Kriter > Dosya > Dosya / AK Parti Siyaseti |

2023 Ekonomi Vizyonu


AK Parti’nin, ekonomiyi yeniden inşa etmeye yoğunlaştığı güncel siyasal çerçeveyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tezleri ve Cumhur İttifakı üzerinden okumak gerekiyor. Erdoğan’ın, faiz-enflasyon bağlamındaki sebep-sonuç ilişkisi yorumu hakiki manasıyla uygulamaya yansımadan önce Berat Albayrak’ın bakanlığı sırasında “Yeni Ekonomi Programı” tecrübesi yaşanmıştı.

2023 Ekonomi Vizyonu

Bu yazının odağını, Türkiye ekonomisinin AK Parti ile geçirdiği büyük dönüşümün özeti ve Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak edeceğimiz 2023 ve sonrasına dair mütevazı öneriler oluşturmaktadır.

Elbette, “tarihi, küresel, siyasal, idari-bürokratik çerçeve, hukuk-mevzuat çerçevesi ile program iletişimi ve piyasa psikolojisi” boyutları da geleceğe yürüyüşün kilometre taşları olarak ele alınacaktır.

 

Tarihi Çerçeve

Türkiye ekonomisini şekillendiren süreç, 24 Ocak 1980 kararları ile başlatılabilir. Serbest piyasa modelinin altyapısını kuran 42 yıl önceki yol haritası, sonraki yılları ve ekonomik programların temel mantığını da derinden etkilemiştir. Liberal ekonomi deneyimi, Türkiye özelinde çoğu kez “krizlerle” birlikte şekillenmiştir. Bu tabloda; yeni sisteme uyum sorunları ile bürokratik direncin, eskimiş kurumlarda biriken problemlerin, ikinci nesil reformların ertelenmesinin, terörle mücadele ajandasının ve en önemlisi “siyasi istikrarsızlıkla malul, kısa ömürlü hükümetlerin” olumsuz etkisi görülmüştür.

2002’ye gelindiğinde AK Parti, Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi ile çökmüş, IMF gözetiminde bitmiş bir ekonomi devraldı. AK Parti’nin ilk dönemi, IMF kıskacında ekonomide (sosyal politika ve yatırım eksenli) “insani yön esnekliği geliştirme mücadelesi” ile geçmiş, IMF borcunun son taksitinin ödendiği 2013 baharı sonrasında ise alternatif ekonomik model arayışı başlamıştır. Bu yaklaşım, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde ete kemiğe bürünürken, (Albayrak sonrası) Eylül 2021’deki “faiz politikasındaki köklü değişiklikle” en iddialı noktasına ulaşmıştır.

“Türkiye Ekonomi Modeli” olarak adlandırılan radikal değişim, sağlam argümanlar taşımasına karşın, ilk sonuçları, hedefe ulaşmayı sağlayacak araçları ve takvim belirsizliği nedeniyle tartışılmaya devam etmektedir.

 

Küresel Çerçeve

Yakın döneme kadar…

Türkiye’nin, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” çizgisine çok yakın seyreden klasik ekonomi politikasının, “kadife eldiven içinde demir yumruk” görünümlü devlete doğru evrilmesi, küresel gelişmelerin zaruri sonucu olarak izah edilmiştir. Devletin düzenleyici ve denetleyici rolü ile gerek finansal piyasalara gerekse yatırım-üretim-ihracat denklemine doğrudan müdahil olması, programın niteliği ile ilgili uyum sorunları yaşanması yanında karşıtlık cephesinin itirazlarıyla da karşılaşmıştır.

2020’de başlayan pandemi şokunda, (Türkiye istisnası haricinde) pek çok ülkede sağlık sistemlerinin çöküşü, küresel emtia fiyatlarının artışı, tedarik zincirlerinin kopuşu başlı başına büyük mesele iken… Bu kez Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan olaylar dizisi dünya çapında “enerji ve gıda krizini” tetiklemiştir.

Global güç dengesinin Batı'dan Doğu'ya kayması, finansal baskılar, artan enerji maliyetleri, gıdaya erişim zorlukları, düzensiz göç, asimetrik güçlerin yükselişi, güvenlik açıkları, bölgesel çatışma riskleri… Ülkeleri, ekonomide de güncel şartlara ve milli önceliklere göre tedbirler almaya, klasik uluslararası reçetelerden ayrışan formüller de üretmeye teşvik etmiştir.

 

Siyasi Çerçeve


AK Parti’nin, ekonomiyi yeniden inşa etmeye yoğunlaştığı güncel siyasal çerçeve, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tezleri ve Cumhur İttifakı dayanışması üzerinden okumayı gerektirmektedir.

Erdoğan’ın, faiz-enflasyon bağlamındaki sebep-sonuç ilişkisi yorumu, hakiki manasıyla uygulamaya yansımadan önce Berat Albayrak’ın bakanlığı sırasında “Yeni Ekonomi Programı” tecrübesi yaşanmıştır. Enflasyonla güçlü mücadele, mali disiplin, cari açığın düşürülmesi, güven ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, kredilendirmede öncelikler belirlenmesi, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi, aksak rekabetin giderilmesi, sıcak para baskısına karşı tedbir geliştirilmesi, bağımsız enerji politikası uygulanması gibi başlıkları da içeren model, oldukça tutarlıydı. Ancak dış politik riskler (eski ABD Başkanı Trump’ın Türkiye ekonomisini tahrip edici tweeti), zorlu pandemi koşulları ve Erdoğan’a güç yetiremeyenlerin doğrudan Albayrak üzerinden yürüttüğü yıpratma kampanyası, makul enstrümanlarla tolere edilebilir sürede “küresel şoklara dayanıklı, üretim ekonomisi kurma” çabasına yeterli zamanı bırakmadı. Ardından, bakan ve merkez bankası başkanı değişiklikleri ile piyasaların ve büyük sermayenin bir türlü içselleştirmek istemediği “Türkiye Ekonomi Modeli” açıklandı.

Faizi piyasalar için belirleyici araç olmaktan çıkarmayı vadeden, enflasyonla mücadeleyi cari fazla vermeye bağlayan, dövizdeki istikrarı ise kur korumalı mevduatla başarmayı amaçlayan, yatırım-üretim-ihracat-istihdam öncelikli program halihazırda iç ve dış sınamalara özellikle yüksek enflasyon ve yükselen kur testine tabi tutulmakta.

Recep Tayyip Erdoğan Abdülhamid Han Sondaj Gemisini havadan inceledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin'in Taşucu Limanı'nda Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarına katılacak olan Abdülhamid Han Sondaj Gemisini havadan inceledi. Türkiye’nin 4. Sondaj gemisi olan Abdülhamid Han, yerli ve milli çözümlerle Türkiye’de enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı amaçlayan projenin son halkası olarak görülüyor. (Mustafa Kamacı/AA, 9 Ağustos 2022)

 

İdari/Bürokratik Çerçeve


Bugün Türkiye’nin hassas meselelerinin başında devletin yönetsel ve bürokratik mekanizmalarının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) ile uyumsuzluğu geliyor. Eski model kamu kurumlarının üstünde yükselen CHS, kapsamlı kamu yönetimi ve kamu personel reformu ile desteklenmedikçe, sistemik arızalar vermeye aday görünüyor.

CHS’de, Cumhurbaşkanlığı bürokrasisine (Ofisler ve Kurullar) ağırlık kazandırılmak istenirken icracı makam olan Bakanlıklarla yetki-sorumluluk sorunları yaşanıyor. Fikir ve proje üretmesi gereken danışma organları, Cumhurbaşkanlığı’ndan aldığı doğal güçle ön plana çıkabiliyor.

Ayrıca, eski müsteşar yardımcılarına denk gelen bakan yardımcılıkları beklenen verimi üretemediği gibi önceki yıllardaki müsteşar kalibresinde, mesela 1. Bakan Yardımcısı tanımlanmadığı için bakan yardımcıları ayrı birer bürokrasi oluşturuyor. Bir işin, birden çok bakan yardımcısında neticelenmesini zorunlu kılan örneklerin fazlalığı, haliyle yakınmaları artırıyor.

Gerek idari gerek mali gerekse gelecek perspektifi adına, Cumhurbaşkanlığı’nda “Stratejik Planlama Kurulu” oluşturulmasında, devletin ve siyasetin kısa-orta-uzun vadeli hedeflerinin belirlenip, düzenli olarak doğrudan Cumhurbaşkanı’na raporlanmasında fayda olabilir. Böylece, ilgili Danışma Kurullarının bir tür Ad Hoc Komite biçiminde, stratejik bakış açısına sahip bu Kurul’la entegrasyonu, Ofislerin de ilgili bakanlıkların çatısı altına alınması düşünülebilir.

 

Mevzuat/Hukuki Çerçeve


Ekonomik aktörler için “öngörülebilirlik ve güven” at başı giden faktörlerdir. Piyasaya dair ihtilafların, idari yargı mekanizması başta olmak üzere çözüm aşamaları ve süreleri, ihtisas yargısının varlığı, kamu gücü karşısında bireylerin ve şirketlerin hangi teminatları taşıdığı, uluslararası karşılaştırmalarda belirgin ölçütler olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette, fikri sınai mülkiyet haklarının korunması, sermaye hareketlerinin serbestliği de gelişmiş ekonomilerin olmazsa olmazları arasındadır. Türkiye bu alanlarda iki ileri bir geri görünümüne rağmen, yapması gerekenlerin farkındadır.

Bir diğer kritik konu ise “mevzuat istikrarıdır!” AK Parti’nin 21 yılı boyunca kurallı, takvime bağlanmış ve öngörülebilirliği yüksek iş ve işlemlere alışmış kitlelere, “Artık plan, program yok. Anlık sorunlara, anlık çözümler var” demek, doğru sinyal vazifesi görmemektedir. Yapısal çözümler geliştirilinceye kadar, şartların idaresi için gerekli olan adımlar tabii ki vardır. Lakin kısa süreli veya geçici olması gereken önlemler, asli çözüm gibi sunulursa bu mesaj, piyasaların içe kapanmasına, abartılı risk analizi yapmasına, gereksiz maliyet üretmesine ve toplumun da bu maliyete katlanmasına yol açabilir.

 

2023 İletişim/Yapısal Çerçeve


2023 ve takip eden yıllar için Türkiye’nin uygulamak istediği ekonomik programda yer yer gözden geçirmesi gereken yönler ve bu tercihle eşgüdüm içinde kurulacak kurumlara ve kullanılacak araçlara ihtiyacı söz konusudur. Ekonomi, somut veriler üzerinden işlese de soyut kavramlar üzerinden şekillenir. Güven, simetrik-asimetrik enformasyon, beklentiler gibi…

Beklenti yönetimi; iktidarın ekonomide yapmak istediklerini bir program ve takvim dahilinde, sade vatandaştan piyasa profesyonellerine kadar en geniş yelpazede anlatmasını hatta ikna etmesini içerir. Yani, piyasa psikolojisinin yönetimi ve dezenformasyon yöntemleriyle başa çıkma gereği çağımızın gerçekleri olarak özellikli ekipleri ve araçları gerektirmektedir. Kitlelerin alt bileşenlerinin çıkar ve öncelikleri farklı olduğu için birini diğerine tercih etmek yerine, -önceliklendirmek kaydıyla- tamamına hitap edecek önlemler de alınmalıdır. Ekonomik modelin sonuç vermesi, arkasındaki siyasi irade ile birlikte sistemli bilgi paylaşımına ve (içeride-dışarıda) etkin kamu diplomasisi yürütülmesine de bağlıdır.

Türkiye, faiz politikasının ekonomideki yeri ve rolüyle ilgili iddiasını ispat için kritik karar arifesindedir. Sistemde ya faiz olmayacak yani faizsiz bir sistem kurgulanacaktır ya da faiz sistemde -ister istemez- bir veri olarak kabul ediliyorsa örneğin “ikili sisteme” geçilmesi düşünülecektir. Bu yaklaşım; politika faizi ile kredi faizlerinin birbirine yaklaştırılması, selektif kredi politikasının ayrıntılarının açıklanması ile anlam kazanacaktır.

Kur istikrarı için cari fazla yanında mesela mevduat faizleri serbest bırakılırken, karşılığı bütçede gösterilmek kaydı ile KOBİ’ler, esnaf, çiftçiler, gençler, kadınlar ve seçilmiş stratejik sektörler için sübvansiyonlu kredi uygulaması tecrübe edilecektir.

Ekonominin öncelikli meselesi “enflasyondur!” Enflasyon en adaletsiz vergidir. Enflasyonun düşürülmesi; kamu kaynaklarının verimli kullanımı, yatırımların teşviki, kronik sorunlu alanlara (tarım gibi) neşter vurulması, istihdam politikasındaki katılıkların giderilmesi, enerji maliyetlerinin yönetimi, finansal sürdürülebilirlik ve rekabetçi/dengeli kurla doğrudan ilintilidir.

2023 sembolizmi, 2053 ve 2071 vizyonu ile beraber düşünüldüğünde…
* Eğitim politikası ile politik eğitim ikileminin çözülmesi, nitelikli insan kaynağı ve ara eleman yetiştirilmesi
* Eksik rekabet şartlarının düzeltilmesi, tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi
* Firmaların, gerçek bilançoları üzerinden çalışması, finansmana erişim sorunlarının süreklilikle çözülmesi ve verimlilik kültürünün geliştirilmesi
* Kapasite kullanım sınırlarına varmakta olan ekonominin, ihracat ağırlıklı büyümesi ve ödemeler dengesi sorununu kalıcı olarak aşması için yeni yatırımların yer ve zaman tayini ile neticelendirilmesi
* Ülkenin, lojistik ve lokasyon avantajlarının daha etkin kullanılması, altyapı yatırımlarının hız kesmemesi
* Hukuk ve mevzuat güvencesinin pekiştirilmesi
* Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve piyasaların daha fazla liberalleştirilmesi
* Merkez Bankası ve düzenleyici kurumların piyasadaki yeri ve konumunun güncellenmesi ve hükümetle ilişkilerinde yeni sınırlar tayin edilmesi
* Bankacılık sektöründe ölçek ekonomisine göre birleşme ve devralmaların özendirilmesi
* Sermaye piyasaları ve sigortacılık sistemini büyütecek reçetelerin aksaksız uygulanması
* Dijitalleşme ve milli teknoloji, ARGE ve markalaşma (ilaç-aşı, sağlık endüstrisi, savunma, tarım, yazılım vb.) gayretlerinin kesintisiz devamı
*Turizm gelirlerinin, hizmet ihracının (sağlık hizmetleri/müşavirlik vb.) ve yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin sistemli artışı
* Bürokratik organizasyonların ve personel sisteminin yeniden yapılandırılması
* Kamu yönetiminde “yerinden yönetim” ilkesinin adım adım pratik hayata geçmesi için yerel yönetimlere, ilave gelirin yanı sıra hesap verebilirlikle bağlantılı yönetsel sorumluluk kazandırılması
* İhale Kanunu’nun, ülkenin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına göre bütüncül yaklaşımla sil baştan ele alınması
* Ve en önemlisi…

Milenyum çağının; kaotik, belirsiz, şoklara açık, güvenlik tehditleri ile şekillenen dünyasında, bu coğrafyada Türkiyemizi ebedi kılmak ve mazlum milletlere ilham kaynağı olmasını sağlamak adına -şartlar dahilinde- en geniş mutabakat zemininde “Sivil Yeni Anayasa” yazımı tamamlanmalı!

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası