İsrail-Filistin çatışmasının yeniden ortaya çıkması, Azerbaycan iç ve dış politikası açısından arzu edilmeyen sonuçlar doğurdu. Savaşan taraflar arasında bir tarafta Azerbaycan’ın da tabii üyesi olduğu İslam dünyasının önemli bir sorunu olan ve kendi topraklarında hâlâ devletsiz olarak yaşayan Filistin, diğer tarafta ise İkinci Karabağ Savaşı öncesi ve sonrası dönemde askeri ve diplomatik anlamda Azerbaycan’a destek veren İsrail vardı. Son 30 yılda Ermeni diasporasının uluslararası alanda, özellikle ABD Kongresinde Azerbaycan’a karşı saldırılarında, Yahudi diasporası her zaman Azerbaycan’a destek vermişti. İkinci Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan’ın zaferi ile nihayete ermesi sonrasında, Ermeni diasporası ve müttefikleri, ABD yönetimi ve Kongre aracılığıyla Azerbaycan’a karşı yaptırımların uygulanması için baskıları artırmıştır. Öte yandan, Azerbaycan bağımsızlığını kazandığı günden itibaren Filistin özgürlük hareketine destek vermiş, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını desteklemiştir.
Savaşın, Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden bozulmasına neden olması hasebiyle de Azerbaycan için hiç arzu etmediği bir sonuç çıkmış oldu. Karabağ Zaferi’nden sonra, bu iki devletin bölgede ve uluslararası alanda daha çok iş birliğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde, böylesi bir olayın yaşanması, doğal olarak Bakü’de ciddi bir endişe ile izlendi. Nitekim, Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi için, Azerbaycan özellikle Karabağ zaferinden sonra çok çaba sarf etmiş ve 7 Ekim savaşından önce İsrail-Türkiye ilişkilerinde yaşanan yakınlaşmadan memnun olmuştu. Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulmasına neden olan bu olay, Azerbaycan dış politikası için bu açıdan da sorun oluşturmaktaydı.
İsrail-HAMAS Çatışmasına Azerbaycan’ın Tepkisi
İsrail-HAMAS çatışması ortaya çıkmadan 20 gün önce, Azerbaycan Karabağ bölgesinde antiterör operasyonu yapmış ve Karabağ üzerinde egemenliğini sağlayan bu başarılı operasyon sırasında sivil kayıp yaşanmamıştır. Dolayısıyla Azerbaycan tarafı, bu tür operasyonlarda, sivillere karşı azami düzeyde dikkatli olmuştu. Antiterör operasyonundan sonra konuşan Cumhurbaşkanı Aliyev, sivillerin zarar görmemesi ve sivil yerleşim yerlerin hedef alınmaması için orduya özel talimat verdiğini açıklamıştı. Hatta Azerbaycan ordusu, Karabağ’da silahlarını bırakıp bölgeyi terk eden Ermeni erkeklere bile dokunmamıştır. Öte yandan, Azerbaycan devleti sivillerin bölgeyi terk etmemesi için çağrıda bulunmuş, bölgeden ayrılan Ermenilere, kalmaları için güven vermeye çalışmıştır. Dolayısıyla Azerbaycan ordusunun antiterör operasyonu, sivillerin yaşadığı bölgede operasyon yapan ordular için örnek gösterilecek bir operasyon olmuştur.
HAMAS-İsrail çatışmalarının başladığı 7 Ekim’de Azerbaycan dışişleri bakanlığı bir açıklama yaparak sivillere yönelik saldırıyı kınadı. Yapılan açıklama şu şekilde oldu: “İsrail-Filistin çatışma bölgesinde sivillere yönelik şiddeti kınıyoruz. Hem İsrail’de hem de Gazze Şeridi’nde çok sayıda sivilin trajik şekilde hayatını kaybetmesinden dolayı taziyelerimizi iletiyoruz. Gerginliğin acilen düşürülmesi çağrısında bulunuyoruz.” Bu açıklama Türkiye dışişleri bakanlığının konuya ilişkin açıklaması ile örtüşmekteydi. Türk dışişlerinden yapılan açıklamada da şunlar söylenmişti: “Sivil can kayıplarını şiddetle kınıyor, şiddet eylemlerinin ve buna bağlı tırmanmaların kimseye bir fayda sağlamayacağını vurguluyoruz. Ayrıca, tarafları itidalle hareket etmeye ve fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.” Dolayısıyla her iki ülke dışişleri bakanlığı, 7 Ekim saldırıları akabinde sivillere yönelik saldırıları kınamış ve çağrıda bulunarak gerginliğin düşürülmesi için çalışmıştır. Aslında bundan sonraki süreçte de Azerbaycan’ın bölgede yaşanan savaşa ilişkin Türkiye ile benzer tepkileri verdiğini görebiliriz.
İslam İşbirliği Örgütü (İİT) üyesi olan Azerbaycan, aynı zamanda örgüt üyelerinin bu konudaki politikası ile eş güdüm halinde hareket etmiştir. 18 Ekim’de Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde İİT bakanlarının özel Filistin toplantısına katılan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, askeri operasyonların ve artan gerginliğin durdurulması çağırısında bulunmuştu. Ayrıca Bayramov, İsrail-Filistin sorununun başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulmasını ve sorunun iki devletli çözüm ilkesi üzerinden halledilmesi gerektiğini açıklamıştır.
Daha sonra, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 11 Kasım’da düzenlenen “İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi”ne katılan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov konuşmasında, İsrail-Filistin çatışmasında en çok sivillerin etkilenmesinden rahatsızlığını ifade etmiştir.
İsrail ve Filistin’de artan şiddete karşı BM’nin ilk resmi tepkisi, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği askeri operasyondan sonra 27 Ekim’de geldi. BM Genel Kurulu’nda İsrail güçleri ile HAMAS arasında yaşanan çatışmaya ilişkin kararı, diğer Türk devletleri ile birlikte Azerbaycan da destekledi. Kararda, "acil, kalıcı ve sürdürülebilir bir insani ateşkes" çağrısında bulunulmuş, bölgede mahsur kalan sivillere hayat kurtarıcı malzeme ve hizmetlerin "sürekli, yeterli ve engelsiz" sağlanması talep edilmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk dünyasını ortak tavır sergilemeye davet ettiği 3 Kasım 2023’te Astana’da düzenlenen Türk Devletleri 10. Zirvesi sonunda kabul edilen Astana Bildirisi de Azerbaycan tarafından desteklenmişti. Bildiride, sivillere yönelik bütün saldırılar kınanarak, sivilleri ve onların yerleşim yerlerini korumak amacıyla derhal ateşkes çağırısında bulunulmuş, aynı zamanda Gazze şeridine insani yardım yapılmasına izin verilmesi gerektiğinin altı çizilmişti.
Çatışmanın devam ettiği bir dönemde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a 15 Kasım Filistin Milli Bayram’ı nedeniyle tebrik mektubu göndermişti. Mektupta Azerbaycan’ın, Filistin’le her zaman dayanışma içinde olduğu ve Filistin meselenin BM’nin ilgili kararları ve iki bağımsız devlet ilkesine dayalı olarak çözümünü desteklediklerini belirtmiştir.
Aynı gün, İstanbul’da düzenlenen ve Türkiye Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan’ın ev sahipliği yaptığı “Filistin Tek Yürek” toplantısına video gönderen Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mehriban Aliyeva, İsrail-Filistin çatışma bölgesindeki gerilimin her geçen gün arttığını ve daha büyük bir insanlık trajedisine yol açmasının ciddi bir endişe kaynağı olduğunu belirtmiştir. Aliyeva, askeri operasyonların hemen durdurulmasına ilişkin çağrıların Azerbaycan tarafından desteklendiğini yinelemiştir.
Azerbaycan Kamuoyu İkiye Bölündü
İsrail-Filistin meselesinde yaşanan çatışmalar konusunda Azerbaycan kamuoyu ikiye bölünmüştür. İster 30 yıllık işgal döneminde isterse de İkinci Karabağ Savaşı ve sonrasında Yahudi diasporasının Azerbaycan’a verdiği destek, İkinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’ın İsrail’den aldığı silahların zaferdeki etkisi, son çatışmada Ermeni diasporasının aktif bir şekilde İsrail’e karşı olması, eski Filistin yönetimi ile Ermeni diasporası ve örgütleri arasındaki yakın ilişkiler, komuoyunda İsrail’e destek veren kesimin temel tezleri olmuştur. Filistin’e destek verenlerin temel tezleri ise bu sorunun İsrail’in yasa dışı olarak bölgede yerleşim yerleri açması, sivillerin öldürülmesi ve uluslarası hukukun bağımsız Filistin devletini kurması olmuştur.
Doğal olarak, sivil kayıpların artması 30 yıldır aynı acıları yaşayan Azerbaycan halkı için kabul edilebilir bir durum değildir. Azerbaycan için kardeş ve müttefik devlet olan Türkiye’nin bu konudaki tutumu da etkileyici olmuştur. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki özel hassasiyeti ve Türk milletinin yaklaşımı da Azerbaycan için göz ardı edilecek bir durum değildi.
Bunların ötesinde, bazı dış destekli gruplar bu konuyu kullanarak Azerbaycan toplumunda kendi destekçilerinin sayını artırmak istemekteydi. Örneğin, aynı günlerde İran’da bazı gruplar, Azerbaycan bayrağını yakarak, Azerbaycan’ı İsrail’e destek vermekle suçlamıştı. Azerbaycan tarafından arananlar listesinde olan Hüseyniyun örgütü üyeleri, yaşanan bu durum karşısında İran’da Azerbaycan’a karşı gösteriler düzenlediler. Dolayısıyla bu mesele, Azerbaycan için tehlikeler oluşturmaktaydı. Azerbaycan devletinin ülke içinde bu tür bölünmelere karşı hassas olduğunu dikkate aldığımız zaman bu durum hiç istenmeyen bir durumdu.
Azerbaycan’ın Filistin Politikası
Oysa Azerbaycan bağımsızlığını kazandığı günden itibaren, Filistin meselesinde başkenti Doğu Kudüs olan iki devletli çözüm ilkesini desteklemiştir. Yaser Arafat’ın Azerbaycan-Ermenistan meselesinde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü desteklememesine rağmen, Haydar Aliyev iki defa onunla görüşerek Azerbaycan’ın onların haklı davalarını desteklediğini belirtmiştir. Azerbaycan-Filistin ilişkileri Mahmud Abbas döneminde yeni bir boyut kazanmıştır.
Ekim 2009’da Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Azerbaycan’ı ziyaret etmiş ve ziyaret sırasında ikili iş birliğine ilişkin çeşitli anlaşmalar imzalanmıştı. Bunlar arasında Azerbaycan ve Filistin dışişleri bakanlıkları arasında siyasi istişarelere ilişkin mutabakat zaptı, iki ülke arasında karşılıklı ziyaretlerin düzenlenmesi, uluslararası kuruluşlarda iş birliğinin güçlendirilmesi, Filistinli diplomatların Azerbaycan Diplomasi Akademisi’ndeki eğitiminin iyileştirilmesi gibi konular yer alıyordu. Bu ziyaretten kısa süre sonra Ekim 2011’de Filistin Azerbaycan’a doğrudan büyükelçi atamıştı.
2011’de Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ın Azerbaycan ziyareti, Filistin devlet başkanının Azerbaycan’a ilk resmi ziyaretiydi. Abbas, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le görüşmüş ve daha sonra basın açıklamasında İlham Aliyev, Azerbaycan’ın, İİT ve BM dahil bütün uluslararası örgütlerde Filistin’in yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirtmiş, bağımsız, egemen bir Filistin devletinin bir an önce kurulması ve başkentinin Doğu Kudüs olması gerektiğini vurgulamıştır. Mahmud Abbas ise yaptığı açıklamada her iki tarafın da ortak sorunlarının olduğunu ve Azerbaycan’ın da topraklarının işgal altında olduğunu vurgulamış, BM Güvenlik Konseyi’nin Karabağ sorununa ilişkin kararlarının uygulanması gerektiğinin altını çizmiştir. Abbas’ın bu açıklaması, Filistin devlet başkanının Ermenistan işgaline karşı Azerbaycan’a verdiği ilk destek idi.
Azerbaycan’dan Filistin’e Maddi Yardımlar
11 Haziran 2013’te Riyad el-Maliki başkanlığındaki bir heyet, Bakü’de Filistin halkına yardım amacıyla İslami mali güvenlik ağının kurulması konulu konferansa ve İslam İşbirliği Konferansı’na katılmak üzere Azerbaycan’ı ziyaret etmişti. Bağışçı ülkeler, Kudüs’ün kalkınmasına yönelik sektör planını finanse ediyordu. Bu konferanslar sonucunda Azerbaycan, Filistin devletine 5 milyon ABD doları tutarında yardımda bulunmuştur.
29 Eylül 2014’te Azerbaycan hükümeti, Azerbaycan Uluslararası Kalkınma Ajansı (AIDA) aracılığıyla Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) banka hesabına Filistin Gazze Şeridi’ndeki insani krizin çözümüne yardımcı olmak için 635 bin ABD doları aktarmıştı.
20-21 Temmuz 2017’de Bakü, Kudüs sorununa ilişkin uluslararası bir konferansa ev sahipliği de yapmıştı. Aynı yıl Aralık’ta Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İstanbul’da Kudüs meselesi üzerine düzenlenen İİT Acil Durum Zirvesi Konferansına katılmış, Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınması kararıyla ilgili endişelerini dile getirerek, kararın uluslararası hukuka ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu vurgulamıştı. Böylece Azerbaycan tarafı, Trump yönetimi tarafından Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması politikasına karşı Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olması gerektiği politikasına sadık olduğunu göstermiştir.
Nisan 2018’de ise Azerbaycan, Bağlantısızlar Hareketi (NAM) Troykasının "Sürdürülebilir Kalkınma için Uluslararası Barış ve Güvenliğin Desteklenmesi" başlıklı 18. Ara Dönem Bakanlar Toplantısına ev sahipliği yapmış ve bu toplantının bir parçası olarak NAM Filistin Bakanlar Komitesi’nin toplantısı da Bakü’de yapılmıştır. Toplantı için Azerbaycan’a gelen Riyad el-Maliki, Filistin halkının Karabağ meselesinin çözümlenmesinde Azerbaycan’ın pozisyonunu desteklediğini belirtmiştir. Kasım’da ise Filistin liderliğinin talebi üzerine Azerbaycan, Filistin devletinin Asya’daki Büyükelçileri Konferansına ev sahipliği yapmıştı.
Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi’nden sonra iki ülke ilişkileri daha da gelişerek derinlik kazanmıştır. Kasım 2022’de Azerbaycan Milli Meclisi, Filistin’de Azerbaycan temsilciliği açma kararını onaylamıştır. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Maliki bu kararın başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması adına önemli bir karar olarak nitelemiştir. 31 Mart 2023’te Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov’un Filistin ziyareti sırasında Azerbaycan’ın Filistin’de temsilciliği açılmıştır. Bu ziyaret sırasında Filistin’de Azerbaycan tarafından okul yapılması kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla son çatışma yaşandığı dönemden önce Azerbaycan’ın bağımsız Filistin devletinin kurulması politikası vardı ve son gelişmelere yönelik tutumunu da bu politika üzerinden okumak daha doğru olacaktır.
Sonuç olarak, İsrail-Filistin çatışmasının yeniden alevlenmesi Azerbaycan için istemediği sonuçlar ve riskler oluşturmuştur. Öte yandan, Azerbaycan’da İsrail-Filistin sorunu konusunda toplumda farklı tartışmalar olsa da devlet düzeyinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin bağımsızlığı somut şekilde desteklenmiştir. Azerbaycan’ın bu politikasının dayanağı Filistin’in bağımsız devlet olma hakkının uluslararası hukuktan kaynaklanması ve BM Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki kararlarıdır. Bu bağlamda, Azerbaycan uluslararası örgütler çerçevesinde, bağımsız Filistin devletinin kurulmasını desteklemiş ve hatta Bakü’de Filistin’e siyasi ve maddi destek amaçlı uluslararası toplantılar düzenlenmiştir.
Azerbaycan, Filistin meselesinde muhatap olarak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı görmüş ve Filistin meselesinde onlar üzerinden politikasını belirlemiştir. Azerbaycan’ın Filistin politikasının belirlenmesinde ise 3 etken etkili olmuştur. Birincisi uluslararası hukukun özellikle BM Güvenlik Konseyi kararlarının bağımsız Filistin devletinin kurulmasını desteklemesi. İkincisi, müttefiki Türkiye’nin Filistin politikası. Üçüncüsü ise İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olmasıdır.
Bölgede çatışmanın tırmandığı bir dönemde Azerbaycan’ın politikasını Azerbaycan-İsrail ilişkileri üzerinden anlatmak ve Azerbaycan’ın Filistin politikasının İsrail ile ilişkilerinin etkisinde olduğunu iddia etmek doğru bir yaklaşım değildir. Makalede aktardıklarımız üzerinden de anlaşıldığı gibi Azerbaycan’ın Filistin politikası, onun İsrail ile ilişkilerinden bağımsızdır ve etkisi altında değildir. Genel olarak Azerbaycan dış politikası, bu tür çatışan taraflarla onların değil kendi çıkarlarına göre politika belirlemeyi tercih etmektedir. Buna örnek olarak ise Rusya-Ukrayna Savaşı, İran-İsrail rekabeti, ABD-İran rekabeti gibi olaylar gösterilebilir.