Kriter > Dosya > Dosya / Suriye |

Suriye’deki Gelişmeler İran Dış Politikasını Nasıl Etkiler?


Suriye konusunun İran için kapandığını düşünmenin büyük bir yanılgı olacağını belirtmek gerekir. Her ne kadar tutumunu değiştirebileceğine ve Şam’daki büyükelçiliğini tekrar açabileceğine dair zayıf sinyaller verse de İran’ın Suriye’deki yeni yönetimden hoşnut olmadığı ve gücü eline geçiren muhalifler için işleri zorlaştırmaya çalışacağı aşikardır. Bunun Türkiye-İran ilişkilerine de doğrudan yansımaları olacaktır.

Suriye deki Gelişmeler İran Dış Politikasını Nasıl Etkiler

2024, İran’ın yakın geçmişteki en uzun ve çetin yıllarından biri oldu. İran’ın büyük stratejik anlamlar yüklediği Suriye’deki konumunu kaybetmesiyle sonlanan yıl, 3 Ocak 2024’te, Kasım Süleymani’nin ölüm yıl dönümü için Kerman’da tertip edilen merasime DEAŞ’ın düzenlediği bombalı terör eylemi sonucunda onlarca İranlının yaşamını yitirmesiyle başlamıştı. 1 Nisan’da İsrail’in İran’ın Şam’da bulunan konsolosluk binasına düzenlediği saldırının ardından ise iki ülkenin birbirini doğrudan hedef aldığı bir döneme girildi ve 13 Nisan gecesi İran’ın İsrail’e misillemesi geldi. Ardından İran, 19 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan dahil maiyetindekilerle beraber Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi helikopter kazasında kaybederek büyük bir şok yaşadı. İsrail’in 31 Temmuz’da HAMAS Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye’yi Tahran’da suikastla öldürmesi ise İran’ın istihbarat, güvenlik ve caydırıcılık kabiliyetleri kadar bölgesel politikalarının sürdürülebilirliğini de sorgulanır hale getirdi.

Bu tartışmaların sürdüğü bir ortamda, 27 Eylül’de Hasan Nasrallah’ın Beyrut’ta İsrail saldırısında hayatını kaybetmesi sonrasında İran, 1 Ekim’de İsrail’i tekrar hedef aldı ve çok geçmeden İsrail buna 26 Ekim’deki saldırıyla karşılık verdi. 5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerini İran karşıtı tutumuyla bilinen eski başkanlardan Donald Trump’ın kazanması, İran dış politikasında yaşanan sorunları derinleştiren bir gelişme oldu. Yıl içinde yaşanan gelişmelerden kaynaklı olarak İran’ın dış politikada önemli kararlar vermesi gerektiği aşikar olmuşken son haftalarda Suriye’de meydana gelen gelişmeler de İran üzerindeki baskıyı artırdı. İran’ın “direniş ekseni” adı verdiği yapılanmanın özellikle de Hizbullah ile olan bağlantısının mihenk noktası olan Suriye’deki bu değişim, İran’ın önemli kararlar almasını gerektirecektir. Peki İran, önümüzdeki süreçte karşı karşıya olduğu bu tıkanıklığı nasıl aşar?

 

İran’ın Bölgesel Politikaları Nasıl Şekillenir?

Öncelikle Suriye konusunun İran için kapandığını düşünmenin büyük bir yanılgı olacağını belirtmek gerekir. Her ne kadar tutumunu değiştirebileceğine ve Şam’daki büyükelçiliğini tekrar açabileceğine dair zayıf sinyaller verse de İran’ın Suriye’deki yeni yönetimden hoşnut olmadığı ve gücü ellerine geçiren muhalifler için işleri zorlaştırmaya çalışacağı aşikardır. Bunun Türkiye-İran ilişkilerine de doğrudan yansımaları olacaktır. Nitekim daha önce Suriye’de yaşananların arkasında “Suriye’nin bir komşusu” diyerek örtülü bir şekilde Türkiye’nin olduğunu söyleyen İran’ın Devrim Rehberi Ali Hameney, muhaliflerin 8 Aralık’ta Beşşar Esed rejimini devirmeyi başarmasından itibaren yaptığı açıklamalarda, Suriye’de isyancı bir grubun yabancı güçlerin planlaması ve yardımıyla ve Suriye devletinin kendi içindeki zayıflıkları kullanarak bu ülkeyi karışıklığa sürüklediğini savundu ve “Suriye’de güçlü ve onurlu bir hareketin ortaya çıkacağını öngörüyoruz. Çünkü bugün Suriyeli gençlerin kaybedecek bir şeyleri kalmadı. Okulları, üniversiteleri, evleri ve sokakları güvende değil. Bu yüzden kararlılıkla harekete geçip güvensizliğin mimarlarına karşı durarak onlara galip gelmeliler” diye konuştu. Ayrıca Şam’daki geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani’nin İran’ın Suriye’de kaos çıkarmaya çalışmaması gerektiği yönündeki uyarısına cevaben İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ise “Hem biz hem de Suriye’de zafer kazandığını düşünenler açısından henüz bir yargıya varmak için çok erken olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Üst üste gelen bu açıklamaların ardından Halep’te Nusayrilerin önemli ziyaretgahlarından olan Ebu Abdullah Hüseyin el-Hasibi’nin türbesinin yakıldığına dair eski bir videonun dolaşıma sokulması sonrasında Suriye’de Nusayriler Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama’da sokağa çıktı.

Yaşanan gelişmeler, İran’ın bir yandan uzun yıllardır “tekfirci-selefi teröristler” olarak yaftaladığı Heyetü Tahriri’ş-Şam’ın (HTŞ) ve genel anlamda muhalif grupların meşruiyet kazanmasını diğer yandan da Suriye’de hâlâ canlılığını koruyan güvenlik risklerinin bertaraf edilmesini engellemeye çalışacağını göstermektedir. Her iki noktada da İran’ın elinde belirli araçlar bulunuyor.

Irak, İran, Suriye toplantısı
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (ortada), İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi (solda) ve Eski Suriye Dışişleri Bakanı Bessam Sabbağ (sağda), başkent Bağdat'taki Dışişleri Bakanlığı binasında toplantı gerçekleştirdi. Üçlü, toplantı sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. İran Dışişleri Bakanı Erakçi, üçlü toplantının Suriye rejiminin desteklenmesini amaçladığını ifade ederek, tüm güçleriyle rejimi destekleyeceklerini söyledi. İranlı Bakan bölgenin terörle mücadelesinde uluslararası toplumdan da destek istedi. (Wisam Zeyad Mohammed / AA, 6 Aralık 2024)

 

Suriye’nin Ahmed eş-Şara’nın başını çektiği yeni yönetici kadrosu, öncelikli olarak diğer devletlerin kendileriyle eşit ilişki kurmasına ve iş birliğine yanaşmasına ihtiyaç duyuyor. Bu hem geçiş döneminin ardından Suriye’de seçim ve yeni yönetim şeklinin belirlenme süreçlerinin sağlıklı işlemesi hem de ülkenin yeniden imarı için gereklidir. Bu nedenle Suriye’de süratle ve tarafların katılımıyla yeni bir anayasanın yazılması ve seçimlere ilişkin yol haritasının belirlenmesi önem arz ediyor. Bu sürecin uzaması geçici hükümetin aleyhine işleyeceği gibi gidişatı sabote etmek isteyen taraflara cesaret de verecektir. İran Suriye’de yaşananlar konusunda, bölgenin Arap devletlerinin özellikle de Körfez devletlerinin ve Mısır’ın tereddütlerinin bulunduğunu biliyor. Zira bu devletlerden hiçbiri Ortadoğu’da uzun süredir var olmayan bir rejim tartışmasının yeniden gündeme gelmesini istemiyor. Son dönemlerde İran’ın Suudi Arabistan başta olmak üzere geçtiğimiz yıllarda önemli sorunlar yaşadığı bazı Arap devletleriyle ilişkilerini belirli ölçüde normalleştirdiğini de hatırlamak gerekir. Müslüman Kardeşler’in iktidara talip olmasını dahi bir tür güvenlik tehdidi olarak algılayan bu devletlerin, Suriye’deki yeni yönetim konusunda süratle olumlu bir tutum geliştirmesini beklemek isabetli olmayacaktır.

İran’ın Suriye’nin asayiş ve bütünlüğü konusuna yaklaşımında da belirli riskler bulunmaktadır. Bu noktada da İran, Suriye’de hükümet karşıtı gösterileri destekleme yoluna gidebilir. Suriye’de Aralık’ın son günlerinde yaşanan hareketlilik bunun dikkate değer bir işaretidir. Ayrıca İran terör örgütü olarak kabul etmediği PYD/YPG unsurlarına arka çıkarken DEAŞ’lı teröristler konusunu da gündem haline getirebilir. Nitekim Batı medyasıyla eş zamanlı şekilde İran medyasında da Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde “Kürtleri” öldürdüğü yönünde tezvirat yapılmaya başladı. Ayrıca İran medyasının ve hatta bazı yöneticilerinin, DEAŞ terörünün ortaya çıkışından sonra yine Batı medyasıyla eş güdüm halinde Türkiye’yi bu terör örgütüyle eşitlemeye çalıştığı unutulmamalıdır. Dahası hem DEAŞ hem de PYD/YPG terörünü araçsallaştırma konusunda İran ile ABD’nin pozisyonlarının başından beri birbirine yakın olduğu hatırlanmalıdır. Nitekim ABD’den son günlerde gelen açıklamalarda vurgulanan bu iki hususun, İran tarafından da ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Bu süreç, İran’ın ABD ile olan ilişkilerine de yansıyacaktır.

 

Tahran-Washington Hattında Gerilim Kaçınılmaz mı?

Trump’ın bir önceki döneminde takip ettiği politikaları ve hatta ABD’nin Ocak 2020’de Kasım Süleymani’yi öldürmesini dikkate aldığımızda, önümüzdeki dört yılda da İran’a karşı tekrar bir baskı politikası uygulayacağını düşünmek için birçok neden olsa da birden çok alanda değişen koşullar bize bunun kaçınılmaz olmadığını göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, süratli ve etraflı şekilde olmasa da Trump yönetimindeki ABD ile İran ilişkilerinde farklı bir görüntü ortaya çıkabilir. İran-İsrail gerilimi ve İran’ın son dönemlerde nükleer programına dair kuşku uyandıran tutumu nedeniyle Trump’ın görevi devraldıktan hemen sonra ilk etapta İran’a karşı sert bir tavır takınması kesin olsa da İran’dan gelen sinyaller ve bölgedeki gelişmeler iki ülke arasında müzakerelerin belirleyici olacağını göstermektedir. Trump ve ekibi, Lübnan’da Hizbullah’ın zayıfladığını ve İran’ın sınırlı misillemelerin ötesine geçmeyerek İsrail’le çatışmadan uzak durma yoluna gittiğini dikkate alacaktır.

Diğer yandan şayet Trump, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı diplomatik yollarla sonlandırmayı başarırsa bu, Biden döneminde Washington-Tahran hattında gerilime neden olan İran’ın Rusya’ya desteğinden kaynaklı sorunu da ortadan kaldırabilir. Daha da önemlisi İran, son dönemlerde ABD’ye müzakerelere eğilim konusunda güçlü mesajlar gönderiyor. Müzakere koşullarının oluşmaması, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve müzakere konusunda oldukça mahir olan ekibinin zaten çok güçlü olmayan konumunu daha da zayıflatacaktır. Nitekim geride kalan dört yılda nükleer müzakereler konusunda somut sonuçlar elde edemese de belirli ekonomik yaptırımlarda yaşanan fiili esnemelerden yararlanan İran, bu fiili durumun sürmesinde ve imkanlar oluşması halinde anlaşma yapmakta istekli bir görüntü veriyor. İran’ın ekonomik durumu kadar ülkede son günlerde yaşanan enerji krizi de Tahran açısından bu anlaşmayı gerekli kılıyor. Temmuz 2015’te imzalanarak Ocak 2016’da yürürlüğe giren ve resmi adı Kapsamlı Ortak Eylem Planı olan nükleer anlaşmanın müzakere sürecinde, seleflerinden Hasan Ruhani’nin ülkenin ekonomik zorunluluklarını kullanmasına benzer olarak Pezeşkiyan da bu sorunları, kamuoyunu ama özellikle de müesses nizamı müzakerelere ikna etmek için kullanacaktır. Trump’ın daha önceki döneminde olduğu gibi şimdi de savaş peşinde olmaması ve anlaşmayı öncelemesi de bu süreçte etkili olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası