Kriter > Dosya > Dosya / Azerbaycan'ın Ermenistan Zaferi |

Kafkas Kapanı


Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde uyguladığı taktiğin adı “Hilal Taktiği” bir diğer adıyla “Kurt Kapanı” harekatı olmuştur. Harekat başladıktan kısa bir süre sonra çok büyük hız kazanmış ve Kurt kapanı olarak başlayan harekat, alanın genişlemesiyle “Kafkas Kapanı Harekatı”na dönüşmüştür.

Kafkas Kapanı

Türkler, dünya askeri terminolojisine, uluslararası askeri literatüre yüzlerce teknik terim, birçok taktik uygulama ve savaş stratejisi kazandırmış bir millettir. Başta Amerika olmak üzere bugün birçok devletin uyguladığı askeri strateji, teşkil ettiği ordu yapılanması temelinde Türk modeli vardır. Yine dünya ordularının uygulamaya çalıştığı savaş taktik ve stratejilerinin yaratıcısı, fikir babası Türk milletidir. Böylesi onur verici kutsal değerlere sahip olmamıza rağmen maalesef bu değerleri unuttuk, zaman içinde birileri bu değerleri bizlere unutturdu. İşin acı tarafı unutturanlar patenti tamamen Türk olan bu değerleri alladılar pulladılar ve tekrar dönüp bize sattılar.

Ancak bugün artık şartlar değişti. Uyuyan dev uyandı ve unuttuğu değerleri tekrar hatırlamaya onları birer birer yeniden anmaya başladı. İşte o değerlerimizden bazıları; Kurt Kapanı, Hilal Taktiği, Turan Taktiği.

Atalarımızın tarih boyu uyguladığı, farklı isimlerle anılsa da özünde bir olan bu taktikler tamamen Türkler tarafından keşfedilen ve savaş meydanında uygulanan taktiklerdir.

Bir Türk devleti olan Azerbaycan da işgal altında bulunan topraklarını kurtarmak için yürüttüğü harekatta bu taktikleri uygulamıştır. Geleneksel Türk taktik ve tekniklerini uygulayan Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde uyguladığı savaş stratejisi, "Hilal Taktiği" bir diğer adıyla "Kurt Kapanı" olmuştur. Harekat başladıktan kısa bir süre sonra çok büyük hız kazanmış ve Kurt kapanı olarak başlayan harekat, alanın genişlemesiyle “Kafkas Kapanı Harekatı”na dönüşmüştür.

 

Azad Harekatı” Başlıyor…

Harekat Karabağ’ın kuzeyinden başlatıldı ve bu bölgeden taarruza geçen Azerbaycan ordusu Rus doktrin ve taktiği ile yıllarca ters kompartıman olarak tahkim edilmiş savunma hatlarını kısa süre içinde yerle bir etti. Cebrail, Magadiz gibi en kritik yerleşim yerlerini kontrol altına alan Azerbaycan ordusu bununla da yetinmeyip kuzeyde geniş bir bölgeyi kontrol altına almasını sağlayacak olan stratejik Murov Dağı’nı ele geçirdi. Harekatın en kritik anlarından biri bu oldu. Çünkü Murov Dağı’nın ele geçmesi Azerbaycan ordusunun elektronik haberleşme ve bölge kontrolü gibi konularda avantajlı duruma geçmesini sağlayacaktı. Ermenistan için ise durum tam tersiydi. Murov’un kaybı Ermeni birlikleri arasındaki haberleşme bağlantısının kesilmesi ve hareketlerin kısıtlamasını getirecekti. Bunlardan daha önemlisi ise Ermenistan’ın bölgeyle olan lojistik bağlantılarının kesilecek olmasıydı. Bu da Karabağ’da bulunan Ermeni birliklerinin kaderine terk edilmesi demekti. Öyle de oldu. Ermenistan’la irtibatı kaybeden Ermeni askerleri kaderleriyle baş başa kaldılar ve büyük bir bozguna uğradılar. Harekat olanca hızıyla devam ederken Azerbaycan kimsenin beklemediği bir atak daha yaptı ve Karabağ’ın güneyinden ikinci harekatı başlattı.

Bu kez taarruz ilkinin tam tersi istikamette güney ve güneydoğu bölgesinden Fuzuli, Cebrail ve Zengilan bölgesinden başlatıldı. Böylelikle kuzeyde ve güneyde hilalin iki ucu oluşturulmaya başlanacak ve uygulanacak taktik gelişen duruma göre arazide şekillendirilecekti. Harekatın başlangıcında Azerbaycan’a ait hava unsurları, topçu birlikleri füze ve roketlerle Ermeni mevzilerini yoğun ateş altına aldı ve bunun sonucunda kısa bir süre içinde 400’den fazla kritik hedef etkisiz hale getirildi. Böylelikle askeri harekatta çok önemli ve etkisi yıkıcı olan baskın tesiri yaratılmış oldu.

