Kriter > Dosya > Dosya / Partilerin Karnesi |

Seçimlerin Sol Tarafı


Seçimde sol partiler arasında en az oyu TKP aldı. Buna rağmen son beş yıldır Ovacık’ın “komünist başkan”ı olarak bilinen Fatih Mehmet Maçoğlu Tunceli belediye başkanlığını yaklaşık yüzde 33 oyla kazandı.

Seçimlerin Sol Tarafı

31 Mart 2019 yerel seçimlerine soldan (CHP dışında) üç parti katıldı: Demokratik Sol Parti (DSP), Vatan Partisi (VP) ve Türkiye Komünist Partisi (TKP). Küçük de olsa faaliyetine devam eden diğer sol partiler ise ya CHP ya da HDP ile hareket etti.

Seçime kendi partisinin adaylarıyla katılan DSP Türkiye çapında yaklaşık 453 bin oy ve yüzde 0,98 oy oranına ancak ulaşabildi. Bilindiği gibi DSP öncelikle CHP’den aday gösterilmemesine tepki gösterip kendisine yönelen adaylarla gündeme gelmişti. Bu adayların başında da Şişli eski belediye başkanı Mustafa Sarıgül geliyordu. Sarıgül önceleri kamuoyunda yoğun ilgi görse de Şişli’de yüzde 29 civarında oy alarak ikinci olabildi. Kazanan CHP adayından 20 puan fark yedi. İlçe meclisinde ise DSP sadece yüzde 17’yi yakalayabildi. Yine de Türkiye çapında en başarılı oldukları yer burası oldu. Gaziantep ve Kars’ta da nispeten yüksek oylar (yüzde 26 ve 28) aldılar.

DSP’yi seçimlere soldan katılan parti olarak kabul etsek de söylemi emek, demokrasi, insan hakları, işçi sınıfı gibi sol değerler veya jargon üzerinden değil daha çok Atatürkçülük, Atatürk’ün mirası ve CHP’nin bu mirasın “ekmeğini yediği” iddiası üzerine kurulmuştu. Nitekim CHP yetkilileriyle basın üzerinden girilen polemiklerde akılda kalan yegane söylem Atatürk üzerinden girişilen tartışmalar oldu.

CHP’li yetkililer ise DSP’ye “Ecevit’in hatırasına ihanet”, “oyları bölmek” gibi suçlamalar yönelttiler ve buna göre cevaplar aldılar. Öte yandan bazı yerlerde DSP büroları ve seçim pankartlarına yönelik sabotajlar olduğu ve bunun CHP örgütleri tarafından yapıldığını parti yetkilileri sık sık açıkladı. DSP’nin bir kadın adayı Ekrem İmamoğlu tarafından tehdit edildiğini açıkladı. Gerçekten de İmamoğlu bir mitingde kürsüden “Son kez uyarıyorum, adaylıktan çekil” şeklinde bir konuşma yapmıştı. Yani CHP öyle olmamasına rağmen kendisini “sol” seçmenin merkezi, DSP’yi ise küçük de olsa kendisine ayak bağı olarak gördü ve bel altı bazı vuruşlarla yıpratmaya çalıştı.

Vatan Partisi

Doğu Perinçek başkanlığındaki Vatan Partisi (VP) de seçimlere katılan sol partilerden biridir. Sol içinde 15 Temmuz darbesine açıkça karşı çıkan nadir partilerden olan VP, FETÖ ile mücadele vurgusunu sık sık tekrarlaması ve Türkiye’nin dış meselelerinde (diğer sol grupların aksine) devlet yanlısı tutum alması gibi özellikleriyle tanınıyor. İrili ufaklı sol örgütlerin çoğu gibi HDP’nin yanında yer almıyor, aksine HDP’nin kapatılması gerektiğini savunuyor.

Ancak Perinçek’in partisi elli yıldır olduğu gibi yine çok düşük bir oy oranıyla yetinmek zorunda kaldı. Türkiye genelinde yüzde 0,25 ile 117 bin civarında oyu ancak toplayabildi ve herhangi bir bölgede sonuçları değiştirecek bir etki yaratmaktan uzak kaldı. Ancak Perinçek seçimde aldığı sonucun tam tersi büyüklükte bir açıklamada bulundu.

Seçim sonuçlarının Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemeyeceğini ve asıl seçimlerin (2023’teki cumhurbaşkanı seçimlerini kastediyor) 2019-20’de yapılacağını iddia eden Perinçek önümüzdeki dönemin kilit partisinin VP olduğunu söylüyor. “Türkiye’nin önündeki süreci, kararı belirleyecek parti olarak pusuda beklediğini” belirtiyor. Bunlar toplamda sadece yüzde 0,25 oy alabilen bir parti lideri için oldukça iddialı sözler tabii.

Tunceli’de Maçoğlu

Seçime katılan üç sol parti arasında en az oyu (yüzde 0,16 ile 75 bin oy) alan TKP ise diğerlerine göre başarılı oldu. Çünkü bir ilde belediye başkanlığını kazandı. Tunceli’de son beş yıldır Ovacık’ın “komünist başkan”ı olarak bilinen Fatih Mehmet Maçoğlu şehrin belediye başkanlığını yaklaşık yüzde 33 oyla kazandı.

Maçoğlu’nun işi hiç kolay değildi. Karşısında bir yanda yıllarca Tunceli’de seçim kazanan CHP diğer yanda da önceki seçimi kazanmış ve bölgenin güçlü partisi HDP vardı. Üstelik terör örgütü PKK da Maçoğlu’nu HDP lehine seçimden çekilmeye zorluyor, tehdit ediyordu. Yani CHP’nin DSP’yi “oyları bölen ayak bağı” görmesi gibi PKK da TKP’yi aynı şekilde görüyordu. Maçoğlu ve partisi TKP bu tehditlere boyun eğmeyerek çalışmayı sürdürdü ve sonuç elde etti. Bu açıdan kutlamak gerek. Karşısında silahlı bir terör örgütü olmasına rağmen pes etmedi.

HDP’nin kaybettiği Tunceli’de TKP adayı Maçoğlu belediye başkanı seçildi.

Maçoğlu Ovacık Belediyesi başkanlığı yaparken solda sempati toplayan biri oldu. En çok bilinen icraatı tarlalarda işçilerle, gönüllülerle beraber çalışıp yetiştirilen nohut, fasulye gibi ürünleri satarak öğrencilere burs dağıtması olmuştu. Sol için ise Maçoğlu adeta bir “vaha” yönetiyordu. Ne de olsa ülkede “komünist başkan”la yönetilen tek nokta orasıydı. Ovacık’a sık sık turistik geziler düzenlendi. Daha önce eli toprağa değmemiş büyükşehir solcuları tarlalarda onunla ter döküyor, fotoğraflar çektiriyor, sosyal medyada övünçle yayımlıyorlardı.

Şimdi artık daha büyük bir hevesle sahipleneceklerdir. Geçmişte Ovacık’ta yetiştirdiği bakliyatı satmak için İzmir’de kurulan şubenin açılışına gittiğinde kendisine gösterilen teveccüh bunun göstergelerinden biridir. Bir de tabii seçim akşamı kazandığı belli olunca sosyal medyadaki solcu kullanıcıların Lenin’li, orak-çekiçli, esprili paylaşımları onu uzun süre sahipleneceklerini gösteriyor. HDP’lilerle ise yıldızı barışacak gibi görünmüyor.

Öte yandan Maçoğlu’nun partisi TKP’nin genel başkanı Kemal Okuyan seçim sonrası yaptığı genel değerlendirmede CHP’nin İstanbul ve Ankara’da çıkardığı iki adayın da sağdan gelmesi nedeniyle bu iki şehirde değişen bir şey olmadığını öne sürüyor. (Bu yazı kaleme alınırken her iki şehirde sandıklarda usulsüzlükler olduğu için itirazlar yapılmış ve sonuçlar henüz kesinleşmemişti.) Kazananın patronlar olduğu klasik sol söylemle devam ediyor ve komünizmin insanlığın geleceği olduğu klişesiyle sözlerini tamamlıyor.

TKP ve Maçoğlu bu seçimde sol söylemi kullanan tek siyasi partiydi diyebiliriz. Halkçı belediyecilik, emekten yana olmak, halkla yönetmek gibi sol tınılı sözleri sadece TKP kullandı. Zaten TKP yıllardır kendisini diğer sol örgütlerden ayırır. Hatta bütün solun birlikte ve aynı yerde kutladığı 1 Mayıs gösterilerini bile farklı bir meydanda tek başına düzenler. Bu seçimde de öyle oldu; HDP veya CHP’yle iş birliği yapmak yerine bağımsız duruşunu devam ettirdi. Tunceli, nüfusu ve ekonomisi bakımından önemli bir il olmasa da Türk solu için önemli bir başarı hikayesi sayılacak ve sol mahfillerde uzun yıllar anlatılmaya devam edecektir.

Seçimde Türk solu adına görünür olan bir figür de CHP’den Beyoğlu Belediyesi başkan adayı gösterilen Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Alper Taş oldu. Alper Taş sol içinde mütevazı kişiliği, çalışkanlığı, “halk çocuğu” olmasıyla tanınan ve hemen her sol parti mensuplarınca sevilen biridir. İstanbul’da herhangi bir gösteriye katılmış herhangi bir solcunun Taş’a rastlama olasılığı çok yüksektir. Kuruluşundan beri ÖDP’de görev yaptığı ve son on yıldır da genel başkanlığını yürüttüğü için sol içinde tanımayan yoktur.

İmam hatip lisesi mezunu bir Karadenizli olarak da “Cihangir solcusu” tiplemesine değil daha çok 70’lerin “halktan bir solcu” imajına uyar. Belki de bu özellikleriyle CHP’nin her kesime şirin görünmek için izlediği, her ideolojiden her kesimden aday toplayıp yaptığı çorbaya uygun bulunmuştur.

Seçim kampanyası boyunca daha çok yoksullar ve dezavantajlı gruplar arasında çalışma yürüten, daha çok bu kesimlerle fotoğraf veren Taş’ın seçimde CHP’ye ne kadar katkısı olduğunu ölçmek kolay değil. CHP adayı olarak Taş bu seçimlerde yüzde 44 oy aldı. 2014 seçimlerinde CHP’nin Beyoğlu oranı yüzde 35’ti. Yani dokuz puan artış var. Ancak o zaman seçime HDP de katılmış ve yüzde 7 oy almıştı. Bu seçimde ise HDP ilçede aday çıkarmadı. İYİ Parti’nin de aday çıkarmadığını düşünürsek Taş’ın tek başına pek fazla bir şey katamadığı anlaşılıyor. Üstelik ilçe meclisinde aldığı oy 6 puan daha düşük. Bu 6 puan ilçe meclisinde HDP’ye dönmüş.

Erdoğan Düşmanlığı

Solun diğer kesimleri ise HDP ve CHP’ye yöneldi. Zaten uzun yıllardır illegal örgütleriyle PKK’nın, yasal partileriyle HDP’nin kuyruğuna takılmış, sayısına oranla HDP’de hiç de hak etmediği mevkiler elde etmiş olan Türk solu bu seçimde bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Çünkü Kemalizm’le sözde kavgalı olan HDP seçimlerde CHP’yle ittifak yaptı ve batıda (yani sınırlı sayıdaki solcunun oy verdiği yerlerde) aday çıkarmadı.

Bu durumda yıllardır CHP’yi eleştiren sol kesimler de “tıpış tıpış” gidip CHP’ye oy verdi. Bunu da kolayca içlerine sindirdiler çünkü son yılların modası “Erdoğan düşmanlığı” dışında ne bir sözleri ne de bir eylemleri kalmıştı. Zaten CHP tarlasında yetişmiş olanları da deyim yerindeyse ana vatanlarına dönmüş oldu.

Türk solunun cüssesine oranla daima çok yüksek çıkan sesini bu seçimlerde pek fazla hissedemedik. Çok görünür de olamadılar. Çünkü giderek kimliksiz, kişiliksiz, amorf bir yapıya dönüşen sol bir yerlerde belirlenip önüne sürülen ülkücü kökenli Mansur Yavaş’a, hiç sevmedikleri dini özellikler taşıyan Ekrem İmamoğlu’na yıllar içinde gözü kapalı oy verecek hale geldi. Bunu da “Faşizme direniyoruz” kılıfında birbirlerine anlatarak avunur durumdalar. Belki bunda Erdoğan’ın kendi kitlesini olduğu kadar karşısındaki kitleyi de konsolide etme becerisinin payı vardır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası