Kriter > Dosya > Dosya / Siyaset ve 2023 Seçimleri |

14 Mayıs’a Giderken CHP: Popülizm Her Zaman Kazandırır mı?


Ortak aday belirleme sürecinde yaşanan krizin de gösterdiği gibi parti olarak CHP ve lideri, toplumun geniş kesimlerinden teveccüh hususunda istenilen noktaya gelemedi. Öyle ki, altılı masadaki diğer partilerin tabanlarının ortak aday olarak Kemal Bey’e oy verip vermeyeceği bile hâlâ tartışılıyor. Yine seçime CHP listelerinden giren sağ parti seçmenlerinin de CHP’ye teveccüh gösterip göstermeyeceği muallak.

14 Mayıs a Giderken CHP Popülizm Her Zaman Kazandırır mı
Fatih Kurt/AA, 3 Şubat 2023

14 Mayıs 2023 seçimlerine giderken, muhalefetin en çok tartışılan partisi, kuşkusuz Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oldu. Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin bu durumu tabii karşılanabilir. Ancak CHP’nin seçim öncesi bu kadar öne çıkmasının sebebi, onun ana muhalefet partisi olması değildi. Zira CHP ana muhalefet partisi rolünü kimseye kaptırmasa da en fazla yüzde 24-25’lere sıkışan oy oranlarıyla muhalif kamuoyuna iktidar vaat etmekten de uzaktı. Bu sıkışmışlığı aşmak adına 2018 seçimlerinde kısmen başlayan ve altılı masanın da husule gelmesiyle kurumsallaşan bir strateji izlendi. O da CHP’nin ve liderinin muhalefete önderlik etmesi, bir anlamda bir cephe siyaseti izleyerek, bu cepheye öncülük edilmesiydi.

Kemal Bey’in dayatmayla da olsa ortak aday olarak belirlenmesiyle beraber, bu strateji, en azından seçim öncesinde amacına ulaşmış görünüyor. Ancak ortak aday belirleme sürecinde yaşanan krizin de gösterdiği gibi parti olarak CHP ve lideri, toplumun daha geniş kesimlerinden teveccüh görme hususunda istenilen noktaya bir türlü gelemedi. Öyle ki, altılı masadaki diğer partilerin tabanlarının ortak aday olarak Kemal Bey’e oy verip vermeyeceği bile hâlâ tartışılıyor. Yine seçime CHP listelerinden giren sağ partilerin seçmenlerinin de CHP’ye teveccüh gösterip göstermeyeceği muallak. Bunların hepsini seçim sonuçları belli olduğunda öğrenmiş olacağız.

Ancak altılı masa tabanında bile CHP ve liderine karşı olan tereddüt ve çekinceler, CHP’yi ve lideri Kemal Bey’i farklı arayışlara itmiş bulunuyor. Bu arayışların en öne çıkan vasfı da çerçevesi çok geniş tutulmaya çalışılan bir popülizm diskuru oldu. Aslında Türkiye’de seçmen popülizme aşinadır. Özellikle seçim öncesinde sağ ve sol ayrımı olmaksızın birçok parti popülist vaatlerde bulunur. Hatta geçmiş dönemlerde, şimdi “uçuk-kaçık” gelen popülist vaatlerin seçmende karşılık bulduğu örneklere bile rastlamak mümkündür. Türkiye’de popülizm daha çok sağ siyaset ile ilişkilendirilir. Ancak solda hatta 1960’larda Türkiye İşçi Partisi genel başkanı olan Mehmet Ali Aybar örneğinde olduğu gibi sosyalist solda bile popülizm örnekleri görmek mümkündür. 1970’lerdeki CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ise “halkçılık” diskuru altında hayli popülist bir siyasetçi profili çizmiştir. Günümüzdeki Türkiye İşçi Partisi ve onun pek de işçi-emekçi olmayan ama popüler isimlerle oluşturmaya çalıştığı siyasi söylemi de bir anlamda kentli-seküler popülizm örneği olarak görülebilir.

