Kriter > Siyaset |

Yeni Bakanlıklar ve Çalışma Hayatı


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı önümüzdeki dönemde hangi meseleler bekliyor? Bu çerçevede neler yapılması gerekiyor? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın toplu sözleşme müzakereleri gibi dönemsel meseleleri var, salgının çalışma hayatına etkilerinin ortaya çıkaracağı yeni normallerle ilgili gelecekte karşılaşması muhtemel meseleleri var ve genel işsizlik ile genç işsizlik gibi kronikleşen ancak çözüm bekleyen meseleleri var.

Yeni Bakanlıklar ve Çalışma Hayatı
(Muhammed Selim Korkutata/AA)

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kurulmasına dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 21 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre 2018’de kurulan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, iki bakanlık olarak yeniden düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ise Prof. Dr. Vedat Bilgin atandı.

“Çalışma Bakanlığı” ilk kez 1945’te kurulmuştu. “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı” 1987’de Turgut Özal’ın başbakanlığındaki 46. Hükümet döneminde kurulmuştu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise ilk defa 8 Haziran 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuştu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte iki bakanlık birleştirilmiş ve 10 Temmuz 2018 tarihli ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak yapılandırılmıştı. İki bakanlığın birleştirilmesinin ne tür sonuçları olacağına ilişkin tartışmalar devam ediyordu. Birbirinden farklı kurum kültürleri olan iki bakanlığın uyum sorunu yaşayacağı ileri sürülmüştü. Ayrıca birleştirilerek Türkiye nüfusunun neredeyse tamamına hizmet eden bir bakanlık yapısının sürdürülebilirliği konusu da tartışılıyordu. Yeni bir sistemin yapılandırılmasına ve sonrasında salgının etkilerine rağmen bakanlık şimdiye kadar önemli performans gösterdi. Şimdi de yeni kararla iki ayrı bakanlığın kurulmasının kurumsal olarak ne tür sonuçlar getireceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak yeni bir enerjiyle olumlu sonuçlar getirmesi kuvvetle muhtemeldir.

Her iki bakanlığın da masasında önemli meseleler duruyor. Atanan Bakanların müktesebatları ve alanlarına vukufiyetleri masada duran meselelerin çözümünde en önemli avantajları olacaktır. Bakanlıkların dönemsel, gelecekte karşılaşması muhtemel ve kronikleşen meseleleri var. Burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ilişkin tespitlerimi aktarmaya çalışacağım. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı önümüzdeki dönemde hangi meseleler bekliyor? Bu çerçevede neler yapılması gerekiyor? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın toplu sözleşme müzakereleri gibi dönemsel meseleleri var, salgının çalışma hayatına etkilerinin ortaya çıkaracağı yeni normallerle ilgili gelecekte karşılaşması muhtemel meseleleri var ve genel işsizlik ile genç işsizlik gibi kronikleşen ancak çözüm bekleyen meseleleri var.

 

Toplu Sözleşme Müzakereleri

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın masasında bekleyen ilk sınavı işçi ve memurların toplu sözleşme süreçleri olacaktır. Toplu sözleşme müzakereleri çalışanların ücret/maaş artışlarının yanı sıra çalışma şartlarının belirlendiği önemli bir süreçtir. Bakan Vedat Bilgin’in uzlaştırıcı kişiliği ve sendikal alanı çok yakından bilmesi nedeniyle müzakerelerin olumlu bir havada sürmesi kuvvetle muhtemeldir. Geçtiğimiz dönem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk toplu müzakereleri, işçilerde uzlaşmayla, memurlarda uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştı.

Çalışanlar açısından 2021 son derece önemli bir yıl. Zira kamuda toplu sözleşme müzakereleri tekli yıllarda yapılıyor. İşçi ve memurların toplu sözleşme döneminin iyi yönetilmesi gerekir. Çünkü toplu sözleşme süreci sadece pazarlıklarla alınan ücret/maaş artış oranlarından ibaret değil. İyi bir sonuç ortaya çıksa da süreç iyi yönetilmediği takdirde genel bir memnuniyetsizliğe neden olabilir. Süreçte söylenen sözler, yapılan müzakereler ve gösterilen yaklaşımlar gibi çok sayıda faktör, müzakerelerin yönünü belirlemektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atanan Vedat Bilgin ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak atanan Derya Yanık, TBMM Genel Kurulu’nda yemin etti. (Halil Sağırkaya-Erçin Ertürk/AA, 21 Nisan 2021) 

 

Kamu İşçilerinde TİS

Kamu işçilerinin toplu iş sözleşme (TİS) süreçleri şu an devam ediyor. Muhtemelen bu sene yaz aylarında süreç tamamlanacak. Bu toplu iş sözleşmelerinde kamu işçileri için alınacak ücret zamları iki yıl (2023 ortalarına kadar) geçerli olacak. Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre kamuda 696 sayılı KHK ile taşerondan kadroya geçen işçilerle birlikte 1 milyon 162 bin 368 sürekli işçi var. Bir önceki dönemde kamuda işçi toplu iş sözleşmeleri yaklaşık 200 bin işçiyi kapsıyordu. Buna göre yeni dönemde toplu iş sözleşmesi kapsamına giren kamu işçisi sayısı 5 kattan daha fazla artış göstermiştir. Bir başka anlatımla toplu iş sözleşmelerinin geçen dönemine göre yeni dönemde TİS kapsamına giren işçi sayısı 5 kattan daha fazladır. Bunun da hem sürece hem de müzakerelere etkisi olacaktır.

 

Memurların Toplu Sözleşmeleri

Memurların 6. Dönem Toplu Sözleşme müzakereleri 1 Ağustos 2021’de başlayacak. Memur toplu sözleşmeleri, sözleşmeli personel dahil 3,5 milyon aktif çalışan ile 2,1 milyon memur emeklisinin (1 milyon 541 bin yaşlılık aylığı alan, 545 bin ölüm aylığı alan) maaş artış oranları toplu sözleşmeyle belirleniyor. Ayrıca harp ve terör malulleri, şehit ve gazi erbaşlar, evde bakım, 65 yaş ve engelli aylıklarının hesaplamaları da memur maaş katsayısına göre belirlendiği için, toplu sözleşmeden bu kesimler de etkileniyor. Toplu sözleşme masasından çıkacak maaş artış oranları; kamu görevlileri, memur emeklileri/dul yetim aylığı alanlar, 2022 kapsamında aylık alanlar ile diğer kesimlerle birlikte yaklaşık 7 milyon kişiyi ilgilendiriyor. 6. Dönem Toplu Sözleşmede belirlenecek maaş artış oranları 1 Ocak 2022 ile 31 Aralık 2023 arasını kapsıyor.

Bu süreçte yönetilmesi gereken önemli iki husus daha var. Birincisi, işçilerin ve memurların müzakerelerinin aynı dönemlere denk gelmesi, verilecek zam oranlarının karşılaştırılmasına neden oluyor. İşçiye veya memura verilen zamlar, her iki kesim için de bir kriter oluşturuyor. Zam oranları diğer kesime göre az olanların tepki gösterdiği bir süreç yaşanıyor. İkincisi, işçilerin toplu iş sözleşmeleri ile memurların toplu sözleşmeleri yasal olarak farklı hususlara tabi. Bu nedenle yetkili memur sendikaları yasanın değişmesini talep ediyor. Bu çerçevede kamu toplu sözleşmelerinin müzakere süresinin 30 günle sınırlandırılması, müzakerelerin sadece birkaç oturumla bitirilmesi, her oturumda uzlaşılan konuların tutanak altına alınmaması, toplu sözleşme yürürlük süresinin geriye doğru değil ileriye doğru olması, Kamu Görevlileri Hakem Heyetinin yapısı ve benzeri hususlarla ilgili sendikalar yasal düzenleme talep ediyorlar.

 

İşsizlik Meselesine İlişkin Tedbirler

TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) son verilerine göre işsizlik oranı yüzde 13,4 seviyesinde, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise yüzde 26,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik meselesi ülkemizin uzun yıllardır azaltmaya çalıştığı kronik meselelerden biridir. Salgınla birlikte bu meseleye ilişkin politika üretilmesi daha elzem hale gelmiştir. Salgının etkisinin ne zaman biteceği tahmin edilemediği için iş gücü piyasalarını ne kadar etkileyeceği de öngörülemiyor. 17 Nisan 2020’den itibaren işten çıkarmanın yasak olması salgının ne kadar işsizliğe neden olduğunu analiz etmemizi zorlaştırıyor. Ancak salgının etkilerini çeşitli senaryolar çerçevesinde değerlendirebiliriz. Diyelim ki salgının etkileri önümüzdeki birkaç yıl gibi bir sürede ortadan kalktı. Bu durumda bile iş gücü piyasalarında toparlanma ancak salgının etkisi kalktıktan sonraki yıllarda olacaktır. Bu nedenle işsizliği azaltacak stratejileri ve politika tedbirlerini şimdiden planlamak gerekir. En önemli hedef, salgın öncesi var olan istihdam sayısına ve üretim seviyesine ulaşacak tedbirleri almaktır. Ayrıca bu tür dönemlerde işsiz olan gençlerin, yaşlıların ve kadınların iş bulması daha da zorlaşmaktadır. Bu kesimlere yönelik politikalar da üretilmelidir.

Bakanlık Devir Teslimi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atanan Vedat Bilgin, bakanlıkta düzenlenen tören ile görevi Zehra Zümrüt Selçuk’tan devraldı. (Doğukan Keskinkılıç/AA, 21 Nisan 2021) 

 

Genç İşsizlikle İlgili Yapılması Gerekenler

Türkiye genç bir nüfusa sahip olsa da bu özelliğini giderek kaybediyor. Bugün sahip olduğumuz dinamik nüfus yapısından yararlanmak için gençlerin istihdamına ilişkin stratejiler geliştirmemiz gerekir. İş gücü piyasalarının temel sorunlarından biri işverenlerin aradığı niteliklere ve becerilere sahip iş gücü bulamaması, eğitimli gençlerin ise iş bulamaması. İş gücünün nitelikleri ile işverenin beklediği nitelikler arasında uyumsuzluk nedeniyle genç işsizlik oranları yüksektir. Bu nedenle yapmamız gereken “eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirerek”, işverenlerin aradığı niteliklere uygun becerileri olan iş gücü yetiştirmektir. Mesleksizlik ile nitelik ve beceri uyumsuzluğunu giderecek en önemli yol eğitim-istihdam ilişkisini güçlendirmektir. İlaveten üniversite-sanayi iş birliği ile meslek liseleri-organize sanayi bölgeleri iş birliklerini artırmakta genç işsizliğin azalmasında etkisi olacaktır. Salgının etkisiyle turizm sektörü gibi istihdamın daraldığı sektörlerden potansiyel olarak gelişecek tıbbi ürün ve sağlık gibi sektörlere iş gücünün uyum sağlayacağı mesleki eğitimler yapılmalıdır.

 

Sosyal Güvenlik

Salgının etkileri nedeniyle sosyal güvenlik harcamaları artarken, sosyal güvenlik prim gelirleri azalmıştır. Bu durum sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir olmasını zorlaştıracağı için ilave tedbirler alınmalıdır. Sistemin sürdürülebilir olması için 4 aktif çalışanın 1 emekliyi finanse etmesi gerekir. Buna aktif-pasif oranı denir. SGK’nın Aralık 2020 verilerine göre, aktif/pasif oranı 1,87’dir. Buna göre 1,87 çalışan, bir emekliyi finanse etmektedir. Çalışanların statülerine göre ise aktif/pasif oranı işçilerde 2,22 iken Bağkurlularda 1,3’tür. Memurlarda ise 1,46’dır. Geçtiğimiz yıllarda aktif/pasif oranında bir miktar olumlu gelişme sağlansa da sistemin sürdürülebilirliği için aktif sigortalı sayısının artmasını sağlayacak istihdam politikaları geliştirilmelidir. Türkiye bu konuda son 10 yılda işçi statüsünde aktif sigortalı sayısını 10 milyon 575 binden, 17 milyon 358 bine çıkarmıştır. 10 yıllık sürede yaklaşık 7 milyon bir artış önemli bir performanstır.

Salgınla birlikte evden/uzaktan çalışma, çalışma hayatında dijitalleşme ve buna bağlı olarak yeni birtakım düzenlemeler de masada olacaktır. AB Parlamentosunun kabul ettiği “ulaşılabilir olmama hakkı” ile ilgili önerge ülkemizde de tartışılacaktır. Önerge taslağına göre; çalışma saatleri dışında, dijital araçlar vasıtasıyla işle ilgili faaliyetlerle doğrudan ya da dolaylı olarak meşgul olmamaya veya iletişimlere katılmamaya ulaşılabilir olmama deniyor. Ulaşılabilir olmama hakkı önümüzdeki dönemde bizde de tartışılacaktır.

Türkiye son 20 yılda çalışma hayatında, sosyal politikalarda, sendikal haklarda ve sosyal güvenlikte önemli atılımlar gerçekleştirdi. Bu kapsamda yüzlerce yasal düzenleme yapıldı, yüzlerce politika tedbiri alındı, yüzlerce yeni hak getirildi. Mesela 12 Eylül darbesinin ürünü sendika yasaları 29 yıl aradan sonra 2012’de değiştirildi. Memurlara toplu sözleşme hakkı 2012’de getirildi. Müstakil ilk İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu bu dönemde çıkarıldı. İşçi sendikalarının örgütlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılması ile son 8 yıl içinde örgütlenme 2 kat arttı. Sadece sosyal güvenlik alanında 400’den fazla değişiklik yapıldı. Kadın çalışanlara başörtü özgürlüğü getirildi. Emekliler, yaşlılar, yoksullar, engelliler gibi kırılgan gruplara ilişkin çok sayıda olumlu düzenlemeler yapıldı. Daha birçok düzenleme yapıldı. Bu düzenlemelere rağmen çalışma hayatı dinamik olduğu için yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle muhtemel sorunlara çözüm üretmek ve yapılanları anlatmak gerekmektedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası