu hava pandemi öncesindeki durgunluk sürecine kadar devam etti. Bu süreç, önceleri geçici bir durgunluk olarak piyasalarda fiyatlansa da pandeminin hayatımıza kabus gibi çökmesiyle birlikte kronik bir vakaya dönüşmüş oldu. Arz-talep şokları ile beraber tedarik zincirinin genetiği de bozulmaya başladı. Talep edilen malların miktar ve çeşitlerindeki ani farklılaşmaya; tabiatı gereği aynı hızla cevap veremeyen bir arz (üretim) tarafı var. Dolayısıyla bu heterojen durum, ani fiyat dalgalanmalarını da beraberinde getirdi. Pandemi sürecinde yaşanan maske fiyatlarındaki anormal dalgalanmaları bu kapsamda bir örnek olarak değerlendirebiliriz. Keza pandemi döneminde belli periyotlarda yapılan tam kapanma uygulamalarının, yarı-mamul talebinin üretim tarafından gereken miktar ve zamanda karşılanamaması da diğer ürünlerin üretimini sekteye uğrattı. İşte tedarik zincirinin kırılması diye ifade edilen süreçte tam olarak bunlar yaşandı. Özellikle dünyanın en büyük üretim merkezi olan Asya’dan Avrupa ve Amerika pazarlarına ulaşması gereken malların (1) Talep edilen miktarda arz edilememesi (arz-talep krizi), (2) Talep edilen sürede teslim edilememesi (lojistik krizi) nedenleriyle dünya yeni bir arayış içine girdi. Bu arayışı 2 temel hedef ile açıklamak mümkün. (1) Bazı çok uluslu şirketler, bahse konu pazarlara yakın olan Türkiye gibi ülkelere üretimlerini taşıma planlarını konuşurken, (2) bazıları da stratejik konumu gereği bu pazarlara ciddi yakın olan Türkiye gibi ülkelerde lojistik operasyonlarımızı nasıl yürütürüz meselesine odaklanmış durumda. Bu yazıyı kaleme almamdaki temel sebep, dünyanın yaşadığı ve birazdan detaylarına da ineceğim bu lojistik açmazının; mevcut kriz ortamında Türkiye için ciddi manada bir fırsat barındırıyor olmasıdır.

Lojistik ve taşımacılık gibi kavramlar günlük dilde iç içe geçmiş ve birbirlerinin yerine kullanılan ifadeler haline dönüşmüştür. Oysaki belirli noktalarda birbirlerinden ayrışırlar. Tedarik zinciri içerisinde yer alan ana unsurlardan birini lojistik olarak ifade etmek mümkündür. Çünkü lojistik, mal ve hizmetin temin edilmesindeki organizasyonel sürecin tamamıdır, dolayısıyla bir faaliyeti değil bir süreci ifade eder. Nakliye ya da taşımacılık ise bahse konu unsurlardan birinin, A noktasından B noktasına ulaştırılması şeklinde tanımlanır. Bu bağlamda “Lojistik Krizi” şeklinde ifade ettiğimiz durumun sadece bir taşıma faaliyeti olmadığını, devasa gemilerin konteynırların ne zaman, nereye, ne şekilde ulaşacağına dair tüm altyapı süreçlerinin hazırlanması gibi karmaşık bir süreç olduğunu özellikle belirtmemiz gerekir. Bir de kara, hava ve demiryolu modlarını da eklerseniz; bu orkestra içerisinde meydana gelecek çatlak bir sesin; harikulade bir konseri içinden çıkılmaz bir hale dönüştürebileceğini de görmemiz gerekir. Pandemi ve öncesindeki durgunluk ile birlikte orkestradaki sazlar arasında senkronizasyon sorunu başladı. Tedarik zinciri isimli şef, durumu toparlamakta güçlük çekiyor. Dünyanın dört bir yerinden bu muhteşem konseri izlemeye gelenler ise artık yeni bir sahne aramaya başladılar. İşte lojistik konserinin yeni sahnesi: Türkiye...

 

Maliyetlere Ne Oldu?

Pandemi sürecinin öncü ve şiddetli etkilerini üzerimizden atmaya başladığımız 2020’nin üçüncü ve dördüncü çeyreğinde küresel çarklar tekrar hareket etmeye başladı. Ekonomik faaliyetler, ağırlıklı olarak imalat sektörü olmak üzere toparlanma sürecine girdi. Hizmet sektörü benzer toparlanmayı henüz tam olarak gösterebilmiş değil. Küresel imalat faaliyetindeki keskin toparlanma, uluslararası siparişlerde güçlü bir artışa sebep ve bazı tedarik darboğazlarına neden oldu. Bu durum artan teslimat sürelerini, ciddi miktarda yükselen konteyner maliyetlerini ve nihayet yüksek girdi maliyetlerini beraberinde getirdi.

Küresel navlun maliyetleri de dünya ekonomi tarihine geçecek şekilde yükseldi. Asya ve Çin güzergahından Avrupa ve Akdeniz'e yapılan nakliyenin maliyetleri, 2020’nin ikinci yarısından bu yana keskin bir yükseliş yaşadı. Son zamanlarda ise zirve yapmış görünüyor. Nakliye maliyetlerindeki artışla ilişkili iki önemli faktör var: (1) Ara malı girdi talebindeki güçlü artış, (2) Çin ihracatına olan talep ve konteyner sevkiyatlarına olan talepteki ciddi yükseliş. (+1) son olarak belki de bu süreci manipüle etmek isteyenlerin faaliyetleri de buraya eklenebilir. Doğu ile Batı ticaretinin en yoğun kullanılan sekiz rotasına ilişkin yıllık fiyat artışlarını Tablo 1’den gözlemlemek mümkündür.

 

Tablo 1. Sekiz Büyük Doğu Batı Ticaret Rotalarındaki Spot Navlun Oranları

Sea Intelligence Consulting'in verilerinde küresel konteyner hizmetlerinin kayıtlardaki en düşük seviyelere gerilediğini gözlemliyoruz. Hava kargo modunda da karayolunda da benzer durumu ve maliyet artışlarını görmek mümkün. Upply ve Transport Intelligence (Ti) tarafından yayınlanan Karayolu Navlun Oranı rakamları da benzer manzaraya işaret ediyor. Artışların 2021’in son çeyreğinde iyileşmeye devam eden ekonomik faaliyetten kaynaklandığı ortada. Aşıların piyasaya sürülmesi, hükümetlerin ekonomilerini yeniden açmalarını sağlarken, salgının ilk dalgasından sonra tüketimdeki toparlanma güçlü bir şekilde devam ediyor.

 

Grafik 1. Ana Taşımacılık Alanına Ait Ortalama Çekirdek Faiz ve Vergi Öncesi Kar Marjları

Tüm bu göstergeler; en az yıl sonuna kadar özellikle avro bölgesine doğru gerçekleştirilen lojistik hizmet maliyetlerinin baskı altında kalacağına işaret ediyor. 2022'nin ilk çeyreğinde de Avrupa'da talep artışı, kapasitenin yüksek talep göreceği bir pazarda nakliye fiyatlarını kesinlikle yukarı çekecektir. Omicron varyantının etkisi ve daha ciddi kısıtlamalar olması durumunda, senaryoların vahameti daha da derinleşebilir. Sorunlar, herhangi bir kısa vadeli düzeltmeyle çözülemeyecek kadar geniş ve başta ABD olmak üzere tedarik zincirlerinde dalgalanmaların süreceği de net bir şekilde ortada.

 

Konteyner Krizi Nedir?

Avrupa ve ABD’deki limanlar pandemi ile ilgili lojistik aksaklıklar nedeniyle tıkanmış durumda. Ticaretteki dengesiz toparlanma nedeniyle atıl konteynerler, birkaç limanda kalıyor ve küresel ticarete yön veren limanlarda gidiş ve dönüş güzergahlarına dağılımının homojenlik göstermediğinin altını çizmekte de fayda var. Yani bazı limanlarda konteyner yığılmaları bazı limanlarda ise konteyner kıtlığı söz konusu. Bu sorun Asya limanlarından gelen konteyner gemisi trafiğinde de bir düşüşe işaret ediyor; Asya-AB ticaret hattı bu manada en büyük düşüşü yaşamış durumda. 2021'in ilk yarısında konteyner yığılmalarının giderilebileceğine dair iyimserlik vardı, ancak geçen ay Süveyş Kanalı'nın tıkanması, bu umutları kıran yeni baskıları beraberinde getirdi.

 

Grafik 2. Küresel Konteyner Navlun Oranı Endeksi (Temmuz 2019-Kasım 2021)

 

2021, küresel navlun oranlarında radikal dik bir artış gördü ve Eylül 2021'de 10 bin 800 doların üzerinde rekor bir fiyata ulaştı. Kasım 2021'de küresel navlun oranı endeksi yaklaşık 9 bin 400 dolar olarak gerçekleşti. Alphaliner; 2021 üçüncü çeyrek sonuçlarının açıklanmasının ardından, kamuya açık rakamlar bildiren sektörün 10 önde gelen konteyner taşıyıcısının, 2021'deki nakliye faaliyetleri için 115-120 milyar dolarlık işletme karı elde edebileceğine işaret ediyor. Bu rakam 2020’deki miktarın 6 katından fazlasına tekabül ediyor. Omicron varyantının yakın zamanda ortaya çıkması, bu tahminleri daha da yükseltebilir diye düşünüyorum.

Lojistik firmaları böylesi bir karlılık sürecinin ardından, bu karları yeni konteynerler satın alarak ve/veya yeni konteyner gemileri sipariş ederek taşıma kapasitelerini artırmak için kullanıyorlar. Bir konteyner gemisi inşa etmek yaklaşık 18 ay sürdüğünden, yeni sipariş edilen bu gemilerin teslim edilmesi birkaç yıl alacaktır. Ancak mevcut durumun bu kadar uzun süreceğinin de bir garantisi yok. Önümüzdeki aylarda konteyner taşımacılığı daha esnek hale gelirse, nakliye kapasitesi tahsisi gelişebilir ve sipariş edilen gemiler teslim edildikten sonra taşıyıcılar talebi aşan kapasiteye sahip olabilirler.

 

Dünyanın Yeni Yıldız Adayı: Türkiye

2019 ve 2020’de dünyadaki mal üretim miktarında düşüş yaşanmıştı. 2021’de ciddi bir toparlanma görüyoruz. Dünya Ticaret Örgütü rakamları da önümüzdeki otuz yıllık dönemde dünya ticaretinin iki kat daha fazla büyüyeceğine dikkat çekiyor ve bu beklentiler reel piyasayı da bir anlamda doğruluyor. Pandemi dönemiyle birlikte eve kapanmaların artması; elektronik ticareti inanılmaz boyutlara ulaştırdı, bu da lojistik sektörüne olan ihtiyacı kat be kat arttırdı.

Tüm bu parametreler, lojistik sektörünün önümüzdeki dönemlerde ciddi oranlarda büyüyeceğine işaret ediyor. Pandemi koşullarının ortadan kalkmasıyla beraber dünyanın üretim hacmi artacak ve büyüme rakamlarında da gözle görülür iyileşmeler meydana gelecek, katma değerli pazarlara erişim çok daha önemli bir hal alacaktır. Bu ise lojistik sektörünün geleceğini giderek parlatıyor. Tabii dünyanın genelinde beklenen ekonomik genişlemeler, aynı zamanda ülkemiz için de kritik bir önemi haiz. Değişen dünya hem bireylerin hem de sektörlerin ihtiyaç ve beklentilerini de değiştiriyor. Bugünün dünyasında tüketiciler ürünlerini her aşamada izlemek istiyor. Tüketici krallığının fethi metaforuyla hizmet sunan lojistik sektörü temsilcileri de benzer şekilde ulaştırma araçlarını takip etmek ve dijital yöntemler ile kontrol etmek istiyor. Yazılım ve programların dünyaya sağladığı faydalardan lojistik sektörü de artan oranda faydalanmak istiyor. Sektörün bilişim teknolojileri alanındaki ihtiyaçlarının karşılanabilmesi durumunda, Türk lojistik sektörü bölgenin önemli gücü olabilir.

Yıllık bazda ortalama 18 bin geminin geçtiği, üretim üssü Asya kıtasını denizyolu ile Avrupa’ya bağlayan ve günlük neredeyse 10 milyar dolarlık bir mal sirkülasyonuna ev sahipliği yapan Süveyş Kanalı’nın tıkanması lojistik alanında yaşanan krizi daha da derinleştirdi. Asya’da üretim yapan çok uluslu şirketlerin rekabet etme kabiliyetleri her geçen gün azalıyor. Bu ise yepyeni arayışları da beraberinde getiriyor. Özellikle Marmara bölgesi gibi Avrupa’ya yakınlık, sanayi deneyimi, doğal kümelenme gibi hususları da üst üste koyduğumuzda; Türkiye’nin lojistik alanında dünyanın yeni merkezlerinden biri olma fırsatına sahip olduğunu kavramak güç olmasa gerek. Küresel tecrübeler ve son yıllarda özellikle lojistik alanında yaşanan ve bu yazının merkezini oluşturan tüm bu açmazlar perspektifinde “Kanal İstanbul” projesini bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. Zira Kanal İstanbul projesi, fotoğrafa parça değil bütün odaklı bakmanız halinde size başkaca açılardan çok önemli fırsatları fısıldayacaktır.

Türkiye lojistik krizini önemli bir fırsata çevirebilir. Yeter ki bu alanda derinleşebilecek politikalar izlenebilsin. Yaşlanan filoların yenilenebilmesi için vergi indirimi, teşviklerle sektörde faaliyet gösteren firma sayısının arttırılması, yabancı yatırımların özendirilmesi, küçük işletmelerin dönüş yükü probleminin çözülmesi, sektörel buluşmaların arttırılması ve uluslararası lojistik fuarı tertip edilmesi, sektöre dair altyapı ve çevre, bilgi iletişim yatırımlarının desteklenmesi sektöre sıçrama yaşatabilecek ciddi önemi sahip bazı politika önerilerim arasındadır.

İhracat odaklı ekonomik rota ile birlikte dünyanın Asya ile Avrupa’yı buluşturan yepyeni lojistik koridoru Türkiye olacaktır. Türkiye için şu anda dünya lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılar, bir fırsat olarak gözüküyor. Asya ülkelerine bağımlı olan firmalar için Türkiye’nin; lojistik üssü olma potansiyeli sayesinde önümüzdeki zaman diliminde cazip hale geleceğini düşünmekteyim. ABD ve AB başta olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri için de Türkiye’nin konumu tartışılmayacak kadar önemlidir. Yıllardır vurguladığımız “Türkiye stratejik bir konuma sahiptir” cümlesinin en fazla anlam kazandığı bir sürecin içinde olduğumuzu düşünüyorum. İnanıyorum ki, bu lojistik krizi Türkiye’nin fırsatı olacaktır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası