Akıllı şehirler, kent yönetimleri açısından dünyada gelişen en önemli trendlerden biri halini almıştır. Önceki yazıda belirttiğimiz üzere akıllı şehirler, her ne kadar teknoloji temelli olarak gelişmiş bir yönetim aracı olsa da akıllı ekonomi, akıllı insan, akıllı yönetişim, akıllı ulaşım, akıllı çevre ve akıllı yaşam gibi alt boyutları içeren bütüncül bir sisteme tekabül etmektedir. Bu sistemde veri temelli yönetimlerin geliştirilmesi, kentsel sorunlara çözümler üretilmesi, sürekli iyileşmeyi sağlayacak bir refah artışına odaklanılması, iş birlikli yönetim modellerinin geliştirilmesi, sonuç odaklı ancak sonuçları üreten süreçlerde katılım ve inovasyonu destekleyen bir yönetim anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu açılardan bakıldığında teknolojinin ve dijitalleşmenin temel katalizör olduğunu söylemek mümkündür. Teknoloji dendiğinde ise genellikle altyapı yatırımları öncelikle karşımıza çıkmaktadır. Ancak teknoloji yatırımları bir amaç değil, araç olarak iyileştirici yönetim unsuru olmalıdır. Dolayısıyla yalnızca yatırımların yapılması, iyi bir akıllı şehir oluşturmak için yeterli olmayacaktır. Türkiye Akıllı Şehirler Stratejisinde de akıllı şehir yönetişimi, uygun mali yapının oluşturulması, sürdürülebilirliğin sağlanması, kurumsal bir inovasyon ekosistemi geliştirilmesi, şehircilik hizmetlerinin akıllı biçimlere dönüştürülmesi ve kullanıcıların bu hizmetlerden faydalanma düzeyinin azamileştirilmesi temel öncelikler olarak öne çıkmaktadır.
Genel itibariyle bir değerlendirme yapıldığında hem akıllı şehir yaklaşımlarının hem Türkiye’nin stratejik hedeflerinin odaklandığı hususlar, aslında başarılı uygulama kriterlerini ortaya koymaktadır. Öte yandan başarısızlık sebepleri de bu sayede ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilirlik, kullanıcıların katılımı ve kullanışlılık, sürekli iyileştirme ve inovasyon bu açıdan öne çıkan başlıklardır. Sürdürülebilirlik kriteri ele alındığında ise mali sürdürülebilirlik, kurumsal sürdürülebilirlik ve hizmetlerin dönüşümünde sürdürülebilirlikten söz edilebilir.
Türkiye’de büyükşehir belediyelerinin akıllı şehir çalışmalarında altyapı bağlamında önemli atılımlar yaptıkları söylenebilir. Aslında e-belediyecilik uygulamalarıyla 2000’lerin başından itibaren devam eden tecrübenin bütünleşik yönetim sistemlerine geçişte bir avantaj olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla ulaşım, çevre ve yaşam gibi akıllı şehir alt sistemlerinde belirli düzeylerde uygulamalar gelişmiştir. Örneğin belediye iş takip sistemleri, belediye bilgi edinme servisleri, iş ve araç takip sistemleri, kavşak kameraları, belediye resmi web siteleri, mezarlık bilgi sistemleri, elektronik denetleme sistemleri, akıllı kavşaklar, akıllı otopark uygulamaları, akıllı durak ekranları, ücretsiz wifi noktaları, akıllı su şebeke sistemleri, akıllı aydınlatma sistemleri, turizm rehber uygulamaları, e-ödeme sistemleri, trafik izleme sistemleri, toplu ulaşım uygulamaları gibi hizmetler, pek çok büyükşehir belediyesi tarafından halihazırda sunulmaktadır.
Bu uygulamalar, şehirler için başlangıç düzeyinde dönüşüm çabalarından sayılabilir, ancak bu çalışmaların günceli yakalayabilmesi için dönüşümün sürekliliğini koruması ve inovatif yöntemlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Ancak Türkiye açısından bakıldığında, yukarıda sayılan sürdürülebilirlik kriterlerinin pek çok büyükşehir için yeterli düzeyde karşılanmadığı söylenebilir. Burada, diğer büyükşehirlerden ayrışan bazı örnekleri zikretmek gerekmektedir.
Örnek Belediye ve Belediyecilik
Mali sürdürülebilirlik, akıllı şehir çalışmalarında en çok dikkat çeken başarı kriterlerinden birisidir. Altyapı yatırımlarının yüksek bedelleri ve sürekli gelişen teknolojik yenilikleri yakalama çabaları, kamu idareleri için ciddi zorluklar getirmektedir. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için geleneksel bütçe beklentileri ya da merkezi idareden yüksek pay talepleri, ilk akla gelen yöntemler olsa da sınırlı kaynak sınırsız ihtiyaç dikotomisinde gerçekçi değildir. Bu açıdan bakıldığında farklı kalemler üzerinden sağlanacak teşvik ve destekler, mali sürdürülebilirliğe katkı sunabilir.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bu açıdan zikredilmesi gereken örneklerdendir. Aldığı uluslararası desteklerle hem mali hem teknik anlamda akıllı şehirler altyapısını geliştiren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Güney Kore Arazi, Altyapı Ulaştırma Bakanlığı “K-City Network, Global Akıllı Şehirler İş birliği Programı” kapsamında aldığı hibeyle, Akıllı Şehir Veri Koordinasyon Merkezini güçlendirmiş ve bütünleşik veri yönetim sistemini etkinleştirmiştir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri Ticaret ve Kalkınma Ajansı iş birliğiyle gerçekleştirilen “Gaziantep Akıllı Şehir Master Planı Protokolü” kapsamında yine hibe edinilmiş ve teknik destek sağlanmıştır. Dolayısıyla uluslararası mali fırsatları, mali sürdürülebilirlik kapsamında değerlendiren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ciddi bir fark meydana getirmiştir.
Kurumsal sürdürülebilirlikten kasıt, üretilen hizmetlerin ya da geliştirilen projelerin, kişilerden veya konjonktürden asgari düzeyde etkilenerek devam edebilmesidir. Aksi taktirde özellikle arz odaklı olarak gelişen akıllı şehir deneyimlerinde karşılaşıldığı üzere, akamete uğrayan hizmetler ya da boşa giden kaynaklar söz konusu olabilir. Bu nedenle kurumsal sürdürülebilirlik; dönüşüm ve değişimi iyileştirmeyle birleştiren, ekosistemlerin kurulmasına olanak sağlayan bir anlayışı gerektirmektedir. Bu unsuru sağlayabilmek için ise birkaç alt kriter öne çıkmaktadır. Siyasi liderlik, bu alandaki deneyimin geliştirilmesi ve devamlılığı için önceliklidir. Projelerin takibi ve devamlılığın sağlanması, bu yönde personel istihdamı ve personelle birlikte kurumsal hafızanın oluşturulması diğer bir önceliktir. Dolayısıyla akıllı şehirler hizmetlerini, projelerini, dönüşümlerini sahiplenecek, takip edecek ve sürdürecek kurumsal yapıların varlığı önem arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında en çok öne çıkan büyükşehir belediyesi, Bursa’dır. Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Akıllı Şehircilik ve İnovasyon Dairesi Başkanlığı bu açıdan müstesna örneklerden biridir. Muhakkak ki kurumsal sürdürülebilirlik için kurumsal yapı oluşturulması tek başına yeterli değildir. Ancak daire başkanlığı statüsünde kurulan bir akıllı şehirler biriminin yetki, sorumluluk ve kapasite anlamında daha başarılı olacağı ve kurumsallaşmayı sağlamada öne çıkacağı öngörülebilir.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı altında kurulan Akıllı Şehirler, AR-GE ve İnovasyon Şube Müdürlüğü ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde yine Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurulan Akıllı Şehirler ve Kent Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü diğer önemli örnekler olarak sayılabilir. Benzer şekilde Balıkesir, İstanbul ve Konya Büyükşehir belediyelerinde ise bilgi işlem daire başkanlıkları altında Akıllı Şehir Şube Müdürlüğü kurulmuştur. Adana, Ankara ve Antalya gibi nüfusun daha yoğun olduğu büyükşehirlerde ise bu başlıkta ya da içerikte bir şube müdürlüğü kurulmadığı, farklı birimler aracılığıyla hizmetlerin yürütülmeye çalışıldığı görülmektedir. Ancak projelerin farklı birimlerce geliştirilmesi ya da takibi ilerleyen dönemlerde hem entegrasyon hem iyileştirme açısından riskler doğurmaktadır.
Hizmet sürdürülebilirliği kriteri değerlendiğinde ise Türkiye genelindeki uygulamalarda ve projelerde nicel başlıklarda öne çıkan büyükşehir belediyeleri bir referans olabilir. Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Akıllı Şehirler Dairesi Başkanlığı tarafından tutulan proje envanteri ve başarılı uygulama örnekleri listesi önemli bir veri kaynağıdır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde en fazla projeyi Konya Büyükşehir Belediyesinin gerçekleştirdiği görülmektedir. Konya, gerçekleştirdiği 117 proje ile ikinci ve üçüncü sıradaki belediyelerin toplam projesinden daha fazla projeyi hayata geçirerek, ilk sırada yer almaktadır. Başarılı örnek uygulama sayısı dikkate alındığında ise toplamda 132 çalışmayla yine Konya ilk sırada yer almaktadır.
Kullanıcıların katılımı ve kullanışlılık başlığı ele alındığında iki alt kırılım gündeme gelmektedir. Bunlardan birisi katılımcı uygulamaların akıllı şehir yönetimleri tarafından arz edilmesi, diğeri ise kullanıcılar/vatandaşlar tarafından bu uygulamaların kullanımının talep edilmesi yani aktif katılımıdır. İlk boyut açısından bakıldığında farklı yöntemler öne çıkabilir. Ancak gittikçe daha fazla konuşulan verinin paylaşımını ve kullanıcılar tarafından faydaya/değere dönüşmesini ifade eden açık veri uygulamaları daha dikkat çekicidir. Bu açıdan bakıldığında büyükşehir belediyelerinde ivme kazanan bir eylem hali gözlenmektedir. Halihazırda Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya büyükşehir belediyeleri açık veri platformlarını kurmuş durumdadır. Bu platformlarda belediye hizmetleriyle ya da şehirlerle ilgili veriler paylaşılmakta ve kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. Kullanıcılar, bu verileri kimi zaman yaşam kalitesi kimi zaman girişimcilik kimi zaman politika üretimi ya da yerel sorunların çözümü için kullanabilmekte, böylece veriden değer üretiminde kullanıcı odaklı bir yaklaşım sergilenebilmektedir. Tabi bu verilerin kullanıcı odaklı bir şekilde sunulması, değer üretebilecek ya da analiz edilebilecek formatlarda sunulması, kolay erişim standartları geliştirilmesi, geçerli ve gerekli verilerin sunumu gibi etkenler kullanışlılık başlığı altında değerlendirilebilir.
Hizmetlerde Katılım Teşviki
Kullanımla ilgili ikinci kırılım vatandaşların, hemşehrilerin ya da mukimlerin sunulan hizmetlerden veya uygulamalardan faydalanabilmesi için talepkâr olabilmesidir. Burada öncelik tabii ki bireysel boyuttadır, ancak hizmetleri arz edenlerin ilgili talebi desteklemesi akıllı şehirlerin yönetişim boyutu için gereklidir. Dolayısıyla akıllı şehirleri oluşturmak isteyen yönetimler, ikinci kırılımı destekleyebilmek adına uygulamalarını anlatabilir, eğitimler yoluyla dijital yetkinlikleri artırabilir, vatandaşların bu uygulamaları kullanmalarını teşvik edebilir.
Belediyelerin bu kapsamda genellikle dijital yetkinliklere yönelik eğitimlerle yetindiği söylenebilir. Ancak başarılı yenilikçi uygulamalar da söz konusudur. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından geliştirilen Genç Gaziantep mobil uygulaması hem oyunlaştırma tekniklerinden faydalanılması hem de genç odaklı ödüle dayalı bir teşvik sistemi olması hasebiyle öne çıkmaktadır. Uygulama kapsamında 18-25 yaş arasındaki gençler, şehirle ilgili haberlere, duyurulara ve etkinliklere erişmekte ayrıca uygulamayı kullandıkça ve etkinliklere katıldıkça puanlar kazanmaktadır. Örneğin, belediye e-bisiklet uygulamasını kullananlar, bisiklet sürdükçe ekstra puan kazanmaktadır. Böylece hem dijital anlamda katılım sağlanmakta hem de gençler spora yönlendirilmektedir. Uygulamadan kazanılan puanlarla, belediye hizmetlerinden sosyal faaliyetlere, ücretsiz internetten çeşitli hediyelere kadar farklı ödüller alınabilmektedir. Mobil uygulamanın kişiselleştirilmiş ve kullanıcı odaklı hizmet sunumu da başarısını arttıran etkenlerdendir. Benzer şekilde Kadın Dostu Kent Gaziantep uygulaması da kişiselleştirilmiş hizmet sunumu anlamında zikredilmelidir.
Akıllı şehirlerde katılımı teşvik eden bir diğer yaklaşım, yaşayan laboratuvarlardır (living labs). Aynı zamanda bir tür inovasyon merkezi de olan yaşayan laboratuvarların başat rolü şehir içerisinde yönetişimci bir yapı oluşturulması, kurulan ekosistemle şehre dair inovatif çözüm önerileri ya da şehri iyileştirici uygulamaların geliştirilmesidir. Yaşayan laboratuvarlar kimi zaman akıllı şehirlerin politika uygulama aracı kimi zaman ise şehir içerisindeki aktörler arası etkileşimi arttıran ve daha iyi yönetim yolları geliştiren bir yapıdır. Bu yapı içerisinde, kullanıcılar/vatandaşlar geliştirilen uygulamaları deneyimleme ve geri bildirim verme şansına da sahip olmaktadır. Ayrıca yaşayan laboratuvarlar bir inovasyon merkezleri olarak akıllı şehirlerin inovatif yöntemler geliştirme amacıyla birebir örtüşmektedir.
Yaşayan laboratuvarlar Türkiye’de bilinmeyen bir uygulama değildir. 2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planında; “Akıllı Şehir Çözümlerinin gerçek ortamlarda gerçek kullanıcılarla geliştirilmesi, test edilmesi ve iyileştirilmesine yönelik toplumun, yeni ürün ve hizmetlerin gerçek katma değerlerini deneyimlemelerini sağlayan bir deneyim, araştırma ve inovasyon ortamı” olarak tanımlanan yaşayan laboratuvarlar, ulusal düzeydeki farklı politika belgelerinde kendine yer bulmuştur. Örneğin Türkiye 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planında, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Destekli Yenilikçi Çözümler başlığı altında yenilikçi bir uygulama olarak yer almıştır. Ayrıca akıllı şehir uygulamalarının etkinleştirilmesi ve uygulamaların ticarileştirilmesi için önemli bir yenilik olarak tanımlanmıştır. 2017-2020 Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı’nda ise yaşayan laboratuvarların özellikle paydaş katılımı açısından desteklenmesi önerilmiştir. 2018’de yayınlanan Dijital Türkiye Yol Haritasında da kentsel standartlar ve çözüm önerileri geliştirilmesine yönelik laboratuvarlar kurulması fikri zikredilmiştir.
Politika belgelerindeki bu farkındalığa rağmen yaşayan laboratuvarlar henüz büyükşehirler düzeyinde yeterince ilgiyi görmüş değildir. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kurmuş olduğu Akıllı Şehircilik ve İnovasyon Merkezi bu açıdan istisnalardan biri sayılabilir. Aslında 2017’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı İstanbul Living Lab Deneyim Merkezi projesiyle başlayan ve 2018’de İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle faaliyete geçen Zemin İstanbul, büyükşehir ölçeğindeki öncü çalışmalardandır. İstanbul’un inovasyon alanındaki rekabet potansiyelini geliştirmek, teknoloji geliştirme, iş birliği ağları ve değer zinciri oluşturulması gibi amaçlarla kurulan Zemin İstanbul’un web sitesi incelendiğinde son yıllarda daha çok dijital yetkinlik eğitimlerine ve seminerlere ağırlık verildiği görülmektedir. Ancak, belediye kurs ve sertifika merkezlerinde de gerçekleştirilebilecek bu eğitimlerin yaşayan laboratuvarlar mantığı açısından çok faydalı olduğunu söylemek güçtür. Daha önce Avrupa Yaşayan Laboratuvarlar Ağına dahil olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ise 2020 öncesinde sosyal politika odaklı bir uygulama geliştirmiş, ancak sürdürülebilirliği sağlayamamıştır.
2022’de Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi desteğiyle kurulan Mezopotamya Yaşayan Laboratuvarı bir diğer örnektir. Bu örnekte Şanlıurfa BB ile iş birliği yapan ve teknik destek sağlayan Başakşehir Belediyesi’ne ayrıca vurgu yapmak gerekir. Avrupa Yaşayan Laboratuvarlar Ağı Türkiye temsilcisi olan ve 2022’de Avrupa Birliği tarafından düzenlenen 8’inci Avrupa İnovasyon Başkenti Ödülleri’nde yarı finale yükselen Başakşehir Belediyesi, Türkiye’deki yaşayan laboratuvarlar örneklerinden en başarılısı konumundadır.
Görüldüğü üzere akıllı şehirler başlığı ele alındığında başarılı olabilmek için teknolojik yatırımlar tek başına yeterli değildir. Daha önce ifade edilen mali, kurumsal ve hizmetlerin dönüşümünde sürdürülebilirlik, kullanıcıların katılımı ve kullanışlılık, sürekli iyileştirme ve inovasyon gibi amaçlara yönelik Türkiye’de iyi uygulamalar bulunmaktadır. Bununla birlikte, büyükşehir belediyeleri açısından bakıldığında genel bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Öne çıkan büyükşehirlerin, şehirlerdeki yaşam kalitesini yükselttiği ve sorun alanlarına yönelik yenilikçi çözümler geliştirme kapasitesini arttırdığı gözlenirken, akıllı şehirleri e-belediyecilik uygulamaları olarak gören kurumlarda yeterli ilerlemenin sağlanamadığı izlenmektedir. Bu nedenle iyi uygulamaların yaygınlaştırılması ve iyileştirilmenin sürekli hale getirilmesine odaklanılmalıdır. Bu açıdan akıllı şehirler alanında atılacak çok adım bulunmaktadır. Dolayısıyla yerel seçimler sürecinde bu başlığın ne kadar öncelendiğini izlemeye devam ediyor olacağız.