Baskın tesiri sağlandıktan sonra ikinci safhaya geçildi ve arazide uygulanan taktik tertiplenme ile birlikte harekat kısa süre içinde genişlemeye ve hilalin uçlarından ilerlemeye başladı. Kubatlı ve Şuşa gibi kritik bölgeler, işgal altındaki topraklar birer birer ele geçiyor ve Ermeni ordusu kelimenin tam anlamıyla çok büyük bir yıkım yaşıyordu.

Stratejik ve psikolojik hedef Şuşa’nın ele geçmesiyle birlikte harekat hilal harekatından kuşatma harekatına dönüşmeye başladı. Zaten tam da burada Rusya’nın devreye girmesiyle halen devam eden ateşkes süreci başladı.

Kısa süre içinde elde edilen bu başarının şüphesiz asla göz ardı edilemeyecek, üzerinde önemle durulması gereken hususlar var. Harekatın ilk anlarında önceden belirlenmiş 400’den fazla hedef ateş altına alınıyor ve etkisiz hale getirilen hedefler sadece askeri hedefler. Üstelik bu hedeflerin tamamı nokta ve tek atışla etkisiz hale getiriliyor, tespit edilen hedefler hariç hiçbir yapı ve yaşayan canlı en ufak bir yara almıyor.

Bu yaşananlar Azerbaycan ordusunun bölgeyi ne kadar iyi etüt ettiğini ve dersine ne kadar iyi çalıştığını gösteren çok önemli kriterler. Bugünkü koşullarda yeryüzünde bu başarıyı gösterecek tek bir ordu var o da Türk ordusu. Gelişmiş teknolojiyle donatılan Amerikan ordusunun Irak ve Suriye’de yaptığı işgal harekatlarını hatırlayalım; Suriye’nin önemli yerleşim yerlerinden Rakka’da taş üstüne taş kalmadı. Binlerce masum insan düzenlenen harekatlarda katledildi.

Ağdam...

Azerbaycan askerleri, 27 yıldır işgal altında bulunan Ağdam’da, 20 Kasım 2020

 

Aldatma Harekatı…

Şüphesiz Azerbaycan’ın uyguladığı tek savaş taktiği Hilal Taktiği değildi. Azerbaycan Karabağ’da tüm savaş teknik ve taktiklerini hem de çok büyük bir ustalıkla uygulamıştır. Birbirleriyle kusursuz bir şekilde entegre edilen bu uygulamalardaki uyum başarıyı getiren temel faktörlerden biri olmuştur. Harekatın kaderini etkileyen taktiklerden biri de “Aldatma Harekatı” olmuştur. Yaygın bir savaş doktrini olan bu harekatta temel amaç uygulanacak taarruzun istikameti konusunda düşmanı yanıltmaktır.

Taarruz harekatı “Asli” ve “Tali” olmak üzere ikiye ayrılır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bu ayrılık sadece kağıtta kalan bir ayrılıktır. Zira gerçekte ya da bir başka deyişle uygulamada bu iki harekatı birbirinden ayıramazsınız.

Aldatma harekatında, harekatın başladığı nokta bir yanıltma noktasıdır. Bu bölgeye “Tali Taarruz” bölgesi adı verilir. Tali taarruz bölgesi özelikle düşmana gösterilir ki bu noktaya odaklansınlar. Düşman bu noktaya odaklandıktan sonra asıl taarruz bölgesinden harekat başlatılır ve düşman beklemediği yerden kuşatma altına alınır. Azerbaycan’ın kuzeyden yaptığı taarruzu tali taarruz güneyden yaptığı taarruzu ise asli taarruz olarak görebiliriz.

 

İHA ve SİHA Faktörü…

Bu örnekte olduğu gibi ülkeler arası kıyas yaptığınızda Azerbaycan’ın bu görevi ifa ederken uyguladığı tek bir taktiğin olduğunu görüyorsunuz. Hedef sadece askerler… Tek atış… Nokta atışı ve tam isabet…

Azerbaycan birlikleri bu parolayı harekatın başlangıcından bitimine kadar eksiksiz ve kusursuz uyguladı. Tüm hedefler parmak ısırtan bir başarıyla hatasız bir şekilde ateş altına alındı ve hiçbir sivilin burnu dahi kanamadı. Bu başarı dünyada sadece Türk ordularının elde edebileceği bir başarı. Böylesi kaos ortamında adeta tereyağından kıl çeker gibi hedef odaklı bir harekat yürütmek, bunu da yüzüne gözüne bulaştırmadan yapmak… Bunlar gerçekten kolay işler değil. Bu nedenle yiğit Azerbaycanlı kardeşlerimizin hakkını vermek adına söylüyorum, ortada inanılmaz bir başarı var… Bu başarıya ait görüntüleri izleyen dost ve düşman gözlerin kurduğu ortak bir cümle oluştu; “Biz bu filmi daha önce gördük.”

Evet bu film, daha önce Suriye’de görülmüştü. Orada da nokta atışlı sadece askeri hedeflerin etkisiz hale getirildiği, hiçbir sivilin burnunun dahi kanamadığı sayısız operasyonlar gerçekleştirilmişti. Bu durumda akıllara şu soru geliyor; “Bu başarıyı getiren faktörler neler?

Şüphesiz söz konusu başarıyı getiren birçok faktör var ancak bu faktörler içinde en önemli olanı harekatta kullanılan harp silah, araç ve gereçleri. Bugün Azerbaycan ordusu envanterine giren Türk yapımı silahlar ve özellikle İHA ve SİHA’lar harekatın kaderini değiştirdi ve Azerbaycan’ı bölgede bileği bükülemez bir güç haline getirdi. Binlerce Azerbaycan askerinin yaptığı işi üç dört kişiden oluşan ekiple tek başına yapan SİHA’lar Ermeni ordusunu ve onunla birlikte hareket eden terör unsurlarını, paralı asker(!) sıfatıyla yutturulmaya çalışılan paralı katil sürülerine göz açtırmadı ve tepelerine tepelerine bindi. Bu nedenle gazeteci kılığına girmiş dış güdümlülerin Cumhurbaşkanı Aliyev’e sorduğu ilk soru “Türkiye’den almış olduğunuz kaç İHA ve SİHA var?” oldu. Aliyev de en güzel cevabı verdi; “Yeteri kadar!”

 

Azerbaycan Ordusu

Ancak şu bir gerçek ki başarı için sadece bu silahlara sahip olmak yetmiyor. Bu silahlarla beraber bir de elinizde onu kullanacak yürek ve kabiliyette askerinizin olması gerekir. İşte bu konuda bölgedeki en güçlü ülkelerden biri Azerbaycan. Azerbaycan’ı güçlü kılan en önemli husus Türkiye ile askeri alanda yaptığı iş birlikleri oldu.

Geçmişi hatırlayalım. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Aralık 1991’de dağıldıktan sonra ortaya 15 yeni devlet çıktı. Dağılmanın etkisiyle başlayan bağımsızlık hareketi domino etkisi ile kısa sürede tüm coğrafyaya yayıldı ve devletler birbiri ardına bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. Bağımsızlığını ilk ilan eden devletlerden biri de Azerbaycan oldu. Takvim yaprakları 18 Ekim 1991’i gösterdiğinde Azerbaycan tüm dünyaya bağımsızlığını ilan etti ve aldığı milli bir kararla da Rus ordusunun Azerbaycan topraklarını terk etmesini istedi.

Bu terk sağlandıktan sonra Elçibey döneminde milli ordunun kurulması yönünde yoğun çalışmalar başlatıldı. Ancak bu çalışmalar çok ağır ilerledi. Çünkü SSCB döneminde Türklere yönelik uygulanan bilinçli ve kasıtlı politikalar vardı ve bu politikalar gereği SSCB döneminde askere alınan Türk kökenliler asla silahla tanıştırılmıyor, asla silah eğitimi verilmiyordu. Türkler sadece ve sadece geri hizmetlerde kullanılıyorlardı. Bu nedenle bağımsızlık sonrası yürütülen düzenli milli ordu çalışmaları ağır aksak ilerliyordu. İşte tam bu çalışmalar sürerken Karabağ Ermenistan tarafından işgal edildi. İşgal saldırısına hazırlıksız yakalanan Azerbaycan bu saldırılara gereken karşılığı veremedi çünkü silahlı güç olarak elinde sadece belinde tabancası olan polis teşkilatı vardı. Bugün Azerbaycan topraklarındaki polis şehitliklerinin hikayesi budur.

Elçibey’den görevi devralan Haydar Aliyev, Ermeni sorununun Rusya Federasyonu ile kurulacak ikili ilişkiler neticesinde çözülebileceği inancını taşıyordu. Ancak buradan bir sonuç çıkmayacağını gören Aliyev milli ordunun kurulması çalışmalarına hız verdi ve bu konuda önemli adımlar atmaya başladı. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin kurulması çalışmalarında atılan en önemli adım 22 Mayıs 1993’te Türk Eğitim Grubu’nun Bakü’de eğitime başlaması oldu. İki ülke arasında imzalanan “Askeri Personel Eğitim ve İşbirliği” anlaşması kapsamında Türk eğitim grubu Azerbaycan Milli Ordusu’nun alt yapısını kurmaya ve teşkilatlandırmaya başladı. Bu çalışmalar başladığında Azerbaycan ordusunun elinde sadece eski Sovyet 4’üncü Karma Ordusuna ait demode silah ve malzemeler vardı.

Bu işbirlikleri meyvesini verdi ve bugün inanılmaz deneyimli ve bilgili Azerbaycan ordusu ortaya çıktı. Önümüzdeki dönemlerde çok daha güçlenecek olan bu ordunun Kafkaslarda söz sahibi olacağını söylemek kehanet olmaz.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası