Sovyetler Birliği’nin dağılması, birçok bağımsız devleti de ortaya çıkardı. Asya ağırlıklı olmak üzere yeni bağımsız olan devletler siyasi, ekonomik ve tarihsel birçok problemle mücadele etmek zorunda kaldı. Bu sorunların başında ise sınır anlaşmazlıkları, ekonomik krizler ve ulusal tedarik zincirinin diğer bağımsız olan ülkelerle entegre olması geliyordu. Sınır anlaşmazlıkları ise Çin ile sınırdaş ülkeleri daha yakından ilgilendiren bir konu olarak öne çıktı. Şangay Beşlisi olarak ilk kurumsallaşma adımları atılan bugünkü Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), sınır anlaşmazlıklarının çözümünde önemli görevler üstlendi. Rusya-Çin, Kazakistan-Çin ve Tacikistan-Çin arasında tarihi kökenlere sahip sınır sorunları, ŞİÖ öncülüğünde çözüme kavuştu. Günümüzde 9 üyesi, 3 gözlemcisi, 6 diyalog partneri ve 3 destekçisi bulunan örgüt, Asya topraklarının büyük kısmını kapsıyor. ABD-Çin ticaret savaşları, Tayvan Krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı, Rusya yaptırımları, Hindistan-Çin sınır çatışmaları, İran nükleer programı ve Pakistan-Hindistan anlaşmazlıkları gibi birçok konunun muhatabı haline gelen ŞİÖ kurumsallaşmaya çabalıyor.
ŞİÖ’nün Kurumsal Yapısı ve Bölgesel Hedefleri
Dışişleri Bakanlar Konseyi, Hükümet Başkanları Konseyi, Devlet Başkanları Konseyi, Başkanlık Sekretaryası, Anti-Terör Ajansı, Temsilcilikler Konseyi ve Ulusal Koordinatörler Konseyi olarak yedi birimden oluşan ŞİÖ; ASEAN, BM ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi kuruluşlarla iş birliği içinde. Bölgesel problemlerin çözümü için kurulan ve üyeler arasındaki iş birliği kültürüne de katkısı olan ŞİÖ, istikrar ve barış ortamının devamına odaklanıyor. Terör örgütlerinin bölge ülkelerine olan tehditlerini ortadan kaldırmak için ortak istihbarat faaliyetlerine başlayan ŞİÖ, üye aktörlerin güvenliğine katkı sunuyor. Bölgesel bir örgüt olarak siyasi, ekonomi, kültür, teknoloji, eğitim, iyi komşuluk, dostluk ve güven, istikrar, terörizm mücadele ve ayrılıkçılığa karşı iş birliği hedefleriyle hareket ettiğini vurgulayan ŞİÖ, NATO ve AB gibi geniş ve kapsamlı entegrasyonu henüz sağlayamadı. Askeri ve ekonomik hedeflerine rağmen bağlayıcılığın zayıf oluşu, örgütün etki sahasına ve kapasitesine negatif yansıyor.
Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi
Asya’nın ekonomik olarak gelişimi, yeni iş birliği olanaklarının artması, ortaya çıkan potansiyelden daha fazla yararlanmak ve ticari ilişkilerin kuvvetlendirilmesi amacıyla Türkiye tarafından açıklanan Yeniden Asya Girişimi; katma değeri yüksek ürün, ileri teknoloji, turizm, savunma sanayii, ulaşım, lojistik ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda ortak girişimleri hedefliyor. Türkiye’nin Asya ülkelerinde meydana gelen ekonomik gelişimden daha fazla yarar görmesi amacıyla başlatılan girişimin Asya merkezli uluslararası örgütlerle olan ilişkilere de önem kattığını söylemek mümkün. ASEAN, Türk Devletleri Teşkilatı ve Şanghay İşbirliği Örgütü ile olan ilişkiler bu minvalde değerlendirilebilir.
Küresel ekonomik üretim ve dağıtımın ağırlık merkezinin Asya ülkelerine kayması sonrası daha da önemli hale gelen bölgesel iş birliği ve diyalog ortamı, ikili ticari altyapıyı da ciddi anlamda etkilemektedir. Özellikle Doğu-Batı arasındaki stratejik pozisyonu ve diğer lojistik hatlara alternatifler sunması Türkiye’yi daha kritik konuma taşımıştır. Bu konumun ekonomik olarak değerlendirilmesi ise Yeniden Asya Girişiminin temel amaçları arasında bulunuyor. ASEAN’da Sektörel Diyalog Partneri ve Şangay İşbirliği Örgütünde Diyalog Partneri olarak Türkiye, oluşması muhtemel iş birliği imkanlarından daha fazla yararlanmak için çabalıyor. Ancak NATO üyesi ve AB’ye aday ülke olarak Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi, dengeleyici bir nitelikten ziyade daha fazla iş birliğinin bölgesel olarak işlevsel hale getirme amacını taşıyor.
Küresel Yönetişim ve ŞİÖ
İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD öncülüğünde kurulan uluslararası liberal düzen BM, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarla temsil ediliyor. Siyasi olarak BM’de ABD’nin istemediği kararlar Güvenlik Konseyi’nden çıkmıyor; IMF ve Dünya Bankası’nın verdiği kredi finansmanında da ABD’nin ciddi etkisi bulunuyor. Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ekonomiler ABD, Almanya ve İngiltere gibi Batılı ülkeleri satın alma gücü bakımından geçerken, küresel ticaretin büyük kısmı Asya ülkeleri tarafından yapılır hale geldi. Çin dünyanın en büyük dış ticaret ülkesi haline gelirken, bu durum döviz rezervlerini de tarihin en yüksek seviyesine taşıdı. Ekonomik gelişimin bir yansıması olarak Çin öne çıkarken dünya ticareti ve ekonomisinin yüzde 19’undan fazlasını elde etti. BRICS öncülüğünde siyasi; Şanghay İşbirliği Örgütü’nde askeri ve güvenlik, Asya Altyapı Yatırım Bankası’nda ekonomik ve finansal olarak Batı merkezli kurumlara alternatifler oluşturan Çin, çok kutuplu dünya düzenini daha fazla vurguladı. Batılı kurumların reform edilmesi gerekliliğini birçok platformda dile getiren Çin, farklı ülkelere yatırımlar yaparak gelişmekte olan birçok ülkeyi diplomatik reform çağrılarına dahil etmeye çalıştı. NATO ile kıyaslanan ŞİÖ tam anlamıyla benzer yapıda olmasa da Çin’in ekonomik büyümesinin önemli bir yansıması konumuna geldi.
ŞİÖ üyelerinin dünya askeri harcamalarındaki konumuna bakıldığında NATO’ya kıyasla daha düşük düzeyde kaldığı görülüyor. Yaklaşık NATO’nun askeri harcamalarının üçte birini gerçekleştiren ŞİÖ bölgesel bir örgüt olarak öne çıkıyor (Grafik 1). Üye ülkeler arasında tam bir savunma paktı görünümüne sahip olmayan ŞİÖ üye ülkeler arasındaki iş birliği ve istikrara odaklanıyor.
Dünya ekonomisinde ŞİÖ üyelerinin edindiği konuma bakıldığında NATO ve AB gibi kuruluşların gerisinde kalındığı görülüyor. NATO üyelerinin ekonomik büyüklüğünün yaklaşık yarısı kadar bir hacme sahip olan ŞİÖ’ün tam anlamıyla bir birlik görünümünden uzak olduğu anlaşılıyor (Grafik 2). Özellikle Çin haricindeki üyelerin enerji sektörü hariç dünya ekonomisini hacim, üretim ve tedarik olarak etki kapasitelerinin de düşük düzeyde olduğunu söylemek mümkün. Ancak daha yeni kurulan bir uluslararası örgüt olarak ŞİÖ edindiği yer, bölgesel konum ve iş birliği imkanını siyasi, ekonomik, kültür ve askeri olarak geliştirmesiyle öne çıkıyor.