Popülist hareketlerin hem Türkiye örneklerinde hem de başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünya örneklerinde ayrıcı vasıflarından birisi, güçlü liderler öncülüğünde gelişmiş olmasıdır. Özellikle siyasete yeni atılan, mevcut siyasetçi ve politikalardan aykırı bir dil ve söylem tutturan isimlerin başı çektiği görülür. Toplumun o günkü en aciliyet teşkil ettiği düşünülen sorunu ne ise onun üzerinden kaba ve hoyrat bir üslup tutturmak ve neredeyse sadece o meseleyi gündeme getirmek, popülist hareketlerin öne çıkan bir diğer yönüdür. Bu anlamda toplumda genel bir huzursuzluk kaynağı olduğu düşünülen mülteci karşıtlığının, popülist hareketleri besleyen faktörlerin başında gelmesi manidar bir durumdur.

CHP’nin seçim öncesi oluşturmaya çalıştığı popülist söylemin en önemli dezavantajlarından biri de böylelikle anlaşılmaktadır. O da CHP liderliğinin popülist bir dalga doğuracak “yenilik” ve “cazibeden” yoksun oluşudur. Kitlelere her fırsatta yeni bir siyaset, yeni bir anlayış, yani “yeni” ile başlayan birçok cazip söylem sunan Kemal Bey’in kendisinin pek de yeni bir siyasetçi olduğu söylenemez, 2002’den bu yana kesintisiz milletvekili. 2010’dan beri de yani 13 yıldır CHP genel başkanlığını yürütüyor. O halde vaat ettiği tüm yenilikleri tartması için seçmen Kemal Bey’in siyasi geçmişine bir hayli vakıf durumda. Yine CHP liderliğinde gösterdiği yumuşak görünümlü ancak peyderpey inşa edilen kendi kontrolü dışında kuş uçurtmama siyasetinin de seçmenin gözünden kaçması pek mümkün değil gibi.

Dolayısıyla Kemal Bey’in siyasi liderliği ve popülerliği üzerinden bir popülizm inşa edilemediği söylenebilir. Bunu kapatmak için olsa gerek, iki strateji izlendiği görülüyor. Bunlardan birincisi, biraz da İYİ Parti’nin diretmesiyle daha popüler olduğu düşünülen iki büyükşehir belediye başkanının, cumhurbaşkanı yardımcısı adayı sıfatıyla kampanyaya entegre edilmesi oldu. Bu büyükşehir belediye başkanlarının Kemal Bey’e göre daha popüler oldukları aşikar. Ancak Kemal Bey’e destek olmak için mi yoksa seçim sonrasında muhalefetin olası bir seçim yenilgisine göre kendi konumlarını sağlama almak için mi kampanyaya aktif bir şekilde katıldıkları bence o kadar da kesin değil. Özellikle İstanbul büyükşehir belediye başkanının yalnız yaptığı mitinglerde neredeyse Kemal Bey’in adaylığına dair hiçbir görselin bulunmaması, bu ihtimali daha da güçlendiren göstergelerden birisi.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ereğli Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen "Millet Buluşmaları" programında konuştu. Konuşmasının sonunda Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu sahneye davet etti, birlikte kalabalığı selamladı. (Abdullah Doğan/AA, 28 Mart 2023)

 

Kemal Bey üzerinden tesis edilemeyen popüler adaylık figürünü telafi etmek adına başvurulan ikinci strateji ise iktisadi popülizme başvurulması. Tekrar etmekte fayda var; seçim öncesi bir miktar iktisadi popülizm bir yere kadar anlaşılabilir bir durumdur. Ancak CHP lideri ve parti ileri gelenlerinin ekonomik vaatleri bu durumu bir hayli aşmaktadır. Gelinen noktada Kemal Bey, adeta şeksiz şüphesiz herkesin talebine cevap verebilecek, her talebi karşılayabilecek “yarı aziz” gibi kendini konumlandırmaktadır. Deprem bölgesindeki konutların tamamen ücretsiz yapılmasından yurt dışından 300 milyar dolar para getirilmesine kadar değişen bir vaatler silsilesi mevcut. Yine Merkez Bankası rezervlerindeki altınların peyderpey halka dağıtılması gibi işi anlaşılması daha da güç noktalara vardıran CHP’li siyasetçiler de var. Ancak bu denli savruk ve temelsiz vaatler, haliyle inandırıcılık problemini beraberinde getiriyor. Söz gelimi deprem bölgesindeki konutları ücretsiz dağıtacağını açıklamasına rağmen depremden etkilenen şehirlerde CHP ve Kemal Bey’e bariz bir oy yönelimi tespit edilemiyor. Zira seçmen için neyi nasıl vaat ettiğinden ziyade, bu vaadi gerçekleştiren kişinin ya da partinin bunu yapabilme kudret ve kapasitesi esas belirleyici olmaktadır. Bu anlamda hem CHP hem de Kemal Bey’in seçmen nezdinde iyi bir karinesinin olmadığını söylemek gerekiyor.

CHP’nin seçmene vaatlerini hem inandırıcı kılmada hem de uygulama safhasına dair de ciddi tereddütler oluşturmasında bir faktörden daha söz etmek gerekir. O da CHP ve liderinin tek başına değil altılı hatta dolaylı olarak yedili bir muhalefet ittifakıyla/koalisyonuyla iktidara gelecek olmasıdır. Olası bir seçim galibiyetinde Cumhurbaşkanı Kemal Bey olacak. Ancak içinde İçişleri ve Ekonomi bakanlıklarının olduğu kritik bakanlıkların CHP’ye değil İYİ Parti’ye verileceği konuşuluyor. Bu durum da iktisadi popülist vaatlerin icraatında Kemal Bey’in İYİ Partili bakanı ikna etmesini gerektirecek. Oysa bu, hem uygulanması zor hem de seçmeni ikna etmede dezavantajlı bir durum meydana getirmektedir. Son dönemdeki ücretsiz konut vaadini, bu minvalde bir örnek olarak görmek mümkün. Zira Kemal Bey her fırsatta deprem bölgesinde yapılan konutlardan hiçbir ücret alınmayacağını ifade ediyor. Ancak olası bir seçim galibiyetinde, ekonominin başına getirileceği konuşulan İYİ Partili Prof. Dr. Bilge Yılmaz, katıldığı bir TV programında bu vaadi, aslında kadük bırakan beyanatlar verdi. Dolaylı bir şekilde böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söyleyen Prof. Yılmaz’ın daha seçim öncesinde Kemal Bey’i tekzip etmesi, seçim sonrası olası bir yönetim pratiğine ilişkin de fikir veriyor. Seçmenin tüm bu olan biten, hiç olmamış ve bu türden karşılıklı, birbirini tekzip eden açıklamalar hiç yapılmamış gibi oy verme davranışında bulunacağını düşünmek en hafif ifadeyle safdillik olur. Onca spekülatif taraflarına rağmen anketlerde Kemal Bey’in istediği neticenin hâlâ görülmemiş olmasının sebeplerini de burada aramak gerekiyor.

CHP elitleri, bir taraftan iktisadi popülist vaatlerine devam ederken, diğer yandan da Kemal Bey Alevilik ve Kürtlük gibi mezhebi ve etnik aidiyetler üzerinden bir kampanya dili tutturmaya çalışıyor. Aslında Kemal Bey’in bu alanlara girmeye tevessül etmesi sahada bir türlü istediği neticeleri görememesinden kaynaklanıyor. Ancak 21 yıllık AK Parti iktidarı, Türkiye’de etnik, dini ve mezhepsel farklılıkların, ayrımcılık sebebi olmaktan çıkarılması yönünde büyük adımlar attı. Bu anlamda AK Parti, bu alanlardaki performansıyla rüştünü ispat etmiş bir partidir. Gelinen durumda birtakım ifrat ve tefrit noktalar hariç tutulursa bu meselelerin artık Türkiye’nin asli meseleleri olmaktan çıkarıldığı rahatlıkla söylenebilir. Oysa Kemal Bey ve CHP elitleri bu meseleler üzerinden ve bir mağduriyet algısı da üreterek kamuoyunda bir teveccüh kazanmaya çalışıyor. 2023’ün Türkiye’sinde böylesi riskli bir stratejinin tutup tutmayacağını ise seçim sonuçları gösterecek.

Dolayısıyla 14 Mayıs seçimlerine giderken CHP yönetimi birçok tuşa aynı zamanda basma gayreti içinde olan bir oyuncu gibidir. Dağınık ve parçalı bir siyasal söylem üretilmektedir. Böyle olunca da halkın asli gündemine yoğunlaşmak ve buralara mahsus projeler vaat etmek daha da muhal bir hal almaktadır. Bu dağınık, parçalı ve aynı zamanda diğer koalisyon ortaklarının tasallutu altındaki CHP vaatlerinin seçmen nezdinde itibar görüp görmeyeceğini ise 14 Mayıs seçim sonuçları izhar etmiş olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası