Kriter > Ekonomi |

Küresel Ekonomide Koronavirüs Etkisi


Toplam 160 milyon kişinin kısmi tecrit altında yaşamasına neden olan Koronavirüs, SARS’a kıyasla çok daha hızlı bir şekilde hem ulusal hem de uluslararası bir tehdit haline gelmiştir. Risk ve belirsizlik halinin devam etmesi halinde Koronavirüs, Çin ve dünya ekonomisine daha fazla zarar verecek bir salgın görünümündedir.

Küresel Ekonomide Koronavirüs Etkisi

Kanada, ABD, Almanya, Fransa, Tayland, Güney Kore, Japonya, Tayvan, Sri Lanka, Hindistan, Singapur, Filipinler, Finlandiya, İtalya, Mısır, Lübnan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve son olarak İran’da da görülen koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 82 bin kişi karantina altında. Dünya Sağlık Örgütü, kaynağı henüz bilinmeyen, çocuk ve yaşlılara daha kolay bulaşan virüsten korunmak için el temizliğine özen gösterilmesini, maskesiz dışarı çıkılmamasını ve kalabalık ortamlardan uzak durulmasını tavsiye ediyor. Alınan tüm önlemlere rağmen henüz durdurulamayan koronavirüsün, insan sağlığını tehdidinin yanı sıra en büyük darbeyi ise küresel ekonomiye vurduğunu söylemek mümkün.

 

Zararın Boyutu Büyük

Birçok ülkenin virüse karşı alınan önlemler kapsamında Çin’den gelen ürün ve turistlere yönelik kısıtlama ve yasak getirmesi, ekonomik açıdan önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Havayolu şirketlerinin uçuşlarını askıya alması ve firmaların iş seyahatlerini iptal etmesi, Çin ekonomisinin ve buna bağlı olarak dünya ekonomisinin virüs salgınından ciddi şekilde etkileneceğine işaret etmektedir.

Koronavirüsün Çin ekonomisine verdiği zarara bakıldığında, öncelikle büyük firmaların üretimlerini kısmi sürelerle durdurduğu görülmektedir. Starbucks, McDonalds, Nike ve Toyota gibi firmalar Çin’deki bazı fabrika ve temsilciliklerini kapatırken küresel borsalarda 1.5 trilyon dolarlık bir ekonomik zarar ortaya çıkmıştır. Havayolu sektöründe 29.3 milyar dolarlık ekonomik kayba ek olarak, ulaşım yollarını kullanan yolcu sayısı Çin genelinde yüzde 50.3 düşüş göstermiştir. 60’dan fazla ülke Çin’e hava yolu uçuşlarına kısıtlama getirirken 70 havayolu firması ise Çin’e uçuşları durdurmuştur. Virüsün ekonomik bir belirsizliğe yol açacağı endişesi ile petrol ve sanayi malları yatırımlarından vazgeçen yatırımcılar güvenli bir liman olarak altına yönelmişlerdir. Tesla’nın toplam satışlarının yüzde 82’sinin Çin’e yapıldığı düşünüldüğünde elektrikli araba piyasasının küresel düzeyde salgından negatif etkilenebileceği söylenebilir.

Bazı araştırmacılar Çin’in 2020 için ekonomik büyüme rakamlarını aşağı yönlü revize etmektedir. Dünya ekonomik büyümesine yıllık yüzde 40’tan fazla katkı sunan Çin’in virüs nedeniyle daha düşük bir oranda ekonomik büyüme göstermesi kuvvetli bir ihtimaldir. Ayrıca Çin’den yapılan ihracat ve ithalatı da tehdit eden virüs uluslararası ticareti yavaşlatabilecek veya büyüme hızını aşağıya çekebilecek potansiyele sahiptir.

 

Küresel Ekonomi

Koronavirüsün küresel ekonomiye vereceği zararın 1.1 trilyon dolar seviyesinde olacağı düşünülmektedir. Almanya, İtalya, Singapur ve Japonya’da resesyon riskinin belirmesi virüs nedeniyle ortaya çıkan belirsizliğin önemli yansımaları arasındadır. Moody’s tarafından G20’nin 2020 için büyüme tahminini yüzde 2.6’dan 2.4’e revize etmesi, dünya turizm harcamalarında 250 milyar dolarlık bir harcama kapasitesine sahip Çinli turistlere kısıtlamalar getirilmesi, 200 milyondan fazla öğrencinin online eğitime teşvik edilmesi ve tecrit altındaki nüfusun ulaştığı 160 milyonluk hacim tüketim harcamalarının düşüşüne işaret etmektedir. Dünyanın en büyük dış ticaret ve turizm ülkesi olan Çin’de meydana gelen ekonomik yavaşlamanın getireceği negatif etkiler göz önüne alındığında virüsün ulaşım, hizmet, sanayi, turizm ve dış ticaret gibi birçok sektörü etkileyeceği söylenebilir. İran, Rusya, İtalya ve pek çok ülke hava yollarının Çin’e uçuşuna engel koyarken, bazı ülkeler Çinli turistlerin ülkeye girişine yasak getirmiştir. Sonuç olarak Çin ekonomisinin dünya ekonomisindeki ağırlığı göz önüne alındığında virüsün küresel ekonomiye negatif etki yapacağı görülmektedir.

 

SARS ve Koronavirüs

Şubat 2003’te ortaya çıkan SARS (Ağır Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu) atipik bir zatürre olarak ortaya çıkmıştır. Hastalığın solunum yolu ile bulaştığı düşünülmekle birlikte, 2 veya 10 günlük kuluçka dönemi ile yayıldığı görülmüştür. Hastalığın belirtileri arasında öksürük, ateş, titreme ve baş ağrısı gibi semptomlar bulunmaktadır. 2003’te Çin başta olmak üzere birçok ülkede kendini gösteren SARS virüsünün dünya ekonomisine maliyetinin 40 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Yatırım, turizm ve hizmet sektörleri başta olmak üzere birçok sektörü etkileyen virüs hızla yayılmıştır. SARS’ın 6 aylık bir süre içinde 5 binden fazla kişiye bulaştığı ve yarattığı korku nedeniyle Çin ekonomisinin 2003 ilk çeyrek büyüme oranının yüzde 2’ye düşmesine neden olduğu bilinmektedir. Mayıs 2003’te zirveye ulaşan hastalığın bulaşma hızının artışı Çin’de tren yolcularında yüzde 57, kara yollarında ise yolcu sayısının yüzde 45 azalmasına neden olmuştur.

Koronavirüs ve SARS karşılaştırıldığında, koronavirüsün daha hızlı ve ölümcül bir şekilde insan sağlığını tehdit ettiği görülmektedir. Toplam 160 milyon kişinin kısmi tecrit altında yaşamasına neden olan koronavirüs, SARS’a kıyasla çok daha hızlı bir şekilde hem ulusal hem de uluslararası bir tehdit haline gelmiştir. Risk ve belirsizlik halinin devam etmesi halinde koronavirüs, Çin ve dünya ekonomisine daha fazla zarar verecek bir salgın görünümündedir.

 

Büyümeyi Kurtarmak

Ticari belirsizlikler, Brexit ve bölgesel çatışmalar ile 2019’da pek çok kez dile getirilen küresel resesyon riski, virüs nedeniyle 2020’de daha güçlü bir ihtimal olarak ortaya çıktı. Küresel ekonominin fabrikası konumunda olan Çin’de ortaya çıkan virüs önce şehir, eyalet ve bölgelere yayılırken, daha sonra bütün kıtalarda yaygınlık kazandı. Son yıllarda Çin’in ekonomik büyüme modelinin iç tüketime doğru reform edilmesi, 2003’te SARS’a karşı ihracat üzerinden kazanılan avantajın kullanılma ihtimalini ise zayıflatmaktadır. Hizmet sektörünün eski dönemlere kıyasla GSYH’deki payının yüzde 50’ye ulaşmış olması, iç piyasada yaşanan panik ortamının ekonomiye daha fazla zarar vereceğine işaret etmektedir. ABD ile yaşanan ticari gerginlik, AB genelinde düşen talep ve Ortadoğu’da yaşanan bölgesel çatışmalar, ihracat üzerinden gelişecek büyüme ihtimalinin zayıf olduğuna ve Çin’in hem iç hem de dış piyasalardaki kırılganlıklara daha açık hale geldiğini göstermektedir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası