Kriter > Ekonomi |

Enerji Krizi ve Potansiyel Fırsatlar


Dalgalı enerji fiyatları ve arz sorunu, bugün hala önemli bir risk konumunda. Enerji fiyatlarının uzun bir süre daha yüksek kalması da bekleniyor. Petrol ve gaz arzının neredeyse yarısının, Rusya ve OPEC tarafından sağlanması da önemli bir başka risk faktörü. Ancak Avrupa’nın enerji bağımlılığı, Türkiye’nin artan önemi ve stratejik konumu için de önemli bir artı unsur. Bu anlamda, Osmanlı’dan bu yana Türkiye’nin önündeki en büyük tarihi fırsat enerjide olabilir.

Enerji Krizi ve Potansiyel Fırsatlar
Londra’da bir benzin istasyonu (Vuk Valcic-SOPA Images/Getty Images, 26 Eylül 2021)

Görünen o ki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in "30 yıldır bu sektörün içindeyim. Böylesini görmedim." sözleriyle özetlediği enerji krizi nedeniyle bu kış da tüm dünyada zorlu geçecek. Yeşil dönüşümün, alternatif temiz enerji kaynaklarının çokça konuşulduğu bir dönemde, konvansiyonel enerji piyasasının bu derin krizi aslında, ne kadar aciz olduğumuzu; yenilenebilir, yeşil enerji dönüşümüne ne kadar acil ihtiyaç olduğunu gösteren bir uyarı oldu.

Öte yandan enerji fiyatları, küresel düzeyde genel enflasyonu da etkilemeye devam ediyor. ABD’de Ekim 2021 manşet enflasyonu, (enerji, gıda ve konut fiyat artışları etkisiyle) yüzde 6,2 ile (yüzde 5,9’luk beklentilerin de üzerinde) son 31 yılın en yüksek enflasyonu olarak kayıtlara geçti.

Türkiye’de ise enerji fiyatlarının kritik önem arz-ettiği cari denge (Şekil 3), son dönem TCMB kararlarında belirleyici unsur durumunda. Arz tarafındaki (emtia fiyatları, kuraklık vb.) sıkıntılar ve gıda enflasyonu sorunları nedeniyle Türkiye’de, faiz kararlarının şu an zaten enflasyonu tamamen kontrol altında tutamayacağı inancı hakim. TCMB, arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki (enerji ve gıda gibi çekirdek enflasyon dışındaki) faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkileri göz ardı ediyor.

İklim değişikliğinin de (kuraklıklar örneğindeki gibi) enerji arz açıklarına neden olduğu biliniyor. Ancak COP26’da (İskoçya'da yapılan 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) uzlaşmaya varılan fosil yakıtlara karşı kolektif duruş, yenilenebilir enerjiye yönelim ve yeşil dönüşüm noktasında umut verse de; hem sadece kömüre yoğunlaşması hem gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yapılacak finansal destek ile ilgili henüz ciddi yol alınamamış olması hem de temiz enerji kaynaklarına tam olarak geçilemeyen bir dönemde enerji krizini olumsuz yönde etkileyebileceği ihtimalleri dolayısıyla, mevcut enerji krizi için pek de pozitif bir veri sunmuyor.

Yine de temel enerji kaynaklarından kömür, karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor. Bu sebeple de küresel sıcaklık artışının 1,5 °C ile sınırlandırılması hedefinin merkezinde bulunuyor.

 

Enerji Krizi ve Etkileri

Pandemi sonrasının hızla artan talebi ile küresel ölçekte arzın yetersiz kalması gibi nedenlerle enerji fiyatları son bir yılda katlandı. Kasım 2020’de 40$ seviyesindeki Brent petrol, Kasım 2021 başında 85$’a kadar yükseldi. Petrol fiyatları 2020’deki pandemi döneminde, daralmanın da etkisi ile bir dönem 20$’ın altına kadar inmişti. Doğalgaz fiyatları son bir yılda, Avrupa’da yüzde 600, ABD’de ise yüzde 150’ye kadar arttı. Mevsim normallerinin üzerindeki enerji talebi, zorlu hava koşulları, zayıf stoklar, enerji krizi sürecini daha da kötüleştirebilir. Buradaki asıl risk unsuru ise enerji fiyatlarındaki artışların kalıcı olma ihtimalidir. Ki kısa vadede fiyat düşüşleri de beklenmiyor. Örneğin, ABD’de şimdiden emtia kaynaklı enflasyonun kısa vadede geçici olmama ihtimali değerlendiriliyor.

Enerji krizleri, makro düzeydeki açıklar ve bütçe ile fiyat baskılarının yanında; mikro düzeyde de faturaları kabartır, evlerde huzuru ve rahatı bozar ve iş yaşamının da düzenli işleyişini engeller. Özellikle de enerji fakiri Avrupa’yı etkileyen bu kriz, Avrupa’nın ekonomisini yeniden oturtmaya çalıştığı bir dönemde, kıta ekonomisini zorluyor. Türkiye ise mevcut durumda Avrupa’da doğalgaz ve elektriği en ucuz kullanan ülkeler arasında. Hazine Bakanı Elvan’ın deyimi ile Türkiye, 100 birime ithal ettiği doğalgazı 25 birime halka sunuyor. Örneğin, Kasım 2021’de, Türkiye’de fabrika ve işletmeler için doğalgaza yüzde 48 zam geldiğinde, konuttaki kullanıma herhangi bir zam gelmedi. Öte yandan, Türkiye’de, son bir yılda örneğin benzin fiyatları da yüzde 20 civarı arttı. İstanbul’da benzinin litre fiyatı Kasım 2021 başında 8,40TL iken; Kasım 2020’de ise 6,75 TL idi.

Şekil 1. Henry Hub Doğalgaz Fiyatları

Benzer şekilde, Türkiye’de, enerjideki TRT payının kaldırılmasından sonra, enerji faturalarının daha fazla düşürülmesi için yeni adımlar da bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamandaki “Doğalgazı çıkardığımız anda sadece devletin kasasına girmeyecek aynı zamanda vatandaşımın da kasasına girecek” açıklaması, doğalgazın hane halkına maliyetinde yeni indirimler gelebileceği beklentilerine yol açıyor.

Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını dışarıdan karşılıyor. Yine de belli başlı ülkelere bağımlılığı sürekli azalıyor (Şekil 2). Ancak bu yüksek açığa rağmen, Türkiye’nin cari fazlası Eylül 2021’de (1,25 milyar$’lık beklentilerin de üzerinde) 1,65 milyar$ olarak gerçekleşti. Enerji açığı olmasa, cari fazla çok daha yüksek seviyelerde gerçekleşir elbette. Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı ve arz-süreci uyumu yeni dönemin en kritik konusu olacaktır. Enerji ithalat faturasının artması, dış açığı olumsuz etkiler ve finansman ihtiyacını artırır. Son dönemde, Karadeniz’de başlayan enerji keşifleri bu yüzden önemli. Türkiye, kendi enerji ihtiyacını karşılayıp, dışarıya olan bağımlılığını azaltmış olacak. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki potansiyel yeni doğalgaz ve petrol kaynağı keşifleri ve nükleer enerjide atılan adımlar bu noktada ciddi önem arz ediyor.

 

Enerji Arz Güvenliği

Pandemi nedeniyle artan talep ve oluşan arz açığı, doğal afetler ve jeopolitik risklerle kömür, doğalgaz ve petrol arzındaki azalmalar, parasal genişlemelerin olumsuz etkileri gibi nedenlerle enerji fiyatları yükseliyor. Krizin merkezindeki doğalgaz piyasası ise petrolden farklı olarak ani OPEC kararlarının etki etmesinin daha zor olduğu ve küresel ekonominin bağımlılığının da daha fazla olduğu bir kaynak (Şekil 1).

Almanya gibi ülkelerde nükleer enerji santrallerinin kapatılması ve enerjide yeşil dönüşüm gibi hazırlığı iyi yapılmamış radikal adımlar, kömür ve nükleer enerji ile üretimi azaltarak, kısa vadede bu krize dolaylı olarak katkıda bulunuyor. Enerji piyasasındaki de-regülasyon süreci de (post-Sovyet dönem gibi) hem arzın hem fiyat hareketlerinin oynaklığını artırdı. Finansal piyasalarda, vadeli kontratlardaki spekülatif hareketler de volatilitedeki önemli bir başka faktör.

Şekil 2. Türkiye’nin 2010-2020 Yılları Doğalgaz İthalat Kaynakları Payları Değişimi (%)

Enerji krizinin derinliği, potansiyel çözümlerin zorluğundan da kendisini belli ediyor. Çözüm noktasında, en azından kısa vadede, son birkaç yılda yüzde 40 düştüğü tahmin edilen fosil yakıtlara yatırımların tekrar artırılması muhtemelen gündeme gelecektir. Kısa vadeli dalgalanmalara karşı, üretim ve arz zincirinin daha iyi yönetilmesi de tartışılacaktır. Enerji ticaretinin önü de daha fazla açılabilir. Örneğin yenilenebilir kaynaklardan sağlanan elektriğin ticareti, nükleer enerji ve hidrojen teknolojileri ile enerjiye ulaşımın maliyeti aşağı çekilmeye çalışılabilir.

Orta vadede, enerji talebinin petrol ve kömürden, adım adım emisyonun neredeyse yüzde 50 kadar düşebileceği doğalgaza kaydırılması gerekecek. Yine, yeni yatırımlar ihtiyacı da kaçınılmaz olacaktır. Petrol ve doğalgaz boru hatları ve LNG potansiyeli bugün henüz yeterli seviyede değil.

Daha uzun vadede ise, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların artırılması ve 2050’deki sıfır karbon emisyonu hedefi için daha fazla emek ve para harcanması gerekecek. Nitekim, fosil yakıtların, toplam enerji arzı içindeki payı hala yüzde 80’in üzerinde. Çoğu AB üyesi ülkede mevcut olsa da nükleer enerjiye yeni yatırımlar da çözüm yollarından biri olabilir. Daha uzun vadede ise muhtemelen karbon vergisi gibi radikal çözümlerin de konuşulması ihtimali bulunuyor.

 

Potansiyel Bir Fırsat?

Dalgalı enerji fiyatları ve arz sorunu, bugün hala önemli bir risk konumunda. Enerji fiyatlarının uzun bir süre daha yüksek kalması da bekleniyor. Petrol ve gaz arzının neredeyse yarısının, Rusya ve OPEC tarafından sağlanması da önemli bir başka risk faktörü. Ancak Avrupa’nın enerji bağımlılığı, Türkiye’nin artan önemi ve stratejik konumu için de önemli bir artı unsur. Bu anlamda, Osmanlı’dan bu yana Türkiye’nin önündeki en büyük tarihi fırsat enerjide olabilir.

Orta Asya Türk Dünyası ve diğer Asya ekonomileri ile geliştirilecek ilişkiler de bu noktada kritik rol oynayabilir. Türkiye’nin Orta Koridoru ve enerji zengini Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk devletleriyle kurduğu sağlam ilişkiler, Avrupa’nın enerji güvenliği açısından da Rusya’ya olan bağımlılığı azaltacak önemli bir alternatiftir. Bu strateji Türkiye’nin enerji bağımlılığını da önemli oranda azaltır.

Mevcut kriz hem bütçeleri hem kaynak arzını kritik seviyede etkiliyor. Türkiye özelinde kurlardaki artışlar da enerji fiyatlarını artırabilir. Dahası, Almanya ve Fransa arasındaki Alsas-Loren bölgesi örneğinde olduğu gibi neredeyse tüm dünya savaşlarının merkezinde enerji kavgaları yatar. Ancak mevcut enerji krizi, uzun vadede, Türkiye için yeni bir fırsat da sunabilir. Türk enerji firmaları ve Türkiye için, arz zincirinin önemi noktasında kritik faydalar sağlayabilir. Türkiye, Avrupa’nın bu önemli açığını ve enerji arz güvenliğini sağlamada da kritik rol oynayabilir.

Şekil 3. Cari Denge (siyah çizgi) ve Altın Dışı Cari Denge (mavi çizgi)

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası