Türkiye’yi gelir hususunda diğer ülkelerle nasıl karşılaştırırız? Her ülkenin para birimi diğerinden farklı, Avro Bölgesi hariç. Sözgelimi, 2019 itibariyle Norveç’te kişi başı milli gelir 664 bin kron oldu, Brezilya’da 34 bin real, ülkemizde ise 52 bin Türk Lirası. Farklı para birimlerini, birbirleriyle karşılaştıramazsınız. O nedenle ortak bir para birimine “gelmeniz” gerekir. Peki, nasıl? Çoğumuz için bu soruya verilecek çok net bir cevap var: Kişi başı milli geliri piyasa kuru üzerinden dolara çevirmek. Bu şekilde dünyadaki bütün ülkeleri birbirleriyle karşılaştırabilirsiniz. Zaman içerisinde yaşanan değişimi de gözler önüne serebilirsiniz. Piyasa kurunu sadece kişi başı milli gelir karşılaştırması yapmak için değil, asgari ücret karşılaştırmaları ve hatta tek bir ürün için fiyat karşılaştırması yapmak için de kullanabilirsiniz ve kullanırsınız.
Kılçıksız Konular
Peki, bu şekilde piyasa kuru üzerinden milli geliri, asgari ücreti veya tekil ürün fiyatlarını dolara veya avroya çevirmek ne kadar sağlıklı bir yaklaşım? Bu soru bile çoğu insana epey şaşırtıcı gelecektir. Çok bariz ve “kılçıksız” olduğu düşünülen bir konuda, bu şekilde şüpheci bir soruyla karşılaşmak, insanı doğal olarak şaşırtır. Fakat net bir şekilde ifade edecek olursak, milli geliri piyasa kuru üzerinden dolara çevirmenin gerçekten ciddi handikapları var ve nihayetinde ulaşılan “rakamlar” gerçeği yansıtmaktan epey uzak. Bu söylediklerim ilginç gelebilir, fakat bu gerçeğin ta kendisi. Öyle ki zaten ülkeler arasında anlamlı karşılaştırmalar yapabilmek için piyasa kurunun bize anlamlı bir resim sunmadığından hareketle, dünyada çok sayıda ülke ortak programlar çerçevesinde ve ciddi bir emek harcayarak Satınalma Gücü Paritesi (SGP) diye bir kur üretmeye çalışıyor. Ortaya çıkan SGP kurlarını da ülkemizde TÜİK, küresel bazda ise Dünya Bankası, OECD ve IMF gibi kuruluşlar yayınlıyor.
2019 itibariyle ABD’de kişi başı milli gelir 65 bin dolar. Türkiye’de ise 9 bin dolar. Bu rakamlar bize ABD’nin ortalamada Türkiye’nin yaklaşık 7 katı kadar zengin olduğuna işaret ediyor. Peki, gerçekte yaşanan bu mu? Çoğu insan için sorulmasına bile gerek olmayan bu sorunun cevabı aslında net bir şekilde “hayır”.
Peki, piyasa kuru bize neden doğru bir resim sunmuyor? Bu durumun arkasında iki temel neden var: Ülkeler arasında fiyat farklılıklarının olması ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalar. Bunlardan ilkinin özellikle önemli olduğunu belirtmeliyim. Milli geliri piyasa kuru üzerinden dolara çevirenlerin yaptığı çok temel bir varsayım var: Ülkeler arasında fiyat farklılıkları yoktur. Fakat bu varsayım aslında pek geçerli değil. Ülkeler arasında ciddi fiyat farklılıkları bulunuyor. Özellikle dış ticarete konu olmayan ürünlerde. Misal, İstanbul’da ortalama bir berberde saç tıraşı kaç TL’dir? Diyelim ki 40 TL. Peki ABD’de? Eyaletten eyalete ciddi bir değişim var, ama “You Probably Need a Haircut” isimli kuruluşa göre ortalaması 53 dolar. Peki, 53 dolar kaç TL yapıyor? Bugünün kuru (8,70) üzerinden 461 TL. Hadi diyelim, TL şu anda normal değerinin altında ve “doğru kur” 7,40. Bu durumda da 392 TL yapıyor. Aynı saç kesimi Türkiye’de 40 TL iken ABD’de 400 TL düzeyinde. Bakınız, aynı saç kesimi ABD’de milli geliri 53 dolar artırırken, bizde milli geliri sadece 4,5 dolar (40 TL) artırıyor. Ne zaman? Milli geliri piyasa kuru üzerinden hesap edince.
Burada saç kesimi sadece bir örnek. Özellikle dış ticarete konu olmayan mallarda ülkeler arasında önemli fiyat farklılıkları görülüyor. Ve her zaman ortaya şöyle bir tema çıkıyor: Daha zengin ülkelerde fiyatlar daha yüksek olma eğilimindedir. Yani, saç kesimi ABD’de Türkiye’den daha pahalı olmak durumunda. Peki neden? Aslında, literatürde buna verilmiş iyi bir cevap var: Balassa-Samuelson etkisi. Teknik detaylara boğmak istemediğimden aşırı basitleştirme pahasına şöyle açıklamak istiyorum: Hangi berber müşterilerine daha yüksek fiyat “çekebilir” ve çeker? Zengin semtteki mi fakir semtteki mi? Müşterileriniz “zengin” ise siz de yüksek bir saç kesim fiyatı belirleyebilirsiniz. Lütfen şimdi bu durumu tüm ekonomiye yayın. Sonuç? Zengin ülkelerde fiyatlar genel olarak epey yüksek olur. Yineleme pahasına vurgulamak istiyorum: Ne zaman olur bu? Piyasa kuru üzerinden ülkeleri karşılaştırdığımızda. Şu halde, piyasa kuru üzerinden ülkeleri sağlıklı bir şekilde karşılaştırabilmemize imkan yok. Neden? Çünkü ülkeler arasında fiyat farklılıklarının olmadığı şeklindeki temel varsayım (özellikle dış ticarete konu olmayan) çoğu mal ve hizmet için hiçbir şekilde çalışmıyor.
Satınalma Gücü Paritesi
İşte SGP de burada devreye giriyor. SGP ile hangi problemi çözmeye çalışıyoruz? SGP ile işte tam da ülkeler arasındaki bu fiyat farklılıklarını “sıfırlamaya” çalışıyoruz. SGP ile aslında dolar gibi bir kura ulaşıyoruz. Bu, ülkeler arasında fiyat farklılıklarının olmadığı “özel” bir kur. Piyasa kurunu “anında” öğrenebilirsiniz. Bir saniyenizi alır. Hiç para veya emek harcamanıza da gerek olmaz. Ama satın alma gücü paritesi adı verilen kuru “öğrenebilmek” için çok ciddi bir iş gücü, zaman, emek ve para harcamanız gerekir. SGP’de özdeş mal ve hizmetlerin ülkeler arasındaki fiyat farklılıkları “teker teker” hesaplanır ve bu şekilde bu fiyat farklılıklarını sıfırlayacak özel bir kura ulaşılır. (Bu kurun ismi de genel olarak “uluslararası dolar”dır, hatta sadece dolar’dır. Bu biraz kafa karıştırıcı gelebilir ama “SGP’ye göre kişi başı milli gelir şu kadar dolar” dediğimizde buradaki doların uluslararası dolar olduğunu, piyasa kuru olmadığını anlamamız gerekir.) Ortaya çıkan bu özel kur ile artık bir ülkenin kişi başı milli gelirini veya asgari ücretini başka bir ülke ile “çok daha güvenli” bir şekilde karşılaştırabilir hale gelirsiniz. Belirtmek gerekir ki SGP yöntemi de mükemmel değildir, ama piyasa kuru yaklaşımına göre çok daha iyidir.
ABD Ne Kadar Zengin?
Başta sorduğum soruya geri döneyim: ABD Türkiye’den 7 kat daha mı zengin? Hayır. Peki, aradaki fark ne kadar? İşte bunun için SGP’yi kullanıyoruz. ABD’nin SGP’ye göre kişi başı milli geliri değişmiyor, yine 65 bin dolar. Çünkü ABD referans ülke. Türkiye’nin SGP’ye göre kişi başı milli geliri ise 28 bin dolar. Piyasa kuruna göre kişi başı milli gelirimiz -hatırlayalım- 9 bin dolar civarındaydı. Bu ne demek? Kabaca ABD’de fiyatlar Türkiye’dekinin ortalamada üç katı seviyesinde imiş demek. ABD de Türkiye’nin 7 katı değil, yaklaşık 2,5 katı kadar zenginmiş demek. Bu hala epey büyük bir fark. Fakat ilki kadar göz korkutucu değil.
Piyasa kurunu kullanmanın ikinci sakıncası ise kısa vadede piyasa kurlarında yaşanabilecek ciddi dalgalanmalar. Bir ülkenin para birimi dolar karşısında bir haftada yüzde 10 değer kazanınca o ülkede dolar cinsinden kişi başı milli gelir de bir haftada yüzde 10 artmış oluyor. Peki, gerçekte yaşanan bu mu? Milli gelir nedir? Bir ülkenin bir yılda ürettiği mal ve hizmetlerin toplam miktarı. Bunun birkaç günde yüzde 10 düzeyinde artması ya da azalması makul ve mümkün bir şey midir? Yoksa artıp azalan şey kafamızdaki imgeler midir? Ani kur hareketlerinin veya dalgalanmaların yeterince reel sonuçları var, bunları inkar edemeyiz. Ama burada ürettiğimiz somut ürünlerden; ekmeklerden, otomobillerden, ilaçlardan, gömleklerden vs. söz ediyoruz. Şu halde, döviz piyasaları dalgalı olabildiği ve olduğu için de piyasa kurlarını karşılaştırma yapmak için kullanmak çok doğru değil. Bize bu nedenle de SGP gibi sağlam bir ölçüt gerekiyor.
Hasılı, birisinin ülkeler arası karşılaştırma yaptığını gördüğümüzde, bakmamız gereken ilk şey bu karşılaştırmaya temel teşkil eden ölçütün piyasa kuru mu, yoksa satın alma gücü paritesi mi olduğu olmalı. Çünkü ikisi epey farklı yerlere çıkıyor.
Son bir not: İnsanlar ekonomiyle iç içe yaşadıkları ve ekonomiden ciddi şekilde etkilendikleri için -yani oldukça anlaşılabilir gerekçelerle- ekonomiyi çok bildiklerini düşünmek istiyorlar ve düşünüyorlar. Fakat bu yazıda sadece bir örneğini göstermeye çalıştığım gibi, ekonomi sanılandan çok çok daha karmaşık bir yapıya sahip ve “ekonomik bilgi”ye ulaşmak asla kolay değil, hele bir “piyasa kuru tıkı uzaklığında” hiç değil.